Translate

1 Aralık 2019 Pazar

COLUMBINE ROCKERS - Eric & Dylan


20.04.1999 tarihinde 2 genç rocker’in kendilerine karşı aralıksız olarak yöneltilen aşağılama ve dışlamaya karşı gerçekleştirdikleri güçlü bir başkaldırı olan Columbine katliamı 13 kişinin ölümüyle onlarca kişinin de yaralanıp sakat kalmasıyla sonuçlanarak ,sansasyon etkisi yapmış ,daha sonra aynı nedenlerden ötürü bir çok örneği yine Abd'de başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinde bir çok kez gerçekleştirilmiştir.Buna rağmen ahmak toplum Columbine olayının altındaki gerçeği yine de algılayamamıştır.

COLUMBINE KATLİAMI CANİLİK DEĞİL,ZORBALIĞA KARŞI ETKİYE TEPKİDİR!

2 genç rocker’in kendilerine kötü davranan ve dışlayan zorba ve terörist topluma karşı gerçekleştirdiği Columbine operasyonu ,Abd tarihinin en ağır ve kanlı okul saldırısı vakası olarak kayda geçti,  başta abd olmak üzere dünyada büyük bir sansasyona neden oldu ve aradan yaklaşık 20 yıl geçmesine rağmen halen günümüze dek etkisini koruyan,aynı benzer nedenlerden ötürü yine başta okullarda olmak üzere bir çok farklı ortamda defalarca tekrar edilmiş ,bu sansasyonelliği ile de bir çok filme konu olmuş bir olay.Bu olayın iç yüzünü anlamak için öncelikle Olayın kahramanları olan 2 genç Rocker ‘i tanıyalım;


Eric Harris (09.04.1981 – 20.04.1999 – R.I.P.)

Eric Harris çok zeki ,onurlu girişken ve sağlam karaktere sahip  dürüst bir gençti.Bu özelliklerini de salt olarak açıkça ortaya koyardı.Zaten onun bu eşsiz özellikleri ,ikiyüzlü,sahte ve beyinsiz toplum tarafından ‘farklı’ görülerek dışlanmasına neden oldu!

Eric Haris , Abd ordusunda görevli bir askerin oğluydu.Babasının görevi nedeniyle belli bir yerde uzun süre kalamıyor,çevre edinemiyor, samimi ve sağlam arkadaşlıklara sahip olamıyordu.Eric,sürekli mahalle ve okul değiştiriyordu. Bu durum girdiği her ortamda hep sonradan gelen ,acemi, çömez muamelesi görmesine neden oluyordu. Bu durumun olayda tetikleyici rolünden defalarca bahsedildi.
Diğer bir olgu ise ;Eric in şiddete eğilimli yapısı,bu yöndeki seçimleri,hobileri ve kişiliği olarak gösterildi ve bu daha çok tartışılarak ön plana çıkarıldı.Böylece döndürüp dolaştırılıp bu katliamın suçlusu ve sorumlusu olarak ,belki de bu olayın en başta 2 masum tarafından biri olan baskın karakteri dolayısıyla Erci Harris Gösterildi.Halbuki işin aslı bu değildi;
Asıl sorumlu ve suçlu olan;Eric Harris'i tahrik eden zorbaların başını çektiği terörist toplumdu.Yine onun yönlendiği şiddete eğilimli yapısı ve şiddet içeren hobilerinin sorumlusu da toplumdu. Kısaca,Eric’i bu yola iten toplumun kendisiydi. Çünkü ‘toplum’ Eric’e başka bir yol başka bir şans bırakmıyordu ,onu bu yola iten aşağılık yozlaşmış ve zorba bir terör yapılanması olan ‘toplum’dur.
Burada kötü olan Eric değil toplumdur. Cezalandırılması gereken de Eric değil toplumdu ama ölen Eric oldu.Asıl suçlular ve sorumlular ise bir anda ‘mağdur’ rolü üstleniverdiler.


Burada ‘toplum’ denilen aşağılık olgunun, en başından beri ve her yerde her zaman Eric Harris'i sahip olduğu üstün özelliklerinden ötürü dışlayıp ona işkence etmeye kalkıştığını açıkça görüyoruz. Çünkü Eric,dürüst zeki ve onurlu bir karaktere sahipti.Bu onu en başından zaten toplum karşısında daima  ‘’farklı’’ bir konuma taşıyordu. Böylece Eric bu eşsiz üstün karakterleri ile gittiği her yerde yozlaşmış ahmak toplum mekanizması tarafından dışlandı.

Biz ‘toplum’un aşağılık bir yapısı olarak ;çömezlik ,acemilik tanımı yaparak yeni gelene karşı uygulamaktan çekinmediği negatif baskıcı yada kuşkulu dışlayıcı aşağılayıcı tepki gerçeğini biliyoruz . Fakat ‘toplum’un, bu zorba tepkiyi her yeni gelene göstermediğini de açıkça bilmekteyiz. Bazı ‘yeni gelen’ e karşı aynı ‘toplum’ un  söz konusu şahsı ‘çömez –acemi’ olarak tanımlamayıp ,zorbaca aşağılama dışlama ve baskı mekanizmasını devreye sokmayıp ,aksine bir hayli kabullenici kapsayıcı destekleyici ve yüceltici davrandığını görmekteyiz. Bu noktada ‘toplum’ adı verilen yozlaşmış aşağılık yapının ‘yeni çocuk’ a karşı farklı bir mekanizmayı devreye soktuğunu görüyoruz.İşte Bu ‘toplum’ un ayrım mekanizmasıdır.İşte Eric Haris‘in ‘toplum’u aşan ve ‘toplum’ un alışık olmadığı üstün özellikleri ,Eric’e karşı yoz ve aşağılık ‘toplum’ un buna karşı cevap olarak sürdüğü ayırıcı mekanizması ;dışlama zorbalık,aşağılama baskı ..vb şeklinde negatif olarak etki gösterdi. İşte Eric Harris’in katliam günü giydiği tişörtün üzerinde yazan ‘doğal seleksiyon’ ibaresi bu noktada buna karşı gerçekten alaycı bir başkaldırıydı ve aynı zamanda Eric Haris’in muhteşem zekasının ne kadar nüktedan olduğunu da gösteriyordu.
Böylece Eric Haris,  zorba ve terörist ‘toplum’ un suratında patlayan şerefli bombanın ‘anot’unu oluşturdu.



Dylan Kelbold ( 11.09.1981 – 20.04.1999 – R.I.P. )

Dylan Klebold zeki ,duygusal ,sanatsal yetenekleri gelişmiş, içe kapanık ve güçlü bir kişiliğe sahipti. Dylan’ın ailesi eğitimli ve nazik kimselerdi ve bu Dylan’ın yetişme döneminde onun kişiliğine etki etmişti.Tabii onun bu özellikleri aşağılık ‘toplum’ tarafından dışlanması için yeter de artardı bile.
Dylan’ın kendine has bu muhteşem ve farklı karakteristik özellikleri onun sosyal anlamda pek girişken olmamasına ,kendi halinde takılmasına ve dolayısıyla yalnız bir genç olmasını da beraberinde getirdi.
Bu durum da tabii ki zorba aşağılık terörist ‘toplum ‘ tarafından Dylan’ın sadece dışlanmakla kalmayıp ,onun zorba ‘toplum’ tarafından bir hedef olarak seçilerek sürekli ezilmesine ve kötü muamelelere maruz kalmasına neden olmuştur.
Ayrıca Dylan dediğimiz gibi duygusal ve utangaçtı.Okulda yine farklı ve muhteşem özellikleri nedeniyle terörist toplum tarafından kendisi gibi dışlanan bir genç kızı kendisine yakın bularak aşık olmuş ,lakin utangaç ve çekingen yapısı nedeniyle asla o kıza bunu söyleyememiştir.Bu gerçek daha sonra Dylan’ın günlüklerinden anlaşılmıştır.



Dylan,karakter özellikleri ve yetişme tarzı ile tek başına tehlikeli olabilecek bir yapıda değildi.Lakin Eric Harris ile tanışması ve arkadaş olması ile eksik kalan tarafları tamamlandı.Aynı şekilde Dylan da Eric’in eksik olan tarafını tamamlıyor ve bu iki sıra dışı ve olağanüstü rocker genç bir bütün oluyorlardı.
Zaten bu derin ve samimi arkadaşlıkları da terörist zorba toplumun onları dışlayıp ezmek için hedef seçmeleri neticesinde birbirleriyle bu aşamada ortak bir noktaya sahip olup yakınlaşmalarına ve birbirlerini tamamlamalarına neden olmuştur.Böylece daima yalnız olan ve samimi arkadaşları olmayan bu 2 genç bu andan sonra artık birbirlerinden hiç ayrılmayarak sürekli birlikte vakit geçirirler. Her birinin kendine has karakteristiği bir araya gelince gerçekten patlamaya hazır bir bombayı  meydana getirmiş,Dylan da bu bombanın ‘katot’unu oluşturmuştu.

Dylan Klebold, yalnız duygusal çekingen ve Zarasız görünen kişilerle uğraşmaya kalkmanın şaka olmadığının, insanları dışlayıp herkesin içinde rencide etmenin nasıl sonuçlar doğurabileceğinin en büyük kanıtlarından biridir kendisi. Herkes ezik olacak ve daima sünepe muamelesi görmeye ses çıkarmayacak diye bir kaide yok, bir gün birisi çıkar ve zorba topluma dalarak önüne gelen herkesi delik deşik eder.İşte bu içine kapanık çekingen duygusal ve kolayca itilip tartaklanabilecek kadar zararsız görünen genç ,operasyon sonucu ölen 13 kişiden 12 sini vurarak öldürmüştür.

Tanıştıktan sonra sürekli birbirleri ile zaman geçiren,ortak ilgi alanları,giyim tarzları,yaşam anlayışlarına sahip olup nişan talimgahları ,bomba imalatları,hatta başarısız bir soygun bile gerçekleştiren bu 2 genç ‘Hitmen for Hire’ adlı şu kısa filmi çekmişlerdir;


COLUMBINE OPERASYONU ,BİR KIZGIN ERGEN EĞLENCESİ DEĞİL , EZİLEN MUTSUZ GENÇLERİN BAŞKALDIRISIDIR

Bu 2 rocker genç çok sevdikleri  ‘Naturel Born Killers’ filmine atıfta bulunarak operasyonlarına ‘NBK’ kod adını vermişlerdir. Ayrıca Toplumun tahrik ederek şiddete yönlendirdiği bu 2 genç koyu bir Adolf Hitler hayranıydı ve Columbine operasyonunu da Hitler in doğum günü olan 20 Nisan’da gerçekleştirdiler.Yine bu 2 genç ünlü rock metal grupları olan Rammstein,Marilyn Manson ,Nine inch Nails ve KFMDM gruplarının fanatikleriydiler.

Bu olayda adı geçen bazı grup üyeleri olayla alakalı olmadıklarına dair açıklamalar yaptılar.
Bu konuda Bir çok Medya kuruluşunda ve yapımında konuşan Marilyn Manson; Columbine olayının kariyerini olumsuz etkilediğini belirtmiş ve ‘’benim albümlerimi yasaklayacaklarına silah satışını yasaklasınlar.Ben eğlencemi satıp para kazanıyorum’ şeklinde bir açıklamada bulunmuştur.Albümlerinde toplumun yozlaşmışlığı ve ikiyüzlülüğünü çok iyi bir şekilde ortaya koyan Marilyn Manson’un da bu olaya albümlerinde eleştirdiği ikiyüzlü ve yoz toplumun gözünden bakması da kendisi açısından trajikomik bir durum olmuştur.Çünkü,Marilyn Manson ‘un albümlerinde defalarca değindiği halde ropörtaj verirken unuttuğu şey; burada asıl sorun ‘serbest silah satışı ‘ değil ,burada asıl sorun; ’’Toplumun dışlayıcı aşağılayıcı baskıcı zorba ve terörist yüzü ve bunun getirdiği vahim sonuçlar’’dır.


Çünkü genç bir birey ,toplum tarafından sürekli dışlanıp aşağılanıp ezilerek içi nefretle dolmuşsa ve bunu dışa vuracak noktaya gelip pimi çekilmiş patlamaya hazır bir bomba haline gelmişse artık, Silah satışını kısıtlayarak o gençlerin içindeki nefreti açığa çıkarmasına asla engel olamazsınız.Bildiğimiz gibi Eric ve Dylan satışı yasal olan tehlikesiz ve basit maddelerden bomba yapıyorlardı,yine bir saldırı yapmak için ateşli silah bulamazsa bıçak balta ve sopa ile bunu yapabilirlerdi. Burada sorun silah satışının kolay yada serbest olması değildi,bu asıl sorun değil,silah satışını kısıtlamak asıl sorunu çözmez,bu asıl sorunun başka yollarla ortaya çıkmasına ve tatmin edilmesine neden olur.Columbine Katliamı bunun en bilinen kanıtı ve akabinde bu olayla aynı şekilde aynı nedenden ötürü bir çok kez tekrarlanan örneklerini de gördük. Ama gördüğümüz diğer bir şey de Marilyn Manson’un bile bu noktada saçmalamış olduğudur.

  
Columbine operasyonu başta 50 kg.lık propan tankının bombaya dönüştürülmüş halinin okul yemekhanesinde patlatılması planıyla başladı ,bunun yanı sıra birbiri ile bağlantılı olan bir çok basit ses bombası düzenekleri okulun farklı noktalarına yerleştirilmiştir.Operasyonun ana kısmı olan  başlangıcı propan tankından oluşan bombanın  patlamaması ile başarısız oldu.Bunun üzerine genç ikili birbirine bağlı ses bombalarının bazılarını infilak ettirdi ve böylece Columbine Operasyonu hem planın asıl kısmının başarısız olmasıyla panikleyen Eric ve Dylan ile ses bombalarının etkisi ile panik halde kaçışan diğerleri arasında bir kaos ortamında gerçekleşti. Propan bombanın patlamaması ile operasyonun A planı başarısız olunca genç nişancı ikili B planını uygulamak zorunda kaldılar.Eric sahip olduğu 9 mm'lik hi-point karabina ile ve Dylan ise taşıdığı 9 mm'lik tec-dc9 ingram yarı otomatik silahlar ile saldırıya geçtiler. Sonuçta 13 kişi öldü 24 kişi yaralandı.Eric ve Dylan ise ellerindeki silahları birbirlerine doğru ateşleyerek intihar etmişlerdir.Ailelerine bıraktıkları mesajlarda ise;

Eric Harris: '’ Annem ve babam inanmayacak, allak bullak olacak, biliyorum. Bununla başa çıkamıyorum. Bu kadar... üzgünüm, hoşçakalın. ‘'

Dylan Klebold: '’Kıyamet yarım saat sonra başlayacak. Zaten hayattan haz almıyorum, buradan daha iyi bir yere gideceğimi biliyorum. ‘'


İşte bu 2 gencin davranış ve düşüncelerindeki değişim ve operasyon öncesi bıraktıkları yukarıda değindiğimiz son mesajlarında,bu olaya ‘vurdulu kırdılı  şiddet içeren pc oyunlarının etkisinde kalmış akılsız 2 ergenin yediği halt’ biçiminde bakıp,olayı küçümseyip basite indirgeyerek kendilerinin ve kendilerinin mensup olduğu o aşağılık ahmak ve yozlaşmış toplumun rezilliğini kapatıp ,kötülüklerinin üstünü örtmeye kalkmalarına karşı işte bu gerçeği bunların aşağılık kıçına monte ederek rezilliğinizi suratınıza vurmaya devam ediyoruz;

Olayların ardından okulun çevresinde ölenlerin anısına geçici haçlar yerleştirilmiştir. Bu tahta haçlardan ikisi Eric ve Dylan içindir. Terörist ve zorba toplum militanı bazı velilerin müdahalesi üzerine haçlar kaldırılır. Ancak o sene sonunda basılan yıllıklarda ikilinin fotoğrafları kaldırılmaz. Birkaç yıl sonra okulun içerisinde ‘tüfek objesi ’ bulunduran logosu değiştirilir ve bahçesine yapılan anıtta ise sadece öldürülen 13 öğrencinin ismi yer almaktadır.Zorba Terörist ve aşağılık toplum kendi sorumluluklarını yine göz ardı etmiş,toplumun rezilliğini ve ikiyüzlülüğünü açıkça gözlerine sokan ölümüne neden oldukları Eric ve Dylan isimli bu 2 genç kahramanın  adlarına bu anıtta dahi tahammül edememişlerdir.
Zaten bu terörist zorba toplum o 2 genç rocker in en baştan beri var olmalarına ve mutlu olmalarına da tahammül edememişlerdi.İşte sonuç ortada; Bam Bam Bam!


ERIC HARRIS VE DYLAN KLEBOLD SUÇLU DEĞİL BİRER UYARIDIR,HALEN DERS ALINMIYORSA VE BUNLAR TEKRAR EDİYORSA ,BUNUN SORUMLUSU ;ZORBA VE TERÖRİST OLAN TOPLUMDUR.

Bu olaya hitaben en ünlü eser olarak;yapımcı Michale Moore ‘un ‘’Bowling for Columbine’’ adlı belgeseli öne çıkar .Moore bu belgesel ile Oscar almıştır.Yine Gus van Sant’ın ‘elephant’ adlı filmi ve Flyleaf grubunun ‘Cassie’ adlı şarkısı da göze batan eserler oldular.

İşte bu olay, ‘toplum’ adı verilen terör yığınının nerede ne zaman ve nasıl olursa olsun ne kadar aşağılık ve adi bir yapı olduğunun kanıtıdır ve işte bu gerçek Columbine katliamı’ nın asıl nedenidir.Burada suçlu olan Eric Harris ve Dylan Klebold değil,burada suçlu olan toplumdur.Columbine katliamı sonrası Eric ve Dylan en başta ölmemesi gereken kişilerdi,hatta belki de Columbine katliamında ölen 13 kişi de ölmeyi hak etmiyorlardı.Columbine Katliamında araştırdığımız kadarıyla ölmesi gereken asıl zorbalar bundan kurtuldular. Eric ve Dylan saldırıyı en ince ayrıntılara dek planlamış olsalar da,ilk bombalı saldırının başarıya ulaşmamasının getirdiği aceleyle B planını devreye sokmaları akabinde de hedefleri rastgele seçmeleri ,ölmesi gereken asıl zorbaları ıskalamalarına neden oldu.Bu bile toplum olgusunun ne kadar aşağılık ve sefil olduğunun kanıtıdır.Asıl zorbalık ve yozlaşmışlık ile mücadele etmeyen ve buna engel olmayan toplum bütünlüğü ve güvenliği savunucuları ,Columbine operasyonunda bu 2 kahraman genç rocker’i asıl hedeflerinden uzaklaştırıp rastgele ve plansız bir saldırıya mecbur bıraktılar. Böylece toplumun güvenliğini sağlayan kolluk kuvvetleri 2 kahraman gencin intihar etmesine ve olayla alakasız bir çok insanın ölmesine neden olurken, asıl zorbaların yine paçayı kurtarmalarına ve onların aşağılık gereksiz sefil hayatlarını sürdürmelerine  yol açarak topluma hizmet görevlerini yine en iyi (!) şekilde yerine getirmiş oldular.

Eric Harris ve Dylan Klebold ,sizi daima saygıyla hatırlayacağız!



KÜNYE
Tür;Sosyoloji,Yaşam
İçerik;Biyografi,olay
Kaynak;Olaylar
Dönem;Kasım 2019
Güncelleme; Yok

KIZIL NEHİRLER – JEAN CHRİSTOPHE GRANGE


‘’Biz efendileriz, biz köleleriz.
 Biz her yerdeyiz, hem de hiçbir yerde.
 Biz karar verenleriz.
 Kızıl Nehirlerin hakimiyiz.’’

‘’Judith Herault 1982'de, parçalanan bir arabanın içinde ölmüştü.
 Judith Herault siyah bir yağmurluk ve bisikletçi kaskı giymiş bir halde bir şarjör mermiyi başının üzerinden boşaltmıştı.
 Judith Herault hem ölüydü, hem de diri.’’


Evden uzakta yollardayken kitap stoğumun bitmesiyle kafamı dağıtmak amacıyla girdiğim küçük bir kitap dükkanından,Grange nin bendeki olumlu referansı neticesinde diğer kitaplara bakmadan ilk görüşte  alıp okuduğum muhteşem yapıt.

Ayrıca birbirine benzeyen okuduğum 2 kitabından farklı bir şablondaydı ve bu da kitaba ilgimi arttırdı.Tabii Tasvirler yine mükemmeldi,yine bir Grange zekası ve ustalığıyla karşı karşıyaydınız.Polisiye özelliği daha ağır basan bu kitapta bölüm geçişleri çok iyi yapılmış ve bu da kitaba bağımlı yapıyor sizi ,kolay kolay elinizden bırakamıyorsunuz meraktan.Öyle ki gece yükselmiş adrenalini düşürmek, zihni rahatlatmak böylece uyumak için okuduğumda bu sefer meraktan uykusuz kalmıştım.

Kitapta, Fransa'da bir futbol maçı esnasında başlayan kovalamaca ile yine Fransa'da bir mezar soygunu sonrasında gelişen olaylar, göçmen kökenli aktif bir kişiliğe sahip çaylak polis Abdouf Karim ile Fransız kökenli ağır başlı tecrübeli polis Pierre niemans muhteşem bir kurgu ve zekayla öyle bir şekilde birbirine bağlanıp bütünleştiriliyor ki hayret edeceksiniz.Sürprizlerle dolu sürekli insanı şaşırtan heyecanlandıran yalın bir anlatım ve olaylar zinciriyle usta yazar Stephen King'in 'Kuzuların Sessizliği' ile kıyaslanıyor bu kitap artık siz düşünün.

Bu kitap en son gördüğümde 24. baskısını yapmıştı,20 dile çevrilmiş ve ünlü oyuncu Jean Reno'nun baş rol oynadığı filmi yapılmış.Sonradan filmi de izledim fena değildi ama ben her zaman kitapların etkisinde daha çok kalırım ve uyarlama filmleri çoğunlukla kitabın gölgesinde kalır.Bunda da öyle oldu.Polisiye,Gerilim türünün örnek kitabıdır tavsiye ederim.

KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Polisiye,gerilim,macera,gizem
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Mart 2011
Güncelleme; Yok


Edward Scissorhands - Makas Eller


Tarih:1990 Tür: Fantastik/Dram Süre: 105 dk. Yönetmen: Tim Burton
 Senaryo: Tim Burton,Caroline Thompson

Konusu; Edward,şehirden uzak bir şatoda yalnız yaşayan yaşlı bir mucidin icad ettiği bir robottur.Lakin,Elleri hariç her şeyini tamamlayan yaşlı mucidin karlı bir noel günü zamansız ölümü ile yarım kalan Edward’a  ellerinin yerine makas biçiminde keskin bıçaklar gelişigüzel monte edilir.
Böylece kasvetli soğuk şatosunda yalnız kalan Edward’ı bulan avon satıcıları onu daha sonra ancak filmlerde görebileceğiniz türde bir banliyöye getirirler ; rengarenk evler , yemyeşil çimenler asla kar yağdırmayan sıcacık güneşli havası olan Suburbia’ya!
Kendi kapalı ve karanlık şatosu ile saf hayalleri dışında,hiç bilmediği bu yeni dünyada acaba içine kapanık duygusal Edward’ı neler bekliyor?


Bir mekana, şehre, insanlara, hayat tarzına yabancı olmayı ve farklı olmanın her şeyin birbirine benzediği bir ortamda çıkardığı zorlukları masalsı bir güzellikle anlatan bir Tim Burton filmi. Tim Burton her ne kadar surreal hikaye anlatma tarzını bu filmde de devam ettirse de, Üzerinde durduğu konu gerçek hayatta herkesin özdeşleşebileceği bir konu. Yine bir yalnızlık öyküsü ,yine Tim Burton, sanırım başka kimse yalnızlığı bu kadar iyi anlatamayacak..
Çoğumuz Edward gibi, çevremize yabancı olmanın ne kadar hüzünlü olduğunu, asla cevremizle uyuşamamanın getirdiği stresi biliriz. Toplumdaki birçok yabancı gibi Edward da karanlık ve soğuk şatosundan, aşağıya, rengarenk minik evlerin bulunduğu, herkesin aynı saatlerde aynı şeyleri yaptığı, değişikliğin ,farklılığın kabul edilmediği Suburbia'ya bakarken, onlar tarafından kabul edilmeyi, sevilmeyi hayal ediyor filmde. Ama ne yazık ki bu mekanikleşmiş ve robotlaşmış toplum Edward’ı kabullenmiyor ve Edward şatosuna, ait olduğu yere geri dönüyor. Tim Burton bu sonla belki Edward'ı kendisiyle ve birçoğumuzun hayatıyla özdeşleştiriyor. Bu baş yapıt,daima kendine has olan ama toplum tarafından farklı olarak algılanıp sınırlandırılmaya çalışılan insanların her zaman robotlaşmış ve yozlaşmış toplum tarafından önce dışlanıp sonra da zorbalıkla geri tepilip, Edward gibi karanlık soğuk şatolarındaki yalnızlıklarına geri itileceklerini de gösteriyor.

Birkaç iyi insan dışında, tümüyle yozlaşmış insanların bulunduğu bir kasabada geçmektedir hikayemiz. Elleri makastan yapılmış olan; iyi kalpli, sevgi dolu, masum, hiçbir ahlaki bozulmaya uğramamış, saf ve belki filmdeki psikolog tarafından da söylendiği gibi '' uzun bir süre yalnız başına yaşadığı için hayalci bir yapıya sahip'' olduğundan elleriyle nesnelere inanılmaz güzellikte şekiller vermektedir. Fakat bu onun için hem herkesi kendine hayran bıraktıran bir özellik, hem de makas elleriyle birçok kazaya yol açtığı için üzülmesine ve dışlanmasına yol açan bir lanettir. Kasaba halkı tarafından dışlanışı aslında insanlara istemeden de olsa zarar vermesinin dışında, kendileri gibi yozlaştıramadıkları ve alışıla geldik toplum çizgisinin dışında olduğu içindir.


Filmde Winona Ryder’in canlandırdığı güzel kız Kim 'in Edward'a kendisine sarılmasını söylediğinde Edward'ın verdiği '' yapamam'' cevabı insanın içini burkar, çünkü Edward sevdiği insana zarar vermekten korkar. Kim' in sevgilisi olan gencin Kim'e olan yapmacık sevgisi, elinde olan güzelliğin farkında olmayışı ve hep daha fazlasını istemesi, bencilliği karşısında Edward'ın Kim'e karşı duyduğu masumane sevgiyle kıyaslanamaz.

Bir başka dikkat çeken olay ise; Edward'ın ahlak ve görgü kurallarını kendisini yapan mucidin ona okuduğu kitaplardan duyup öğrenmesine rağmen, yani diğer insanlar gibi toplum ve bilindik aile kurumunun içinde yetişmemiş ve uzun bir süre yalnız yaşamış olmasına rağmen, birçok insandan daha erdemli ve daha az yozlaşmış oluşudur. kafamızda ''acaba insanı bu denli dejenere eden toplum mu?'' sorusunun oluşmasına yol açmıştır.Edward Scissorhands,  etten ve ruhtan oluşan sıcak bedenlere sahip bir arada toplum içinde yaşayan insanların oluşturduğu devasa toplumun duygusuz ,dışlayıcı ,anlayışsız ve mekanikliğine karşın,kendisi soğuk ve metal bir bedene sahip yalnız bir robot olmasına karşın onlardan daha erdemli ,kucaklayıcı ,anlayışlı ve duygusal bir saflığa sahip olmanın sembolüdür.


Bas bas "ben bir Tim Burton filmiyim!" diye bağıran mükemmel sanat eseri. Biraz güzel ve Çirkin, biraz frankenstein, biraz pinokyo...farklı olmanın, yalnızlığın ve saflığın karanlık masalı...Masalsı senaryosu ve muhteşem yönetmenliği üzerine,harika görüntü efektleri,duygusal sahneleri iyice vurucu yapan müzikleri ve usta oyunculuk da bu filmi sinema tarihinde kült filmler kategorisine taşır..
Arka planlar,makyajlar, kasaba, şato, ortam dekorları, karakterlerin davranışları, mimikleri tam anlamıyla karanlık ama renkli ve fantastik bir atmosfer yaratır. Bu fantastik öğeler olabildiğince gothik bir hava verir ve bu film gothikler için bir şaheserdir daima.Ayrıca kar yağışı pek güzeldir, yağar da yağar.Keşke her zaman kar yağsa!


Oyuncular; Johnny Depp, Winona Ryder,Dianne Wiest ,A.Michael Hall, Kathy Baker

KÜNYE
Tür;Sanat,Sinema,Kült Film
İçerik;Film tanıtımı,İzlenimler
Kaynak;İzlediğim Filmler,Fan Clup,Tanıtım
Dönem;Şubat 2000
Güncelleme; Yok