Translate

29 Ekim 2017 Pazar

DÜZ DÜNYA TEORİSİ (Küresel ikiyüzlülüge karsı insanlıgın tepkisi)



Düz Dünya teorisi gittikçe popülerleşmeye başlıyor!Ben düz dünya- küre dünya tartışmasında değilim!Fakat bilimsel tartışmaya yada kabul edilmiş tekel sabit bilgilere karşı bir tartışma ve eleştiri sunması açısından ilgi gördüğü aşikar ve benim de ilgimi bu nedenle çekti!Ayrıca Zamanında dünyanın düz olduğu kabul edilirken birinin çıkıp dünya küredir demesine karşılık baskı ve linç kampanyasına maruz kalması bir çok kez bağnazlığa karşı örnek gösterilirken, elde çoğunlukla Nasa denen politik bir tekel kurumun verilerine bakarak dünya küredir diyenlerin de her ne kadar doğru yanlış olmasına bakılmaksızın sırf bilimsel zararsız bir iddiayı ortaya atanlara karşı aynı bağnazlıkla linç baskı ve aşağılama kampanyasına girişmeleri de trajikomik ve sürü psikolojisi anlamında ilgi çekicidir!Düz dünya iddiası bir tür trolleme kampanyası da olabilir belki bir tür komplo teorisi de olabilir ama bu bağnazca sürü psikolojisini alenen gösterip kanıtlaması açısından bile bilimsel bir teoridir!




Düz dünya ile ilgili yerli ve yabancı bir çok kaynak var!Bir çoğu gerçekten bilimsel ve mantıklı konuşuyorlar ve ciddi akademik ünvanları deney ve çalışmaları konferans ve makaleleri de var. Bunlar dünyanın düzlüğünden küreselliğinden çok bu köşeye atılmış tozlanmış dünya küredir iddiasını tekrar tartışmaya alıp dünyamızın bu konuda halen daha bilmediğimiz sorularına cevap ve dünyamızın keşfedilmemiş sırlarına ulaşmayı hedefliyorlar ben aslen bunu gördüm.Düz dünya teorisini anlamak için önce onu anlamak gerekir!Çünkü düz dünya teorisinin kendine özgü haritası modelleri ve hesaplamaları vardır.Düz dünya modeline küre dünya modeli üzerinden bakmak öyle anlamaya çalışmak en baştan yanlıştır ve bunu da yobaz maymuncu militanlar yapar zaten!



İzafiyet teorisi artık her şeyi tartışılır hale getirdi.6 duyunun algılardan meydana gelmesi ve algıların izafiliği tartışmaları körüklüyor.Algılar değişiyor.Bunun son zamanlarda en önemli göstergesi olarak düz dünya iddiası da böylece gün geçtikçe ilgi görmeye başladı!

Bu algı kapsamından ve içten dışa hesaplamalarda düz dünya iddiasının da gece gündüz yaz kış ve ufuk çizgisi..vb cevapları var.Düz dünya teorisinde dünya yuvarlaktır zaten ama bu yassı bir çemberdir küresel bir yuvarlaklık değil.Bu yassı çemberin güneşe karşı hareketi kendi çevresinde söylenenden çok daha yavaş lakin güneş karşısında aşağı ve yukarıya doğru üst kısmından ortalama bir hızda hareket eder.Güneş ise bu düz yassı dünya karşısında çevresel bir hareket yapar.Günler aylar mevsimler ve yıldızların konumlarına bu noktada kendince açıklama yapar.



Bu tartışmalarda abd nin nasa çalışmalarındaki sahtekarlık ve usulsüzlük ile propaganda çalışmalarının etkisi de vardır.Aya gidilmediği o zamanlar abd-sovyetler arasındaki çekişmeden galip çıkmak adına aya hiç gitmeyip abd nin bu konuda algı yaratıp gerçeği manipüle ettiği ve böylece bu soğuk savaşı kazanmaya çalıştığı ile ilgili ciddi iddialar vardır.Yine söz konusu nasa içinde ki maddi çekişmeler yalanlar sahtekarlık ve usulsüzlükler deneylerin hiç bir zaman başarılı olmadığı çok astronotun öldüğü ve aya gidecek teknolojinin hiç bir zaman elde edilemediği lakin bu çalışmalar üzerinden ise 'başarı algısı yaratarak' yüksek miktarlarda haksız kazanç elde edilerek bazı yetkililerin kendilerini ve taşeron firmalarını zengin ettiğine dair gizlenen çokça iddia söz konusudur bunların bazıları sızmış ve inkar edilememiştir.


yine marsa veya uzaya gönderilen uyduların atmosfer ve yer çekimi etkileri nedeniyle görüntü elde edemediği sadece tv veya askeri amaçla sinyalleri yansıtma teknolojisine sahip olabildiği ,dünyaya tamamını görebilecek kadar uzaklaşamayan belli bir yakınlıkta dünya üzerinden ölçüm ve tespitler yapılabildiği iddiası vardır.Bu nedenle dünya ve mars ile ilgili görüntülerin de algı ve propaganda ürünü olduğu iddiaları var.



-Bir diğer nokta küresel dünya iddiasında ki güneş ve kendi çevresi etrafında dönme hareketi ve hızları söz konusu olduğunda bunun yer çekiminin manyetik alanını meydana getirmesindeki etkisi söz konusu olunca bu noktada küresel dünya iddiasında tüm deniz ve okyanusların dünyanın ortasında yani ekvator çizgisinde toplanması gerektiğidir.Bu kore ve abd arasında yaklaşık 8000 km. lik mesafeyi veya kıtaların konum mesafe ve doğu batı birleşimini etkilemez.Düz dünya teorisinde köşegenlik yok oda yuvarlak ama yassı bir yuvarlaklık bu.



Fizikte tork ve dönme hareketleri önemli yer kaplar.Bir tenis topunu ıslatın ve döndürmeye başlayın üzerindeki suyu dönme hareketi yönünde hız ve kütle hesabına göre belli bir zaman sonra atacaktır.3te 2 si suyla kaplı denilen dünya için bu neden olmuyor?çünkü yer çekimi var!yer çekimine ayrıca girmeyeceğim şimdi o konu da hem düz dünya hem de küresel dünya iddiacıları için çokça soru ve keşfe açık! manyetik çekim var olduğunu kabul edersek bu sefer ıslak tenis topunun üzerindeki su dönme hareketi ile de hız ve kütle hesabı ile yer çekiminin etkisi ile ne yapar?tenis topunun ortasında toplanır!yani dünya olarak düşünürsek tenis topunu; tüm denizlerin karaya oranladığımızda ekvatorda toplanması gerektiği anlamına gelir bu.Bu durum düz yada küresel dünya tartışmasında bir noktadır lakin küresel dünya mantığına göre kıtaların ayrılması dolayısıyla insan topluluklarının tarih evrelerinde bu ayrılma neticesinde birbirinden uzaklaşması olgusuna  küresel dünya mantığı ile yapılan bir mantıklı bir açıklama getirilmesi gereğini doğurur.Daha böyle bir çok iddia soru ve çelişkiyi ortaya koyar,işte bu sabit fikirlilik 'dünya küreseldir başka çare yok' sabit kafası bu konuları teori masal ve iddialar seviyesinde bırakmaktadır.Bunlar bir de bilimden bahseder ah ahaha!



-Tabii düz dünya iddiası yine de konuşanlara bakınca bazı mantıklı sözler iddia ediyor.lakin köşe mantığının açıklamasını yapamıyorlar.buna göre yassı çember dünyanın çevresi buzlarla kaplı peki bu buzları da geçtiğinde ne var?buna Tam bir cevap yok!Fakat buna karşı açıklamaları biraz komplo teorisini getiriyor.Şöyle ki Abd donanma subayı amiral Richard Byrd in bazı gözlem araştırma ve bir tv programındaki antartikanın ilerisinde insanlıktan gizlenen büyük kıtaların ve uygarlıkların varlığına dair sözlerini buna kanıt olarak sunuyorlar.



Buna göre tabii ki dünya yassı bir yuvarlak lakin küre değil ve etrafı 360 derece 1500-2000m.yükseklikte buzul duvarı ile çevrili!yani kutuplar yok ve antartika bir kıta değil!bu noktada mantıklı gerçekçi konulara da değinirler mesela bu iddiayı yıkmak yada kanıtlamak için aya çıktığı hatta marsa dek gittiği söylenen abd ve Nasa nın o muhteşem(!) teknolojisi ile kutuplarda geniş çaplı basit bir araştırma yapmak yeterlidir değil mi?Lakin bu nedense anlamsız bir biçimde kesin ve sert kurallarla yasaklanmıştır!Kutuplarda araştırma ve bilgi alma özgürlüğü ilginç bir biçimde kısıtlanmıştır ve sınırlı izin verildiği kadarıyla kutuplarda araştırma ve gezi yapılabilir.Belirlenen bölgeler dışında bulunursanız global terörist ilan edilebilirsiniz!


 1946-47 arasında gizli yürütülen ‘’Operation Highjump’’ile Antartika abd ordusu tarafından ele geçirildi.Operasyonun başına abdnin o dönemdeki en iyi askerlerinden Amiral Richard E. Byrd atanmıştı Byrd in Antartika ve ötesi hakkında ilginç sıra dışı söylemleri sonucu amiral akıl hastası ilan edildi ,lakin buna karşı Byrd in ailesi dava açtı ve kazandı böylece Amiral Byrd hastaneden çıkarıldı lakin çıktığı günün akşamı öldü!Polis kısa ve gizli bir araştırma sonrası Byrd in intihar ettiği sonucuna vardı lakin kanıt olarak sundukları intihar notu Byrd ın kendi el yazısı değildi!Böylece bu olay örtbas edildi ve Antatika nın izin verilen sınırlarının ötesine dair çeşitli uluslar arası antlaşmalarla bu gizlilik sürdürülüyor.
Uydular kutupların ilerisini göstermiyor!gprs ve sinyaller jammer tarzı teknoloji ile antartika da bozuluyor.Hiçbir uçak ve araç oraya gitmez uluslar arası rota buna göre belirlenmiştir!Bu yasak Sınırı geçtiğiniz takdirde ilginç bir biçimde kutuplarda yer alan üstün teknolojik silah ve askerlerle müdahale edilir hatta öldürülebilirsiniz!Nasa ve emperyallere sorsanız kutuplarda buzdan ve penguenden başka bir şey yok derler ama hiç birşeyin olmadığı basit ve önemsiz bir buz parçasını nedense son teknolojik silahlarla ve uluslararası antlaşma ile gelen yasaklarla gizlemeye çalışıyorlar .Antartika ve buzul sınırları konusunda en son gözlemleri ve sayısal değerleri eski ingiliz denizcilerin izafi araştırma ve gözlemlerinden öğreniyoruz.Bu ölçümler de 3,14 ten daha uzun bir buzul sınırını yani düz dünya iddiasını doğrular nitelikte ne yazık ki!işte tüm bu gerçeklerde insanları bu konuda şüphelere itiyor!





-Aynı şekilde dikine kesitte bir noktadan delmeye başladığında alttan nereye çıkacağı da büyük soru?Buna cevapları ise yatay ve dikey kesitte düz dünyanın sonsuz olduğudur.Buna göre daha keşfedilmemiş çok kıta yer ve bölge vardır.Düz dünya teorisi gün ay yıl ve yıldız hareketlerini mevsimleri güneşin ve dünyanın hareketlerini değiştirerek matematiksel kurallar içerisinde mantıklı açıklamalar yapar lakin düz dünya teorisi kendinden kaynaklanan çoğu soruya cevap vermekten çok uzaktır.


-Yukarıda 1892 tarihli gleason haritası görülmekte.Bu harita M.Ö. 1000 li yıllara dek uzanan azimuthal equidistant haritasını temel alır ve Düz dünya yı bilimsel ve pratik olarak doğrulamaktadır.Bu haritanın başlığı Tüm dünya için yeni standart harita modeli olarak ortaya konmuş ve bu standart halen daha geçerlidir.Bu harita aynı zamanda birleşik devletler jeoloji araştırma birimi (USGS) nin temel referansıdır ve Birleşmiş milletler (UN) un logosu da düz dünya yı temel alan aşağıda gördüğümüz logodur! 


- Düz dünya haritalarında Avrupa ve Amerika kıtası diğer kıtalara oranla daha küçük gösterilir! gerçekte de böyledir!Lakin okullarda dahi duvarlarda asılan küre dünyanın açık şeklinde abd ve Avrupa kıtaları diğer kıtalara göre daha büyük gösterilir abd ve İngiltere olduğundan büyük çizilirken mesela Rusya yüz ölçüm kıyaslamasına göre abd ye göre oldukça küçük gösterilir bu da bir algı operasyonunun dahi bilimsel standart olarak okullarda dahi okutulan haritalara bulaştığının kanıtıdır!bu durum tabii ki tesadüf değildir!


-Tüm insanlığın dünyanın küre olduğuna dair resim olan küre dünya resmi reelde uzaydan 1972 de Apollo 17 ile çekilmiştir.Olay şu;İnsanoğlunda dünyayı aşağıdaki resimdeki gibi tam küre şeklinde fotosunu çekebilecek bir teknoloji yok!2015 te epik dünya fotoğrafının gerçek olarak yayınlanmasının ardından Nasa çalışanı Simmon bunun nasıl çekildiğini anlatırken dünyanın tam bir yuvarlak resminin çekilmesinin mümkün olmadığını dünyanın belli noktalarında yakın uydulardan veya cihazlardan alınan küçük parçaların birleştirilerek özel bir program(!) ile tam dünya resminin çıkarılabildiğini ve bu teknolojiye de 2002 yılında ulaşılabildiğini  ağzından kaçırdı!peki tüm insanlığın dünyanın küre olduğuna kayıtsız şartsız inandığı küre dünyanın tam resmi 1972 de nasıl çekildi?Apollo 17 gerçekten aya gitti mi?Nasa aya hiç gidilmedi demiyor ama buradan anlaşılan dünyanın küre olduğuna dair ve gezegenlere dair tüm resimler nasa tarafından hazırlanıyor!



-Gemiler ufukta kayboluyor o zaman dünya küredir gibi ders kitaplarında yazan sözler de dünyanın küre olduğunu kanıtlamaz diyebiliriz.Ha dünya küre olabilir ama ufukta kaybolan gemi hikayesi bunu kanıtlamaz demektir bu.Bu kaybolan gemileri özel kamera ile zoom yapınca tekrar gören videolar youtube başta olmak üzere bir çok net sitesinde bulunmaktadır.. Yine çok durgun bir havada bir gölün kıyısından tutulan lazer ışığı eğim matematiğine göre karşı kıyıda görülememesi gerekirken ışın yer seviyesinde yapılan gözlemde görülebilmiş. Optik bilgisine ve matematiğe göre yeryüzünde eğim varsa (dünya küresel ise) bunun görülmemesi gerekirdi.


Bununla bağlantılı olarak insanların deniz seviyesinden bakış açısına göre ufuk çizgisinde ki görüş mesafesi 4.8 km.dir ve normal olarak karadan bir bakış yapar ise bu 20 km mesafeye kadar görebiliyor iken nasıl oluyor da 3 bin bilmem kaç km deki ayın patlak vücudunu görebiliyoruz ? Bu soruya cevap olarak ta Nasa'nın tekelci iddialarından bağımsız olarak düz dünya iddiacıları ayın sandığımız kadar uzak olmaması gerektiği ve sandığımız kadar ufak ta olmuş olamaz aksi halde ay yüzündeki o çukurları görmüş olabilmemiz süper insan olmamız gerekirdi gibi yaklaşımlar yapıp kendi hesaplamalarını ortaya koyarlar!Bu aynı zamanda uzaklaşan bir geminin ufukta kaybolmasının nedeninin dünyanın küre olması değil o insanın görüş mesafesinin kısalığı nedeniyle geminin kaybolması olarak açıklanır.Yani gemi ufukta kaybolmuyor bizim görüş menzilimizi aştığı için artık göremiyoruz onu aslında gemi halen daha düz rotada devam ediyor yoluna ve bu gelişmiş görüş açısı daha iyi kameralarla ve menzili uzun lazerlerle halen daha gözlemlenebiliyor iddiası düz dünyacılar tarafından söylenir.


-Küre dünya modelinde mantıklı bir izahı olmayan bir başka konu ise Güney Amerika şehri olan Buones Aires'ten Güney Afrika kenti olan Cape Town'a yapılan yolcu uçağı seferinin taaa Kuzey yarım küredeki Londra aktarmalı olması konusudur. Yakıt ve zaman bu kadar değerliyken neden doğrusal bir rotada uçmak yerine kocaman bir üçgen çizsinler ki? Sorusu da açıkça ortadadır! Ya da  İstanbul'dan New York'a uçakla yolculuk yaptığınızda, Küreye göre en kısa yol Avrupa'nın üzerinden direk olarak İspanya-Portekiz semalarından New York istikametine uçmak iken taaa İzlanda üzerinden Kanada sahillerini katedip New York'a varıyorsunuz. Böyle bir yay çizmenin hiç bir mantıklı açıklaması yok. Zaman ve yakıt kaybı oluyor bu yay rotada. Ama haritayı düz dünya olarak koyduğunuzda bu rota doğrusal bir rota haline geliyor ve bu da açıklama gerektiriyor!
Yine ekim ayında Bali den Los Angeles e uçan bir yolcu uçağında hamile bir tayvanlı kadının doğum sancıları tutunca uçak Alaska/Anchorage deki havaalanına acil iniş yapıyor.Rotaya bakınca küre haritaya göre Bali -Los Angeles arası 1000 mil iken Hamile kadın için Alaskaya acil inen uçak rotadan sapmasıyla tam 2500 mil yol katetti!Los Angeles e devam etseydi daha çabuk gidecekti?peki uçak neden böyle bir şey yaptığının mantıklı açıklaması sadece dünyayı küre değil düz dünya haritası haline getirince görebiliyorsunuz bu da ilginçtir!




- Bugün artık Nasanın açıklama ve görüntülerine düşünmeden sorgulamadan bilmeden körü körüne biat edenlere kimse saygı duymuyor. O aya çıkma şu marsa robot gönderme..vb. 51. bölge ve daha bir çok şey wikileaks belgeleri de dahil benim artık bir çok temel ana ve doğru kabul edilmiş şeyleri sorgulamama yol açtı. Nasa da 2. dünya savaşı sonrası soğuk savaş döneminde uzay çalışmaları konusunda abd ve sovyetler yarışa girişince abd çıkarlarını savunmak adına bu konuda var oldu.Yuri Gagarin ile ruslar açık ara öndeyken bir anda abd nin aydan çekildiği söylenen ve dünyayı küre gösteren videoları gündeme düştü, insanlar bu yeni ve heyecanlı olayı hemen sorgulamadan kabul etti.Bu tip bir sonuç aslında gizli tutulur ama rusları alt etmek 'yarış bitti biz kazandık ''demek için bir astronot tarafından sızdırılmış oldu bu görevini yapan astronot ise hiçbir şey olmamış gibi çalışmalara devam etti ve bir deneyde kabloların ısınması sonucu çıkan tuhaf bir yangında ölüverdi.
Bant kaydı olarak eski teknoloji ile manyetik bant kaydı olan bu zayıf yönteme karşı elektronik ve dijital kayıt teknolojisinin gelişmesi ile bir çok bilim adamı ve araştırmacı görüntüler bozulmasın korunsun sağlam ortamlarda gelecek nesillere ulaşsın diye görüntüleri Nasa dan istediler.Nasa ise bu talebe görüntüler kayboldu gibi tuhaf ve ilginç bir cevap verdi!


Ayrıca abd Apollo 11 astronotlarının sözde aydan getirip dönemin Hollanda başbakanı W.Drees’e  hediye ettikleri Amsterdam ulusal müzesinde sergilenen örneklerin daha sonra gelişen teknoloji ile araştırılınca dünyevi taşlaşmış ağaç parçacıkları olduğu ortaya çıktı ve bu krize neden oldu ama algı yaratılarak bu örtbas edildi!



- Magellan olayı da paradoxtur!Magellan sürekli batıya gitmedi gidemedi!geçit bulamayınca güneye indi !Bunu herkes biliyor!Bunu düz dünyaya uyguladığın zaman da bir daire çiziliyor!Ayrıca Magellan bu turu da canlı tamamlayamadı güneye inerken yerlilerle karşılaştı ve pek misafirperver değildiler Magellan yerlilerle giriştiği savaşta öldürüldü yani Magellan bu turu canlı tamamlayamadı ekibi tamamladı!

Burada ilginç olan Magellan’ın ispanya’dan yola çıkıp sürekli batıya gittiğinde ilk durağının Rio/Brezilya olması!elinde pusula var İspanya’dan yola çıkıyor ve sürekli batıya gidiyor ama neden orta amerika kıtasına mesela Jamaika ya değil de daha aşağılarda güneye doğru Rio/Brezilya’ya varıyor?Çünkü Colomb ve Cabral dan öğrendiğine göre sürekli batıya gidemeyeceğini ve geçiş olmadığını biliyor!burada paradox Magellan’ın Brezilya kıyılarını turlaması mantığı lakin bu küre dünya düz dünyaya uygulandığında da pusula bahsedildiği rotada devam ederek başladığı noktaya ispanya dönüyor ama küreden farklı olarak çevresel tur değil dairesel tur atmış oluyor!Bununla ilgili görsel anlatımlı videolar var!Tabii buradan düz mü küre mi tartışmasına kesin bir sonuç verilemez ama Magellan’ın ispanyadan çıkıp sürekli batıya gitmediği gidemediği aşikar!

Bunlardan biri de zaman paradoksu!Turu atıp Magellan’ı savaşta kaybedip tekrar ispanyaya dönen mürettebatı insanlar limanda çarşamba günü karşıladılar, lakin mürettebat o günü salı olarak hesaplamıştı!Bu Einstein’in Zaman geçişinin devim hızına bağımlılığından doğan zaman farkı teorisi ile açıklanır!lakin eğer dünya düz ise gemiciler gerçekten çarşamba günü orada oldular ama onlar küreye göre hesap tuttukları için ispanya limanına salı günü vardıklarını sandılar gibi hesaplamalarla dolu iddialar var ortalarda!


Alman bilim adamları uyduların asla dünyadan onun bir küre olabileceğini kanıtlayacak görüntüyü çekebilecek kadar uzaklaşamayacağını açıkladı.Yani google earth gibi abd tarafından isteğe göre kontrol edilebilen uydu bağlantıları ve uydular anca dünya üzerinde tv ve radyo sinyalleri için yada lojistik ve askeri amaçlar için gprs ve navigasyon ile tespit amacıyla kullanabiliyorlar.Dünyayı tamamen küre biçiminde görebilecek kadar uzaklaşabilen bir uydu yok olsa bile bu fotoğrafı çekebilecek ve sinyallerle iletişim sağlanabilecek bir teknolojiye sahip değil.Dünyadan bu kadar uzaklaşan bir uydu kontrol dışına çıkıyor bağlantı kesiliyor ve uzay çöpü oluyor. İnsanlarda Nasa nın varlığı ve amacının bilim ve insanlık değil abd ve israilin maddi çıkarlarına hizmet etmek olduğunu zaten bu amaçla soğuk savaş döneminde doğduğunu,aya gitme olayının Nevada da 51. bölgede stüdyoda çekildiğini şimdi de o stüdyoda marsa gidiyor olduklarını sağlam iddialarla konuşuyorlar!Sorular soruyorlar!




Japonlar şu teknolojik gelişme ve çalışma ile anca 2025 te belki kısmetse aya gitmeyi planlıyorken ,mikroteknoloji gerektiren uzay çalışmalarında abd pc lerin anca tırlarla taşınabilecek kadar büyük olduğu 1969 da sözde aya gitti ve oradan hem ayı hem küresel dünyayı çekti ve bugün dünya küreseldir diyenlerin hepsi bu görüntülere bağlılar.japonların şu teknolojiyle 2025 te aya belki gidebilecekse eğer 1969 da aya gittiği söylenen abdnin şimdiye marsta koloni kurmuş olması gerekmezmiydi?


Ben düz dünya küre dünya tartışmasında değilim...Şu an küre dünya iddiasında da çelişkiler olduğunu çoğumuz biliyoruz lakin bunun lafı hiç edilmedi..Bugün insanların aya gittiği marsa robot gönderdiği söyleniyor ama dünyanın küre olduğu iddiasına karşı çelişkiler her zaman göz ardı edildi yani dünya küredir denilip kesilip atıldı...


Ancak yuvarlak küresel dünya teorisinin 'ha böyleymiş' deyip literatüre geçmesine de düz dünya teorisi varlığı ile sorular yöneltir ve dünya küresel ve yuvarlaktır derken bu noktada daha bir çok soru ve olguya olaya bilimsel cevaplar vermesi ve bu konu üzerinde daha bir çok araştırmalar ve sonuçlar bulması gerektiğini 'ha bu böyledir dünya yuvarlaktır konu kapanmıştır' deyip kapağını kapatarak bir köşeye atamayacağını sırf dünyanın yuvarlaklığı değil her konuda körü körüne inanmamayı ortaya koyması açısından önemlidir aslında düz dünya teorisi zorlama da olsa ufuk açıcıdır.Çünkü fazla incelenmeden kabul edilmiş bir teoriye daha fazla kapsamlı matematiksel cevap ve sonuçlar ortaya koymasını teklif eder.Bu noktada haklıdır da çünkü dünyanın bu konuda çok bilinmeyeni vardır.Bunlara cevap bulunmadan insanlık sabit yarım kabuller üzerinden diğer gezegen ve uzayı anlamaya çalışmakta bunda da çıkar ve dev ülkelerin üstünlük çabası ile algı yaratma zengin olma hayali var.Daha ilk basamak tamamlanmadan üst basamağa geçme çabası ve bundaki acele hiç bir zaman meşru sonuçları getirmedi insanoğluna!Bunlar da göz önüne alınmalıdır bu konular konuşulurken!



Bu çağ medya ve propaganda çağı olduğu aşikar aya gitme savaşında abd ve sscb arasında bu tavan yaptı..doğrular insanoğluna medya ve propaganda ile algı yaratılarak istenildiği biçime sokulup gösteriliyor ve insanoğlu bunu sorgulamadan kabul ediyorlar!Bazı siyah gibi gösterip bunu bir realite bir gerçek gibi topluma kabul ettirmeyi çok kolay ve etkili bir biçimde yapabildiklerini düşünüyorum ve sırf düz-küre dünya meselesi değil daha bir çok farklı konuda da bunu yapıyorlar kendi istedikleri şeyleri kendi çıkarına uygun olanları hatta yalanlarını insanlığa nesillere salt doğru olarak yutturuyorlar!insanlık bir sürü gibi güdülüyor!



The Truman Show bunu çok güzel bir biçimde ortaya koyan bir filmdi!O filmde resmen düz dünya mantığı merkeze alınmıştı.Bu dikkate alınmasa dahi anlattığı şey filmin ana fikri insanlığın yalanlarla ve sahte çıkarlara hizmet eden yapay algılarla resmen bir pc oyunu bir simülasyon bir bahis programı yada reality show gibi oynatıldığını gösterir inanılmaz bir hayalgücü gerektiren bu şaşırtıcı film aslında insanlığın nasıl sahte gerçeklerle kandırılıp uyutulduğunu ve bunun gerçekliğini anlatan ‘gerçeklerin de sorgulanabileceğini’ açıkça ortaya koyan en muhteşem yapımdır!


İnsanlar artık bir uyanış ve bilinçlenme içinde dünyanın ufak bir azınlık tarafından kontrol edilip algı ve propaganda ile medya araç edilerek kullanılıp yönlendirildiğinin farkına varmaya başladı!Bunun sosyal ve ekonomik anlamda global sonuçları artık gözden kaçmayacak biçimde aşikar.İşte düz dünya teorisi de ama doğru ama yanlış bundan çok bu teorinin altında bu uyanış ve bilinçlenme yatıyor!Bu o kadar basit ve etkisiz değil.Obama bile Abd başkanı iken abd ve nasaya yönelik sahtekarlık suçlamaları ile beslenen düz dünya teorisine karşı tahammülsüz ve aşağılama içeren bir açıklama yapmak zorunda kalmıştır.Bu bazı bilimden uzak emperyallerin iti köpeği olmuş yalama çomarların küre dünyayı savunma biçiminin de psikolojisini ve bilinçaltında yatanları göstermektedir!


İnsanoğlu gerçeği arayıştadır!Bu insanlığın bilim ve medeniyet tarihini kısaca insanoğlunu tanımlar ve insanı hayvandan ayıran yegane özelliklerin başında gelir!İnsanlar sorulara bilinmeyenlere cevap ararlar bu noktada The Truman Show yada westworld gibi tv yapımları belki de hayal ürünü değildir!Çünkü insanoğlunun sahip olduğu gerçeği öğrenme isteği aynı zamanda emperyaller tarafından en yoğun ve bilinçli biçimde manipüle edilip kullanılmaya kendi çıkarlarına alet edilmeye açık noktadır!


İşin İslam ve Kur an kısmına gelince bu çokça yoruma açıktır!Dediğim gibi düz-küre dünya tartışması alevleniyor Kur an dan da her 2 iddiaya göre yorumlar çıkarılıyor!Bir zamanlar Kur an ayetlerinden sayısal denklemler çıkarıp geçmiş yada geleceğe dair çıkarımlar yapılıyordu bu da bayağı bir medyatik furya olmuş reyting kasmıştı bu çıkarımlar belli bir mantık çerçevesinde yapıldığından akla da yatkın oluyordu!Ama Kur an ve İslam ın amacı temelde bu değildir!Düz yada Küre dünya iddiası İslam ı doğrulamaz yada yalanlamaz
İslam ve Kur an ın amacı ve ayetlerinin ana fikri ve yorumu tamamen insanlığın inanç ve ahlak konusunda uyarma ve yol gösterme amacından başkası değildir!Bunun dışındaki amaçlar belli bir yordam uygulanarak mantıklı sonuçlar elde edilse bile Kur an ı bağlamaz !Çünkü dediğim gibi Kur an ın amacı özünde bu değildir!insanlığa uyarı ve yol göstermek amacındadır!


Bu konuyu tanrıya Allah a bağlamak kimse için bir anlam ve sonuç ifade etmez!Kilise ve hristiyanlıkta düz dünya küre dünya kavgası çıkmış olabilir ama İslam bu kavga içinde değil!Kur an ın hiçbir ayetinden düz yada küre dünya mantığı çıkmaz!Kur an ın amacı bu değil zaten!Kur an ile hareket eden islam da da bu dünya düz mü yuvarlak mı kavgası hristiyanlıktaki gibi yok ve olmadı hiç!Bence hem atesitler hem küreciler ve düz dünya savunucuları pozitif yada negatif çıkarları için İslam ı kendilerince buna alet ediyorlar!Ayetleri kendi çıkar ve egolarına göre yorumluyorlar!saçmalık bu!









Nasa ve küreciler dünyaya yer küre demiyor mu?Derslerde bile böyle anlatılıyor!Kur an da yer denilince neden düz dünya iddiası çıkarılıyor?saçmalık yayılma da yerin yayılması da diğer gezegenleri işaret eder ve dağlarla ovalarla ormanlarla döşemek te bunu anlatır ben hiç bir ters yada sakıncalı bir çıkarım göremedim Kur an da!Olanı anlatıyor zaten bunları kimse inkar edemez Kur an bu konularda detay vermez burada kur an ın ayetlerinin amacı her şeyi tanrının yarattığını anlatmak ve buna iman etmeyi tavsiye etmektir yoksa Kur an astronomi kitabı değil ve içinde düz yada küre dünya mantığı çıkmaz!



Birçok Sözde bilimsel ateist; yok Kur an 7. yy da düz dünya ya göre yorumlanmışta sonra küre dünyaya göre yorumlanmışta çok eski çağlarda bile kur an doğrultusunda çalışan alimler dünyanın küre olduğunu yorumladılar.Bunların başında Türk İslam alimi Biruni gelir! araştırmayan ateist kendi egosuna göre ötüyor işte!bu noktada yorumcu laklakçı manipülasyon peşinde olan algılarla güdülen ateistlerin söylemleri anlam ifade etmez!


Kur an da yeri ve göğü Allah yarattı diyor!bunu düz dünyaya küre dünyaya bağlamak sadece yorum! kur an ı bağlamaz!ama yer ve gök bugünde her dilde her kültürde kullanılan kelimeler değil mi?bu anlatılırken Nasa da bile yer ve gök kelimeleri kulanılıyor bu dünyanın düz mü küre mi olduğuyla ilişkili değil ki?Bu mekan konum algısı ile her dilde kullanılan herkesin kullandığı ne anlama geldiğini bildiği kelimeler bunu aynı şekilde kullanan Kur an a bunun üzerinden saldırmaya çalışmak çok zavallıca ve komik!İşte Bugün halen kullanılan ve elementlerin yoğunluğunu ölçmeye yarayan ‘piknometre’ cihazını bulan, ayda bir kratere de ismi verilen doğa bilimleri,astronomi,matematik,jeoloji,tarih,sosyoloji gibi bilimsel alanlarda öncü olan avrupada Alboron ismiyle tanınan Al-Biruni nin “Benim bilimle uğraşma sebebim Ali İmran Suresi 191. ayettir”dediği Kur an Ayeti;

Onlar ki ayaktayken, otururken ve yanları üzerinde yatarken Allah’ı hatırlarlar, göklerin ve yerin yaratılışı konusunda derinlemesine düşünürler de şöyle derler: “Rabbimiz, Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateş azabından koru.”(Kur’an 3-191)



bende dünya düz olabilir de olmayabilir de diyorum bunun nedeni bilimsel verilerin bu konuda sanıldığı kadar sağlam verilerin olmamasıdır.

Bu konuda düşünüp araştırma fikir veri ve gözlemlerini ortaya koyan ve dünyanın düz olabileceğini söyleyen saygın insanlara karşı ise zamanında 'dünya yuvarlaktır' iddiasını atan kopernik in tepesine 'hayır dünya kesin düzdür ' diye binmeye çalışan hiçbir fikir ve bilgiye sahip olmayıp taraftarlık ve militanlık derdine düşmüş yobazların halen daha çoğunluğu oluşturduğunu görmemizi de bu konuda beni yazmaya itti.Bu negatif durum olsa bile bu bana bu konuda yazmak için ilham oldu!



Çünkü onlar da gördüğüne inanırdı ve dünyayı düz görüyorlardı!Bildiğimiz gibi dünyanın küreselliği iddiası kopernik in güneş merkezli evren modeli ile doğdu ve kopernik kilisedeki derin ruhbancı yapılanmadan dolayı bunu uzun süre gizledi ve tepki de gördü.halbuki kopernik te dindar bir adamdı katolik kilisede başpiskoposun danışmanıydı dinle inançla sorunu yoktu din adına yapılan hurafe kör biat ve yobazlığa karşıydı.Bu şekilde düşünen adamında düşüncesi iddiası ne olursa olsun zihniyeti bundan farklı değil!Zaten insanlığın sorunu dünyanın düz yada küre olmasını tartışmış olmak iddia etmiş olmak asla değil ,işte bu kör sabit biatçı baskıcı zihniyetlerdir insanlığın sorunu!Bugün bilim dünyası da maddeci baskıcı bir tekele döndü ve böyle bilmeden öten sabit fikirli programlanmış derdi bilim değil militanlık olan zavallılar türedi.

Ayrıca,Konuyla alakalı olarak gündeme sık sık gelen bir olaydan bahsedeyim;Mars araştırmaları ile ilgili son günlerde gündem olan benzer bir olaydan;



Nasa'nın marsta çektiğini iddia ettiği ve içerisinde uçan bir kuş olduğu görülen resim.Nasa bu resmi Mars'ta çekildi diye yayınladı,lakin resme uçmakta olan bir kuş yansımıştı.Bu bir anda 'Mars'ta kuş mu var,Hayat mı var yani?' tartışmasını alevlendirirken,bu skandal resim bir çok medya kuruluşuna düştü ve büyük tartışma yarattı.Birileri ise yine bu akıma bu yanıltıcı havaya kapılmayıp; ''ne oluyor lan'' dedi,sorguladı ,araştırdı ve araştırmacı Waring,Uçan kuş objesini barındıran bu resmin Mars'ta değil,Devon adasında yani Mars keşif teknolojilerinin denendiği ve Nasa'nın çok sayıda gizli faaliyetlerini yürüttüğü dünyanın üzerinde yerleşim bulunmayan en geniş adasının ,aslında tüm dünyaya servis edilen Mars fotoğraflarının çekildiği bir tür dekor alan olduğunu öne sürdü.Daha sonra bu iddia geniş destek gördü ve daha öncesinde yine Devon adasında çekilmiş olup, aynı yeryüzü şekillerine hatta bu sefer de gözden kaçmış bir fareye dahi ratlanan resimlerin Nasa tarafından kırmızı bir renk montajı ile 'marsta çekildi bu'' iddiasıyla dünya kamuoyuna nasıl pompaladığı açıkça tekrar gündeme getirildi.


Amerikan taraflı yandaş askeri uzay şirketi Nasa artık bu tip propaganda çalışmalarında dikkatli olmaya dahi tenezzül etmiyor.Çünkü işte,Tüm dünyayı kolayca aptal yerine koyup kandırabiliyor olduklarını anladıklarının kanıtı bu.Peki Nasa bu uçan kuş geçen Mars fotoğrafıyla ilgili iddialara karşı nasıl bir açıklama yaptı?Yine her zamanki o bilindik tarzıyla oldu; ''kedidir o kedi,daha fazlasını açıklamayız devlet sırrı'' ...
Taktikleri hep aynı, hep aynı mama ile farklı bebekleri farklı şeyler için  kandırıp susturabildiklerini anladılar çünkü.





Bu tip sorular da komplo teorilerini getiriyor.Bu teknolojiyi Nasa nın uzaylılardan aldığı ve bunu gizlediği iddiası çokça söylendi bu tabii hemen komik ve gülünç bir algı yaratılarak yalanlandı.Burada gülünç ve zavallı olan tek şey Nasa nın bizzat kendisidir.Eğer amacı bilim ve insanlık olsaydı bu kadar gizli sırlarla dolu çelişkili ve çıkarcı bir yordamı değil daha şeffaf ve açıklayıcı bir yolu seçerler böylece zaten bu nedenden kaynaklanan komplo teorileri de en baştan olmazdı

Düz dünya ile ilgili teoriler gün geçtikçe artıyor.Bu sonuçta bir teori ve kendince mantıklı yaklaşımları var ve bilimsel söylemleri dile getiriyor.Dünyanın düz yada yuvarlak olması tartışmasından çok düz dünya teorisi insanlığın kesin kabullere karşı bir sorgulama gereğini ortaya koyması bakımından önemlidir.Yine zararsız bir bilimsel düşünce ve teori olması yanı sıra buna karşı tepkilerin ortaya konuş biçimi taassupçu sabit geri kafalar ile sorgulayan düşünen modern ilerici kafaları düz dünya küre dünya ayrımı olmaksızın bilimsel anlamda ortaya koyması açısından da entellektüel bir değere sahip.
Tüm bunların üzerinde ise düz dünya teorisi başlı başına insanlığın küresel ikiyüzlülüğe yalancılığa sahtekarlığa karşı bir baş kaldırısıdır!





KÜNYE
Tür;Araştırma,teori
İçerik;bilim,tarih,gizem,makale
Kaynak;genel
Dönem;Ekim 2017
Güncelleme; Yok

PARS- ALİ KEMAL SENAN


‘’ Yerel bir tanrıçanın ismini taşıyan kral 2. Athenna kaçırılan ailesini arıyor.Devir Hitit,amazonlar ve Mısır kökenli arzava devri.Şimdiki gibi politik oyunlar yaşanıyor ve adaletin kılıç zoruyla sağlanabildiği bir devir.Her şeye rağmen,kadının üretici ve saygın bir güç olduğu devir ve kaçınılmaz son.
Katliam ve intikam. ’’


Tanıtımı amacıyla bir kısmını yazdığım arka kapağındaki bu açıklamanın ilgimi çeken hoşuma giden konusu ve daha önce de okuduğum benzeri türde başarılı bazı başka örnekleri hatırlattığı için bu kitaba merakla başladım.
Girişi vasat diyebiliriz lakin dar kapsamlıydı ve tanımlamalar yapmak gereği açısından olabildiğince uzun tutulmuştu bu nedenle göz ucuyla cümlelerdeki önemli anlamlı kelimeleri okuyarak hızlı şekilde geçtim.Tasvirlerden daha çok ikili konuşmalara daha fazla yer verilen bu roman devamında da genelde aynı yöntemi uyguladı.
m.ö bir zaman ile günümüz tarihine eser kaçakçılığı kisvesinde basitçe değinmiş Kitabın konusu ve anlam bütünlüğüne uymayan ama buna rağmen muhteşem güzellikte milli mücadele dönemi tarihli gerçek bir hikayeye yer vererek bunun devamında konusuyla ilgili olarak gerekli bağlantıları kurarak ansızın zart diye m.ö ki bir zamanda geçen hikaye örgüsüne Hitit,Mısır ve Asurluların yaşadığı muhteşem dönemlere arzava denen ne olduğu bilinmeyen bir ülke ve kralı üzerinden giriyor.Kitabın sonunda da bu hikayeden zart diye çıkıyor.

Anlattığı topluluklar gerçek ve yaşanmış bir çağ.Lakin karakterler hayal ürünü.Beraberinde bir avantajı getiren ve sabit gerçeklere bağlı kalma zorunluluğu getirmeden olabildiğince hayal gücüne yer veren
Varlığı bilinen lakin yöneticileri devlet yapısı halkı konuştuğu dile kadar hakkında Hitit veya mısır tabletlerinde geçen ‘arzava’ adlı bir bölge isimi dışında hiçbir bilgi bulunmayan bir olgudan yararlanmış.
Buraya kadar pek sorun yok,iyi bir konu seçimi falan idare eder diyelim ama bundan sonra tasvirler ve olay örgüleri hiç iyi işlenmemiş avantaj kullanılamamış bence.Tasvirler iyi değil en önemli olgularda dahi bunların tasvirleri zayıf bırakılmış lakin kitapta bayağı bir önemli yer edinen ve sıklıkla ele alınan ama olaylara gidişata etkisi minimum kalan cinsellik ve erotizm tasvirleri olabildiğince detaylı anlatılmış.Bu tabii ki romanlarda olacaktır cinsellik ve erotizm o dönemde de yaşanmıştı ve belki anlatıldığı kadar ve daha fazla detaylı ve yoğun biçimde ama kitabın konusu bu değil ve bu tasvirlerin hep bu konularda sıkça ön plana çıkması ve kitap bittiğinde tek bu yönünün ön planda kalması dikkat çekmek için basit bir yönteme muhtaç olmayla ucuzluğu da beraberinde getiriyor.Amazonlar da buna kurban edilmiş resmen.Bu böyle iken savaş sahneleri ve ilginç politik gelişmeler olay örgüleri basit ve üstün körü geçilmiş.Ayrıca aşırı derecede anlam ve mantık eksikliği söz konusu;

Mesela manzu tuzağı diye bir teknoloji var ve bu kitapta anlatılan savaşlarda ve ilişkilerde bayağı bir etkili ama bu tuzakların nasıl bir teknolojisi var hiç değinilmemiş bu tuzak o devirde ne olabilir ki?ama öyle bir bilinmeyen anlaşılmaz korkutucu yok edici etkisi var ki onlarca asır sonra bulunup kullanılan ‘mayın’ ve teknolojik tuzaklardan kat kat etkili!bir de görünmez! koskoca hitit ordusu sürekli buna düşüyor ve korkuyor!kendi kendini de yeniliyor bu tuzaklar herhalde!yazar bir yerde tuzakları yenilemek için arzavalı askerin arkasına saklandığı bir paravandan bahsediyor.Bu nasıl bir paravansa ve kaynayan savaş alanında Hitit askerleri nasıl bir malsa bunlara izin veriliyor.o paravan görünmez ve dokunulmaz yapıyor herhalde 1 gecede 1000lerce Hitit askerini ortadan kaldıran yine binlerce tuzak bir anda temizlenip tekrar kuruluyor.Dönemin teknolojik gerçeğini bilince bu daha da saçma hale geliyor.O dönem en iyi savaş teknolojisi Asurlularda.Bu teknoloji de; koçbaşı,yanarak düşman üstüne yuvarlanan tekerlekler,yangın çıkaran ateşli oklar,tabaklanmış deriden yapılan koruyucu ve zırhlar ve yüksek surlara aşağıdan değil yukarıdan müdahale şansı veren hareketli kuleler.Buna rağmen arzava kralında mayın etkisi yapan savaş kazandıran silahlar var.bir de savaş gemileri var dönemle alakası olmayan zaten bunların da sırf adı var marifetlerini göremedik yazarın körükörüne kasıp kayırmaya çalıştığı 2. athenna adlı tek ana karakterini olabildiğince şişirmekten başka!

Bunu da geçtim kitabın ana hatlarını kalbini oluşturan Hitit -arzava savaşı var ve bunun doğrultusunda bir kaçırılma olayı anlatılıyor olaylar hep şans eseri arzavalıların lehine gelişiyor her şey .Sürekli detaylı şekilde ölen Hititliler.Koskoca Hititliler hiçbir çare bulamıyor ama tarihte varlığı bile belli olmayan arzavalılar en zeki mühendislerle ve doğa üstü denecek yeteneklere sahip savaşçılarla sürekli çözüm ve başarı buluyorlar anlamsız bir dengesizlik kitap boyunca hakim ve sinir bozuyor bu kadar tek taraflı şans başarı ve tesadüf sinir bozucu!

Bunu da geçtim kitabın arka kapağında yukarıdaki alıntıladığım kısmında da yazdığı gibi politik stratejik oyunlardan bahsediyor kitapta buna dair kaale alınacak hiçbir şey yok neredeyse.olduğu söylenen bahsedilen antlaşma teklif ve niyetlerden dem vuruluyor ama detayı derinliği hiç yok lafta geçiyor ve saray entrikası hiç yok hatta kitapta yazarın alenen pozitif ayrımcılık yaptığı 2. athenna denen erotik fantezi peşinde koşan arzava kralının sarayında resmen herkes aşkla bu herife boyun eğmiş sürekli yağ çekip yalanan bir sürü dişili erkekli toplu dalkavuk hahaha!ayrıca birde arka tanıtımda kadına saygı ve eşitlikten bahsediliyor arzava da herifin atlamadığı kadın yok ve kadınlar resmen köle ve sex objesi sürekli birini öteki ile aldatıyor ve bu herifin yüzlerce kadını var!
Tamam o dönemlerde o tip yaşamlarda haremler kralların yüzlerce kadından oluşan gözdelerden oluşan bir cinsel fantezi hanesi hayatı vardı.Ama bununda bir getirisi götürüsü hep oldu.sen kıskançlık ihtiras ve niyetleri hele kadınlar olunca tarih boyunca inkar edemezsin ama bu var diye tanıtım yazdığın kitapta kadınlar mal gibi herifte nasıl bir alet varsa müptelası olmuşlar hiç ses yok!Bu 100 küsür kadın yetmemiş bir de amazonları esas oğlan arzava kralının altına yatırmış şişirmenin kasmanın bu kadarı artık!hayır bari gerçek üstün aşktan politikadan ihtirastan bahsetme!çok komik!

Bir de kitaba ismini veren pars olayı var! Onun giriş anlatımı bir nebze iyi olsa da vardığı nokta ve sonuç klişelerden ibaret ve sönük kalmış.Aynen adını verdiği bu kitap gibi.Kitapta söz konusu bölümün başlarında çok önemli bir yer kaplarken bu kitaba ismini veren vahşi hayvan sonlara doğru hepten iptal yayından resmen kalkmış.Kayırılan dalyarak 2.Athenna nın üzerine geçmemesine önem gösterildiği belli zaten ‘’kitaba ismini verdin bu kadar yeter ‘’ demiş yazar!ama sen bu parsı o kadar klişeye boğmuş ve tırpanlamışsın ki ismini vermekle birlikte kitabı da basit ve tırpanlanmış hale getirmiş oldun böylece.Bu kitaba ismini veren vahşi hayvanın da tek görevinin yazarın 2. athenna isimini verdiği kral karakteri olabildiğince şişirip kayırmak olduğu belli.

Bu roman kitabın giriş kısmında da bahsedildiği gibi 3 kitaplık bir serinin son kitabı ve sürprizlere hiç yer vermeyen sıradan beklenen ve klişe bir finalle de zaten pek parlak olmayan kitabın sonu en sönük kısmı olmuş .İşin ilginci 3 kitaplık serinin bu son kitabı 1 kelime ile başka bir yeni sonraki kitaba işaret çakıyor.Bu da bu kafayla yazarın bu işi ticari kaygı ile sürdürdüğünü düşündürüyor.

Kitabın hiç mi iyi yanı yok.Var! 1 tane! Onunda kitabın ne içeriği ne konusu ne de gidişatı ile alakası yok!
O olgu da;Milli mücadele sırasında zekası ve azmi ile muhteşem başarılar kazanmış ama tarihimizde unutulmuş, çoğu kişinin adını bile bilmediği Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker i, İngilizlere ve fransızlara karşı bizzat kahramanlık dolu savunma ve saldırıların komutasını yapmış ve dünyada ilk kez bir uçak gemisi İngiliz Ben my Chree yi  batıran bu muhteşem onurlu Türk askerini bizlere tanıtıp hatırlatan gerçek hikayesine yer vermesidir.

Sırf bu nedenle 10 üzerinden 4 veriyorum bu kitaba bence vasatın altında sıradan bir kitap.İş olsun diye yoklukta okunabilir belki!Yine de sizin tercihinize takdirinize bırakıyorum.


KÜNYE
Tür;Sanat,Edebiyat,Roman
İçerik;Tarihi,Stratejik,Macera
Kaynak;Okuduğum Romanlar
Dönem;Eylül 2017
Güncelleme; Yok

ANGEL-A (Melek)



Tarih:2005 Tür: Fantastik/Dram Süre: 91dk. Yönetmen: Luc Besson Senaryo:Luc Besson

Konusu;Andre düzenli bir hayatı olmayan,küçük hayallerine büyük yalanlar söyleyerek ulaşmaya çalışan işsiz bir serseridir.Bu hayat biçiminin getirisi olarak başı beladan kurtulmaz ,borç batağına batar ve belalı acımasız alacaklı çeteleri de peşine takar.Birkaç yardım alma ve çözüm arama denemesinin de başarısız olmasıyla durum iyice içinden çıkılamaz bir hale gelince yalnız kalan,iyice bunalan ve tüm umudunu kaybeden paris in cennetvari ortamında cehennemi yaşayan Andre intihar etmeye karar verir ve atlamak için bir köprünün üzerine çıkar!O sırada Angel-a isimli uzun boylu sarışın muhteşem güzellikte bir kadın karşısına çıkar!Andre nin hayatı artık çok farklı bir yöne doğru ilerleyecektir!




Filmin ilk dikkat çeken kısmı baştan sona siyah-beyaz olmasıdır.Bu durum filmin içeriğine ve gidişatına havasına ayrı bir anlam verir öyle ki bu film renkli olsa eğreti dururdu emin olun lakin bu siyah beyaz  film içeriği ile bayağı bir renkli.Filmin senaryosu kesinlikle olağan dışı Luc Besson tarzını iyice konuşturmuş ve böylece akıldan çıkmayacak kült bir yapım ortaya çıkmış.
Zorluklarla dolu hayatın artık iyice uçuruma yaklaşması sorunların girdabına kapılıp kişinin kendisine uzatacak bir yardım eli bulamayıp soğuk ve karanlık hayata karşı yapayalnız olduğunu her yönüyle hissedip bunun artık hayatının tek gerçeği olduğunu anlamasıyla artık yorulup pes etmeyi düşünürken tam o anda ortaya çıkan ''göklerden inen kurtarıcı melek'' düşüncesine dair muhteşem bir filme imza atmış yönetmen ve oyuncu kadrosu.Yer yer komik yer yer romantik yer yer macera dolu ve heyecanlı olan bu dramatik film içerisinde hayata dair bir çok mesaj barındırıyor ve insanı o siyah beyaz hikayesi ile hayatı sorgulamaya ve derin düşüncelere itiyor!Diyaloglara dayanan siyah beyaz bir film olmasına rağmen bu öyle bir hikaye ile ortaya konuluyor ki masalsı muhteşem bir yapım ortaya çıkmış ve bu sıkıcı olmayı bırak sizi kendisine bağlıyor!gerçek ile masalın fantastik bir biçimde muhteşem uyumu!Filmin müzikleri de buna ekstra katkı vermiş oyunculuklar efsanevi!
Film bittiğinde kendinizi çok farklı düşünceler içinde boşlukta hissediyorsunuz!böylece bu film aklınıza kazınmış oluyor!


-Melek olduğumu söylemem bana inanman için yeterli değil mi?
-Artık kimse mucizelere inanmıyor Angela!İnsanlar kanıt istiyorlar,görmeden dinlemeden inanmıyor artık kimse.Kanıtla bana!



Oyuncular: Jamel Debbouze,Rie Rasmussen,Gilbert Melki

KÜNYE
Tür;Sanat,Sinema,Kült Film
İçerik;Film tanıtımı,İzlenimler
Kaynak;İzlediğim Filmler,Fan Clup,Tanıtım
Dönem;Aralık 2006
Güncelleme; Yok