Translate

4 Haziran 2019 Salı

MEZARLIK-İSTANBUL


Lisenin yine uzun bir ders gününün sonu…Bu günü daha da uzun yapan Son 2 seçmeli ekstra derste sona erdi işte! çoğu sınıf ve bölüm öğrencileri ve hocaları çoktan paydos etmiş ve dağılmış ,seçmeli derse kalanların bir ayrıcalığı olan okulun büyük bir bölümünün sessiz ve boş haline tanık olmak,her zaman kalabalık ,gürültülü sıcak ve aydınlık alışılmış zamanların aksine ,karanlık soğuk ıssız ve ürpertici sınıflar ,koridorlar ve bahçeler ! Dışarıda hava karamış ve dolunay tüm ihtişamıyla gökyüzünde durup kadim ışığı ile sokak lambalarını utandırıyordu yine!

Seçmeli derse kalan az sayıdaki öğrenci topluluğu yorgun ama hızlı adımlarla, bir an önce okul bahçesini terk etmek arzusuyla,paydos zilinin çalmasından kısa bir zaman sonra okulun 2 adet gece bekçisinin dikkatli gözlerinden habersiz ,lakin kapıdaki güvenlik görevlisinin alabildiğince umursamaz haline denk gelerek her akşam olduğu gibi  bahçe kapısından öbek öbek çıkarak terk ettiler!Okul tamamen ıssız ve sessiz artık!



Kısa bir süre sonra yatılı hademe gelerek ders görülmüş birkaç sınıf ve koridoru gözden geçirip ışıklarını kapatacak!İşte bu kısa arada biz dolunayın aydınlığının cama vurup üzerine kazınmış yazı ve çiziklerle dolu cam kenarı sıraları mavimsi ışığı ile aydınlatırken ,biz bu karanlık ve boş sınıfta değişim geçiriyoruz!Karanlık sınıfta cama vuran dolunay ışığının altında hareket halinde yaşanan bu değişim! Dolunay etkisi! Hormonlar,adrenalin ve açlık! Dolunayın aydınlığı altında Seri hareketlerle büyük bir değişimin arefesindeki gölgelerin ritmik dansı!

Ve değişim başlıyor! açılan sırt çantalarının ardaşık fermuar sesleri ile değişim başlıyor!okul ceketinin astarı sayesinde, kısa görünsün diye jölelenip kafaya yapıştırılan saçlar  sürtünme hareketi neticesinde çıkan hışırtılar eşliğinde dağıtılarak kabartılıyor hacim 2 katına çıkıyor! Astarı ile bu en önemli değişime destek olan okul ceketi sırt çantasının dibini boylarken,gömlek,kravat ve kumaş pantolon da onu takip ediyor! Ertesi gün normale dönüldüğünde çantadan kırış kırış yamuk yumuk bir halde çıkarak
Öğretmenler, bölüm şefleri için kötü örnek oluşturacaklar yine ve diğer normal öğrencilere kötü örnek olarak sunulacaklar!her dolunayda yarattıkları sihirli değişimi bilmeden!

Okul kıyafetleri çantaya tıkıştırılırken ,aynı çantadan aynı zamanda bir baskılı tişört ve cin pantolon çıkıveriyor ,seri hareketlerle değişime en büyük katkıyı yapıyorlar!
Bu büyük değişimde sabit kalanlar okul pantolonunun paçalarının altına saklanmış motorcu botları ile bu gri pantolonu tutan lakin gün boyu dışarı aşağı sarkıtılmış okul gömleğinin arkasında kamufle olan demirli deri kemerin kumaş pantolonu terk ederek kot cinin beline sarılmış ve tokasının ,kancasının son deliğe takılması ile ağzını açmış tıslayan bir yılan kafası olarak ortaya çıkmasıyla en üst seviyesine çıktı!


Çantadan çıkan küçük bir saç fırçasının kabarmış dağılmış düz parlak saçları düzletip ,aşağı doğru uzatma kutsal görevini tamamlayarak tekrar çantaya dönmesi akabinde,rutin son hareket yere doğru çömelip cin pantolonun paçalarının motorcu botun içine tıkılıp bağcıklarının iyice gerginleştirilmesi ile büyük değişim tamamlanıyor!
Lakin ayağa doğru kalkıp doğrulurken en önemli şey eksik!Bu zırh olmadan dolunayın altında yollarda caddelerde dışarıda ilerlemek imkansızdı!

Okula gelirken ,derin parlak siyahlığı ve üzerindeki ürpertici yamaları ile tuhaf şaşkın bakışları bir mıknatıs gibi çeken ve okul kıyafeti ile komple uyumsuz olan,bu nedenle okul giriş kapısında yerini çantadan çıkarılan kırışmış yer yer beyazımsı izlerle rezalet halde olan ve bu sefer de hocaların şaşkın bakışlarını  üzerine çekecek olan (özellikle bir giysi bu hale nasıl gelebilir diye o anda atomu dahi kafasında parçalayacak hale gelen bilim manyağı fizik hocasının o şok geçiren bakışlarını burada göz ardı edemeyeceğim) paspal okul ceketine bırakan ,tüm gün boyunca askılıkta ,sıradan diğer montlar arasında arkasında saklanarak karanlıkta geçiren ve şimdi o askılıkta tek başına sabırsız ve aç bir halde ,dokularını okşayan dolunayın o azgın ışığı ile askılığı kendi kendine terk ederek ,önce kolları sonra omuzları ve en sonunda sırtı sararak sahip olduğu bedenle dolunayın o yıkıcı aydınlığını yansıtan kapkaranlık motorcu deri ceket!

Bu kış Akşamın zifiri karanlığını arkasında barındıran sınıfın camında ,dolunayın ışığının vurup aydınlattığı tuhaf silüetlerimizin değişim ile gelen son görünümü ile göz göze geliyoruz!Kim bu!bunlar kim! Kim olduklarını ne olduklarını bilemeyiz ama artık öğrenci olmadıkları kesin!Bu nedenle bu okul denen kodesi bir an önce terk etmeleri gerekiyor!



O kısa aranın sona erdiğinin sinyalini ıssız ve sessiz okul koridorunun merdivenlerini tırmanmakta olan hademenin ,o sessizliği tek başına dağıtan ve bir saat saniyesinin tik taklarını andıran seri ölçülü aralıklarla birbirini takip eden ayak sesleri ile anlıyoruz ve 5 değişim geçirmiş yaratık hep beraber bir anda hareketsiz ve sabit halde dikilerek ama gözlerimiz dolunay ışığı ile yarı aydınlık silüetimizin sınıf camındaki yansımasına kenetlenmiş halde kulak kesiliyoruz!

Dinliyoruz!hademenin koridorun sağ ucundaki mi yoksa sol ucundaki mi merdivenden geldiğini anlayabilmek için dinliyoruz!Bu sefer de sol taraftan geliyor ve biz de sessiz ama sık adımlarla seri hareketlerle sınıfın aralık kapısını açıp koridorun sağına yönelerek aşağı inen merdivenin başına geliyoruz ve son bir kez koridorun diğer ucuna bakıyoruz!hademe yok daha ama ayak sesleri kulaklarımıza daha yakından çarparken usulca merdivenden aşağı basamakları inen 5 genç gölgeyiz biz şimdi!

Okul binasının çıkış kapısından çıkarken her zamanki hedef okulun arka tarafındaki çoğunlukla kilitli kapının bulunduğu duvardaki dar oyuk!
Okulun bahçesinde gezen 2 dikkatli bekçi var biri şu anda arka tarafı kolaçan ediyor diğeri ise ön tarafta ve ana çıkış kapısındaki güvenlik kulübesine yakın!
Bu kılıkta buradan çıkıp hem arka taraftaki hem de ön taraftaki bekçiye yakalanma tehlikesi ile giriş güvenliğine ne kadar umursamaz olsa da bu görüntümüze kayıtsız kalmayacağı aşikar halde fal taşı gibi açılmış gözlerine bakıp selam vermek tabii ki çok mantıksız bu günkü planımıza kısa yoldan ulaşabilmemize daha uygun bir yol olmasına rağmen!



Bu nedenle daha düşük olan ,arkada gezen tek bekçiye yakalanma riskini alarak ve duvarın ön tarafındaki ağaçların ve çalıların arkasında unutulmuş oyuk sayesinde kolayca bu kodesi terk etmek her zamanki rutin seçimimiz oldu tartışmasız!

Bahçeden seri adımlar atan 5 kişilik tuhaf görünümlü genç delikanlı grubu arka duvardaki çalıların arkasındaki oyuğa doğru dört bir tarafı kolaçan ederek yaklaştık ve tek tek oyuktan çıkmaya başladık ki o anda içeriden birkaç metrelik uzaklıktan bir düdük sesi duyduk!oyuktan en son H… çıktı ve hızla toplanarak  birkaç metre boyunca koştuk .
Bu kısa ama etkili koşuda aklımda bekçinin bu sefer de bizi görmüş olup olmayacağı vardı!çünkü bir ara okulda akşam geç saatte son dersten sonra dolaşan öğrenci kılığında olmayan tuhaf gölgeler olduğu söylentisi yayılmıştı! Bunu arka tarafı kolaçan eden bekçi uzaktan son anda görmüş emin olamamış ve birkaç düdük çaldıktan sonra bu görüntü kalabalığı ortadan kayboluvermişti! Bu durumu not edip müdüre vermiş müdür de okul sabahları toplanma sırasında bir gün bu duruma değinmiş ve tüm öğrencileri uyarmıştı!Bu okulda hayaletler var söylentisine neden oldu tabii! Ve bir süre son dersler ve akşam saatlerinde ışıklar geç söndürüldü ve ön taraftaki bekçi de arka tarafın bekçisine yakın devriye atmaya başladı! Lakin bir süre sonra biz de pasif olduğumuz için bu durum önemsizleşti ve devriyeler normale döndü! Şimdi bu düdük sesi bekçinin rutin olarak uyarı amaçlı çaldığı düdük sesi olmalıydı!öyle olmasa bile bu günkü başarılı çıkışımız sonucunda bu düdük sesi anca ertesi günden itibaren yeni bir hayalet söylentisine kapı açmaktan ileri gitmeyecekti yine!

Planımız çok önceden belliydi tabii! Her dolunay da yaptığımız rutin ama heyecanlı plan!hormonlar ve açlıkla üst seviyeye tırmanmıştı bugün de!
Hedefimiz şehir merkeziydi ama Okulun arka kısmından çıktığımız için de sık sık araçların gelip geçtiği çok seyrek yayaların gezdiği otoyolu kenardan takip ederek geniş bir kavisle ve artan uzun bir mesafeyi de yürüyerek kat etmemiz gerekecekti!




Sonra şehir merkezinde motosiklet kiralayacaktık!Motosikletlerle birkaç barı dolaşıp birkaç kızla uzun saatler süren flörtler yaşayıp akşamı böylece geçiştirdikten sonra
Gecenin ilerleyen saatlerinde dolunayın en tepede ve en parlak olduğu saatlerde şehrin yukarısında okula doğru uzayan ana yokuşun paralelinde ve tren garının yakınında köşede gözlerden uzak ve izole kalmış hristiyan mezarlığına giderek geceyi mezarlıkta bira şişeleri eşliğinde muhabbet ederek tamamlayacaktık!

Şehir merkezine vardık ve kiralama merkezine gittik! Görevli ,4 tane motosikletin 2 günlüğüne kira kaydını yaparken ben tutkunu olduğum simsiyah kawasaki motokrostan gözümü ayıramadım!

Kiralama işlemi bitikten sonra içine okul giysileri tıkılmış sırt çantalarını arkasına bağlayarak sabırsızlıkla motosikletlere bindik ve düzensiz aralıklarla her birimiz gazı verdik! S… motor kullanmaktan pek hoşlanmadığı için H… nin arkasına geçti! Bir grup motorlu genç yolda meraklı gözler eşliğinde ilerliyorduk!Motosikletin üzerinde dolunayın ışığı altında,sokak lambalarının altın bir kemer şekline getirerek aydınlattığı yolda saçlarım rüzgarla dalgalanıyordu!C… ve A… yavaşlayıp durdular ve bir tekel bayisine girip biraları aldılar.Motosikletin arkasına bağlı olan içinde pek ders malzemesi bulunmayan okul çantalarının içine paylaştırıp tıkıştırdılar ve tekrar barlar sokağına doğru yola çıktık! Kalabalık caddeler ve yayaların arasından geçtik ve bilindik bazı barlara girip çıktık!Bir çok sapla çarpıştık ve bir o kadar kızla kesiştik!



Çoğu gözleri ile yanlarındaki sapları bizimle aldattı! Bir çoğuyla yakınlaştık bazıları ile arzu arzuya bazıları ile dudak dudağa! S…  2 . gittiğimiz ve biraz daha uzun kaldığımız barda daha önceden tanıdığı bir kızla takılmayı tercih etti yine! A… ve C… ise yakın kankalar olarak çapkınlık için arka odalar ve alt katlarda, merdiven boşluklarında ,koridor aralarında kaybolmuşlardı!H… bir kızla ateşli bir biçimde sarmaş dolaştı! Ben de çalan müzik eşliğinde etrafımda hareket haline kızlı erkekli bir grup arasındaydım! Gözlerim etrafı tararken bir anda apış aramı sıkan eli hissettim! Sonra bu elin sahibi kumral bir kız dudaklarıma yapıştı!sıcak nefesi anason kokuyordu

Bir süre böyle kaldıktan sonra C.. geldi H.. yanındaydı ve bana birkaç metre uzaktan kendilerine sokulmuş ateşli kızların arasından hınzır bir bakışla birlikte göz hareketi ile ‘gidiyoruz’ işareti yaptı! Ben de hemen yanımdaki kıza aldırmadan lakin genelde çocukların giydiği spor ayakkabıların yapışkan bağcıklarının birbirinden ayrılması gibi zerre zerre koparak ayrıldık! Ve dışarı çıktığımızda A… yoktu! Sorgulayan halimize karşılık C…  de A… nın bir kızla çoktan otele gittiğini söyledi !Bunun üzerine S…  da ‘vay satıcı vay! Ben de bugün böyle gidebilirdim ama gitmedim’’ dedi! Sonuçta bu kimseye şaşırtıcı gelmedi hatta beklenen bir şeydi! çünkü A… bayağı bir çapkındı ,hep hormonlarını dinliyordu ve çoğu kez s.kinin doğrultusunda gitse de bu ortamlara bizi sokan oydu bunu herkes biliyordu ve A.. nın bu davranışını kimse yadırgamadı!




Marşlar söyleyen ve aralarında hararetli maç tartışmaları yapan ,genellikle çift renkli çizgili futbol takımı formalı,kaşkollu kalabalık grupların kapısına yığılmaya başladığı bardan 4 arkadaş çıkıp gülüşerek motosikletlerimizin zincir kilitlerini açtık! Üstüne akrobatik hareketlerle atlayıp seri hareketle motorları çalıştırdık ve yola çıktık!
Karanlığa doğru yola çıktık! Ölümün topraklarına doğru!mezar taşlarına zincirlenip kalmış huzursuz ruhları dinlemek için!
  
4 çılgın genç motorların üzerinde eğlenceli ve neşeli şekilde ilerliyoruz! Hatta C… motor üzerinde akrobatik hareketler yapıyor motoru yolda zikzaklar çizerek sürüyordu!
Önümde giden H…  yer yer gazı vererek ilerliyor arkasında oturan S… arada bir kollarını 2 yana açıyordu! Kısa bir süre sonra mezarlığa giden ayrıma saptık!araç sayısı iyice azaldı yol kenarında yürüyen herhangi bir yaya ise hiç yoktu!

Curcuna ve kalabalık artık geride kalmış,otoban lambaları da seyrekleşmişti! lambaların aydınlığı bayağı bir azalmış ,ana aydınlanma kaynağı dolunayın ışığı olmuştu artık!


Yolu ,sayıları iyice azalan ve araları iyice açılan yol aydınlatma direklerinden çok, motorlarımızın farları aydınlatır haldeydi!okula doğru uzanan ve paralelinde arka tarafında mezarlığın saklı kaldığı tren garına giden sapağı bulunduran yokuşun hafif eğimine vardığımız anda yol boyunca 1-2 kez denk geldiğimiz futbol maçı çıkışında kornalar ve marşlar çalarak slogan atıp bayrak ve kaşkol sallayan arabalardan birinin arkamızdan uzunlarını yakarak ve korna çalıp laf atarak bağırarak küfür edip yaklaştığını fark etim!

Başımı çevirir çevirmez bir bayrak sopasının ucu hemen burnumun ucundan sıyırarak geçti!lakin 2. hamlesi H… ve S… ın bulunduğu motora sert bir darbe indirdi!
Motor ani bir hareketle kontrolünü kaybedip savruldu ve S… tutunamayıp motordan fırlarken ,aynı araç en önde giden C… i ıskalayıp geçmeye başladı!arabanın içinde geriye doğru dönmüş parlak yüzleri çarptıkları motora bakıyorlardı!

S… yolun kenarına sertçe düştü ve birkaç kez yuvarlandı! Lakin H… durmadı ve gazı kökledi hızla ne olduğunu anlamaya çalışan C… in yanından geçip arabaya yaklaştı ve camına bir yumruk attı!
O sırada ben Yolun kenarında uzanmış inleyen S… ın yanında durdum ve kısa bir süre ona baktım; dizi kanamış ,deri montunun kolu dirsek kısmından omzuna dek yırtılıp ayrılmıştı! Allah tan S…  benim gibi değildi kask takıyordu ve başını korumuştu! Hemen yanına gidip kaskını çıkardım! Onu sarsarak İyi olup olmadığını sordum!Yüzünü acıdan ekşitmiş bir halde başını iyiyim anlamında salladı!

O anda başımı çevirip ileri baktığımda; H…ın motorunu yerde yatık bırakmış halde, üzerine sopayla gelen çift renk çizgili futbol formalı ve kar maskeli bir adama attığı sert bir yumruğun çatlak kemikle karışık ıslak sesi de kulağımda çınladı! Adam aldığı darbe ile kafası ve gövdesinin üst kısmı yana doğru dönerken elindeki sopa fırlayıp gitti! Ama arkasından aynı çizgili formalı ve yüzü kaşkolle sarılmış bayrak flamalı bir adam flamanın sopasını kaldırmış halde H… a doğru koşarken C… de aynı anda motorunu yana atıp yoğun hırıltı bağırtı ve küfürlerle birbirine giren bu gruba doğru hızla koşuyordu!

Ben S…a bir kez daha kısa bir anlığına baktım yerde doğrulup oturur vaziyette ,yüzünü ekşitmiş ,yırtık diz bacağını ileri uzatmış,diğer bacağını kırıp dizinin üstüne yasladığı, montu kolundan sıyrılıp derisi kısmen soyulmuş ağır ağır kanayan kolunu sıkıca tutuyordu!

Ok gibi doğrulup ben de gruba doğru hızla koşmaya başladım!Yumruğu yiyen adam yere yığılmış lakin arkasından gelen bayrak sopalı kaşkollu herif H...a sertçe vurmuştu o etkiyle bayrak sopası H… ın sırtında kırılarak 2 ye ayrılıp falamalı kısmı kopup savruldu! Lakin o darbeden kısa bir an sonra C… yetişip uçan tekme ile resmen havada uçarak suratı kaşkollu formalı sopasını H… nin sırtında parçalayan herifin beline ağır bir tekme yapıştırdı ve adam o tekmenin etkisiyle nerdeyse beli kırılıp 2 büklüm olarak dizlerinin üstünde yere çöreklendi ve dizlerinin üzerinde bir miktar da yerde kaydı!

O esnada bu fanatik grubun içinden çıktığı beyaz steyşın vagon arabaya iyice yaklaşmıştım! Aynalarına yine aynı renklerle sahip kaşkollar bağlanmış aracın üstü komple aynı renklere sahip büyükçe bir takım bayrağı ile kaplanmıştı! Tam arkasında iken bana doğru bakan arka kapı açıldı ve içinden bir kişi uzandı o esnada da elinde tuttuğu bıçağı savurdu!ben de refleks olarak ani bir hareketle kaçındım ama sağ bacağımda diz üstünde bir darbe hissettim! Bu ani harekete karşılık bir savrulma ve duraklama anından sonra yine refleksle çok sert bir dirsek attım! Dirsek darbesi burnuna gelen baş ,gövdesi ile geri arabanın içine doğru sendelerken elindeki bıçak ta arabanın ön tarafına doğru yere savruldu!
O esnada gözüm ileri doğru yerde duran bıçağa odaklandı ve hemen 2 adım atlayıp yere kapaklanıp bıçağı kaptım!başımı kaldırıp az öteye baktığımda H… ve C… in yerde dizlerinin üstüne doğru eğilip kapaklanmış kaşkollu adamı hunharca tekmelediklerini gördüm! Birkaç tekme darbesinden sonra adam yerde dizlerinin üstünden yana devrildi! Ben ise o esnada bıçağı aracın ön tekerine sapladım ,lastik tekerin içerisinden hızla çıkmaya çalışan basınçlı havanın itiklemesiyle elimle birlikte geriye tepen bıçağı yine ani bir refleksle son anda kavrayıp elimde tutmayı başardım!sonra aracın arkasına doğru koşup arka tekere sapladım ve bu sefer hızla çektim ,arkasından lastik tekerin içinden gelen basınçlı hava saçlarımı dağıttı!




Yüzümü tamamen kapatan ve gözlerimin önüne gelen saçları sol elimle yukarı ve geriye kaldırdığımda ,arka kapıdan çıkan ve dirsek attığım bizim yaşlardaki gencin ağzına doğru kıpkırmızı bir şerit halinde burnundan kan sızmakta iken ,bana doğru doğrultmakta olduğu parlak gümüş silah namlusu ile karşı karşıya kaldım ve o anda gözüm namlunun deliğine odaklanmış halde heykel kesildim!

Lavuğun dudakları kıpırdıyordu kanla karışık baloncuklu tükürükler saçarak bazı kelimeler savuruyordu ama anlayamıyordum çünkü kulağımda tiz bir çınlama vardı aynı anda da parmağı tetikte olan elinin kasıldığını gördüm ve gözlerimi kapattım! O esnada kafamdan bir çok düşünce akıp gitti!

Gözlerimi açtığımda lavuğun tetiğe zorla basmaya çalıştığını gördüm ama gümüş tabanca ateş almıyordu!Mal o anda emniyeti açmayı unuttuğunu anladı ve silahı hızla aşağı eğip diğer elini emniyeti açmak için uzattığı anda kafası gözleri fal taşı gibi açılarak bir anda öne doğru hızla savruldu!

Bu darbeyle emniyeti açıp doğrultmaya kalkıştığı silah ateş aldı!

Lakin mermi yere isabet etti! Ve aldığı sert darbe ile bayılma noktasına gelen lavuk kontrolünü kaybetti böylece tepmenin de etkisi  ile tabanca elinden fırlayıp önüme düştü! Ben ise şok içindeydim!




İleri doğru koskocaman açılmış kırpmadan sabit halde kalmış olan gözlerimin önünde lavuk  yere boylu boyunca kapaklanırken devrilen gövdesinin arkasından sopa tutan sol eli havada sabit duran H… ı gördüm!

H… ın sopa tutan koluna C… sarıldı ve sopayı elinden kapıp arabanın kapı penceresine indirip şangır şungur bir cam patlaması sesiyle pencereyi dağıttı bu sesin etkisi ile ben o esnada kendime geldim beynimde kalan son göreve odaklanıp otomatik bir hareketle bunu devam ettirmek için aracın diğer arka tekerine yöneldim ve bıçağı saplarken diğer yandan bir cam dağıtma sesi daha geldi! Lakin bu sefer bıçağı sapladığım tekerden geri çıkaramadım ve zorlayıp tüm gücümle çekince bıçağın sapı elimde kaldı lakin bıçak tekere saplı kaldı!

O esnada korna sesleri bağrışmalar ayak sesleri duydum! çevreden yoldan geçen birileri gelip aramıza girip bizi tutmaya ayırmaya çalışıyordu! Ayağa dikildim H… yanına yaklaşan uzun boylu birini sertçe itti adam az daha düşüyordu ve H… deri ceketini düzeltip sol eliyle sağ omzunu tutarak hızla yan yatmış motora yöneldi! O esnada C… kendisine yaklaşmaktan çekinen bir adamın gözleri önünde sopayı aracın ön camına hızla indirdi! Büyük bir şangırtı eşliğinde dolunayın ışığında yıldızlar gibi parlayıp sönerek yayılan cam parçacıkları havaya saçıldı!



H… motora binmiş ve az ilerideki S… ı tekrar kaldırıp motora oturtuyordu.Kimsenin yanına yaklaşmaya cesaret edemediği C… de motora oturmuş gazı köklemekteydi!
Etrafta kavgayı ayırmak için gelen 1-2 araçtan inmiş şaşkın insanların bakışları ve sesleri yayılıyordu bir tanesi yerde yüzü ve farklı renklerdeki formasının önü boylu boyunca kıpkırmızı kana bulanmış kaşkolu katıp fırlamış adamı yerde doğrultuyordu!Bana silah çeken lavuk yüzü koyun boylu boyunca yerde hareketsiz baygın halde yatıyordu! Sopayı yiyip Kırılan kafasından saçılan kan damlaları beyaz steyşın vagon arabasının üstünde kırmızı benekler oluşturmuştu!

Diğerleri hareket etmişlerdi! Ben de elimde kırık bıçak kabzası ile motora doğru hızla gitmeye başladım!1 tane göbekli tıknaz lavuğun sanki beni engellemek istercesine üzerime doğru hamle yapmaya kalkıştığını gördüm ve adımlarıma hız verip koşar haldeyken aynı zamanda yerden güç alarak havaya doğru zıplayıp dizimle tek ayak üstünde hamle yapmaya çalışan adama bir darbe indirdim, adam sendeleyip yumurta gibi gövdesi kıçının üstüne otururken ben de sağ ayağımın üstüne tekrar yere indiğimde sağ dizimin üzerinde bir sızı hissettim!silahlı lavuğun ilk etapta aniden salladığı bıçak darbesi bacağımı diz üstünden enlemesine sıyırmış pantolon kesilmiş ve altından bacağımı kesip sağ bacağımın üstünden aşağı doğru  pantolon kıpkırmızı ve ıslak halde bacağıma yapışmıştı! Hızla koşarak bende motora bindim ve seri bir hareketle motoru çalıştırıp arkalarından sürdüm!



Motor üstünde esen rüzgar,terden sırılsıklam olmuş saçlarımı ve tişörtümü yalıyor keskin soğuğu nedeniyle içim irkiliyordu!serinlikle birlikte artan adrenalin ve beynimin zonklamaları eşliğinde arkama son kez baktım o an takip eden kimse yoktu ve gazı iyice kökledim!

İleride H… , S….ve C…. in tren garına dönen mezarlığa giden sapağı döndüklerini gördüm! Bu esnada yüzüme ve saçıma çarpan soğuk rüzgarda yağmur çiselerini hissetmeye başladım!Ben de sapağa yaklaşmıştım ve halen avucumda duran bıçak kabzasını hızla çalıların arasına fırlattım aynı anda dönmeye başlarken tek elimin boşa çıkması ile kısa bir kontrolsüzlük ile bu virajı alma işini ani bir hareketle yine refleksle yaptım o anda motorun arka tekeri çiseleyen yağmurla yumuşamış kaygan bir çamur öbeğine de denk gelerek savruldu ve motorun tutamaklarını iyice kavrayarak motordan fırladım! Lakin motor un tutamaklarını bırakmakta geciktim motor ağaçların ve çalıların arasına savrulurken ellerim halen daha motoru tutuyordu ve motorla birlikte yere düştüğümde ellerimi bıraktım! Çalıları içine ıslak nemli otlara doğru sırtı üstü boylu boyunca motor üstümden uçup ağaca çarpıp yanıma düşene dek gözlerimi açamadım! Otların arasında bir süre daha gözüm kapalı halde uzandıktan sonra motor sesleri ile tekrar gözümü açtım!bir kaç araç bağırarak ve küfür ederek dümdüz yukarı doğru devam ettiler! Sonra 2 araba daha hızla geçti! Yerde sırt üstü boylu boyunca uzanmıştım gözlerimi gök yüzüne dikmiştim dolunayı ve yıldızları seyrediyordum! Göğsüm hızla aldığım nefes nedeniyle kesik kesik inip kalkıyordu!




Bir süre öylece kaldıktan sonra doğrulmaya çalıştım ama bileklerim berbat bir halde ağrıyordu! Bileklerimde güç kalmamıştı!ellerimi oynatamıyordum ! Sonra Bir motor sesi daha duydum ve üzerime bir aydınlık çöktü! Bu ışığın aydınlığı ile gözlerim kamaştı başta! Sonra ışığın arkasından H… ı gördüm yanıma yaklaşıp omuzlarımdan kavrayarak beni yerden kaldırdı! Motor sürecek halde değildim ama bileklerim şiddetli ağrısına rağmen hissiyatını geri kazanmıştı! Bileklerimi çok fena incittiğimi hissediyordum! Sızlamaları dayanılmazdı ama gücünü geri kazanması içimi ferahlatıyordu! H… ile birlikte motorumu kaldırıp Tren garına doğru yayan olarak motoru yanımızda yürüterek ilerledik!

Ağaç aralarından ,çalıların üzerinden ve en sonunda dik tahta setlerin arkasına önce kendi motorunu sonra benim motorumu geçirip üzerini C… in motorunun üzerini de örten etrafta atıl olarak üst üste kalmış kırık dökük ve nemlenmiş kontrplaklar ile örttü!Sonra beraber ilerde durmuş bizi bekleyen C… ve S… ın yanına doğru mezarlığa gitmek üzere yürümeye başladık!


Yer yer Otlarla ve çakıllarla dolu düzensiz Çamurlu kaygan bir patikadan sapıp ayrılarak dikenli çalılara ve dallara takıla takıla paslanmış karamış tel örgülü demir duvarlara rastlıyoruz işte! Burası Tren garının metrelerce ileri giden sınırı! Bu tellere tutunarak ve düzensiz nemli florayı ayaklarımızla ezerek düşe kalka zorlukla bu paslı tel duvarı paralel takip ederek bu noktadan yaklaşık 8-10 metre adımladıktan sonra yavaşlayıp duruyoruz!Yüksek otlar yapraklar dallar dikenler ve sert çalılardan mütevellit yoğun bir bitki florasının paslı tel duvara doğru hücum ettiği bu noktadan diğer boyuta geçiyoruz çalıları yararak dikenlerle ve dallarla takılıp savaşarak bu floranın tellerle birleştiği ve tellerde açılmış bir oyuğu gizlediği noktadan boyut değiştiriyoruz!


Geçtiğimiz yeni boyut ıssız tren garının dış tel örgü sınırının artık bu tarafında ,balçık halindeki ot taş ve toprak öbeklerinden ibaret düzensiz çamur yığınına saplanmış botlarımızın üzerinde dikilen 4 adet hırpalanmış ve yıpranmış delikanlı ! yaşlı ruhlarını hiç bu kadar açıkça yansıtmamıştı bedenleri !

Tren garına raylara ve elektrik tellerinin ,üzerlerindeki kabloların sağa sola rastgele sarktığı paslı demir bobinlerin dallandığı karamış ağaç direkleri izledik bir süre dolunayın ışığı altında ! burada artık nerdeyse tek ışık kaynağı ay ve yıldızlardı!Tren garı ve birkaç lokomotif ve de vagon karanlığa ve ıssızlığa bürünmüştü!



Tren garı gecenin bu ileri saatlerinde gerçekten tekinsiz ve ürpertici bir manzara sergiliyordu! Bu bizim için gerçekten ilgi çekici ve hayranlık uyandırıcıydı ama Tren garı her ne kadar ıssız da görünse her daim hava karardıktan sonra daimi misafirleri olurdu! Evsizler,ayyaşlar ve tinerciler…!İşte bu bizim ilgimizi kırıyordu!ama tren garı bizim için çok daha önemli ve ilginç olan bir mekanı arkasında saklayan ve oraya doğru uzanan bir kırmızı halı gibiydi ve şimdi biz o kırmızı halı üzerinde yürüyorduk!

Tren garı ıssızdı! İlerledikçe burnumuzu tırmalayan isli yanık dumanın geldiği tarafa baktık ve bir varilin içinden fışkıran alevlerin dar ışık halesi ve boğuk dumanı etrafında yerde karton mukavva ve naylonların üzerinde ,yanı başlarında içki şişeleri devrilmiş halde sızmış birkaç evsiz şarapçı ve keşten başka bir şey ile karşılaşmadık kırmızı halı boyunca!


Ve büyük siloların önüne vardık! Siloların etrafını dolaşıp arkasından tahta naylon kağıt atıklarının altında boğulmuş büyük bir beton kanalizasyon borusunun çöplerle kapalı ağzına geldik! Bu çöpleri devirip dağıtarak girişi açıp içinden eğilerek ve büzüşerek ,aynı zamanda burada yiyecek bulmaya gitmiş anneleri tarafından bırakılmış kedi yavrularını okşayarak tek tek geçip mezarlığın alt kısmına varmış olduk böylece! Önümüzde sadece yine otlu ve çamurlu kısa bir yamaç kalmıştı! Zeminin ıslaklığı nedeniyle kaya kaya bu yamacı tırmanmaya başladık.S… kayıp düştü ve düşerken tutunduğu beni de kendisiyle birlikte çekti ikimizde çamura düştük! avuçlarım ve dizlerim çamur içinde kaldı S… ın ise sırtı komple çamur olmuştu! Güçlükle doğrulup nefes nefese ilerleyen H… ve C… e yetiştik!

C…  halimize bakıp ‘’ne o çamur güreşi mi yaptınız’ dedi! O esnada karanlıkta ay ışığı altında parlayan üzerinde ürkütücü ve her birinin ellerinde bir şeyler tuttuğu 4 tane melek heykelinin çevrelemiş olduğu bembeyaz gulyabani gibi yüksek mezarlık anıtı karşımızda belirdi! İşte gelmiştik huzursuz nasipsiz ruhların ebedi olarak terk edildikleri hristiyan mezarlığına!

Mezarlık her zamanki gibi ıssız ve sessiz!Dondurucu Ay ışığı altında parlayan yer yer kararmış eskimiş sararmış çatlamış hatta kırılmış lakin kefen bezi gibi karanlıkta beyaz beyaz parlayan mezar taşları!


Kimisi haç şeklinde dik duruyor ve sanki kollarını açmış ‘gelin bizi kurtarın’ diyen yada yerine göre ‘buraya gelmeye tenezzül bile etmeyin sakın bizi lanetimizle baş başa bırakıp gidin’ diyen hiçte misafirperver gözükmeyen bembeyaz hayaletler gibi mekana yayılmışlardı!

Bizim ana mekanımız biraz ileride isimsiz asırlık cesetlerin kalıntılarını barındıran bir tümseğin üzerinde ve arkasında kalan küçük pencereleri ve yine küçük bir kapısı olan sütunlu beyaz mermer bir tür kulübe yapı ,şapel benzeri tuhaf küçük ve güdük bir binaydı! Güzel başlayan gece berbat bir hale gelmişti ,yorgunluktan ve acıdan bitkin bir haldeydik ve bir an önce şapele varmak için son enerjimizle adımlarımızı büyütüp hızlandırdık!
Küçük beyaz binanın yanına vardık ve her birimiz bir köşesine kendimizi atarak duvarlarına ve sütunlarına sırtımızı yasladık!
Bacağımdaki sıyrık acı vermiyordu ama bileklerim halen daha zonkluyordu bu şakaklarıma dek vuruyordu!
S… ın da durumu benden pek farklı değildi, berbat görünüyordu ve yüzünde çektiği acının buruşukluğu halen aynen duruyordu!! H… çok bitkin görünüyordu kıpırdamadan yaslandığı beyaz kireçli asırlık sabit duvarla resmen bütünleşmişti!
İçimizde en dinç ve neşeli olan C… di! bira şişelerini çıkarmak için Motoru bırakırken yanına aldığı okul çantasının fermuarını açmaktaydı peltek bir sırıtış takınarak!


Çantadan 2 bira kutusu çıktı lakin diğerleri otele giden A… da kalmıştı! Ben ve S… içmeyi reddettik 2 kutu birayı H… ve C… paylaştı! Gece bayağı ilerlemişti yorgunluk üstümüze çökmeye başladı! Hava serindi ama yumuşamıştı! İçki eşliğinde C… neşesini kaybetmeyerek çoğunlukla kendi kendine konuşup bu berbat geceyi yorumladı gecenin sonuna doğru ise ilk uykuya dalan da O olmuştu! S… da hemen arkasından, yaşadığı zor günün ağırlığıyla horlamaya başlamıştı bile!

H… kıpırdamıyordu uyuyup uyumadığı bile anlaşılmıyordu lakin derin derin nefes aldığı belli oluyordu!Benim ise adrenalin seviyem ve bununla paralel ağrı sızı şiddeti oldukça tavandaydı !lakin bunları bastıran zihnimdeki karmaşık düşünceler beni meşgul ediyordu!Bacaklarımı biraz daha ileri uzatıp ,sırtımı daha çok kamburlaştırıp ve aşağı kaydırıp,ensem ile sütuna yaslanıp başımı yukarı doğru kaldırarak gözlerimi gök yüzüne diktim !dolunay ve yıldızlar çok berrak biçimde muhteşem bir manzara sergiliyordu koyu lacivert gök yüzünde! Yusyuvarlak parlak tepsi biçimindeki dolunayın üzerinde karanlık gölgeler oynaşıyordu,yıldızlar bir yanıp bir sönerek resmen göz kırpıyorlardı!etraf sessizdi lakin zihnimde fısıltılar hisseder gibiydim!ruhum etrafta dolaşan karanlık  rahatsız ruhların enerjisiyle sıkışıyordu! Zoraki davetsiz bir misafir olduğumu ve bana her an memnuniyetsizliklerini bildiriyorlar gibi! Gerçekten misafirdim halen daha !!Ölü ruhlar bana bugün ölümün namlusundan nasıl döndüğümü hatırlattı fısıltılarla ve ruhum mezarlıkta değil halen daha soluk sıska bedenimde misafirdi !! burada bu halde istenmiyor olduğumuzu hissediyorum!

O esnada H… uzun zaman sonra hareket etti !bir süre sağa sola sallanıp kıpırdandıktan sonra montunun cebindeki gümüş tabancayı çıkarıp ileri doğru fırlattı!tabanca ay ışığında parlayarak döne döne ilerideki tümseğin arka tarafına toprak üstünde tok bir ses çıkarıp düştü! H… de o esnada yaslandığı duvardan kayıp yerde boylu boyunca uzanarak başını kolunun üstüne alıp sırtını bana dönerek yattı!

Bir süre daha düşüncelerime daldım! Sonra tabancanın gittiği tümseğin arkasından tok sesler gelmeye devam etti! Başta bunu kafamda tekrar tekrar yankılanarak dolanıp duran sesler zannettim ama bu tok sesler düzensiz halde belli aralıklarda olabildiğince gerçek bir biçimde birkaç kez daha tekrar edince başımı tümseğin olduğu yöne çevirip gözlerimi tümseğin tepesine dikip sabitledim! Tümseğin daha da ilerisinde küçük beyaz beyaz mezar taşları ay ışığında belli oluyordu daha ilerisinde ise üzeri yıldızlı bir gece örtüsü ile örtülü halde karanlık ağaçlar ve flora ile mezarlık çepeçevre çevriliydi!
Tümseğin arkasına giden tabancayı göremiyordum lakin arkaya aşağı taraflara gitmiş olmalıydı! Gözüm yavaş yavaş ve kademe kademe Daha ilerideki beyaz mezar taşlarına ve rüzgarla sallanan ağaçlara ve de  üzerinde gökyüzündeki bir yanıp bir sönen bazen sabit kalan nokta nokta ancak köşeleri oldukça belirgin yıldızlara kaydı!


Bu esnada gökyüzündeki bir yıldız kaydı! Ölüm! Etrafımda belli bir enerji yığını hissetmeye başladım! Uzun bir zamandır yaşamadığım ama aşina olduğum bu his bana hiç yabancı gelmiyor!bu enerjiye eşlik eden her yönden gelen dağınık fısıltılar…bir anda tümseğin arkasından çok daha yüksek frekansta tok bir ses daha geldi! Bunun ne olduğunu merak ediyordum! Ceset kalıntılarıyla beslenen bir sürüngen yada kemirgen olabilirdi! Sonra duyulmaması imkansız tok bir ses daha tekrar etti! Merakım arttı başımı güdük şapele doğru çevirip etrafında sızıp kalmış derin uykudaki diğerlerine baktım bir hareket yoktu uzaktan umarsız bir biçimde hem de boğuk horlamalar çıkarıp uyuyorlardı! Sonra sert bir tok ses daha! Sanki çok yakınımda hemen diğer yanımdaymış gibi hissettiren bu sesle başımı hızla hemen yana diğer yöne tümseğin olduğu tarafa çevirdim ve tepesine gözlerimi dikip bakmaya başladım yine! Bir şey göremiyorum ama etrafımda gittikçe artan ve ruhumu sıkıştıran rahatsız edici enerjiyi hissediyorum ve kulağımın dibine yaklaşıp bir anda kesilen fısıltıları da!

Ve tümseğin arkasından gelen bir tok ses daha !!artık emindim! orada bir şey vardı ve merakım arttı! Yavaşça doğrulup dizlerimin üstünde dikilmeden eğilmiş bir vaziyette birkaç metre cüce vaziyette ilerleyip tümseğin üzerine doğru uzandım !etrafımdaki enerji yoğunluğu kalbimi sıkıştırıyor kalbim hızla atıyordu! Tümseğin üzerinde uzanmış halde ileri doğru ilerledim fısıltılar hızlı ve bir çok noktadan gelip kulağımı delip zihnimde yankılanır hale gelmişti! Ve tümseğin üstünden başımı hafifçe kaldırım tüm gövdemi gizleyerek tümseğin arkasına ve hafif aşağıya baktım!




Gözlerim fal taşı gibi açıldı! Bir an bile kırpamıyordum şok içindeydim! Bir mezar kümbetinin içinden çıkmakta olan kısa cüce başında beyaz bir eşarp bağlı lakin altlarından tel gibi saçları kıvır kıvır fırlamış kahverengi buruşuk derili uzun tırnaklı üzerinde çok eski bir yelek ve tuhaf işlemelerin ve sembollerin olduğu bir uzun güdük kabarık etek bulunan bir kadın gördüm! Sırtı çapraz halde bana dönük halde duruyordu ,varlığımın farkında değildi !zihnimde dolanan fısıltılar boğuk çığlıklara dönüşmüştü etrafımda yoğunlaşan enerji birleşip tek bir kütleye bir bedene dönüşüp üzerime abanıyordu sanki!

Gözümü kırpmadan şaşkınlık ve şok içinde bu manzarayı izliyorum! Bu yaşlı güdük cüce sırtı bana dönük halde önünde duran örgü bir bohçayı karıştırıyordu ve bulaşık telini andıran yer yer beyazların olduğu kırmızımsı saçlarına iliştirilmiş uzun parlak gümüş tokayı çıkarıp önündeki bohçada bir şeyle uğraşmaya devam ediyordu ve tam bu esnada metalik tok bir ses ile sabitlenmiş gözlerim aşağıya doğru kaydı! Kısa cüce kadının o uzun tuhaf renk ve işlemelerle dolu eteğinin altındaki tuhaf çıplak ayakları dikkatimi çekti önce ama asıl dikkatimi çeken ayağına bir kelepçe ile bağlanmış zincirdi!zincir kendi kendine bazen oynuyordu ve bu zincir yaşlı cüce kocakarının tuhaf ayaklarının birine kelepçeli halde başlayıp bir mezarın içindeki kümbetin kuyusunun deliğinden içine doğru uzanıp gözden kayboluyordu!

Sonra yaşlı tuhaf cüce kadın ileri doğru birkaç adım attı bohçasını sürükleyerek! Hayatta gördüğüm en tuhaf yürüyüştü bu birkaç adım! Sürünmeyle uçma arası tuhaf bir yürüme biçimi ayaklarının tuhaflığını daha da dikkat çekici hale getiriyordu ve ayağına bağlı zinciri de ses çıkararak dikkat çekici bir hale getiriyordu!
Yaşlı cüce cadı kadın durdu ve öne doğru sivri burnunun belli eden küt başını önünde uğraştığı bohçasından kaldırp yukarı doğru gökyüzüne kaldırıp aynı anda kelepçe bağlı ayağını sert ama yavaş hareketlerle  birkaç kez ileri geri salladı! Tabii zincir de onunla paralel bir biçimde metalik sesler çıkararak ileri geri uzayıp sallandı! Sonra durdu bir müddet!
Yaşlı güdük cadı kadın tekrar başını aşağı önüne eğip küt kafasını sağa sola oynatarak ve tuhaf şapırtılı ıslak salyalı sesler ve hışırtılar çıkararak bohçasıyla uğraşmaya başladı ve işini bitirip uzun iğne jilet biçiminde tokayı bulaşık teli gibi sert ve kıvırcık akla karışık kızıl saçlarına geçirdi!

Sabit halde dururken bir anda zincir kendi kendine hareket etmeye başladı sonra sabit kaldı metalik sesler gelmeye devam etti!
Sesler kümbetin içinden kuyudan gelmeye başladı!
Gözlerim bir anda yer yer kıpraşan ve sesler çıkaran zinciri bakla bakla takip ederek kümbetin kuyusunun ağzına dek geldi ve deliğin orada sabit kaldı! Sonra fal taşı gibi açıldılar! Saçlarımın dibinden tüm bedenimden ter fışkırdı! İçeriden kümbetin ağzına doğru kuyudan bembeyaz soluk bir el uzandı! Nefesim hızlanmıştı etrafımdaki enerji tüm bedenime yayılmıştı fısıltılar kesilmiş ince bulanık sanki su altındaymış hissi kulaklarıma çökmüştü beynim stabil ,zihnim durgunlaşmıştı!



Gözüm kuyunun ağzına tutunan zarif beyaz soluk eli takip etmeye devam etti sonra el ileri uzandı zincir hızla sallanmaya başladı! Sonra 2. bi el daha ve soluk bembeyaz zarif ince bir kol belirdi kümbetin ağzında !bu arada zincir dahada hızlı kıpırdıyor seri metalik sesler çıkarıyordu! Kuyunun deliğinden 2 zarif soluk narin kol ve akabinde soluk mavimsi düz parlak bir kahkül saç ile örgülü narin bir kafa belirdi! Şok içinde izliyorum manzara beni çarpmış bir halde!

Sonra bu ölçülü küçük kafayı nazik dar omuzlar akabinde ince sırrım gibi bir üst beden ortalama ve dik göğüsler ince bir bel ,geniş yuvarlak şişkin bir kalça ve düzgün 2 bacak ve yine 2 küçük ayak izledi!

Kuyudan çıkan şey! Muhteşem bir periyi andırıyordu! İnce düzgün ölçüleri kusursuz lakin çok soluk bembeyaz pürüzsüz bir cilt çok şeffaf bir ten sanki cam gibi!bu ince beden kuyunun ağzından kıvrak hareketlerle süzülüp ileri doğru 2 eli ve dizleri üzerinde ilerlemeye başladı!
Üzerinde ince parlak deri kısa eski tip bir etek inci bezeliydi! Göbeği açık lakin göğüslerini örten yine incili deri bir giysiden ibaretti! Ayaklar tamamen çıplak! El ve ayaklarında tırnakları yoktu!gözlerimi bu ince narin şeffaf beden ve soluk tenden alamıyordum! Ama zincir sesleri kulaklarımdan gittikçe kalkmaya başlayan bulanık perdeyi bastırıp dikkatimi çekti! Bu dişi şeyin boynunda bir tür tasma vardı ve zincir buna bağlıydı!Tabii bu zincir de biraz ilerisinde dikilen sırtı halen daha dönük halde bohçayla uğraşan güdük yaşlı kocakarının ayak bileğine bağlanıyordu! Bu dişi beden bir müddet daha elleri ve dizleri üzerinde emekledi bir kedi gibi yavaş ve alımlı şekilde ilerledi!
Sonra yavaşça doğruldu !ayakta dikildi ve ince narin ve düzgün endamını sergiledi lakin bu duruşunda göz ardı edilemez  kambur pozisyonu da  dikkat çekiyordu! Böyle dik halde zincirini sürüyüp şıngırtatarak 2-3 adım attıktan sonra  yaşlı cüce cadının arkasına yaklaşıp tekrar çöktü ve bacaklarını 2 yana açarak kısa eteğinin altından görünen geniş kalçalarını gererek kollarını öne doğru indirip ellerini yere koyarak ve sırtını dikleştirerek eğilip oturan bir kedi gibi durdu! Bu esnada bir yel esti bu hafif rüzgar cüce cadının tuhaf bir biçimde bağlanmış beyaz eşarbını havalandırıp akabinde dişi şeyin mavimsi parlak düz lakin arkadan kuyruk sokumuna doğru örgülü saçlarını yalayarak geçerken önde yüzünü kapatan kahküllerini havalandırdı!narin yüz ,küçük dik bir burun ve yumuşak kavisli çenesini ,küçük dudakları ile muhteşem lakin olabildiğine soluk yüzünü profilden gösterip tekrar onu uzun kahküllerin arkasına hapsetti!

Zihnimde sorular birbirini izliyor!cevap aramayı bırakmış manzaranın çelişkisi tuhaflığı ve muhteşemliğine kapılmış büyülenmiş gibiyim!
Yaşlı cüce cadı önündeki bohçayı karıştırmaya başlarken dişi şey kedi gibi dikilmiş boynundaki tasmadan sarkan zincir yer yer sağ sola oynar halde kahküllerinden ileri duğru uzanan küçük dik burnunun altındaki küçük ağzından dilini çıkarıp çıkarıp duruyordu resmen yalanıyordu!

Sonra sol kolunu narin ve yumuşak bir şekilde kaldırıp elini ileri doğru uzattı !bu esnada yaşlı cüce cadı kadın önündeki bohçadan bir şeyi bulup çıkarttı ve yüzünü ona dönmeden dişi şeyin uzattığı eline uzun morumsu bir şey uzattı!
Dişi şey bunu önce tek eliyle tutup aldı sonra iki eliyle nazik bir şekilde kavrayıp yavaşça ağzının hizasına kaldırdı!
Sonra ağzına doğru götürüp ufak bir ısırık aldı !
Şaşırmış haldeyim ama bu nazik ve narin bedeni ve alımlı hareketlerini büyülenmiş halde hayranlıkla izliyorum!

Dişi şey ilk lokmasını bir süre küçük çene hareketleri ile çiğnedikten sonra yuttu!
Tekrar ağzını açıp elindeki şeyi yukarı kaldırmışken bir anda bu halde yüzü ve bedeninin üst kısmını  bana doğru döndürdü!

Elinde mosmor olmuş dirsekten kopuk,tekinde parlak metal bir yüzük halen takılı duran parmakları çarpık bir biçimde kemikli bir el kasılmış halde kılları halen belli olan çürümeye yüz tutmuş kopuk bir insan kolunu O küçük narin pembemsi mor dudaklarına tekrar götürüp sivri dişleri ile bir lokmayı kolayca koparıp çiğnemeye başladı!



Birkaç küçük ve hassas yavaş çiğneme hareketine ipnotize olmuş büyülenmiş bir halde sabitlenip kalmış gözlerim aniden duran pembemsi mor dudaklara kilitlendi!
Sonra güzel ince uzun narin boyun gırtlak hareketi ile çiğnenmiş ceset parçasını mideye gönderirken o küçük dolgun pembemsi mor dudaklar tuhaf bir biçimde gülümsediler!
Bir an zihnim açıldı ve gözlerim bu dolgun dudaklardan küçük dik burna sonra da gözlerine kaydı! Bembeyaz derin dipsiz yıkıcı bir ışık yayan göz bebeği olmayan bomboş
Göz yuvalarının yaydığı bu hastalıklı habis ışın gözlerime çarptı ve zihnimin derinliklerine doğru işledi !! Bir anda tüm sesler kesildi! Üzerimdeki enerji daha da yoğunlaştı ve sırtıma iyice abanmaya başladı! Gözümü ondan ,onun dipsiz habis bir girdap gibi beni içine çeken gözlerinden alamıyordum!
Bir anda kendimi kaybettim!
Ve aniden Kendime geldim!
Hemen gözlerimi tümseğin aşağısındaki o bölgeye, mezarın içindeki kümbetin kuyusuna doğru diktim!
Hiç Kimse, hiç bir şey görünmüyordu!
Kaybolmuştu!
Halen her yer zifiri karanlık!
Ay ışığını ve yıldızların aydınlığını görüyorum sadece!
Ama zihnim halen daha bulanık!
Kulaklarım hiçbir sesi algılamıyor sanki sağır olmuş gibiyim!
Ve üzerime çökmüş omuzlarıma basan bir ağırlık hissediyorum!
Hareket etmek istiyorum !doğrulmak ,kalkmak !dönmem gerek!
Başımı kaldırıyorum yukarı doğru !
Ve o anda arkamdan, başımın üzerinden aşağıya ,baş aşağı şekilde ,yüzü yüzüme doğru bir baş iniyor!
Tersten gözlerini gözlerime dikiyor! Çok açık berrak mavi saçlar rüzgarla dalgalanıp ay ışığını kesiyor!
Morumsu pembe ölgün dudaklarını dudaklarıma yaklaştırıyor!
Nefesi bir ölü serinliğini ve çürümüş ceset kokusunu burnuma üflerken!
Nefsim tıkanıyor kalbim hızlanıyor nabzım artıyor!
Soğuk dudaklarını dudaklarımda hissediyorum onun!
Ve ekşimsi çürümüş acı tadını!


KÜNYE

Tür;Yaşam,düşünce
İçerik;olaylar,hisler
Kaynak; Yaşam Hikayesi
Dönem; Ocak 1997

Güncelleme; Yok

Kara Matem - Black Mourning



sevdam zindanlara tutsak...
kaderim ise tek kelimeye...
kır kalemini...kes cezamı..söyle;
lanet mi?
lanetim yakışmaz yüzünün masumluğuna
bu masumluk lanetimi hak etmiyor...
onun cezası saf aşkım..
kan ağlasın gözlerin...
akıt kara yaldızlı kalbime damla damla....
lanetliyim ben...
sonsuz mutsuzluğa mahkum edildim
bu dünyadaki şeytanımsın benim..
aynaya her bakışımda acı çektiren ama...
hep aklımda olan...
kara matemim ben...
lanetim aşkımdan büyüktür....
huzur içimde biliyorum..
içim o kadar karanlık ki...
onu bulamıyorum......


Ve şimdi
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
Ruhum ise iblisin ellerinde...
Bağışla Allah'ım gömdüğüm günahları
Kurban ettim şeytana küçük canımı..
bir gülücük satın alırım ben içimdeki çocuktan...
birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başlayabilirim artık en başından ...
ben kara matemim
bildiklerimden eminim
yaptıklarıma kefilim
gidenlere vedayım
gelenlere cezayım...




KÜNYE
Tür;Sanat,Siir,deneme
İcerik;Siir,Nergis
Kaynak;Narkissos (siirlerim)
Dönem;Haziran 1999
Güncelleme; Yok 

Trees of Eternity- Broken Mirror (Kırık aynalar)



A Piece of me in your eyes – Gözlerinde benden bir parça
Reminds me of what’s forgotten – Bana unutulanları hatırlatır
I need to get closer to the fire – Ateşe doğru yaklaşmam
And feel my own reflection – Ve kendi yansımamı hissetmem gerek

A piece of me needs to die –Bir parçamın ölmesi gerek

A seed of the fatal kind – Ölümcül bir tohum gibi
No roots to grow and thrive –Büyümek ve serpilmek için kökü olmayan
Some things weren’t to stay alive- Bazı şeyler hayatta kalamazdı
Aborted while still in mind – Henüz aklımdayken yenilgiye uğradı

You gave me a sword to pierce a lie –Bir yalanı delip geçmek için bana bir kılıç verdin
Serrated edge for the demons inside – İçindeki şeytanlar için tırtıklı kenarlara sahip
A moment I’m torn between two tides – İki gelgit arasında parçalandığım bir anda
But all I need I bear inside – İhtiyacım olan her şey içimde taşıyacağım

Fear is a self-destructing fire – Korku kendini yok eden bir ateş
That burns what’s dead and dry – Ölü ve kuru olanı yakan
Tears clean the wound that’s left behind – Gözyaşları geride kalan yaraları temizler
When a shadow is forced into lights – Bir gölge ışıklara mecbur bırakıldığında

You gave me a sword to pierce a lie –Bir yalanı delmek için bana bir kılıç verdin
Serrated edge for the demons inside – İçindeki şeytanlar için testere gibi ağza sahip
A moment I’m torn between two tides – İki gelgit arasında parçalandığım bir an
But all I need I bear inside – Ama İhtiyacım olan her şeyi içimde taşıyacağım

Broken mirror – Kırık ayna
Beauty devices –Güzellik aletleri
Though it’s an illusion – Bir yanılsama olmasına rağmen
It can cut like a knife – Bir bıçak gibi kesebilir

Don’t try to give me  - Bana vermeyi denemeyin
What I think I desire – Neyi arzuladığımı hissediyorum
It’s mine to find – O beni bulur

You gave me a sword to pierce a lie –Bir yalanı delip geçmek için bana bir kılıç verdin
Serrated edge for the demons inside – İçindeki şeytanlar için testere gibi ağza sahip
A moment I’m torn between two tides – İki gelgit arasında parçalandığım bir anda
But all I need I bear inside – İhtiyacım olan her şeyi içimde taşıyacağım








KÜNYE
Tür;Sanat,Müzik,Rock/Metal
İçerik;Klip,Şarkı sözü,Türkçe Çeviri,Tanıtım
Kaynak;Dinlediğim Şarkılar,METALLIUM 2019-6
Dönem;Ocak 2017
Güncelleme; Yok