Translate

edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Aralık 2019 Pazar

KIZIL NEHİRLER – JEAN CHRİSTOPHE GRANGE


‘’Biz efendileriz, biz köleleriz.
 Biz her yerdeyiz, hem de hiçbir yerde.
 Biz karar verenleriz.
 Kızıl Nehirlerin hakimiyiz.’’

‘’Judith Herault 1982'de, parçalanan bir arabanın içinde ölmüştü.
 Judith Herault siyah bir yağmurluk ve bisikletçi kaskı giymiş bir halde bir şarjör mermiyi başının üzerinden boşaltmıştı.
 Judith Herault hem ölüydü, hem de diri.’’


Evden uzakta yollardayken kitap stoğumun bitmesiyle kafamı dağıtmak amacıyla girdiğim küçük bir kitap dükkanından,Grange nin bendeki olumlu referansı neticesinde diğer kitaplara bakmadan ilk görüşte  alıp okuduğum muhteşem yapıt.

Ayrıca birbirine benzeyen okuduğum 2 kitabından farklı bir şablondaydı ve bu da kitaba ilgimi arttırdı.Tabii Tasvirler yine mükemmeldi,yine bir Grange zekası ve ustalığıyla karşı karşıyaydınız.Polisiye özelliği daha ağır basan bu kitapta bölüm geçişleri çok iyi yapılmış ve bu da kitaba bağımlı yapıyor sizi ,kolay kolay elinizden bırakamıyorsunuz meraktan.Öyle ki gece yükselmiş adrenalini düşürmek, zihni rahatlatmak böylece uyumak için okuduğumda bu sefer meraktan uykusuz kalmıştım.

Kitapta, Fransa'da bir futbol maçı esnasında başlayan kovalamaca ile yine Fransa'da bir mezar soygunu sonrasında gelişen olaylar, göçmen kökenli aktif bir kişiliğe sahip çaylak polis Abdouf Karim ile Fransız kökenli ağır başlı tecrübeli polis Pierre niemans muhteşem bir kurgu ve zekayla öyle bir şekilde birbirine bağlanıp bütünleştiriliyor ki hayret edeceksiniz.Sürprizlerle dolu sürekli insanı şaşırtan heyecanlandıran yalın bir anlatım ve olaylar zinciriyle usta yazar Stephen King'in 'Kuzuların Sessizliği' ile kıyaslanıyor bu kitap artık siz düşünün.

Bu kitap en son gördüğümde 24. baskısını yapmıştı,20 dile çevrilmiş ve ünlü oyuncu Jean Reno'nun baş rol oynadığı filmi yapılmış.Sonradan filmi de izledim fena değildi ama ben her zaman kitapların etkisinde daha çok kalırım ve uyarlama filmleri çoğunlukla kitabın gölgesinde kalır.Bunda da öyle oldu.Polisiye,Gerilim türünün örnek kitabıdır tavsiye ederim.

KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Polisiye,gerilim,macera,gizem
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Mart 2011
Güncelleme; Yok


15 Temmuz 2019 Pazartesi

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK- HARPER LEE

"- Bana kalırsa tek bir tür insan var. İnsanların hepsi insan.
- Yalnızca tek bir tür insan varsa, o zaman neden hiç geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak birbirlerini aşağılıyorlar?"

Kafamı dağıtmak için okumak amacıyla bir arkadaşımdan aldığım,tarzı farklı ama hem eski hem de edebiyat dünyasında klasikler arasında yer alan bir kitap olduğundan dolayı ilgimi çekti en başta.

Kitabın tasvirleri biraz dar kapsamlı ve olaylar yavaş ilerliyor ,lakin tek dezavantajı bu !Okuması kesinlikle heyecanlıydı.Yazarın bu roman için seçtiği konu da kesinlikle ilgi çekici bir konu. Yazar ırkçılık ve bunun sadece ırkçılık ile kalmayarak insanların farklılıklarından dolayı maruz kaldığı ayrımcılığı insan ilişkileri ve yaşamı babında çok iyi işlemiş.Bunu 9 yaşında bir çocuğun gözünden vermesi de farklı bir hava katıyor kitaba.
Irkçılık ve ayrımcılık sorunu günümüz 21. yy. da uzay çağında bile halen daha şahit olduğumuz bir sorun.Bu kitabın bu konuyla ilgili 1960 larda yazılması tarihi bir değer katıyor bu konuya.
Dediğim gibi kitap 1960 larda yazılmış lakin romanın ağzından anlatıldığı küçük kız çocuğu ‘Scout’ bence yazarın kendi çocukluk ve gençlik yıllarının bir yansıması.Zaten yazar ‘Dill’ karakterini de bir çocukluk arkadaşından esinlendiğini söylemiş.Bu da 1960 ta yazılan bu kitaptaki hikayenin 1930-1940 ları gözlemleyip anlattığını gösterir bence ve neredeyse yaklaşık 1 asırlık sosyolojik tarihi gözümüzün önüne seriyor.
Roman 2 kısımdan oluşuyor.İlk kısım;ırk ,din, kültür ve toplumsal konumları ne olursa olsun bu farklılıkları takmayan bilmeyen, insanı insan olduğu için adil bir seviyede gören küçük çocukların çevresi ve insanlarla ilişkilerini hem masum hem de eğlenceli gözlemlerini güzel bir biçimde vermiş.Yazar o dönemleri ve çevreyi bir çocuğun gözünden en masum ve net bir biçimde veriyor kitabın ilk kısmında.Bu bazılarına sıkıcı gelse de aslında bir çocuğun temiz ve adil bakış açısında ırkçılığa ve ayrımcılığa yer olmadığını gösterip konuya çok iyi bir giriş yapıyor yazar.
2. kısımda ise olaylar bir mahkeme duruşması ile hızlanıyor ve sürükleyici ,heyecanlı bir hal alıyor.Yazar ,toplumun çelişkilerini ön yargılarını ve kör fikirlerinden doğan bağnazlığın sonuçlarını çok mükemmel bir biçimde bir duruşma salonunda ortaya koyarak romanı etkileyici bir mesaj ile sonlandırıyor.

Bu roman, ırkçılık ve ayrımcılık gibi üzücü bir gerçeği uzun bir tarihe ayna tutarak önümüze koyuyor.Bunu da farklı bir tarzla yaparak edebiyat dünyasında tanınan bilinen bir eser ortaya çıkarıyor.Bir kaç denemesi dışında bilinen Tek kitabı ‘Bülbülü Öldürmek’ olan yazar Harper Lee bu eseri ile Pulitzer ödülü almış ve bu kitap aynı isimle yine sinema dünyasında ses getiren, Oscar ödülü almış 1962 yapımlı siyah-beyaz bir filme de çekilmiş.Yazıldığı ve filme çekildiği tarihler göz önüne alındığında ‘köleliğin kaldırılması ve özgürlük’ konusunda da ödüllendirilmiş cesurca duruşu ve eleştirel yaklaşımıyla öncü bir kült eser olduğu aşikar.Bu durum da Bu eserin sadece bir roman olmadığı,başlıbaşına bir mantalite olduğunu gösteriyor.


KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Tarihi,Sosyolojik,Yaşam
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Aralık 2018
Güncelleme; Yok


27 Nisan 2019 Cumartesi

İBLİS TOHUMU – ROBIN COOK




1989 Basımını bir arkadaştan döküntü halde alıp,kopmak üzere olan bazı sayfalarını yapıştırarak 2014'te okudum.Bu kitabın yazarı aynı zamanda doktor olduğundan kitabın konusu ve olaylar tıp dünyasıyla yakından ilgili.Tıbbi mekan ve olay tasvirleri fena değil.

Kitabın konusu; eşi psikolog olan genetik profesörü doktor Viktor'un mutsuz bir evliliği vardır.Çünkü; öz çocukları olmamaktadır.Sonunda çareyi bir taşıyıcı anne tutmakta bulurlar.Profesör Viktor taşıyıcı anneye enjekte edilen spermde gizlice bazı genetik değişiklikler yapar ve sonucunu merakla beklemeye başlar.Ancak işler pekte umduğu gibi gitmeyecek ve dünyaya gelen varlık daha bebeklik dönemindeyken kontrolden çıkacaktır.Şimdi profesör Viktor ailesini mahvetmeye başlayan bu varlığı tüm dünyayı tehdit etmeden önce durdurmalıdır.

Kesinlikle vasatın üzerinde kurgusu olan, kendine bağlayan ,meraklandıran sıra dışı bir kitap.Bu türü sevenlere tavsiye ederim.

KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Bilim Kurgu,Gerilim,macera,gizem
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Şubat 2014
Güncelleme; Yok

23 Mart 2019 Cumartesi

O (it's)



Biz hiç büyümedik,
Neden göz yaşlarımızı kaybettik?
Korktuğum her şey başıma geliyor
Bu yüzden işte;
Artık hiçbir şeyden korkmuyorum.
Ben bir bombanın anotuyum,
Katotumu arıyorum …
Bulmak için dışarı çıktım,
Geri döndüğümde ise yanımda ‘O’ vardı!

Artık dünya eskisi gibi olmayacak 




KÜNYE
Tür;Sanat,Siir,deneme
İcerik;Siir,Nergis
Kaynak;Narkissos (siirlerim)
Dönem;Mart 2019


5 Ocak 2019 Cumartesi

DA VİNCİ ŞİFRESİ – DAN BROWN




Edebiyat dünyasının Kült olmuş bu yazarı ve eserini tabii ki bende estirdiği yoğun furyaya kapılarak aldım, okudum.Muhteşem bir eser.Anlatmakla bitmez.Yazar araştırmalarını ve gezilerini resmen sanata dönüştürmüş.

Tasvirler,kurgu,anlatım yanı sıra epik kültürel tarihi olgularla komplo teorileriyle ilgili derin bilgi ve ilginç yaklaşımlarla sadece edebiyat olarak değil tarih ve bilimsel anlamda da dolu dolu bi eser.Bu romanı bilimsel -tarihi -teorik bir bilgi kaynağı olarak bile gösterebilirsiniz o kadar yani.

Konusuna kısaca değineceğim ki o kadar geniş ve kapsamlı bir kurgusu var ki hepsine kısa kısa değinip yorumlamak için bile küçük bir kitapçık yazmanız gerekir buraya.

Kitabın kahramanı üniversite profesörü  Araştırmacı Robert Lengton.Simgebilim konusundaki akademik ünvanı ve bunun getirisiyle ezoterik, tarihi, dinsel, kültürel..vb. bir çok konuda geniş donanıma sahip olan Robert, Paris te iş gezisindeyken gezi noktalarından birinde louvre müzesinin müdürünün öldüğünü görür.Duygusal yakınlık duyduğu sophie ile cesedi inceleyen Robert cesette bir çok sembolik iz ve kanıta rastlar.Sahip olduğu donanımla işin içine giren Robert kendini ve yakın arkadaşı sophie yi masonluk,hristiyanlığın kökleri,gizli tarikatler,komplolar,sırlar,sembollerle dolu tehlikeli gizemli ve bir o kadar da heyecanlı bir maceranın içerisinde bulur.

Kitabı okudukça hissettiğiniz yoğun duygunun başında Yazar Dan Brown un ne kadar zeki eğitimli ve yetenekli biri olduğu geliyor.Kitabın esiri oldukça Dan Brown unda  hayranlıkla esiri oluyorsunuz.Sonraki kitaplarını da okuyabilmek için elde etmek amacıyla heyecanlanıyorsunuz.İşte bende bunu yapacağım.Her sansasyonel kült kitapta olduğu gibi bunun da filmini yapmışlar.Tabii ki izlemeyeceğim.Çünkü bu kitabın kapsamını kurgusunu ve hayal dünyasını ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın hiçbir film karşılayamaz.

KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Polisiye,gerilim,macera
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Nisan 2007
Güncelleme; Yok

17 Kasım 2018 Cumartesi

Siyah Paranoya - Black Paranoia



Karanlıklarda yalnız, kalabalıkta yalnız, hayatta yalnız sen...
Kader var.. evet gerçekten var!
İnsanı çekip alıyor, benliğini emiyor ve sonunda çaresiz bırakıyor...
Bittim ben senden sonra rüyalarım kabusa döndü..
Soğuk gecelerde kayboldum….

Aynaya baktıkça dibe battım,battıkça sana kapıldım,
Kabuslarda çıktın karşıma...
Rüyalardaysa yoksun…
Bakındım geceleri rastlamak için suretine
Ama sen yoksun,gelmiyorsun!




Yoruluyorum kendimi anlatıp anlaşılmamaktan.
Usanıyorum uykusuz gecelerde kaybolmaktan
Kaçıyorum geçmişimden geleceğimden senden ve kendimden...
Biliyorum…….hissediyorum……anlıyorum…
Gerçek yok artık!

Yalanlarla dolu bu dünyada ben de rol yapıyorum hayata..
Sevgiler koyuyorum kalplere…
Karşılıksız düşler oynatıyorum rüyalarda…
Hissettiriyorum tenimin sıcaklığını…
Allah beni affetsin…




Anlamını istedim hayatımın çok şey mi istedim…
Neden hayata mutlu bakamıyorum ben?
Neden sevgim soluk almıyor benimle?
Neden siyah renkler benimle hayat buluyor?
Neden karşımda dikilip bana bakıyor?

Lanet olası…

Çok kötü, bir görüntüden ibaret olman
Sessizliğin çok kötü,soyutluğun çok kötü
Hayatımın en kötüsü..
Hele bir de dolunay varsa!




Düşünmeyeceğimm…

Acımayacağımm…

Hissetmeyeceğimm…

Boyun eğmeyeceğimm…

Kimseye ait olmayacağımm…

Artık…….




KÜNYE
Tür;Sanat,Siir,deneme
İcerik;Siir,Nergis
Kaynak;Narkissos (siirlerim)
Dönem;Aralık 1997

28 Ekim 2018 Pazar

TUTSAK GÜNEŞ – AYŞE KULİN






Jakoben Faşist kokona Ayşe Kulin’in genelde Nişantaşı,Konak,Çankaya..vb. konumlanmış beyaz Türkler için yazdığı Romanımsı propaganda!

Bu 440 sayfalık saçmalığın her sayfası ama her sayfası resmen bağıra bağıra siyasi kaygı ile yazılmış.Kitabın en başından beri muhalif olma hırsıyla algı operasyonlarına boğularak,zorlama olarak başlayan ,kitabın sonuna dek buna hizmet edip, hiçbir sürpriz gelişme ve özgün kurgu barındırmadan tekdüze sürüp biten bu sıkıcı boş saçmalık asla bir sanat eseri olarak kabul edilemez.Resmen Fiyasko!

Sözde Bilim kurgu ve ütopya havası verilen, yer yer kör romantizm ve anarşizm kasan bu kitabın tüm bu özellikleri de dibine kadar klişe! Bu yetmiyormuş gibi; Kitabın boş konusu ve bu klişe özellikleri de yazarın yırtınırcasına kastığı siyasi propaganda çabası bataklığında boğulmuş.Kitap okunacak halde değil!

Kitapta dindarlık ve dindar insanlar aşağılanmış! Algı yaratılarak ötekileştirilmiş.
Şunu da açıkça yazayım; Ben çok dindar bir çevreden gelmiyorum,hele gençliğim rock metal ortamlarında geçti!Ben bu ulusalcı sosyete çağdaş elit takılan kolpaların ne mal olduğunu iyi bilirim! Bu saçmasalak kitapta dindarlar ezilirken bu kokona kolpa kesim yüceltiliyor! Bu sahte ve yalan! Bunlardaki ikiyüzlülük,cimrilik,sabit fikirlilik, insan düşmanlığı ve bağnazlık hiç kimsede yok emin olun!  Ben bunların içinden geldim yaşadım bunların içinde bu kitap resmen sahte bir adi propaganda olarak ülkedeki belli kesimleri ötekileştirerek kutuplaştırıyor.Tabii villa –residence ,bar -pub müdavimi jakoben kesimi ise yüceltiyor.Bunlar bir de solcu sosyalist takılır ya tam komedi ve ikiyüzlülük ,bununla ilgili bir makale de kaleme alacağım.

Bu kafa yapısıyla sanata ve sanatçıya ihanet eden bu şey ‘’sanatçı muhaliftir’’ olayını sadece provoke ediyor !Bugünün iktidarının dününün muhalifleri olduğunu,dünün iktidarlarının da bugünün muhalifleri olduğunu bilince bu tutsak güneş gibi taraflı ,sığ ve yandaş şeyler daha da yavan ve banal bir hale geliyor!Bu işine gelince muhalif takılmak da olayın özünde muhaliflik değil de aslında niyetinin kendi siyasi tarafında yandaşçılık oyunu oynamak olduğunu gösteriyor.Kendi görüş ve yaşam anlayışında olmayan ezilen kadını insan yerine bile koymayan ama onu ezmek için aşağılamak için feminizm kasarak bu algı operasyonuna imza atan Ayşe kulin gibi 5 para etmez birinden başka ne beklenir ki?Sözde sanki chp seçmenine kitap yazmış !

Hangi inanç,kültür,yaşam yada siyasi görüşe sahip olursanız olun eğer gerçekten bir sanat eseri ,bir edebi ürün veya en basitinden bir roman okumak istiyorsanız; Saçmasapan bir  siyasi propaganda aracı olmaktan ileri gidemeyen bu kağıt yığınından uzak durunuz.Kitapseverlere ,sanatseverlere önerim Bu!Çünkü amacı sadece ve sadece sanat olan birisinin,bir köşesinden birbirine yapıştırılmış bu dikdörtgen şeklinde 440 yapraklık ‘tutsak güneş’ markalı tuvalet kağıdı tomarıyla asla işi olmaz,siyasi yandaşı olsa bile!

Bir tavsiye de kokona Ayşe Kulin'e; Sen bu saçma şeyle azgınca siyasi propaganda kasıp dandik kitaplar serisi arasına gireceğine mesela; konu olarak kendi halkının havadan-denizden bombalanması,istiklal mahkemeleri,milli şef dönemi,12 Eylül ve 28 şubat başta olmak üzere darbeler dönemini işleseydin dünya korku klasikleri arasına girebilirdin.Yada yerini bil, umut veda gibi vasat kitaplar yazmaya devam et!


Son olarak kitapla ilgili;Birileri böyle bir yandaş eseri yalana yalana överken, zihniyetine karşıt eseri ise 10 metre yakınına dek yaklaştırmayıp üstüne okumadığı karşıt bir esere sırf fikrine karşıt diye bir de kötü eleştiriler düzerken, ben bu kitabı alıp tahammül ederek sonuna dek okudum ve bu yorumu yaptım ! Sizin gibi villa-residence çocuğu,yelpazeli entel tatlı su solcusu, bağnaz faşist jakobenlerden farkım bu işte! 

KÜNYE
Tür;Kitap
İçerik;Siyasi,Propaganda
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Ekim 2018
Güncelleme; Yok

5 Ekim 2018 Cuma

Gece ve Yağmur - Night 'n Rain


Tüm kelimelerin
Bütün sözlerin
Kafamın içinde dolanıyor

Bu yetmiyor
Bu yetmiyor
Cidden dibe battım

Tamamen kaybolmuş hissediyorum kendimi
Seninle birlikte olmak gözlerimi açtı
Şimdiye dek yaşadıklarım boş ve yalan

Sorup duruyorum kendime, merak ediyorum bu nasıl oluyor
Gözlerimi kapatıyorum, ama seni aklımdan çıkaramıyorum
Sadece ikimizin olduğu bir yere uçmak istiyorum
Başka hiç kimsenin olmadığı; böylece özgür olabiliriz biz de 


Tüm kelimelerin
Bütün  sözlerin
Kafamın içinde dolanıyor

Bu yetmiyor 
Bu yetmiyor 
Kafam çok karışık

Hırpalanmış ve yaşlanmış gibi hissediyorum
Bu benim suçum belki ama
Seni o kadar çok istiyorum ki 

Seninle öyle bir yere gitmek istiyorum ki..
Gece ve yağmur var orada, yüzümüzün üstüne gelecek
Tüm ayıpları yıkayacak
Aynada birbirimize baktığımız

Bana dik dik baktıkları zaman, benim için kaygılanma
Çünkü senin için hissettiğim şeyler, seninde bana hissettiklerin
Deneyebilirim rol yapmayı, deneyebilirim başkasıyla olmayı
Gel gör ki, bu beni deli ediyor, beni aşıyor 


Tüm kelimelerin
Bütün  sözlerin
Kafamın içinde dolanıyor

Bu yetmiyor 
Bu yetmiyor 
Resmen dibe vurdum

Tamamen yıkılmış hissediyorum kendimi
Seninle birlikte olmak bitiriyor beni
Aynı bedende olmak
Aynı ellere sahip olmak
Aynı gözlere
Aynı yüze
Ve
Aynı kalbe….


KÜNYE
Tür;Sanat,Siir,deneme
İcerik; Siir,Nergis
Kaynak;Narkissos (siirlerim)
Dönem;Ekim 2001

20 Ağustos 2018 Pazartesi

ÖLÜ RUHLAR ORMANI - JEAN CHRISTOPHE GRANGE



‘’Jeanne Korowa tek bir hata yaptı.
Katili ormanda arıyordu.
Oysa orman katilin içindeydi.
İnsanın içindeki vahşi çocuk gibi.’’

ilk okuduğum kitap ‘Siyah Kan’ dan sonra, Türkiye de satışa sunulmasıyla Ölü ruhlar Ormanı nı tercih ettim. Daha önce yazdığı kitapları sonra okuyacağım.

Grange nin bu kitabı da Siyah kan kitabıyla aynı şablonda, olayın gözünden anlatıldığı şahsın yine psikolojik sorunları var ve yine 3 ülkeyi kapsayan bir gezintiye çıkıyor.

Ama bu şablon bende bir sıkıntı oluşturmadı çünkü kişiler mekanlar ve olayların tasvirleri yine mükemmeldi.Ayrıca bu sefer peşine düşülen katil olayın kahramanı yargıcın psikolojik sorunlarının da ön plana alınmasıyla gizemli çok kişilikli hatta yer yer doğaüstü özellikler gösteriyordu.Bu da fantastik/psikolojik bir yön kazanan kitabı merakla takip etmenizi sağlıyor.İlk okuduğum kitabı Siyah kan da uzak asya ya giden yazar bu kez güney Amerika kıtasına gidiyor ve o bölgenin antik ve arkaik özelliklerinin yanı sıra az biraz politik özelliklerinden de serpiştirerek tasvirlerinde bunları çok iyi bir biçimde kullanıyor.Bu da kitabın havasına epik/fantastik bir tat katıyor.

Kitapta ,feminist düşüncelere sahip jeanne korowa isimli sorgu yargıcı yalnızlık ve stresle dolu bir hayat yaşamaktadır.Bunun neticesinde gittiği psikoloji seanslarının birinde sansasyonelliğiyle gündemde olan ve vahşi failinin halen bulunamadığı seri cinayetler zinciriyle ilgili bir adli dosyaya dair ip uçları yakalar.Bu ip uçlarını takip eden Jeanne,kendini latin Amerika da, Nikaragua,guetemala ve Arjantin de sürekli şekil ve kimlik değiştiren amansız ve vahşi bir katilin peşinde bulacaktır.

Bol kan, şiddet ve vahşet tasvirlerinin yanı sıra korkutucu bir katil tasviriyle psikolojik,fantastik,epik,politik içeriğiyle çok yönlü bir yapıtla karşı karşıya kalıyoruz bu eserle.Bu türü sevenlere tavsiye ederim.


KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Polisiye,gerilim,macera
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Temmuz 2010
Güncelleme; Yok

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Lanet



KÜNYE
Tür;Sanat,Siir,deneme
İcerik; Siir,Nergis
Kaynak;Narkissos (siirlerim)
Dönem;Aralık 1999

15 Haziran 2018 Cuma

KURTLAR İMPARATORLUĞU – JEAN CHRİSTOPHE GRANGE



Yine bir yurt dışı gezisinde bana eşlik eden Grange Romanı.Grange bu kitabında olguyu doğa üstü parapsikolojik etkilerden sıyırarak daha polisiye ve reel bir biçimde şaşırtıcı olaylar örgüsüyle ortaya döküyor.Kitapta ceset,işkence,mekan ve yüz tasvirleri yine olağanüstü.Bu kitap jan Reno nun başrolde olduğu bir filme de konu oldu .Filmi izlemedim ama kitabın gölgesinde kaldığını bayağı bir duydum zaten romandan uyarlanan filmlerin genelde kaderi değil mi bu?

Bu kitabın ilgi çekici tarafı sırf bu değil tabii.Bu kitap Türkiye ve Türkler ile ilgili bir konuyu temeline almış.
Bunu yaparken bazı tarihi ve siyasi olgulara da değinen yazarın bu noktada kısmen tepki çektiğini edebiyat çevrelerini takip edenler duymuştur.
Bana göre değindiği siyasi olgularda kısmen tutarsızlık ve çelişkiler barındırsa da genel anlamda gerçeklik payı da az değil.Grange bu kitabında Türkleri ana hatlarıyla konu ederken bence tarafsız kalmayı başarmış ve profesyonelce ana karakterlerine ve romanının işleyişine odaklanmış.

Bu noktada siyasi tespitleri de pek yalan sayılmaz.Yazar bu açıdan bu romanında pek umrunda olmadan eleştirel bir bakış açısı da getiriyor bu tip konuların muhataplarına bence!Ülkücülerin mafya ile ilişkileri ile pis işlere bulaşmaları yanı sıra devlet kademeleri ve polisle bağlantıları ,solcu devrimci geçinenlerin fransa da özellikle kadın işçileri nasıl faşistçe sömürüp zenginleştikleri Türkiye den fransaya kaçan ve devrimci geçinen bazılarının ve yine bir kısmının Türkiye de refah içinde yaşamalarının ve devrimcilik oyunu oynamalarının altındaki dış desteği de üstü kapalı açıklıyor bay Grange fransa dolaylarından.Yazar,bunu yaparken,kendi devleti fransa nın iki yüzlülüğünü ve yozlaşmışlığını da alenen işlemekten çekinmemiş.

İşte Grange nin başka bazı romanlarında da yer yer değindiği biz Türkleri temele alıp başlıbaşına yakından ilgilendiren konusuyla bu kitabı bu noktada kesinlikle ilginç ve baş döndürücüydü.
Bunun akabinde buna ek olarak ise ana karakter Sema Gökalp (Anna Heymes) in olağanüstü hayat hikayesi ve heyecan dolu sıra dışı macerası ise bu kitabı hepten muhteşem bir konuma alıyor.Yan karakterler harika işlenmiş ve Fransa dan başlayıp Türkiye de noktalanan macera dolu tuhaf yaşam hikayesi olabildiğince sürükleyici.
Kitabın sonu biraz üstün körü bağlansa da buruk bir tat bırakıyor.Bunun nedeni de kitabın sonunun aceleye getirilmesi değil,Sema Gökalp ın kitabın sonlanmasıyla sonlanan çarpıcı yazgısı oluyor. Kitabı kesinlikle okuyun ve ana karakter Türk kızı Sema nın olağanüstü ve bir o kadar kederli yazgısına şahit olun!kitabın sonlanmasıyla ondan ayrılmış olmanın burukluğunu yaşayın!

KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Polisiye,gerilim,macera,gizem
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Mart 2018
Güncelleme; Yok

1 Nisan 2018 Pazar

UÇURTMA AVCISI – KHALED HOSSEINI



‘’Ona(Baba'ya) göre İsrail, aklı fikri petrolün kaymağını yemekte olduğu için kendisiyle ilgilenmeye vakit bulamayan Arapların ortasında bir "gerçek erkekler" adasıydı. Alaycı, abartılı bir Arap aksanıyla, "İsrail şunu yaptı, İsrail bunu yaptı," diye sızlanırdı. "Öyleyse bir şeyler yapın, kardeşim! Harekete geçin. Madem Arapsınız, o halde Filistinlilere yardım edin!" ‘’

" Baba,Carter'ın farkında olmaksızın komünizmin ekmeğine yağ sürdüğünü, bu konuda Brejnev'in bile onun kadar başarılı olamadığını öne sürerdi: "Bu ülkeyi yönetmeye uygun değil. Bisiklete bile binemeyen bir oğlanı,yepyeni bir Cadillac'ın direksiyonuna oturtmak.gibi." Amerika'nın ve dünyanın gereksindiği şey, sert, sıkı bir adamdı. Hesap sormasını bilen, ellerini ovuşturmak yerine eyleme geçebilen biri. Bu kişi, Ronald Reagan kılığında boy gösterdi. Reagan televizyona çıkıp Şoravi'yi 'İblis İmparatorluk' diye niteleyince, Baba hemen çıkıp Başkan'ı başparmağı havada, sırıtırken gösteren bir poster aldı. Resmi çerçeveletti, hole, kendisinin Zahir Şah'la tokalaşırken çekilmiş eski, siyah-beyaz fotoğrafının yanına astı,..’’

Sürükleyici, okunabilir, çeşitli tekniklerle etkileyiciliği sağlanmış bir kitap.Hiçbir şeyden haberi olmayan kuş tüyü yatağında uzanmış kendini çağdaş ilerici sanan batılı beyaz kadın ve erkekleri etkileyecek bir içtenliğe sahip ve görüldüğü üzere amacına ulaşmış.

Bu kitabın yazarı Afganistan’da zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmuş ve yaşamış,iş boka sarınca savaş çıkınca zenginliğin getirisiyle abd ye kaçıp orada da rahat içinde yaşamış doktor olup kitap yazmış ve entelleri heyecanlandırmış bir adam.Bu adamın Afgan insanı ve çocuklarının çektiğiyle ilgili en ufak bir fikri yok.Zaten orada değildi,zengin olduğundan imkan bulup kaçmıştı ve acıyı yaşamamıştı.Yazar bu konuda ben ne biliyorsam o da o kadarını biliyor.Bunun verdiği rahatsızlıkla vatanını satmak,ihanet etmek, oradaki insanları o çocukları bırakıp abd de rahat etmek ona çok koymuş olacak ki bu kitabı yazmış.bundan olacak ki zaten kitapta en iyi vurgulanan olgular ikiyüzlülük,yalancılık,ihanet ve pişmanlık…

Bir romanda karakterler inançsız, İslam karşıtı kurgulanabilir bu doğal ama tasvirleri de böyle yapmak yazarın itikat eksikliğinin bir sonucu.Gerçi kitabın sonuna doğru sözde bundan baba karakteriyle fakına varıp,Emir ağa karakteriyle dönmeye çalışsa da bu itikat eksikliği yine kendini gösteriyor ve bu da tabii ki Amerikan yalaması olmanın getirdiği İslam antipatisinin bir sonucu ile batılı,elit ,embesil ,dejenere entelleri memnun edecek kitaba artı puan kazandıracak bonusu kaçırmak istememenin bir getirisi.Kitabın bu kısımlarının her yerde bu yelpazeli entellerce alıntılanması da benim haklılığımın göstergesi.Yine bir medya organında bir eleştirmenin onu Salman Rüşdi nin yolunda olmakla tanımlaması da ayrı tabii.

Bunu da geçtim,benim en çok merak ettiğim olgu Afganistan araştırmamda Talibandır.Merakımın nedeni Rusya ve abd gibi birbiriyle köpek gibi her fırsatta didişen 2 faşistin Taliban söz konusu olunca kanka olmasıdır.Yine Talibanın işgalci Rusya ve abd ile sırasıyla savaşan dünya üzerindeki az sayıda örgütten biri olmasıdır.Taliban ile ilgili bir şey öğrenmek istediğinizde karşınıza abd medyası ve yalaması Avrupa medyası ile entelleri yada Rusya medyası ve yalaması Asya – Latin Amerika medyası ile entelleri çıkar.Taliban bunların kaşıklarını Afganistan’da kırdığı için asla olumlu ve objektif bir şey öğrenemezsiniz.Hepsi mükemmel birer iyilik meleğidir bunların Taliban ise çok kötü bir şeytan.Buna kızmıyorum ama yazarın Amerikan yalamalığına kızıyorum ve ikiyüzlülüğüne de.kitapta bunu kendi de bilmeden itiraf ediyor.Kitapta Yetimhaneye düşmüş ve Taliban tarafından alınmış bir Afgan çocuğunu kurtarmaya çalışan o şartları anlatan yazar her değinişinde aşağıladığı kin kustuğu kötülediği o genç Taliban milislerinin de geldiği yerlerin Afgan yetimhaneleri olduğu gerçeğini kendiyle çelişe çelişe zorla atlıyor.O çocuk yaştaki Taliban milisleri yetimhanedeki yada sokaktaki yüzlerce Afgan çocuğu kadar talihsiz hatta onlardan on kat daha berbat koşullarda yaşıyorlar ama bu yazarın işine gelmiyor tabii.Çünkü öyle yada böyle Afganistan ın bir gerçeği olan Taliban ın sansasyonelliğini (11 eylül ikiz kule saldırısı-kitapta da geçiyor) kitabının kendisine ün kazandırabilmesi adına vurucu bir kötü adama ihtiyacı olduğu için ustaca kullanıyor.Yazar Afganistan ın bir gerçeğini hatta çok kötü bir gerçekliğini bile kendi bencilliği için sömürüyor.

Yazar kitapta amerikan yalamalığının bir sonucu olarak sadece islam antipatisi ve taliban düşmanlığı yapmıyor.Rus işgalinin rezilliğini usta tasvirlerle ortaya koyan yazar kitap o tarihleri de kapsamasına ve anlatmasına rağmen abd yi işgalci olarak değil resmen kurtarıcı olarak gösteriyor.Abd askerlerinin Afganistan da yaptıklarını görmezden geliyor ve utanmadan Afganistan vatanseverliğinden bahsedebiliyor.Bunu yukarıdaki kitap alıntılarında yazarın örnek aldığı baba karakteriyle de görüyoruz.Sert ve acımasız olan Carter i öven baba , İsrail için ise övgüyle ‘genç erkekler adası’ diyor kendisi işgal altındaki vatanından kaçan bir korkak olmasına rağmen Arapları suçluyor.Amerika ve siyonizmin propogandasını yapıyor.Neyse uzatmayacağım..bu yazdığım gerçeklerin farkında olmazsanız yazarın lisede aldığı yazarlık kursunun etkisiyle yazdığı bu güzel masalı rahatça okuyup kendinizi subjektif bir bakış açısının dar köşeleri arasında kaybedebilirsiniz.

Ama bu söylediklerime rağmen bu kitabın yazarı adi herife teşekkür ediyorum.Etrafımda ve dünyada çokça karşılaştığım bu entel,elit,embesil,dejenere, karaktersiz,korkak,ikiyüzlü,yalancı,hain ,adi insanları gerçekçi bir biçimde hem kendi gerçek öz kişiliğiyle ve yaşam hikayesiyle hem de yarattığı sanal karakterlerle ve senaryoyla ortaya koyan çok az sayıdaki ürünlerden birini ortaya koyduğu için..

KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Dram,Politik,Propoganda
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Haziran 2014

Güncelleme; Yok

18 Şubat 2018 Pazar

IŞIK DOĞU’DAN YÜKSELİR – CUMA VURAL






‘’İslam müelliflerini kaynak edinen Gosta ve Le Bon,Kağıdın yeni bir medeniyet başlatacağını bildirir ve şu gerçeği söyler;Parşomeni ortadan kaldırmış olan kitap kağıdını Müslümanlar icat etmişlerdir.Eğer İslam medeniyetinin Kitap,barut ve pusula gibi mirasları elinin altında bulunmasaydı,bizim Rönesansın nasıl bir şey olacağını biraz göz önüne getirmeliyiz.’’


Bilim dünyası her zaman ilgimi çekmiştir.Bilim tarihi de öyle.Bu kitapta gördüğümde ilgimi çekti.Okumaya karar verdim.Okumadan önce  yine olaya ‘bunu avrupalılar bulmuş gibi gösterdiler aslında biz çoktan bulmuştuk bile’’ mantığıyla yaklaşılmış olabileceğini düşünmedim de değil.Ama bu araştırmayı okuduktan sonra abartılarla değil gerçektende sağlam ve ciddi kaynaklarla karşılaştım.Kitaptaki bazı isimlerle ilgili ben de ufak bir araştırma yaptım ve gerçekten de doğruluğunu görünce hayranlık duydum.

Kitapta yaklaşık 80 adet Müslüman (bazıları da Türk) bilim adamı hakkında bilgi var.Bu insanların tıp,fizik,kimya,matematik,geometri,biyoloji,botanik,zooloji,coğrafya,astronomi,astroloji,felsefe,tarih,sanat,edebiyat,din,psikoloji..vb. bir çok bilimsel alanda hem teorik hem de teknik anlamda öncü olduklarını ve bu teknik bilimsel orjinli meslek dallarının doğmasında ve gelişmesinde baş rollerden birini oynamış olmalarının yanı sıra birer sanatkar ve mucit olduklarını da görmek ilgi çekiciydi.Hatta ilginç olan bir şey de bu insanların isimlerini Avrupalıların kendi dilleriyle kullanmalarıydı.Örneğin dünyanın en önemli 20 astronomundan biri olan,Trigonometrinin mucidi,sinus kosinus tabirlerini ilk kez kullanan matematik bilgini Harran ın battan kasabasında doğduğu için El-Battani künyesine sahip Muhammet Bin Cabir Bin Sinan Er-Raki’ yi Avrupalılar eserlerinde ve kitaplarında ‘’Albategnus’’ diye kaydetmişler.Mesela din düşmanı Avrupa özentisi Kemalist bir embesil bunu görse bunu Avrupalı sanıp saygı duyarken İslam a ve doğu insanına etmediği hakaret ve aşağılama bırakmaz.Halbuki Avrupa da ki bilimsel gelişimde İslam ve Türk unsuru asla göz ardı edilemez.Bu kitap, sağlam kaynak ve delillerle bunu toparlayıp kanıtlayan çoğu insanın ilgi duymayıp göz ardı ettiği bir çok değerli araştırma eserinden biridir.

Bu kendi kültürünü aşağı görme,önemsememe aslında belki de genel anlamda doğu insanının da suçu.Bu Kitapta da bu durumla ilgili şaşırtıcı, ilginç ve bir o kadar da üzücü gerçeklerle karşılaştım.Müslüman doğulu bir bilim adamı yüzlerce kitap yazıyor.Bunların çoğu kayboluyor bazılarını Avrupalı alıp çevirip basıyor, çoğaltıp okullarında okutuyor.Fakat bugüne geldiğimizde o kitabın hem aslı hem de kopyaları bizim elimizde bulunmazken ,kaybolmuşken yada eksikken avrupanın almanyasında,ingilteresinde,ispanyasında,fransasında,hollandasındaki kütüphane ve müzelerde o kopyası saklanıyor.Hatta öyle ki onlar kopyasını saklamamış olsalar kimsenin o kitabın orjinalinden dahi haberi olmayacak.Bizim sahip çıkmadığımıza onlar sahip çıkıyor.Bu eserlerden faydalanan bir çok Avrupalı araştırmacıyı ön plana çıkarıp propagandasını çok iyi yapmışlar ve kendilerine mal etmişler.Hatta ‘’hayır bu teoriyi ilk ortaya koyan Avrupalı bu şahıs değil bizzat doğulu bir Müslüman olan şu şahıstır’’ diye kendi bilim tarihi kitabında açıklayanlar bile bizzat Avrupalılar.İşte o kadar vurdumduymazız bu konuda.Sonra içimizden kendi öz kimliğine düşman Avrupa özentisi dejenere tiplerin ortaya çıkması da doğal oluyor tabii.

Benim ilgiyle okuduğum,şaşırtıcı bir çok bağlantıyı ve gerçeği görmeme sebep olmuş güzel bir araştırma eseri olan bu kitabı, hem kendi kültürüne hem de bilim tarihine ilgi duyan vizyon sahibi vatan evlatlarına kesinlikle tavsiye ediyorum.

KÜNYE
Tür;Tarih,Bilim,Araştırma
İçerik;Bilimsel,Tarihi,Biyografi
Kaynak;Okuduğum Kitaplar
Dönem;Şubat 2014
Güncelleme; Yok


31 Aralık 2017 Pazar

BÖĞÜRTLEN KIŞI – SARAH JIO



Kız kardeşim kaynaklı bir roman.Kapağının arka tarafındaki tanıtımda geçen ‘’gizem’’ ve doğaüstü’’ kelimelerinden etkilenip okumaya başladım.
Öncelikle olaylara 5 bölüm geçtikten sonra anca giriyor.Çok fazla diyalog var .Çok fazla kızsal muhabbet var ve kitabın ana fikriyle direk alakalı olmayan bazı yan olaylarda özellikle romantik yada aşkla ilgili olanlarda aşırı ayrıntıya girilmiş.Bölümler ayrılmış bu olaylara ve bu da bütünlüğün kaybolmasına neden olmuş.Bu bir kız için etkileyici olabilir benim için ise kafa şişirici ve sıkıcıydı.Özellikle başlarda görünen doğaüstü ‘kuş kadın’ karakterinden daha fazla şeyler beklerdim.

Kitapta 2 farklı kadın karakter var.Olayları yaşayan talihsiz Vera ve ondan çok sonraki bir tarihte bir tesadüf sonucu Vera nın acısını ve kaybını öğrenen ve bunun üzerine giden ailevi sorunlarla boğuşan araştırmacı gazeteci Claire.Gözünüzün içine içine sokulan zengin oğlan - fakir kız aşkı ve bunun getirdiği fakir edebiyatı klişesine rağmen sonlara doğru bir miktar gizemle birlikte karmaşık bağlantılar karşınıza çıkıyor.

Bebeği kaçırılan bir anne karakteri üzerinden duygusallığı yoğun biçimde verebilen bunun dışında vasatın üzerine çıkamayan bir kitap.Özellikle önceki 2 kitabı Türkiye de Türk kızları tarafından çok tutulmuş olacak ki yazar ön sözde özel bir teşekkür mesajı yazmış Türk okuyucularına.

KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Dram,Romantik,Gizem
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Ocak 2014
Güncelleme; Yok

29 Ekim 2017 Pazar

PARS- ALİ KEMAL SENAN


‘’ Yerel bir tanrıçanın ismini taşıyan kral 2. Athenna kaçırılan ailesini arıyor.Devir Hitit,amazonlar ve Mısır kökenli arzava devri.Şimdiki gibi politik oyunlar yaşanıyor ve adaletin kılıç zoruyla sağlanabildiği bir devir.Her şeye rağmen,kadının üretici ve saygın bir güç olduğu devir ve kaçınılmaz son.
Katliam ve intikam. ’’


Tanıtımı amacıyla bir kısmını yazdığım arka kapağındaki bu açıklamanın ilgimi çeken hoşuma giden konusu ve daha önce de okuduğum benzeri türde başarılı bazı başka örnekleri hatırlattığı için bu kitaba merakla başladım.
Girişi vasat diyebiliriz lakin dar kapsamlıydı ve tanımlamalar yapmak gereği açısından olabildiğince uzun tutulmuştu bu nedenle göz ucuyla cümlelerdeki önemli anlamlı kelimeleri okuyarak hızlı şekilde geçtim.Tasvirlerden daha çok ikili konuşmalara daha fazla yer verilen bu roman devamında da genelde aynı yöntemi uyguladı.
m.ö bir zaman ile günümüz tarihine eser kaçakçılığı kisvesinde basitçe değinmiş Kitabın konusu ve anlam bütünlüğüne uymayan ama buna rağmen muhteşem güzellikte milli mücadele dönemi tarihli gerçek bir hikayeye yer vererek bunun devamında konusuyla ilgili olarak gerekli bağlantıları kurarak ansızın zart diye m.ö ki bir zamanda geçen hikaye örgüsüne Hitit,Mısır ve Asurluların yaşadığı muhteşem dönemlere arzava denen ne olduğu bilinmeyen bir ülke ve kralı üzerinden giriyor.Kitabın sonunda da bu hikayeden zart diye çıkıyor.

Anlattığı topluluklar gerçek ve yaşanmış bir çağ.Lakin karakterler hayal ürünü.Beraberinde bir avantajı getiren ve sabit gerçeklere bağlı kalma zorunluluğu getirmeden olabildiğince hayal gücüne yer veren
Varlığı bilinen lakin yöneticileri devlet yapısı halkı konuştuğu dile kadar hakkında Hitit veya mısır tabletlerinde geçen ‘arzava’ adlı bir bölge isimi dışında hiçbir bilgi bulunmayan bir olgudan yararlanmış.
Buraya kadar pek sorun yok,iyi bir konu seçimi falan idare eder diyelim ama bundan sonra tasvirler ve olay örgüleri hiç iyi işlenmemiş avantaj kullanılamamış bence.Tasvirler iyi değil en önemli olgularda dahi bunların tasvirleri zayıf bırakılmış lakin kitapta bayağı bir önemli yer edinen ve sıklıkla ele alınan ama olaylara gidişata etkisi minimum kalan cinsellik ve erotizm tasvirleri olabildiğince detaylı anlatılmış.Bu tabii ki romanlarda olacaktır cinsellik ve erotizm o dönemde de yaşanmıştı ve belki anlatıldığı kadar ve daha fazla detaylı ve yoğun biçimde ama kitabın konusu bu değil ve bu tasvirlerin hep bu konularda sıkça ön plana çıkması ve kitap bittiğinde tek bu yönünün ön planda kalması dikkat çekmek için basit bir yönteme muhtaç olmayla ucuzluğu da beraberinde getiriyor.Amazonlar da buna kurban edilmiş resmen.Bu böyle iken savaş sahneleri ve ilginç politik gelişmeler olay örgüleri basit ve üstün körü geçilmiş.Ayrıca aşırı derecede anlam ve mantık eksikliği söz konusu;

Mesela manzu tuzağı diye bir teknoloji var ve bu kitapta anlatılan savaşlarda ve ilişkilerde bayağı bir etkili ama bu tuzakların nasıl bir teknolojisi var hiç değinilmemiş bu tuzak o devirde ne olabilir ki?ama öyle bir bilinmeyen anlaşılmaz korkutucu yok edici etkisi var ki onlarca asır sonra bulunup kullanılan ‘mayın’ ve teknolojik tuzaklardan kat kat etkili!bir de görünmez! koskoca hitit ordusu sürekli buna düşüyor ve korkuyor!kendi kendini de yeniliyor bu tuzaklar herhalde!yazar bir yerde tuzakları yenilemek için arzavalı askerin arkasına saklandığı bir paravandan bahsediyor.Bu nasıl bir paravansa ve kaynayan savaş alanında Hitit askerleri nasıl bir malsa bunlara izin veriliyor.o paravan görünmez ve dokunulmaz yapıyor herhalde 1 gecede 1000lerce Hitit askerini ortadan kaldıran yine binlerce tuzak bir anda temizlenip tekrar kuruluyor.Dönemin teknolojik gerçeğini bilince bu daha da saçma hale geliyor.O dönem en iyi savaş teknolojisi Asurlularda.Bu teknoloji de; koçbaşı,yanarak düşman üstüne yuvarlanan tekerlekler,yangın çıkaran ateşli oklar,tabaklanmış deriden yapılan koruyucu ve zırhlar ve yüksek surlara aşağıdan değil yukarıdan müdahale şansı veren hareketli kuleler.Buna rağmen arzava kralında mayın etkisi yapan savaş kazandıran silahlar var.bir de savaş gemileri var dönemle alakası olmayan zaten bunların da sırf adı var marifetlerini göremedik yazarın körükörüne kasıp kayırmaya çalıştığı 2. athenna adlı tek ana karakterini olabildiğince şişirmekten başka!

Bunu da geçtim kitabın ana hatlarını kalbini oluşturan Hitit -arzava savaşı var ve bunun doğrultusunda bir kaçırılma olayı anlatılıyor olaylar hep şans eseri arzavalıların lehine gelişiyor her şey .Sürekli detaylı şekilde ölen Hititliler.Koskoca Hititliler hiçbir çare bulamıyor ama tarihte varlığı bile belli olmayan arzavalılar en zeki mühendislerle ve doğa üstü denecek yeteneklere sahip savaşçılarla sürekli çözüm ve başarı buluyorlar anlamsız bir dengesizlik kitap boyunca hakim ve sinir bozuyor bu kadar tek taraflı şans başarı ve tesadüf sinir bozucu!

Bunu da geçtim kitabın arka kapağında yukarıdaki alıntıladığım kısmında da yazdığı gibi politik stratejik oyunlardan bahsediyor kitapta buna dair kaale alınacak hiçbir şey yok neredeyse.olduğu söylenen bahsedilen antlaşma teklif ve niyetlerden dem vuruluyor ama detayı derinliği hiç yok lafta geçiyor ve saray entrikası hiç yok hatta kitapta yazarın alenen pozitif ayrımcılık yaptığı 2. athenna denen erotik fantezi peşinde koşan arzava kralının sarayında resmen herkes aşkla bu herife boyun eğmiş sürekli yağ çekip yalanan bir sürü dişili erkekli toplu dalkavuk hahaha!ayrıca birde arka tanıtımda kadına saygı ve eşitlikten bahsediliyor arzava da herifin atlamadığı kadın yok ve kadınlar resmen köle ve sex objesi sürekli birini öteki ile aldatıyor ve bu herifin yüzlerce kadını var!
Tamam o dönemlerde o tip yaşamlarda haremler kralların yüzlerce kadından oluşan gözdelerden oluşan bir cinsel fantezi hanesi hayatı vardı.Ama bununda bir getirisi götürüsü hep oldu.sen kıskançlık ihtiras ve niyetleri hele kadınlar olunca tarih boyunca inkar edemezsin ama bu var diye tanıtım yazdığın kitapta kadınlar mal gibi herifte nasıl bir alet varsa müptelası olmuşlar hiç ses yok!Bu 100 küsür kadın yetmemiş bir de amazonları esas oğlan arzava kralının altına yatırmış şişirmenin kasmanın bu kadarı artık!hayır bari gerçek üstün aşktan politikadan ihtirastan bahsetme!çok komik!

Bir de kitaba ismini veren pars olayı var! Onun giriş anlatımı bir nebze iyi olsa da vardığı nokta ve sonuç klişelerden ibaret ve sönük kalmış.Aynen adını verdiği bu kitap gibi.Kitapta söz konusu bölümün başlarında çok önemli bir yer kaplarken bu kitaba ismini veren vahşi hayvan sonlara doğru hepten iptal yayından resmen kalkmış.Kayırılan dalyarak 2.Athenna nın üzerine geçmemesine önem gösterildiği belli zaten ‘’kitaba ismini verdin bu kadar yeter ‘’ demiş yazar!ama sen bu parsı o kadar klişeye boğmuş ve tırpanlamışsın ki ismini vermekle birlikte kitabı da basit ve tırpanlanmış hale getirmiş oldun böylece.Bu kitaba ismini veren vahşi hayvanın da tek görevinin yazarın 2. athenna isimini verdiği kral karakteri olabildiğince şişirip kayırmak olduğu belli.

Bu roman kitabın giriş kısmında da bahsedildiği gibi 3 kitaplık bir serinin son kitabı ve sürprizlere hiç yer vermeyen sıradan beklenen ve klişe bir finalle de zaten pek parlak olmayan kitabın sonu en sönük kısmı olmuş .İşin ilginci 3 kitaplık serinin bu son kitabı 1 kelime ile başka bir yeni sonraki kitaba işaret çakıyor.Bu da bu kafayla yazarın bu işi ticari kaygı ile sürdürdüğünü düşündürüyor.

Kitabın hiç mi iyi yanı yok.Var! 1 tane! Onunda kitabın ne içeriği ne konusu ne de gidişatı ile alakası yok!
O olgu da;Milli mücadele sırasında zekası ve azmi ile muhteşem başarılar kazanmış ama tarihimizde unutulmuş, çoğu kişinin adını bile bilmediği Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker i, İngilizlere ve fransızlara karşı bizzat kahramanlık dolu savunma ve saldırıların komutasını yapmış ve dünyada ilk kez bir uçak gemisi İngiliz Ben my Chree yi  batıran bu muhteşem onurlu Türk askerini bizlere tanıtıp hatırlatan gerçek hikayesine yer vermesidir.

Sırf bu nedenle 10 üzerinden 4 veriyorum bu kitaba bence vasatın altında sıradan bir kitap.İş olsun diye yoklukta okunabilir belki!Yine de sizin tercihinize takdirinize bırakıyorum.


KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Tarihi,Stratejik,Macera
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Eylül 2017
Güncelleme; Yok

20 Ağustos 2017 Pazar

Sonsuza Dek!



Kaybetmiştir sanki ruhunu,hiçbirşeyi umursamaz…
O karanlıktan gelendir...
Yemez,Uyumaz ve asla unutmaz...
O lanet ve ölüm getirendir...
İntikamını alana dek asla durmaz...
O ölümsüz aşkını ruhunda ve bedeninde taşıyacak...
Daima ... Sonsuza dek...





KÜNYE
Tür;Sanat,Siir,deneme
İcerik;Siir,Nergis
Kaynak;Narkissos (siirlerim)
Dönem;Eylül 1998

29 Temmuz 2017 Cumartesi

GÜNEŞ KRALİÇE – CHRISTIAN JACQ





‘’Çamur ve taştır insan
Tanrı tarafından yaratılan
Ama farkında değildir
Tanrı nın avuçları arasına bıraktığı
Kaderinin…’’

Tutankamon mısır medeniyeti ve insanlık tarihi için önemlidir.Çünkü mezarı ,mumyası ve hazineleri hiç el değmemiş şekilde bulunan tek firavundur.Bunun nedeni,çağdaşlarının bir nedenden dolayı onun mezarına önem vermemesi ve onu diğer önemli gördükleri firavun mezarlarının arkasında ,altında ve uzağında kalacak şekilde bir mezar odasında bırakmalarıydı.Böylece mezar soyguncularının gözünden kaçmış şans eseri bulunmuş ve mısır medeniyeti ile ilgili bir çok sırrı açığa çıkarmıştır.Bunlardan en önemlisi ise evlendiği kızın babası firavun Akhenaton dur.Tek bir tanrıya inandığı için ‘kafir kral’ diye nitelendirilmiş Akhenaton un adı ardılları tarafından krallık yıllıklarından silinmişti.Ta ki damadı Tutankamon un mezarı bulunana dek.

İşte bu kitap; adı, babası Akhenaton un adının tarihten silinmesiyle silinmiş ama kocasının mezarının bulunmasıyla varlığı öğrenilen kraliçe Ankhesenamen in üzerinde yoğunlaşır.Kitapta Akhesa ismiyle anılan ailenin bu en küçük kızı kraliçe olabilmek için zekası, hırsı ve güzelliğiyle hızla yükselecek ve ölmek üzere olan babası Akhenaton un varis olarak gösterdiği Tutankamon ile evlenerek kraliçe olacaktır.Akhesa amacına ulaştığını sanarken kendini komplolar, taht kavgaları, iç karışıklıklar ve yaklaşan Hitit istilasının ortasında bulacaktır.Hırsı, zekası ve güzelliğiyle hem biricik aşkı Tutankamon hem de kendisi için parlak ve mutlu bir geleceği kucaklayabilecek midir?..

Özellikle mısır tarihine ilgi duyanların o dönemin önemli tarihi isimleri ve olaylarıyla kurgulanmış roman tadındaki bu epik hikayeyi kesinlikle beğeneceğini düşünüyorum.İhtiraslar,komplolar,startejilerle yoğrulmuş yer yer romantizm katılmış bu sürükleyici dramatik eseri kitap severlere tavsiye ediyorum.


KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Dram,tarihi,Stratejik
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Eylül 2013
Güncelleme; Yok

3 Haziran 2017 Cumartesi

MOSSAD; İHANET ÇEMBERİ – VİCTOR OSTROVSKY





Babamın aldığı benim okuduğum bir kitap.İsrail in gizli haber alma teşkilatı Mossad ve ajanlarının nasıl seçilip eğitildiklerini ve yapılan bazı operasyonları anlatan ilginç bir yapıt.Özellikle hedefe ulaşmak için kullanmak amacıyla seçilen insanların zaaflarının tespit edilmesi ve kullanılmasıyla bu insanların ülkelerine ve davalarına nasıl ihanet ettiklerinin detaylarının yanı sıra yapılan operasyonlarla Irak devletinin sırlarının, Filistin direniş örgütlerinin planlarının ele geçirilmesinden yakın dostları olan abd yi nasıl defalarca kazıkladıklarına dair yaşanmış gerçek bir çok ilginç ve şaşırtıcı olayı içinde barındırıyor.Politik siyasi türde olan bu kitap, ajanların gerçek olaylar,mekanlar ve tasvirlerle macera dolu heyecanlı dünyasını anlatması açısından hiçte sıkıcı değildi.

Hatta bir bölümünde Türkiye ile ilgili;’Türkiye de kaç tane ajanımız var?’ sorusuna ‘1 tane’ diye cevap veriliyor ve şaşkınlıkla ‘sadece 1 mi?kim bu 1 kişi?’ denince verilen cevap ;’Tüm Yahudiler!’ şeklindeydi.İsrail in Mossad adlı gizli servisiyle nasıl tüm dünyaya yayıldığını önemli kişi ve kurumları nasıl izleyip dinleyip kontrol etmeye çalıştığını hatta kontrol ettiğini böylece amaçlarına nasıl ulaştıklarını,ajanların sıra dışı yaşamlarını ve operasyonlarını şaşkınlıkla okuyacaksınız.Tavsiye ederim.


KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Politik,Siyasi,Stratejik
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Mart 1999
Güncelleme; Yok