Translate

araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ekim 2022 Pazar

İNANÇ GERÇEĞİ- True is True & Right is One


‘’Üzülme!Çünkü Allah bizimledir’’ – Tevbe 40 / Holy Kur'an

 

‘’Matematik Tanrının evreni yazdığı dildir’’ – Galilei (Astronom,fizikçi,mühendis,filozof,matematikçi)

 

"Şans tasarımın kalıntısıdır." -John Milton (Şair)

 

‘’ Bilim insanı Tanrıya götürür. ‘’ – Pasteur (mikrobiyolog)

 


‘’Tanrı size bir yüz vermiş bir tane de siz eklemeyin!’’ –Shakespeare (Şair ve yazar)

 

‘’Her doğan çocuk Tanrının insanoğlundan halen ümidini kesmediği mesajını getirir!’’

 –R.Tagore (şair yazar ressam ve besteci)

 

‘’Şanı, tabiatı yaratana verin.İnsanlığa iyilik getirmek için bilgiyi kullanın.’’

-Boyle (kimyager,fizikçi,filozof,kaşif)

 

‘’Bir dine sahip olmayan hiçbir insan topluluğu bulunamamıştır!’’ – W.Howells (Antropolog)

 

‘’ Bir gülün güzelliğindeki sır; onu yaratanın içine sakladığı matematik sanatının ta kendisidir.’’

 –Fibonacci (matematikçi)

 


‘’Yasa bize evrenin tanrı tarafından ortaya çıkarıldığını ve yaratıldığını,tesadüf olarak ya da kendiliğinden oluşamayacağını öğretir’’–İbn Rüşd (Doktor,Matematikçi,Tıpçı,Fıkıh alimi,Filozof)


‘’Cehennemin en kızgın ateşi,ahlaki bir çöküntü yaşandığı zamanlarda tepkisizliğini muhafaza edenleri yakacaktır’’ -Dante (Şair,filozof)

 

'’Yaratılış gayesi olarak tüm insanlar öğrenme isteği içerisindedirler’’ -Platon (filozof)

 

‘’Cehennem bile hiçlikten daha dayanılırdır!’’ – P.J.Bailey (şair ve yazar)

 

‘’ İnsanın ruhu kandil,Bilim onun aydınlığı ve tanrısal bilgelikte kandilin yağı gibidir.Bu yanar ve ışık saçarsa o zaman sana ‘diri’ denir.’’ –İbn-i Sina (Fizikçi,matematikçi,filozof mucit,doktor,astronom,tıp)

 


‘’Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör olamaz’’ – İbn-i Sina (Fizikçi,matematikçi,filozof mucit,doktor,astronom,tıp)

 ‘’Aslında yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği o kadar açıktır ki;insanoğlu bu açık gerçeğin neden bu kadar reddedildiğini merak eder.Bunun nedeni;bilimsel değil psikolojiktir’’

 – F.Hoyle (Astronom)

 ‘’Bir kasırganın bir hurdalık üzerinden geçerken parçaları şans eseri birleştirip ,şans eseri çalışan ve uçmaya hazır parıl parıl bir boeing 747 oluşturmasının şansı nedir?Olasılık o kadar küçüktür ki;

Sınırsız zaman ve sınırsız hurdalık verilmiş olsa bile bu olasılık oranında yükselme görülemez’’

 –F.Hoyle (Astronom)

 

‘’Matematik,Yaratcının doğanın içerisine bıraktığı ip uçlarıdır’’ –S.Sertöz (Matematikçi)

 

‘’İnsan Tutkularını yenerek tanrıya ulaşabilir’’ –Spinoza (filozof)

 

‘’Havaya atılan bir taş eğer düşünebilseydi,kendi isteğiyle düştüğünü zannederdi’’ -Spinoza (filozof)

 

‘’En güzel şey evrendir; çünkü Tanrı yaratmıştır, en bilge şey zamandır; çünkü her şeyi ortaya çıkarır.’’

- Thales (matematikçi,astronom,filozof)

 

‘’Her şey canlıdır ve her şey içerisinde  tanrısal bir güç taşır’’ –Thales  (matematikçi,astronom,filozof)

 

‘’Yalancı, Allah’a karşı kafa tutan, fakat insanlardan korkan bir serseridir.”-Bacon (hukukçu,fiozof,avukat,yazar)

 


”Az felsefe insanı tanrı tanımazlığa, derinlemesine felsefe de tanrıya götürür.”

-Bacon (hukukçu,fiozof,avukat,yazar)

 

‘’İnsanın görevi, Tanrının yarattıklarının sırlarını araştırmaktır.’’ – Bacon (hukukçu,fiozof,avukat,yazar)

 

‘’Gelecekte, şimdi ve geçmişte göreceğimiz gibi bilim, inananlar için yararlıdır’’

-Bacon (hukukçu,fiozof,avukat,yazar)

 

“Bilim insanların inancı kabul etmelerini sağlamada büyük bir avantaja sahip”

 – Bacon (hukukçu,fiozof,avukat,yazar)

 

’Hataya düşmemizi engellemek için çalışmamız gereken önümüzde iki kitap var, birincisi Allah’ın vahyi olan Kutsal Kitap, ikincisi O’nun gücünü ifade eden yaratılanlar.

İlk önce Allah’ın isteklerini ve emirlerini açıklayan Kutsal Kitabı, sonra da O’nun gücünü gösteren varlıkları incelemeliyiz. Sonraki öncekine anahtardır. Bize mantığın ve konuşmanın genel kurallarını öğreterek ilahi emirlerin gerçek anlamını bilmemize yardımcı olur, aynı zamanda inancımıza yeni pencereler açar. Bize Yaratıcının büyüklüğünü anlatır. Zira, O’nun sonsuz kudreti ve büyüklüğü, fiillerinde ve yarattığı varlıklar üzerinde açıkça görülmektedir.’’ – Bacon (hukukçu,fiozof,avukat,yazar)

 


‘’Algoritma şöyle diyor: Rabbimiz ve koruyucumuz olan Allah'a hamd ve senalar olsun.’’

 -Harezmi (Astronom,matematikçi,coğrafya,algoritma)


‘’Şunu belirteyim;şimdiye dek kullandığımız argümanların hiç birisi ‘bilim açıklayamıyor o halde tanrı var’ şeklinde boşlukların tanrısı tarzı argümanlar değildir.Biz bilimin açıklayamaması dolayısıyla değil ,aksine bilimsel açıklamalar sayesinde bu hassas ayarlardan haberdar olduk.Unutmayalım; bizim peşinde olduğumuz cevap ‘ bilim neye işaret ediyor?’ sorusunun cevabıdır.’’ – J.C.Lennox (Matematikçi ,yazar)

 

“Özgür bir adam için doğanın güzelliklerini ve Allah’ın sonsuz aklını ve yüceliğini düşünmekten daha değerli bir şey olamaz” – J.Ray (botanikçi)

 

‘’Başta bütün işler Yaratıcı tarafından yaratıldı, sonra bugüne kadar O'nun tarafından muhafaza edildi ve hala ilk yaratıldıkları gibiler." -J. Ray (botanikçi)

 


‘’ Dünyadaki mevcut sistemin mükemmel bir şekilde planlanmış olması, özellikle de hayvanların sahip oldukları ilginç özellikler, duyular ve hayranlık uyandıran yapıların hepsi tarih boyunca düşünürlerin Allah’ın varlığını kabul etmelerine neden olmuştur.’’- Boyle (kimyager,botanikçi,filozof,kaşif)

 

 “inançsız astronomlar deli olmalı” – Sir W.Herschel (astronom,mucit,besteci)

 

“Sanat eserleri eğer insanın eseriyse, o halde canlı varlıklar da insandan çok daha üstün bir varlığın eseridir” 

- W.Paley (Teolog,filozof)

 

“Bir keşfin işareti, bir dizaynın ve dizayn edici bir Yaratıcının delillerini temsil etmektedir.”

 – W.Paley  (Teolog,filozof)

 

“Dünyayı tek bir Yaratıcı yarattığına göre, bütün tabiat bir bütünün parçaları olmalıdır.’’ 

– Faraday (fizikçi,kimyager)

- ''Türklük' ile 'Müslümanlık'ı ayırmak bir amerikan oyunudur.Türk'ü 'müslüman' lafına,Müslümanı da 'Türk' lafına düşman ettiler'' - O.Sinanoğlu ( kimya mühendisi ve akademisyen)

 

‘’ Bilgim arttıkça dinin ilahi kaynağının kanıtları daha da netleşiyor, Allah’ın büyüklüğü anlaşılıyor, gelecek ümit ve zevkle aydınlanıyor.’’- Morse (mucit ve ressam)

 

‘’Her yağmur damlası tanrının sandığından dökülen bir altın tanesidir’’ - Boccaccio (şair ,yazar)

 

"Tabiat hiç şüphesiz Allah'ın hiç vazgeçemeyeceğimiz, okunması gereken diğer bir kitabıdır"

 – Galilei (Astronom,fizikçi,mühendis,filozof,matematikçi)

 

‘’Bizim Allah'ımızdır ve O en büyüktür ve O'nun üstünlüğü en büyüktür ve O'nun aklı sonsuzdur, O'nun sonu yoktur. Yaratıcıyı anlamak için sahip olduğunuz tüm duyularınızı kullanın." –Kepler (astronom,matematikçi)

 


''Tanrı'nın varlığı, bir hakikati ifade eden geometrik teorilerden daha hakikidir.'' -Descartes (matematikçi,filozof)

 

''Düşünüyorum öyleyse varım'' -Descartes  (matematikçi,filozof)

 

‘’Eğer tanrı olmasaydı her şey mübah olurdu’’- Dostoyewski (yazar)

 

‘’Savaşı seçtin,ne olacaksa olacak ve ne olacağını bilmiyoruz.Bunu yalnızca Tanrı biliyor’’

 –Cengiz Han (hükümdar)

 

‘’Ben tanrının cezasıyım.Eğer bir günah işlememiş olsaydınız Tanrı sizi cezalandırmam için beni göndermezdi!’’ – Cengiz Han (hükümdar)

 

‘’Zeki ve inançlı ol.O zaman düşmanını yenebilir ,mutlu ve uzun bir yaşam sürebilirsin!’’

-Cengiz Han (hükümdar)

 

''İnsan rastlantıların yarattığı bir şey değildir, rastlantılar insanın yarattığı şeylerdir.''-B. Disraelli (devlet adamı)

 

“Ateizm ve fanatizm toplumu parçalayacak iki büyük canavardır. Bununla birlikte ateist aklını muhafaza eder ve kötü davranışlarından kaçınır. Buna karşın fanatik, sahip olduğu deliliğin etkisinin altında eylem ve davranışlarda bulunur.'' -Voltaire (yazar,filozof)

 

“Bize yaşam veren Tanrı, özgürlüğü de verdi.” T. Jefferson (devlet adamı)

 

''Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge gibi kalır.'' - Einstein  (fizikçi)

 


''İnancı dışlayan bilim topal, bilimi dışlayan din kördür.'' - Einstein (fizikçi)

 

''Kötülük sadece bir insanın kalbinde Tanrı sevgisi olmadan gerçekleştirdiği şeylerden ibarettir.'' 

-Einstein  (fizikçi)

 

‘’Ben bir ateist değilim.Kendime bir panteist diyebileceğimi de düşünmüyorum.Biz,pek çok değişik dilde kitapla doldurulmuş bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğun durumundayız.Çocuk kütüphanedeki kitapları birisinin yazmış olduğunu bilir,nasıl yazıldıklarını bilmez.Yazıldıkları dilleri anlamaz çocuk.Kitapların sıralanmasında esrarengiz bir düzen olduğundan şüphe eder ama ne olduğunu bilmez.Bu durum bana göre,en zeki insanın bile tanrıya göstereceği yaklaşımdır.Biz,evrenin muhteşem bir şekilde düzenlendiğini ve belirli kanunlara uyduğunu görmekteyiz’’ -Einstein  (fizikçi)

 

‘’Bilimle ciddi şekilde uğraşan herkes tabiat kanunlarında bir ruhun, insanlardan daha üstün bir ruhun olduğuna ikna olur. Bu yüzden bilimle uğraşmak, insanı dine götürür.’’ –Einstein  (fizikçi)

 

‘’Din duygusu ne zaman kaybolsa, bilim, ilhamı olmayan bir deneyciliğe dönüyor.’’ -Einstein  (fizikçi)

 

''Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır. Yaradan tarafından vazgeçilmez haklara sahip kılınmışlardır. Bu haklar; yaşam, özgürlük ve mutluluğa ulaşma hakkıdır.''- T. Jefferson (devlet adamı)

 


“Yeryüzü, güneş, yıldızlar ve evrenin kendisi, birbirinden güzel mevsimler... Hepsi Tanrı’nın varlığına işarettir.” 

-Eflatun/Platon (filozof)

''Tanrı vardır, insanlara akıl vermiştir ve insanların akıllarını kullanmasını ister.''  

- Cherbury (tarihçi,diplomat,asker)

 

‘’İnsan eliyle uzayda uçmak şaşırtıcı bir başarı ama uzay, kapılarının çok az bir kısmını insanlara açıyor. Bu delikten evrenin geniş esrarına bakmak, Yaratıcıya olan kesin inancımızı onaylıyor. Evreni var eden üstün bir aklı tanımayan bir bilim adamını ve gelişen bilimi reddeden bir din adamını anlamakta güçlük çekiyorum’’

-Dr.W.Von Braun (fizikçi)

 

‘’İnsan, tasarım ve amaç olmadan, evrenin kanunu ve düzeni ile bırakılamaz. Evrenin ve onun barındırdığı herşeyin şaşırtıcı yönlerini daha iyi anladıkça, zaten bu amaçla yaratılan tasarımda hayrete düşülecek çok daha fazla neden bulmuş olduk. Tek sonuca inanmaya zorlanmakla (evrendeki her şeyin tesadüfen oluştuğuna inanmaya zorlanmakla) bilimin tarafsızlığı ihlal edilmiş olur.Rastgele meydana gelen hangi işlem bir insanın beynini veya bir insan gözünün sistemini oluşturabilir.’’ -Dr.W.Von Braun (fizikçi)

 


“Yaratılış tek bilimsel açıklamadır”-Newton (Fizikçi,matematikçi,astronom,teolog,mucit,kimyager,filozof)

 

‘’Bizler Allah’a muhtaç, aciz kullar olarak, kendi aklımıza göre Allah’ın aklının büyüklüğünü ve yüceliğini görmeli ve O’na teslim olmalıyız.’’ –Newton  (Fizikçi,matematikçi,astronom,teolog,mucit,kimyager,filozof)

 

‘’Tüm kanıtları bir kenara bırakırsak baş parmak bile benim tanrının varlığına inanmam için yeterli bir kanıttır’

’-Newton (Fizikçi,matematikçi,astronom,teolog,mucit,kimyager,filozof)

 

‘’Allah sonsuz ve mutlaktır; gücü sınırsızdır ve her şeyden haberdar olandır; varlığı sonsuzluğa dayanır; her şeyi yönetir, yapılan ve yapılacak olan her şeyi bilir. O sonsuz ve sınırsızdır;Varlığı daimidir, her yerde mevcuttur; her zaman ve her yerde var olmasıyla O, tüm zamanı ve aralıklarını yaratır.’’

-Newton  (Fizikçi,matematikçi,astronom,teolog,mucit,kimyager,filozof)

 

‘’Tanrı olmasaydı ,onu icat etmek gerekecekti!’’-Voltaire (yazar ve filozof)

 

‘’Tek bir dünya tek bir hakikat,tek bir tanrı ve tek bir kanun vardır!’’ M.Aurelius (Roma imparatoru)

 

‘’Akıl ruhumuzun sol eli,inanç ise sağ elidir ve biz tanrıya her 2 elimizi kullanarak ulaşırız’’ – Donne (şair)

 


‘’Tanrı onlara Türk adını verdi ve onları yeryüzüne hakim kıldı’’ –Kaşgarlı Mahmut (etimolog)

 

‘’Son 50 yılda gerçekleşen bilimsel gelişmeler hızla tanrı inancına doğru koşuyor.Şu bir gerçek ki bilim artık tanrının varlığını işaret ediyor’’- Stephen S.Meyer (Felsefe Profesörü,Yazar ve öğretmen)

 

‘’ Zaman ve mekanın birleşmesi sadece düşünceyi göstermez, tasarıyı, gücü, aklı, büyüklüğü, geleceği önceden görmeyi, her şeyin bilgisinin olmasını, basireti de gösterir. Tek bir kelimeyle, tüm bu özellikler insanın tapacağı ve seveceği Allah’ın bir olduğunu yüksek sesle ilan etmektedir.’’ 

– L.Agassiz ( zoolog, glasiyolog, ihtiyolog ve jeolog)

 

‘’ Allah’ın isteklerini öğrendikten ve itaat ettikten sonra yapacağımız diğer şey O’nun aklını, gücünü ve iyiliğini yaptığı işlerin kanıtından bilmektir. Tabiat kanunlarını bilmek Allah’ı bilmektir.’’-J.P. Joule (Fizikçi ve kaşif)

 

‘’ Doğayı ne kadar çok incelersem, Yaratıcının eserleri karşısında inancım o kadar çok artıyor’’ 

– L.Pasteur (mikrobiyolog ve kimyager)

 

‘’ Hür düşünen insanlar olmaktan korkmayın. Eğer derin düşünürseniz, bilim aracılığıyla Allah inancına yönelirsiniz.’’- Sir W.Huggins (Astronom)

 

‘’ Hayatın kökenine baktığımızda, bilim, kesin bir şekilde o Büyük Kudret’in varlığını onaylar.’’

 - Sir W.Huggins (Astronom)



 ‘’İki şeyi asla unutma ; Allah ‘ı ve ölümü.İki şeyi de unut; yaptığın iyiliği ve sana yapılan kötülüğü’’ 

– Lokman Hekim (Tıp ,doktor)


‘’ Bilim kalesinin yüksek zirveleri Tanrının muhteşem işlerini gösteriyor.’’

 – J.J.Thomsson (Nobel ödüllü Fizikçi ve kaşif)

 

“Yaratıcının işleri büyüktür” -J.Strutt (Matematikçi ve kaşif)

 

“Benim tek yaptığım, Tanrının yarattığını insanların kullanabileceği hale getirmek. Bu yaratıcının eseri, benim değil.” – G.W. Carver (botanist, eğitmen ve mucit)


''Ne mutlu müslümanım diyene' - Nuri Pakdil (Şair ve Yazar)

 

‘’ Biz, evrenin bir dizaynı ve kontrol gücünü gösterdiğini keşfettik.’’

 -Sir J.Jeans ( fizikçi, gökbilimci ve matematikçi)

 

‘’Evren hakkında yapılan bilimsel bir araştırmanın sonucu tek bir cümleyle özetlenebilir: Evren, bilgisi sonsuz bir varlık tarafından dizayn edilmiştir.’’ -Sir J.Jeans  ( fizikçi, gökbilimci ve matematikçi)

 

"Bir çalılıktan karşıya geçerken, ayağımı bir taşa doğru attığımı farz edelim. Bana, nasıl olup ta o taşın oraya geldiği ya da orada bulunduğu sorulsaydı, bildiğim her şeyin dışında, muhtemelen bir şekilde önceden beri orada olduğunu söylerdim... Ancak, yerde bir saat bulduğumu farz etseydik bu durumda o saatin nasıl olup ta orada olduğunu sorgular ve neticede daha önceki cevabımı veremezdim.

Aksine, saatin parçalarının birbirleriyle olan uyumu ve bir sistemi oluşturacak şekilde bir araya gelmiş olmaları bize belli bir zamanda, belli bir yerde ve belli bir amaç için bir ya da birden fazla sanatkârın saati tasarlayıp yapmış olduklarını düşündürürdü." -W. Paley (apolog, filozof)

 


‘’Biz tanrının kırbacıyız!tanrı yolundan çıkan milletleri cezalandırmak için bizi gönderir!’’ 

–Atilla (Hun İmparatoru)

 

‘’Siz şaşırmışsınız! Tanrının oğlu mu olur? O tektir’’ –Atilla (Hun İmparatoru)

 

‘’Kadını güzel yapan Tanrı,sevimli yapan ise şeytandır!’’ –V.Hugo (Şair ve yazar)

 


‘’Tarihi Allah yazar.Biz sadece nerede duracağımızı belirleriz’’ –A.İzzetbegoviç (Boşnak Lider)

 

‘’Tanrı bütün şeyleri iyi yapmıştır.İnsan her şeye karışır ve kötü yapar.’ – J.J.Rousseau (filozof ve yazar)

 

‘’Bütün dinlerin tek amacı vardır;Ahlak ve vicdana uymak ve içimizdeki ışığın canlı kalmasını sağlamak’’

 – T.Carlyle (yazar, tarihçi ve eğitmen)

 

‘’ Kutsal din ile Batıl inanç (zan) ne ise , astronomi ile astroloji arasındaki ilişkide öyledir!Akıllı annenin aptal kızı gibi..’’ - Voltaire (yazar ve filozof)





 ‘’Allah seni yükselttikçe sen gönlünü alçalt’’ – Farabi (Astronom,Matematikçi,Filozof ,Müzisyen)

 

‘’Din yararlı olduğu için değil,en başta insanın ve eşyanın tabiatında var olduğu için gereklidir.’’ 

– J.L.Spalding (yazar, şair)

 

‘’İnsan doğası gereği dini bir yaratıktır.Ateizm sadece aklımıza değil 

duygularımıza da aykırıdır!’’ – E.Burke (Yazar ve filozof)

 

‘’İnsanoğlunun yaratılışında kalbinde yazılı bir doğal inanç mevcuttur’’ – M.Tindale (yazar)

‘’Agnostisizm insan aklının bilgiye ulaşma gücünü reddeder.Agnostisizm din teorisi ile ilgili değildir,bilgi teorisi ile ilgilidir.’’–R.Downey (aktör ve yapımcı)

‘’ Ateistler inançsız olduklarını iddia ettikleri halde,daima inançlarını savunan insanlardır.’’ – T.Kritzfeld (yazar)

‘’Hangi sahada olursa olsun, bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: 'İman et. İman, bilim adamlarının vazgeçemeyeceği bir vasıftır.’’ 

–M.Planck (Nobel ödüllü fizikçi ve kaşif)

 


"Ben Müslümanım ve Müslüman olduğumu her yerde söylüyorum. Müslümanlığımla övünüyorum. Türkiye'deki evrim tartışmaları beni çok üzdü. Türkiye'nin çok sorunu var. Ben Allah'a inanıyorum. İsteyen evrime inanır, isteyen inanmaz fakat bunu kalkıp büyük devlet, millet sorunu yapıp kavga ederek bütün enerjimizi boşa harcıyoruz." –A.Sancar (Nobel ödüllü  doktor, akademisyen, biyokimyager, moleküler biyolog )

 

"Biz astronomik standartlar göz önüne alındığında, çok fazla özen gösterilmiş, kollanmış ve şefkat gösterilmiş bir grup yaratıklarız... Eğer evren şu anki en hassas kesinliğinde yapılmış olmasaydı hiçbir zaman var olamazdık. Benim görüşüme göre mevcut şartlar, evrenin insanın içinde yaşaması için yaratıldığını gösteriyor".

 -J. O'Keefe (Nobel ödüllü fizyolog,Tıp ve psikoloji profesörü)

 

"Fizik kanunları çok üstün bir dehanın ürünü gibi görünüyor... Evrenin bir amacı olmalı" 

-P. Davies (fizik profesörü ve yazar )

 

“Çok küçük sayısal değişikliklere hassas olan evrenin şu andaki yapısının, çok dikkatli bir bilinç tarafından ortaya çıkarıldığına karşı çıkmak çok zordur... Doğanın en temel dengelerindeki hassas sayısal dengeler, kozmik bir tasarımın varlığını kabul etmek için oldukça güçlü bir delildir.” - P. Davies (fizik profesörü ve yazar )

 

"Demek istediğim şudur ki; evrenin bir amacı vardır. Orada öyle, bir şekilde şans eseri var olmamıştır".

- R. Penrose (fizikçi, matematikçi ve bilim felsefecisi)


 KÜNYE

Tür;Deneme,Makale,Teori
İçerik;Kültür,Tarih,bilim,Din
Kaynak;Araştırmalarım
Dönem;Aralık 2020
Güncelleme; Yok

8 Eylül 2019 Pazar

Nevruz, Türk bayramı değildir



Newruz Türk bayramı değildir,Newruz bir sassani/Pers/Fars/iran bayramıdır;

1-Newruz un Türk bayramı olduğunu iddia edenler,bunun hun-göktürk’lerde Ergenekon /Çıkış destanı ile bağlantı aramak amacıyla muhtelif bazı Çin kaynaklarına dayandırmaktadır.Bu Çin kaynaklarını araştırdığımızda Hun ve Göktürklerin bahar zamanında bunu bir şenlik olarak kutladıkları, piknik yaptıkları yazar ki bunu bugün dünyanın 4 bir yanında en eski antik zamanlardan beri yapmayan halk ülke kavim yok zaten.Çin kaynaklarında nevruzun ayırt edici özellikleri olan ateş yakma, ateşe yönelik ayin ve faaliyetler ile Mecusi Zerdüşt inancın temel özelliklerine dair belirtiler asla Türklere dair olarak gösterilmemektedir.Bu noktada işin aslı;




İran'da Zerdüşt öncesi dönemlerden itibaren hasat kutlamalarını ifade eden Mihrican'la (Mehregan, Mihragan) bahar kutlamalarını ifade eden Nevruz'un var olduğu bilinmektedir (Bakınız Widengren, 1968; Yarshater, 1987). İranlılarca kendi dillerinde Nevruz (Now Roz) yani "Yeni Gün" diye adlandırılan ve aynı zamanda yılbaşı festivali olarak da kutlanan bahar bayramının kutlanılışına dair deliller Akemenidler dönemine ait kabartmalarda mevcuttur. Bu döneme (M.Ö. 559-330) ait saray duvarlarında bulunan temsili resimler, birçok bilim adamının da vurguladığı gibi (Boyce, 1979; Eliade, 1978) Nevruz bayramında krala yapılan yıllık hediye takdimini temsil etmektedir. 

Geleneksel İran düşüncesi, İran'da güneş takviminin ilk ayı olan Ferverdin ayının ilk gününde bahardaki gündüz-gece eşitliği döneminde kutlanmaya başlanan Nevruz festivalini efsanevi İran kralı Cemşid'le yada Mecusiliğin kurucusu Zerdüşt'le ilişkili olarak görür. Başta M.S. 11. yy. da yazan Şehname yazarı Firdevsî olmak üzere birçok kişiden gelen rivayetler Nevruz'un kurumsallaşmasını Cemşid'e dayandırır. Buna göre Nevruz bayramı Cemşid'in, ifritlerce çekilen ilahi bir saltanat arabasıyla göklere yükselmesi anısına kutlanmaktadır. Saltanat arabasını çeken bu ifritleri Cemşid'in yakaladığına ve insanların hizmetine verdiğine inanılır (Yarshater, 1978).

Bir başka delil ise; Nevruz'u Zerdüşt'le irtibatına dair araştırmalardır.Buna göre Zerdüşt, eskiden beri var olan ve ateşin kutsiyeti anısına kutlanan bahar bayramını Nevruz şeklinde düzenleyerek yeniden tesis etmiştir (Boyce, 1979).

  
2- Yine nevruzu Türk’ün bayramı olarak göstermek isteyen bazıları ;Zerdüşt’ün Azerbaycan iran menşeili olmasından ötürü onun Türk asıllı olduğu ve Zerdüştlük üzerinden nevruz kutlamasının da bu bağlamla Türk menşeili olduğunu ve hatta Nevruz kelimesinin öz be öz fars kökenli bir kelime olmasına rağmen, Türklerin İranlılara bunu sokup yaymak için güya bilerek nevruz gibi farsça bir kelimeyi seçtikleri gibi akla mantığa delile ve hiçbir kaynağa dayanmayan komik iddialar ortaya atarlar.O zamanki farsi iran coğrafyasından uzak olan ve bunlarla ilişki içinde olmamış Türk topluluklarında da fars kökenli nevruz kelimesinin yaygın olması ,bu ritüelin Türklerden değil,farsi Perslerin etkili oldukları zamanlarda Türk kabile ve aşiretlere bunu yaydıkları anlamına gelir.

İşte,Burada bazı araştırıcılarca dile getirilen, Şehristani ve Mes'udi gibi çeşitli İslam alimlerinin, Zerdüşt'ün kuzey İran'da Azerbaycan bölgesinde doğmuş olduğuna ilişkin görüşlerine dayanarak, Zerdüşt'ün bir Türk olabileceği ve dolayısıyla Zerdüşt tarafından başlatılan Nevruz bayramının da bir Türk bayramı olduğu yaklaşımının pek tutarlı olmadığını belirtmek gerekir. Zira, şu anda Azerbaycan'ın yer aldığı topraklarda doğmuş olduğu kabul edilse bile, yaklaşık olarak M.Ö. 6. yy. da yaşayan Zerdüşt'ün kendisinden 1400- 1500 yıl sonra Orta Asya'dan göçler sonrası o yöreye gelip yerleşen Türk boylarıyla (Gerçek öz öncü Türkler) bir ilgisinin olmadığını , olamayacağını bilmek gerekir.




3- Nevruz, İslam öncesi İran'da hem dinsel hem de milli karakter taşıyan tam anlamıyla bir bayram özelliğini tamamen karşılamış olarak kutlanmıştır. Türklerde ise bu nebze böyle bir milli ırksal ve dinsel vurgu görülmez ,hatta nevruz a dair dinsel ve ırksal söylemlere yer dahi verilmez.Bu nedenle nevruz orta asya da Türkler haricinde bir çok ırk inanç ve kültürde de aynı oranda yer buldu.Bunu ,Kürtler ise son zamanlarda siyasi politik bir mecraya çekerek milli bir kürtçülük havasıyla yorumlayıp, Zerdüştlüğü de yine milli bir kürt dini şeklinde yorumlayıp atıfta bulunup bütünleştirerek propaganda yapmaktadırlar.Bu propaganda faaliyetleri newruz un bir pers fars geleneği olduğu gerçeği karşısında yenilgiye uğradığı gibi, yine Kürtlerin bunu kendilerine mal edebilme çalışmaları bile nevruz un Türklerin yer aldığı orta asya halklarının milli ve manevi kültürlerinde çokça yer edememiş olmasının da bir sonucu olarak karşımıza çıkar.İşte bu nedenle Kürtler bunu böyle kendilerine alıp mal etmeye çalışabilmiştir.




Gerçi Kürtler nevruzu sosyo-politik bir Kürtçü zihniyete mal etmeye kalkışmamış olsalardı da nevruz bu noktada her zaman tartışmalı bir konu olmuştu.İranlıların, Nevruz günü olan 21 Martı efsanevî krallar Kiyumers ve Cemşid'in tahta oturuş günü olarak görmeleri ve ayrıca bu günün, kahraman-kral Feridun'un, Cemşid'in iki kızını esir alan dev Azdahak'ı yenip öldürdüğü gün olduğuna inanmaları (Heyet, 1995; Eliade, 1978; Widengren, 1968), Nevruz'un İran geleneğindeki milli karakterine işaret etmektedir. Milli bir bayram olarak Nevruz, İran'da yalnızca Mecusi dinsel geleneği bağlılarınca değil, tarih boyu çeşitli inanç sistemlerine inanan İranlılarca kutlana gelmiştir. Nitekim İran'ın İslamlaşması sonrası da bu bayram, İslami bir yorum ve değerlendirmeye tabi tutularak kutlanmayı sürdürmüştür. Yine İslam sonrasında ,İslam öncesi geleneklere oldukça bağlı kalarak harici bir akım halinde İran da doğan fars ve sassani kökenli Bahai akımı da Nevruz un odak noktası ve İslam dünyasına etki ettiği ana unsurlar arasında yer aldı.
Dediğimiz gibi ,Türklerde ise nevruz hep İslam öncesi bir gelenek olarak kalmış,sonraki değişim ve çağlara etki edemeyerek eklenti halinde kalmıştır.Daha sonra İslami söylemlerle Adem in yaratılışı,Hz.Ali nin doğuşu,evliliği,peygamber tarafından asıl halife ilan edilmesinin hep bu günle anılması da yine şii Türklere bu İslam öncesi Mecusi geleneği olarak nevruz un  kutlanmaya devam ettiği farsi iran da bunun İslami yorumunun etkisiyle geçmiştir.Tabii ki bu İslami yorumların gerçekle uzaktan yakından alakası yok,İslamlaşan İranlılar eski Mecusi geleneklerini sürdürebilmek için İslami atıflar yaparak bunu yumuşatmışlardı.Orta asya Azerbaycan şii ve alevi Türklere de bu böyle etki etti kısmen.Ama yine de nevruz orta asya da dini ve milli özelliklerinden farsi iran a oranla daha yoksun bir biçimde kutlanmıştır.


4- Diğer bir önemli nokta ise ;nevruz olgusunda asla yadsınamayacak olan ‘Ateş’ olgusudur.Bu bile nevruz un özünün Türkere ait olmadığının, nevruzun Bir Türk geleneği olmadığının başlı başına bir kanıtıdır.Türklerin tarihte ateşe taptığı ateşe dair bir tür kutlama eylem yada bayram yaptığı hiç görülmemiştir.Bu nevruz un Türk bayramı olduğunu iddia edenlerin dayandırdığı Çin kaynaklarında da hiçbir şekilde geçmemektedir.Nevruz un en dikkat çekici ve ayırt edici özelliği ise fars ve Perslerin ataları olan Sassanilerin ateşe tapan ateşi yücelten ve bunu doğa ve bahar ayıyla bütünleştiren Mecusi dinidir;
İran'da Nevruzun tarımsal ve kozmogonik karakterli bir festival olarak kutlanması da dikkat çekicidir. Bu çerçevede Mecusilerce genelde tabiatın, özelde ise ateşin yaratılışıyla ilişkili bir bayram olarak görülen Nevruz, ateşin efendisi Aşa Vahişta'ya atfedilmektedir (Boyce, 1979). İranlıların Nevruz'a ilişkin yaklaşımlarında "ölüp yeniden dirilme" motifini görmek mümkündür.


 Söz konusu farsi mitolojik olguya göre, ayla özdeşleştirilen ve Mitra'nın yardımcısı olarak görülen ilahi varlık Rapitvan, uzun kış günlerinde bitkilerin köklerini ve su kaynaklarını kötü güçlerce yaratıldığına inanılan dondan korumak amacıyla sonbaharda yer altı dünyasına inmekte, kış bitiminde yeni yılın ilk günü olan Nevruz'da tekrar yeryüzü alemine çıkmaktadır. Dolayısıyla Nevruz, sonbaharda yeryüzünden ayrılan bitkilerin ve suların koruyucu tanrısal varlığı Rapitvan'ın baharda tekrar yeryüzüne dönüşünü kutlamaktadır (Yarshater, 1987). İran mitolojisindeki Rapitvan'ın yer altı alemine inişi ve baharda tekrar yeryüzüne yükselişi tasavvuruyla eski Mezopotamya geleneğindeki bitki tanrısı Tamımız (Temmuz) ya da Dumuzi'nin sonbaharda yer altı alemine inişi ve baharda tekrar yeryüzüne çıkışı düşüncesi arasındaki yakın paralellik bilimsel anlamda ortadadır.

Eski İran'da Fravaşiler için düzenlenen Hamaspathmaedaye kutlamaları Mecusilerce Nevruz'la birleştirilmiş ve Nevruz eski yılın tüm çirkinlik, uğursuzluk ve kıtlığının bittiğini ve sevinç, bolluk ve bereket vadeden yeni yılın başladığını gösteren bir bayram olarak kutlanmıştır (Yarshater, 1987). Yine Mecusilerce gerek Nevruz günü gerekse Nevruz kutlamalarını içine alan ve aynı zamanda "Nevruz" diye de adlandırılan yılın ilk ayı Fravaşilere tahsis edilmiştir (Boyce, 1979).


 İran tarihinde Nevruz kutlamaları her dönemde görülmektedir. Erken dönemlerde yalnızca bir günlük bir festival olduğu tahmin edilen Nevruz'un ilerleyen süreç içerisinde birkaç günlük hatta bazen birkaç haftalık bir kutlama şekline sokulduğu görülmektedir. Nevruz kutlamalarının saray duvarlarındaki kabartmalarda resmedildiği Akamenidler dönemi sonrası Sasanilerce de bu kutlamalar sürdürülmüştür. Sasaniler döneminde (M.S. 226-652) Nevruz'un kutlanış tarihi ve süresiyle ilgili bazı değişiklikler göze çarpmaktadır. Örneğin Orta Sasaniler döneminde, yeni yıl kutlaması Babilliler deki uygulamaya paralel şekilde biri ilkbahardaki diğeri ise sonbahardaki gündüz gece eşitliği döneminde olmak üzere yılın iki döneminde kutlanmaya başlanmıştır. 

Yine Nevruz'la ilgili olarak dört kutlama yapılmıştır. Bunlardan "rahipler Nevruz'u" adı verilen kutlamalar Adar ayının biriyle altısına, "halk Nevruz'u" denilen kutlamalar ise Ferverdin ayının biriyle altısına denk düşmektedir (Boyce, 1979). Sasaniler döneminde Ferverdin' in birinde (21 Mart) kutlanmaya başlanan Nevruz altı gün sürerdi. Altı günlük bu kutlamaların yeni yılın ilk gününe denk düşen birinci gününe Küçük Nevruz (Navruz-i Kucak) ya da Halk Nevruzu, altıncı gününe ise Büyük Nevruz (Navruz-i Buzurg) ya da Asil Nevruzu (Navruz-i Has) adı verilirdi (Taqizadeh, 1938; Gray, 1912). Ferverdin ayının altısındaki Büyük Nevruz, Mecusîlerce Zerdüşt'ün doğum günü olarak da kutlanırdı (Boyce, 1979)


 5- Güya Türk bayramı denilen nevruzdaki bazı ritüeller bizzat bunun pers fars Mecusi dini ve milli bayramı olduğunu kanıtlar;
a)ateş yakmak ateşe yönelik yüceltme ve ritüeller; Sassani pers Mecusilerinde ateşin efendisi Aşa Vahişta'ya atfedilmiştir aynı zamanda ,kışın bitki köklerini koruyup baharda bolluğun gelmesine neden olarak görülen tanrısal varlık Rapitvan a adanmıştır.
b)Tarlaya tohum ekme ritüeli;  Mecusilerde Rapitvanı yüceltmek için 7 tarlaya önceden hazırlanan 7 tohum ekilirdi. Arpa buğday gibi tahıl tohumlarının çimlendirilmesi. (Bîfûnî -1879. Yarshater- 1987)


c)Nehre yada akarsuya çeşitli özel nesneler atmak; Özellikle Türklerde Azerbaycan’da nehre mendil atmak şekilde vuku bulan nevruz ritüeli de eski Mecusiliğe dair sabii kolunun halen çokça uyguladığı bir ritüeldir. Zira ışık ve hayat unsuru olarak değerlendirilen akarsu, Sabii inancında kişilerin davranışlarındaki kötülükleri ve günahı temizlemekte, yeryüzüyle ilahi alem arasında bir köprü vazifesi görmektedir . Mecusilikten kalma İran geleneğindeki bu uygulamada da akarsulara atfedilen böylesi bir değerin rolü olabilir. (Gündüz, 1995).

d)Yine bir yıl boyunca kaplarda bekletilen suyun nevruzda evden dışarı boşaltılmasıyla kötülük ve uğursuzluklardan arınma ritüeli de eski Mecusi iran pers adedidir.Yine ,öküz kurban edilmesi ritüeli de İran geleneğinde boğa, hem Mithra'nın özel hayvanı olması, hem de yaratılışta önemli bir yere sahip olması açısından önemli bir yer tutmakta ve eski dönemlerde Mecusilerce kurban hayvanı olarak kullanılmaktaydı (Boyce, 1979).


Boyce (1979:72) ve Eliade (1978:319- 320) gibi çeşitli araştırmacıları, haklı olarak İran geleneğindeki Nevruz bayramının kaynağının Babil olduğu ya da İran Nevruz kutlamalarındaki birçok ritüelin Mezopotamya geleneğinden etkilendiğini de ortaya koyar.Bunun iran fars pers öncesinde sassanilerden de öncesinde babile dayandığı düşüncesi arkeolojik bir çok olguda da ortaya çıkar.Buradan da bu inanış yada kutlama her neyse  Türklere hiçbir zaman değmemiş alakadar olmamış olduğu görülür.

Destekleyen kaynaklar;

- E.S. DROWER (1937), The Mandaeans of Iraq and İran. Their Cults, Customs Magic Legends and Folklore, Oxford.

- J.A. BLACK (1981), 'The New Year Ceremonies in Ancient Babylon", Religion, 11.

- M. BOYCE (1979), Zoroastrians. Their Religious Beliefs and Practices, London.


 - M. ELIADE (1978), A History of Religious Ideas, d, The University of Chicago Press.

- L.H. GRAY (1912), "Festivals and Feasts (Iranian)", Encyclopaedia of Religions and Eflıics, ed. J. Hastings, T. & T. Clark, Edinburgh, cilt;5, sayfalar ;872-875.

- S.A. PALLIS(1926), The Babylonian Akîtu Festival, Copenhagen.

- J. HENNINGER (1987), "New Year Festi vals", Encyclopedia of Religions, ed. M. Eliade, MacMillan Publ. Com., New York, cilt;10, sayfalar; 415-420.

- E. YARSHATER (1987),"Nawruz",Encyclopedia of Religions, ed. M. Eliade, MacMillan Publ. Com., New York, cilt;10, sayfalar; 341-342.

- G. WIDENGREN (1968), Les Religions de Iran, çeviri; L. Jospin, Paris.

- D.W. THOMAS (1958), Documents from Old Testament Times, New York.



Türkiye'de Nevruz Olgusu

Türkiye de nevruz genel manada kutlanmaz,kutlanmaması da çok normal. Kadim Türk tarihinde 2 tip akım vardır;Birincisi, anayurtta durmayıp özellikle batıya doğu akınlar yapan saldırgan atak savaşçı fetihçi türkler ve diğeri ;anayurtta kalıp doğa tarım hayvancılık ovacılık yaylacılık kültürü ile yaşayan sabit oturgan türkler.

Bunun son islam peygamberi öncesi olayından bakarsak; Türkler aya ve gökyüzüne inanırlardı.Şaman ve tengrici inancın kökeni de budur.
Bu insanların ateşle ve doğayla alakaları yoktu .Bunlar savaşçı göçebe talancı bir kültüre sahiplerdi. Nevruz gibi saçmalıkların öncü Türklerde yeri yoktu.Bu öncü Türkler, islam ın yayılması noktasında savaş ve ticaret olguları neticesindeki işbirlikleri sonucunda sunni islama dahil oldular ve islamın en önemli sancaktarı savaşçıları olmaya devam ettiler.Bu noktada da İslam dışı ve Türklük dışı nevruz gibi sapkın olgular Bu akıncı talancı göçebe Türk topluluklarında hiç bir zaman yer bulmadığından geleneklerinde de yer etmemiştir.Türkiye de de bu nedenlerle kutlanmadı.Türkiye’nin selefleri Osmanlı ve Selçuklularda da kuzeyli kıpçaklar ve oğuzlarda da bu temel manada kutlanmıyordu,lakin bu etki neticesinde Bu kutlamalar gayri resmi halk ananeleri biçiminde günümüze dek kutlanagelmiştir.


 Peki nevruzu kutlayan Türkler kim ve bunu neden kutluyorlar? Geleneklerine nevruz nasıl girdi ve yayıldı?Bu sorulara ilk bakış açısı itibariyle demin bahsettiğimiz noktadan ele alırsak eğer;
İşte bu Türkler anayurtta yerleşik kalan, sabit tarımcı hayvancı ,doğa ile yakın Türk  topluluklarıydı diyebiliriz.Bunlar zamanla farsların ve perslerin öncülleri olan Sassani kültüründen etkilendiler.Son İslam peygamberi öncesinde en sağlam ve yaygın inançlardan birisi Sassanilerin sahip olduğu ateşe tapan mecusi inancıydı.

Bu mecusi kültürü orta asya ve türk yurtlarında etki alanı bularak yayıldı.Baharın gelişi ve doğanın uyanışını kutlamak ve ateş yakıp eğlenceler düzenlemek ateşe yönelik faaliyetler yapmak..vb mecusi inancıdır. Bu inanç orta asyaya yayıldı böylece burada sabit kalan türkler üzerinde etkili olup geleneklerine girdi ve kutlandı.Burada mecusilikten sonra farsiler üzerinde etkili olan şii akımın bunun üzerinden de  orta asya halklarına ve orada sabit kalan türklere etki etmesiyle de görmekteyiz.Bu etki, aslında pek bilinmeyen bir yolla Türklerin şii etki ile iran üzerinden İslamlaşmaya başlamasının da etkisini kesinlikle göz ardı edemeyiz.




  Burada kalan sabit Türklerde, batıya akınlar yapan göçebe Türklerin aksine ilk kez şii İslamla tanıştılar ve şii oldular. Şiilerde nevruz inancı yer bulmaya devam etti ,çünkü şia fars kökenli bir akımdır,farsilerin ataları sassanilerden gelen mecusi adetleri de önceden değindiğimiz gibi İslamlaşma neticesinde buna uydurularak nevruz geleneği gibi şiilikte devam etmiştir.İşte bu nedenle nevruz olayı genellikle şii kökenli Türk ve İslam topluluklarında yer buldu.Ama orta asya coğrafyasında sadece Türkler yoktu ,gürcü, kürt ve peştunlarda da bu mecusi ateşe tapma doğayı yüceltme inancı etkisiyle onlar de bunu kutlarlar. Türkiyedeki aleviler de bu inancı devam ettirdiklerinden kutluyorlar.

Ama dediğimiz gibi akıncı fetihçi savaşçı Türklerin soyundan gelen böylece Sunni İslamı ilk kez tanışıp kabul eden Türk boyları ve devletlerinde nevruz olayı İslam ın temel inanç akaitlerine aykırı olduğundan ve eski sapkın putperest olguları barındırdığından ve de ayrı bir unsur olarak ta akıncı talancı fetihçi savaşçı ve bir yerde sabit durmayan Türk toplulukları sabit olmadıklarından hiç bir yabancı dış kültüründe sabit sürekli etkisinde kalmadılar,Sunni inançla tanıştılar ve bunu korumayı başardılar bu nedenlerle nevruz bizde hiç yer bulmadı.




 Türkiye de özellikle Kürtçü ayrılıkçı akımların siyasi çabaları Nevruzu Kürt ve alevi bayramı olarak perçinlemiştir. Bunun böyle olması nevruz un özünde bir Türk bayramı olmadığını da gösterir bunu daha önce belirtmiştik.Asırlar boyunca Orta asya da hüküm sürmüş,bununla yetinmeyerek akınlar yapıp Türk ün hakimiyetini çok uzak diyarlara dek yaymış olan Türklerde nevruz olgusunun bu kadar sönük ve boş kalması bunun Türk ün özünde olmadığını gösteriyor sosyolojik olarak zaten.


Böylece bu Kürtler tarafından kolayca milli bir propaganda aracına dönüştürüldü.Bu yapılırken,Yine Firdevs inin şehnamesinde geçen ,Fars kralı
Cemşid’i devirip tahta çıkan Dahhak ın zalimce uygulamalarına karşı ,Dahhak ın politikası ve bazı uygulamaları sonucu evlatlarını kaybeden Demirci Kave isimli halktan birisi demirden mızraklar yapıyor ve çocukları da kendisi gibi kurban edilen halkın çoğunluğunu etrafında toplayıp Dahhak a karşı isyan tertipleyerek liderlik edip onu öldürüyorlar,Yerine ise Cemşid in oğlu Feridun’u kral ilan ediyorlar.Bu sefer de Feridun un tahta çıkışını Mihrican bayramı olarak kutlamaya başlıyorlar.Bu bayramın güneş takviminde denk geldiği zaman ise sonbahar başlangıcıdır.

Kısaca,Demirci Kave’nin Nevruz’la alakası yoktur. Nevruz’la müjdelenen Cemşid’tir. Kave’nin olsa olsa Mihrican’la alakası vardır. Üstelik, yaşayıp yaşamadığı meçhul olan mitolojik karakter Kave’nin etnik kökeniyle ilgili ne bir bilgi kırıntısı, ne de emare bulunuyor. Aradan yaklaşık bin sene geçiyor,Nevruz ilk defa 1950’lerde Kuzey Irak’ta milli bayram olarak kutlanmaya başlanıyor. Demirci Kave, aniden Kürt oluveriyor, ismi değiştiriliyor, demirci Kawa haline getiriliyor. Nevruz ise güya Kürtçeleştiriliyor, Newroz’a dönüştürülüyor. Efsanedeki tarih eğiliyor bükülüyor, sonbaharın başlangıcı Mihrican yerine, baharın müjdecisi olan 21 Mart tercih ediliyor.Efsane, komple modifiye ediliyor. Türkiye,ırak,iran ve Suriye de saha çalışmaları da yapan Kürt tarih uzmanı Hollandalı antropolog Profesör Martin van Bruinessen de bu olgunun sosyo-siyasi yönünü doğrular.Bruinessen in bu araştırmasına karşıt bir araştırma veya bunu yalanlayan iddia ortaya atan bunu reddeden bir uzman da çıkmamıştır.


Nevruz da, Türkiye’de ilk defa, 1950’lerde, Kuzey Irak’tan Türkiye’ye okumaya gelen öğrencilerden öğreniliyor.Bunu Kürt tarihi araştırıcısı Naci Kutlay,tıp fakültesindeyken Ankara’da bir öğrenci evinde birkaç kişilik öğrenci topluluğu ile 1953 yılının 21 Martında kutlayıp Türk siyasi ve sosyal Literatürüne soktuklarını söylüyor. Bu iş bu kadar kolay oluyor yani,Kürt araştırıcı Kutlay’ın bu iddiasını yalan boş yada önemsiz bulabilirsiniz bu noktada ama asıl öne çıkan olgu, bizim üzerinde durduğumuz şey;yani nevruz un Türklerin özüne ve ruhuna işlememiş dış bir kültür yada gelenek olduğudur.Zaten bu böyle olmasaydı bir grup yada bir topluluk çıkıp bunu böyle kolayca sahiplenemezdi.Yok buna sahip çıkmadık başkası sahiplendi demekte bu noktada çok boş ve komik.Sen hem bunu onca Türk topluluğunda yada devletinde şunca zamandır var olduğunu söyleyeceksin hem de buna sahip olunamadığını söyleyeceksin.Hadi biz Türkler nevruza sahip çıkmadık diyelim,biz bunu yapmadıysak eğer buna bilimin sahip çıkması ve bunun böyle olduğunu bizzat bilimin söylemesi gerekirdi değil mi?

Ama bilimsel araştırmalarda nevruzun bir kere en başta Türk bayramı olmadığını ,aksine Türke etki edip Türk ün farslaştırıldığı bir dış bozucu sapkın gelenek olduğunu görüyoruz.Burada olay nevruz a sahip çıkmak değil,Nevruz un Türk ün öz bayramı olup olmadığını sorgulamak gerekiyor,Bunu sorgulayan var mı?nerdeyse hiç yok! Nevruz un aslında Türkleri Türk olmaktan çıkaran Türk ün farslaşıp Persleşmesine neden olan bir asimilasyon olabileceğine kimse ihtimal bile vermiyor.Halbuki gerçek bu.Müslüman olmakla Araplaştık diyenler fars milli gerici yobaz bayramı nevruza yapışmışlar bırakmıyor.Kimsenin de bu umrunda değil.Nevruz sadece İslama değil,Türklerin İslam öncesi hiçbir din, inanç gelenek ve kültürüne de uymuyor.


Diğer bir bakış açısı ise Zamanla Türkleştirme politikası sonucunda,Farsi yada kürt kökenli toplulukların Türkleşmesi babında kutladıkları nevruz un da bir Türk bayramı olarak görülmesidir. Burada en önemli görülen bilinen örnek şah İsmail dir.Şah İsmail kürt kökenli ve sunni iken ,Türkleşmiş ve Şiileşmiştir.Azerbaycan ın kurucusu olarak görülen şah İsmail in safevi devletinde nevruz resmi bir bayramdı.


 Nevruz gibi baharın gelişi doğanın uyanışı falan tohumların filizlenmesi,hayvanların yavrulaması,kuşların ötüşmesi,yumurtadan civciv çıkması,kozadan kelebek çıkması…vb.
Kadim insanlık tarihinde özellikle dinsel teolojide çoğu pagan putçu kabilelerde farklı şekillerde heyecan uyandırarak farklı şekillerde kutlanmıştır.Bu noktadan bakarsak eğer çok kurcalarsanız eğer Amerikan yerlilerinden Avustralyalı aborjhinlere ,Avrupalı paganlardan orta Asyalı Türklere, orta doğulu Perslerden Afrikalı yamyamlara ,uzak doğulu Korelilere kadar böyle baharın gelişi kışın bitişi çiçekler böcekler kuşlar,aşk ,üreme, sevişme…vb .heyecanına kapılıp bunu kutlama ve bayram haline getiren bir çok farklı kavim nevruzunu bulursunuz.

‘’Yok yaw bu bahar bayramı ilk baştan beri Türklerde vardı bu baharın gelişi çiçek böcek olayını ilk biz sevgi ve aşk kuşları olan Türkler buldu,bu nedenle nevruz Türk bayramıdır’’ derseniz bunun mantıken tarihen ve bilimsel anlamda hiçbir bağlılığı olmaz zaten!
  


Son olarak şu nevruza neden karşı olduğumuzu yazalım;Çünkü biz bilimsel Araştırmacı ve Türk milliyetperveriyiz,bizim öncü atalarımız asla ateşe tapınmıyordu ,farsi persi etkisine hiç girmediler ve belirtilen tarih dönem ve biçimde nevruz gibi bir saçma bayram yapacak bir yaşam ve inanç kültürleri de hiç olmadı ,hele ki baharın gelişini kutlamak kuzeyli öncü Türkler için çok saçma! Zaten orta asyanın yerleşik yaylacı Türklerinde ve o zaman ki Sassani pers farsilerin hakim olduğu bölgeye yakın yada komşu olmuş Türk topluluklarında yada kökeni oralı olup, zamanla Türkleşmiş lakin eski köklerini ve geleneklerini sürdürmüş olan topluluklarda nevruz daha etkili ve coşkulu kutlanıyor ,çünkü bu farsların kültürü ve nevruz Türk değil.Nevruz persi iranlıların Türkü farslaştırma olgusudur.Türklerin bu fars kültürünü bu farslaştırma asimilasyonunu bu ateşperest putçuluğu Türklere empoze edip yamamasını ,Türk uluslarının neredeyse tamamının hele de  21 martta bir de coşkuyla asırladır kutlaması utanç vericidir.

Orta asyanın gerçek sahibi,Dünyaya gerçek anlamda hükmedebilmiş ve bunu yine başarabilecek tek halk Türkler olması gerekirken bugün bu Türkler eski ateşperest putperest fars pers dini bayramını kutlayıp ateşin üstünden maymunlar gibi atlayıp Bizim şerefli atalarımızı başbuğlarımıza karşı utanmadan saygısızlık yapıp Türk ün adını ve şanını rezil ediyorlar.Sonra Türkler neden bir olmuyor?,Türkler neden dünyayı yönetemiyor?,Türkler neden kendi ana yurdunda misafir durumuna düşüyor? İşte bundan, bu özenticilik bu kolpalık yüzünden işte! Gerçekten bu çok trajikomik,yahu bariz özeneceksen ,ısrarla fanatikçe yapışıp devam edeceksen eğer ,o halde Türk olmayanların Türke faydalı olabilecek şeylerine özenin bari,asırlar öncesinden kalma,ilkel,sapık,putperest,geri kalmış,faydasız,boş,eski pers fars adetlerine özenmeyin.Resmen komedi bu nevruz yobazlığı.


KÜNYE
Tür;Deneme,Makale,Teori
İçerik;Kültür,Tarih,bilim
Kaynak;Araştırmalarım
Dönem;Eylül 2019
Güncelleme; Yok

15 Temmuz 2019 Pazartesi

graveROCK-Ölüler- Rocker's dead

graveROCK - ÖLÜLER - ROCKER'S DEAD




Bon Scott -Ac/Dc- (09.06.1946-20.02.1980)


Ac/Dc grubunun malzemelerini taşıyan kamyonun şöförlüğünü yaparken sesinin kalitesi fark edilerek grubun vokalisti olan Scott grubun rock dünyasında yer edinmesinde de önemli bir yere sahip olmuştur.Highway To Hell albümü Scott'ın AC/DC ile yaptığı ilk ve son albüm oldu.33 yaşında bir gece aşırı alkol aldıktan sonra arkadaşının arabasında sızdı ve onu bulduklarında ölmüştü.Ölüm nedeni ise kendi kusmuğunda boğulmasıydı.Ölümü kayıtlara kaza olarak geçti. Ölümünden sonra, Brian Johnson ile yoluna devam etme kararı alan Ac/Dc’nin Brain ile çıkardıkları ilk albümü olan Back in Black’te yer alan ‘Have a Drink on Me’ şarkısı Bon Scott adına ihtaf edilmiştir.

Brian Jones -Rolling Stones- (26.02.1942-03.07.1996)


Lewis Brian Hopkins Jones, The Rolling Stones grubunun kurucu üyesi ve İngiliz rock müzisyeni. Brian, blues gitaristi olmasının etkisiyle grubun yükselişinde önemli bir paya sahiptir.Zamanla Grubun Rock'n Roll tarzına hızla kaymasıyla Brian o ilk dönemlerdeki etkisini kaybedip ,Mick Jagger ve Keith Richards’ın gölgesinde kaldı ve 1969 yılında gruptan ayrılarak yerini Mick Taylor’a bıraktı.

Rolling Stones tekrar kurulduğu zamanlarda Brian'ın içine düştüğü uyuşturucu bağımlılığı onun turlara çıkmasına ve kayıtlara katılmasına iyiden iyiye engel olacak bir seviyeye gelmişti artık.Grupta Jagger'in liderlik rolü üstlenmesi,birde üstüne Richard'ın Brian'ın kız arkadaşına asılması tansiyonları iyice yükseltmişti.Brian,Haziran 96'da grubu terk ettikten 1 ay sonra Hartfield İngilterede'ki çiftlik evinin yüzme havuzunda ölü bulundu.Resmi açıklamalara göre 27 yaşında bir kazaya kurban gitmişti.Böylece 27 yaşında ölen Rockerler silsilesinin başlangıcını oluşturdu.Esrarengiz ölümü üzerine kitaplar bile yazıldı;biri Laura Jackson tarafından yazılan 'Golden Stone-The Untold Life and Death of Brian Jones' diğeri ise Geoffery Giuliano'nın "Paint It Black-The Morder Of Brian Jones"adlı kitabı.Uzun bi süre sonra Brian'ın kız arkadaşı Anna Wohkin'de "Murder of Brian Jones"adlı kitabı yazdı.Anna'ya göre Brian tahmin edilenin aksine uyuşturucu veya alkolden ölmedi,çünkü o zamanlar bunları kullanmayı bırakmıştı ve şüpheli olarak Brian'ın çiftliğinde çalışmış Frank Thorogood'u gösterdi.Ona göre Frank,Brian'ın para için öldürülmüş olabilirdi.Polis araştırmayı tekrar başlattı ama ne yazık ki kayda değer birşey bulunamadı

Clifford Lee Burton -Metallica- (10.02.1962-27.09.1986)


Metallica'dan önce Trauma ve Flotsam&Jetsam'da çalan unutulmayacak bir müzisyendi.Metallica'nın emin adımlarla yürüdüğü yollarda hep izleri vardı.The Justice Tour için İsveç'e giderken buzlu yolda trafik kazası sonucu turne otobüsünün camından fırlayarak öldü.Trajik Ölümü Grupta büyük üzüntüye yol açtı ve yerinin hiç dolmadığı söylendi.Kendi kuralları olan,bass gitarı penasız çalan,diğer Metallica elemanlarından farklı daha geleneksel bir heavy metal tarzına sahip biriydi,kurşun yerine bıçak atan bir silah icat etmeyi istedi hep.Anısına ‘To Live Is To Die’ şarkısı yazıldı. Grup tarafından özümsenen Burton,Metalica grubu üyeleri yerine gelen basçıların hep onunla kıyaslanmasına sebep oldu.Bu durum Metal aleminin en dikkate değer basçılarından biri olan Jason Newsted in sürekli dışlanıp gruptan ayrılmasına bile neden olmuştur.Neredeyse tüm Metallica konserlerinde,Kirk Hammet tarafından anısına,bir gitar klasiği olan Goin Down'ın küçük bir pasajı çalınır.

Criss Olivia -Savatage-  (03.04.1963-17.11.1993)


 1978'de Florida'da Jon(vokal)ve Criss(gitar) kardeşler tarafından Avatar adında kurulan grup sonra adını Savatage olarak değiştirdi.Judas Priest ve Iron Maıden tarzında müzik yapan grubun tarzı;dramatik ve kompleks müziğin operatik konsepte buluştuğu melodik hard rock olarak tanımlayabiliriz.Rock metal dünyasında bilinen ama hak ettiği değeri tam bulamayan gitaristlerin başında gelen Criss çelik pena kullanmasıyla ünlüdür.1993'de Criss ve karısı Dawn Floida'daki Livestock Müzik Festivaline giderken,sarhoş bir sürücünün neden olduğu araba kazasında,Criss 30 yaşında öldü.Criss'in daha önce çıkarmayı planladığı Tac Mahal adlı solo proje John tarafından tamamlandı.Mezarı Florida'nn Palm limanında bulunuyor.Criss'in yerine Testament'in eski gitaristi Alex Skolnick geçti.Bu olaydan sonra John bir süre vokal yapmadı.Vicious Rumors, Word of Mouth albümündeki Thunder and Tain adlı parçayı Criss Oliva'ya adıyor.Lakin grubun vokalisti Carl Albert de bir araba kazası geçirerek 1995 te hayatını kaybetmiştir.

Chuck Schuldiner -Death- (13.05.1967-13.12.2001) 



Death Metal türünün isim babası ve efsanevi grup Death'in hem vokali hem de gitaristiydi.1999'da beyninde bir tümör olduğu teşhis edildi,2000’de birdizi operasyon geçirdi ve düzeldi derken ileriki aylarda Chuck'ın durumu yine kötüleşti ve 34 yaşında öldü.Müzik kariyeri 1983'ün sonlarında Mantas'a gitarist olmasıyla başladı,1983'de 16 yaşındayken Death'i kurdu ama 1987'ye kadar ilk albümleri Scream Bloody Gore yayınlanmadı.Chuck,bir gitarist olarak yazdığı keskin rifler ve Rob Halford'san esinlenerek yarattığı güçlü scream vokalleriyle extreme death metalin en yukarılarına taşıdı Death'i.90ların sonuna doğru Control Denied adlı yan projesiyle de uğraştı.Her şeyden önce profesyonel bir müzisyen,usta bir besteci ve underground bir efsane olarak kaldı hafızalarda.Chuck'ı Anma Geceleri hala devam etmekte.

Cozy Powell -Black Sabbath- (29.12.1947-05.04.1998)


Davulcu Cozy(Colin) Cozy Powell, İngiliz baterist. Asıl adı Colin Flooks olmasına rağmen adını caz davulcusu olan Cozy Cole'dan esinlenerek Cozy Powell olarak kullanmıştır. 1998'de 50 yaşındayken İngiltere'de bi trafik kazasında aldığı ağır yaralardan dolayı öldü.Rainbow,Black Sabbath,Jeff Beck,Geneva,The Who's Roger Daltrey,Gary Moore,Queen's Brian May,Whitesnake,Michael Schenker,Peter Green,Lake and Powell gibi büyük gruplarda ve kendi projesi Cozy Powell's Hammer'da davul çaldı."Best of Cozy Powell"adı atında Cozy'nin 3 solo projesini yayınlandı 


Dead (Per Yngve Ohlin) -Mayhem- (16.02.1969-08.04.1991)


Mayhem'in ilk kadro değişimi efsane vokalist Dead'in,Morbid(sadece December Moon adlı demoda yer aldı)grubundan ayrılıp Mayhem'de Messiah'ın yerine geçmesiyle oldu.1991'de çıktıkları Almanya turunda Mayhem en extreme sahnesinde konser veriyordu.Dead sahnede jilet ve kesici aletlerle kendini keserken,domuz kafaları havada uçuşuyordu.Bu turun bitiminden kısa süre sonra Dead,Euronymous'un dağ evinde tüfekle kendini vurdu.Çok az konuşan,kendi içine kapanık ve melankolinin dibine vurmuş biriydi.Bu dünyaya ait olmadığını düşünürdü.Konserler Dead'le birlikte ölümcül bir hava kazanmıştı;konserlere getirdiği ölü kuzgunu ile parçalara"ölümün nefesini koklayın"diyerek başlardı.Euronymous dükkanında cesedini bulduğunda fotoğraflarını çekti ve daha sonra albüm kapaklarında kullandı..Geriye ironik bir not bırakmıştı"Excuse all the blood".1992'de Mayhem"Live in Leipzing"adlı resmi live albümü Dead'in anısına yayınladı,kapakta ise"Died By His Own Hands"yazıyordu.

Çok genç yaşta intihar eden Dead ,black metal dünyasında rol model karakter ve müzisyen olarak efsaneleşmiştir.Kendi eseri olan ‘Freezing Moon’ şarkısı da kült bir black metal örneğidir.En çok anılan ve tartışmaların yapıldığı Dead in intiharında , katıldığı Mayhem grubunun kurucusu olan Euronymous,çoğu kez dolaylı nedenlerden etkisi olduğu nedeniyle suçlanmıştır.

Dimebag Darrel -Pantera- (20.08.1966-08.09.2004)


Damageplan ve Pantera'nın gitaristi 38 yaşında Ohio'da bir gece klubündeki Damageplan konserinde vurularak öldürüldü.Bir country bestecisi olan Jerry Abbot'un oğlu olan Dimebag,En başta bateriye yöneldi lakin bateride fazla iyi olmadığını düşündü ve gitara merak salarak Texas'taki stüdyolarında çalışan blues gitaristlerden etkilendi.16 yaşında katılmaya başladığı gitar yarışmalarında sonunda men edildi,çünkü katıldıklarının hepsini kazanıyordu.Rebel Meets Rebel adı altında country müzisyeni David Allan Coe ile çalışmalarda bulundu ve Casoline adlı yan projesiyle uğraştı.1981 de bateride sayılı yetenekler arasında gösterilen kjardeşi Vinnie Paul ile birlikte efsaneci Pantera grubunu kurdu ve rock metal tarihine geçti.Guitar World adlı bir dergide yazdığı teknik yazılar "Riffer Madness"adlı bir kitapta toplandı.Metal camiasında sağlam yere sahip bir gitaristti,öldükten sonra pek çok müzisyen onun adına demeçler verdi.Black Lebel Society'nin Mafia albümünden In This River parçası ölümünden sonra yakın arkadaşı Zakk Wylde tarafından Dimebag'e adandı.

Einar Andre Frederiksen -Funeral- (04.06.1973-10.02.2003)


Funeral adlı Norveçli funeral/doom grubunun basçısı ve bestecisi Şubat 2003'de intihar etti.Einar'ın ölümüyle büyük bir üzüntüye kapılan grup yeni basçı aramak yerine her şeyi dondurdu. Funeral doom olayını sadece müziğine işlemeyen aynı zamanda bunun psikolojisini tamamiyle gerçek hayatına yansıtan Einar Manik depresifti ve vücuduna defalarca faça jilet ve bıçak yaraları kazırdı hatta vücudunda façalardan yer kalmamıştı ,onun bu kesiklerle dolu vücudunun bir resmi mektup arkadaşı oldukları söylenen Abyssic Hate'in Suicidal Emotions albümünün kapağını oluşturmaktadır. Ölümünden yaklaşık 1 yıl sonra çıkan fallen albümü A Tragedy's Bitter End kendisine adanmıştır. Ayrıca Funeral'ın From These Wounds albümünün ismi de Einar'ın şiirlerinden alınmıştır.

Eric Carr -Kiss- (12.06.1950- 24.10.1991)


Gerçek adı Paul Caravello olan Eric,müziği bırakmayı düşündüğünde,geceleri Flasher adlı bir rock cover grubunda davul çalıp,gündüzleri ise soba tamiri yapıyordu.Bir arkadaşı Kiss grubunun davulcu değişikliğini Paul'a haber verdi ve Paul bir demo ve foto ile gruba katılmak için başvurdu.Yeteneğine hayran kalındı ve Paul artık Eric Carr olarak bilinmeye başladı.Devasa bir bateri seti ile Grubun tarzını daha hızlı ve sert hale getiren Eric'in kötüye giden sağlığı nedeniyle Kiss’in 1991'deki yeni albüm çalışmaları ertelendi,daha sonra çok nadir görülen kalp kanseri olduğu açıklandı ve 41 yaşında öldü. 

Euronymous (Qystein Aarseth) -Mayhem- (22.03.1968-10.08.1993)


Kariyerine 1986'da çıkardıkları Pure Fucking Armageddon albümüyle başlayan Mayhem,2.kuşak Black Metalin öncüsü olup,Black Metal Mafia olarak bilinen ‘True Norwegian Black Metal Hareketi’ ile tarihe geçmiş inanılmaz bir gruptur.Euronymous,1991'de Oslo'da bugün artık bir nevi black metal müzesi haline gelmiş olan Helvete(cehennem)adlı bir plak dükkanı açmıştı,Deathlike Silence adında da sadece şeytani müzikler yapan underground gruplarla ilgilenen küçük bir şirketi vardı ve Mayhem,Darkthrone,Emperor ve Burzum'dan oluşan The Black Circle'ın kurucusuydu.Bu gruplar Black Circle'ın dış kısmını,fanlar ve gruba katılmak isteyen Black Metal grupları ise iç kısmını oluşturuyordu.Black Circle'ın hristiyan kliseleri yakma,İngiltere,İsveç ve Finlandiyalı grupları tehdit etmek,uyuşturucu,darp,toplum huzurunu bozmak ve hatta cinayet gibi olaylara adı karışmıştır.
Euronymous için ölüm bulutları, dead in intiharı sonrasında onu sürekli aşağılayıp akabinde intiharı sonrasında da dağılmış kafatasının resimlerini çekip parçalarını yakın arkadaşlarına dağıtmasına tepki gösteren Mayhem Basçısı Necrobutcher in yerine gruba yeni basçı olarak The Count Grishnack (Varg Vikernes)'ın katılmasıyla toplanmaya başladı.Varg’ın dead ve Necrobutcher gibi ağırbaşlı olmaması asi ve dikkafalı karakteri ortamda kral gibi davranan Euronymous ile Varg arasında bir güç ve iktidar savaşına dönüşmeye başladı,Ayrıca Varg’ın muhteşem bir müzik yeteneğine sahip olması ile tek başına kurup götürdüğü Burzum un gittikçe hayran sayısını arttırması Euronymous ve Mayhemi gölgede bırakmaya başladı ,bu Vrag ile Euronymous arasında şiddeti gittikçe artan bir rekabete yol açtı.Varg ın da Black Circle'da yapılanları arkadaşlarına anlatması ve Euronymous u hedef göstermesi ile çıkan söylentilerle kopmalar başladı.Euronymous bundan hiç hoşlanmadı ve The Count ile sözlü kavgalar başladı.Bu sırada Burzum'un Deathlike Silence'dan bir türlü çıkamayan albümü de kavgayı iyice körükledi.Trajik son 9 Ağustos'a denk geldi,Varg Vikernes,Euronymous'un evine gelerek kontrat hakkında konuşmak için içeri girdi.Black Circle,kontrat ve Lisa adlı hatun kişi hakkında başlayan alevli tartışmalar Varg'ın Euronymous u 23 yerinden bıçaklamasıyla ve bıçağı kafasına saplayıp öldürmesiyle son buldu. Euronymous mezarı boylarken ,Varg o zamana dek norveçteki en ağır ceza olan 23 yıl müebbet hapse mahkum oldu.Varg ,hapishanede ve sonrasında bugün kısmen müzik çalışmalarına devam ederken, bu olay ve kişiler black metal dünyasında hala en çok konuşulan ve tartışılan olgular olmaya devam ediyor.Tüm bu yaşananlar ,hem ünlü metal belgeselleri 'Metal;A Headbang Journey' ile 'Until the Light Take Us ' a ,hem  de son olarak 2019 yapımı 'Lord of Chaos' adlı filme konu oldu.

Jim Morrison -The Doors- (08.12.1943-03.06.1971)


Doors'un vokalisti ve söz yazarı olan Jim,tam bir psychedelic rocker ve şairane bir sanatçıydı.Kaliforniya'nın Bohem yeraltı dünyasından Nietzsche'ye kadar herşeyi müziğine adapte etmeye çalışmıştır.Ayrıca döneminin en aşırı uç sanatçılarından biriydi,sansasyonel şarkı sözleri ve sahne performansları nedeniyle sahnedeyken polis tarafından göz altına alınmıştır.Bu yaşam tarzı sonucunda Jim'in alkol ve uyuşturucu problemleri fazla sorun olmaya başlamıştı.Bir barda çektiği saf kokainden öldüğü söylense de resmi açıklama evinin banyosunda kalp krizinden öldüğüdür.(Doors filmindede aynen canlandırıldığı üzere).Lakin cesedine otopsi yapılmadığı ve kalp krizi teşhisini koyan doktorun isminin tıp listesinde bulunamasından dolayı ölüm biçimi hala tartışmalıdır.27 yaşında vefat ederek ‘27ler klübü’ne dahil olan Jim’in resmi ölüm nedeni; alkolün kalbini tahrip etmesi ve ani ısı değişiminden kalbinin durmasıydı.Viskiye düşkünlüğüyle bilinen Jim'in ölüm yıldönümlerinde hayranları tarafından mezarına viski dökülmektedir.Mezarı,Oscar Wilde,Chopin,Proust ve Jean-Paul Sartre'ın da mezarlarının bulunduğu Fransız Pere Lachaise'de. 

John Bonham-Led Zeppelin- (31.05.1947-25.09.1980)


İlk grubu Terry Webb and the Spiders'dı,sonra Crawling King Snakes,Robert Planet'le birlikte A Way of Life'da ve en sonunda Led Zepplin'de davulları çaldı.Arkadaşının evinde sayısız alkol aldı,bu sırada eroinden uzak durmak için ilaçta kullanıyordu.Yüzükoyun uyuya kaldı ve kendi kusmuğunda boğularak öldü.Canlı performanslarında en çok sevdiği şey davul çalarken bir yandan alabildiğine yüksek sesle bağırmaktı,bununla ekstra bir üstünlük sağladığını düşünüyordu. Konserlerde 1,5 saate varan davul soloları ile ünlenen ‘’Bonzo’’ lakaplı Bonham, çoğu kişi tarafından dünyanın en iyi bateristi olarak kabul edilir.Onun ölümünden sonra Led Zeppelin grubu da tarihe karıştı.

Freddie Mercury-Queen- (05.09.1946-24.11.1991)


Rock Metal dünyasında efsane olan Queen grubunun kurucusu ve bel kemiği olan ,unutulmaz Özgün ve güçlü vokalist aynı zamanda şarkı yazarı olan ,parlak sahne şovları ile adından çokça söz ettiren,döneminde ve sonrasında bir çok müzsiyenin ve grubun da örnek rol model olarak aldığı Freddie Mercury(Faroukh Bulsara),özel yaşamı ile de sürekli göz önünde olmuş ve hızla bozulan sağlığıyla ilgili çıkan söylentilerden sonra 91'de aids olduğunu açıkladı ve 48 saat sonra 45 yaşında bronşit zatüreden dolayı öldü.Zaman zaman operatik tanımlanan vokali,güçlü armoni unsurları bulunan besteleri ve vokal düzenlemeleri ve komplex melodileriyle hafızalarda yer etti.

Ronnie James Dio -Dio - (10.07.1942 – 16.05.2010)


Rock metal dünyasının Efsanevi clean vokali olan Ronnie ,Black Sabbath Deep Purple ve Rainbow gibi gruplarda yer aldı Dio grubunun da kurucusu oldu.Bir çok muhteşem şarkıya ,benzersiz ses tonu ile imza atan Ronnie,Metal dünyasındaki ünlü devil horns el hareketinin de mimarıdır.Uzun ve efsanevi müzik kariyeri boyunca bir çok unutulmaz grup ,şarkı ,albüm ve konser performansına imza atan ,asıl adı Ronald James Padavona olan İtalyan asıllı sanatçı ,15 yaşından itibaren 2009 yılına dek şarkı söylemeye, albüm çıkarmaya ve konserler vermeye devam etmiş,Ağustos 2009 daki son canlı performansını grubu Heaven & Hell ile New Jersey’de sergileyen Ronnie’ye bundan 2 ay sonra kanser teşhis kondu ve 2010 yılında da mide kanserine yenik düşerek 68 yaşında bir rock efsanesi olarak zirvedeyken hayata gözlerini yumdu.

Lemmy Kilmister –Motörhead- (24.12.1945- 28.12.2015)


Gerçek ismi Ian Frazer Willis olan ve kurduğu Motörhead grubu ile Rock müziği agresifleştirip sertleştirerek Heavy metal in babaları arasında yer alan İngiliz asıllı rock metal duayeni. Kendine has kirli ve boğuk gırtlak vokaliyle heavy metal in dev ismi haline gelmiştir.Ayrıca,RickenBacker onun adına özel olarak 4004 LK gitar modelini geliştirmiştir.Lemmy,O günden beri her konserini ve albümünü bu gitar ile yaptı.
Bir çok sanatçı ve gruba ilham olmuş ve şarkılarını vermiştir.Bir çok şarkısı da defalarca coverlenen Lemmy,Gençliğinden beri çok ilerlemiş yaşına rağmen Sansasyonlarla dolu hızlı yaşamı ile kumar,alkol ve madde bağımlılığı ile özellikle de yoğun sigara kullanımı ile biliniyordu.Bir çok albüm ve konsere imza atan ,yapımcılık yapıp,filmlerde de oynayan Lemmy kilmister,70. yaş gününden 2 gün sonra artık son evresine gelmiş bir kanser hastası olduğunu öğrendi.Son birkaç günü ailesi ile geçirdikten sonra yaşamını yitirdi.

Kurt Donald Cobain -Nirvana- (20.02.1967 – 05.04.1994)


Kopuk şarkı sözleri,riffleri,gitarları yere vurup kırdığı sahne performansları,tipi,sesi,giyim tarzı,sansasyonel hayatı ile bir çok kişinin rol modeli ve ilham kaynağı olan unutulmaz rock Sanatçısı Kurt Cobain,Kurucusu olduğu Grunge Rock Grubu Nirvana ile rock efsaneleri arasında yerini almıştır.Çok küçük yaşta boşanıp dağılan bir ailede büyüyen Cobain hassas bir psikolojik yapıya sahipti,kendini sırf müziğe veren ,hep içe dönük,asosyal,depresif olan ve çoğu zaman mutlu görünmeyen Cobain buna rağmen çoğu şarkısını yazdığı ve ayakta tuttuğu Nirvana grubu ile kısa sürede dikkat çekip şöhret başarı ve zenginliğe ulaştı.Lakin hassas yapısı bu yaşamı kaldıramadı ,problemli ergenlik döneminde lisede alıştığı uyuşturucu,bu şaaşalı hayatında daha çok ön planda olmaya başladı ve gittikçe dozajı arttı.Bu dönemde ağır depresyon tedavisi ve ilaçlar almaya başladı ,kariyerine odaklanamadı .Bu durum Nirvana nın başarısını olumsuz yönde etkilerken ,sansasyonel bir evlilik yaptığı ünlü grunge grubu Hole ‘un solisti Courtney love ile birlikteyken ve 1 kız çocuğu olmasından kısa bir süre sonra evinde yalnız başına uyuşturucu alıp bir intihar notu bırakarak ağzına dayadığı av tüfeği ile intihar etmiştir.İntiharından sonra özellikle intihar notundaki yazının kendisine değil de eşi Courtney in el yazısına benzediği iddiası üzerinden öldürüldüğüne dair söylentiler yayıldı ama itibar bulmadı.Ölüm yaşı itibariyle ‘27liler klübü’ nün en önemli ve ünlü üyesi durumundadır.Converse ayakkabılar ile özdeşlenen Cobain bugünde rock metal dünyasında unutulmayan bir efsane konumunda.

Quorthon -Bathory-  (17.02.1966- 03.06.2004)


Gerçek ismi Thomas Börje Forsberg olan ve Bathory grubunun Kurucusu ,beyni ve tek elemanı olan Quorthon bir sabah dairesinde ölü bulundu.Ölüm nedeni kalp kriziydi ve daha 38 yaşındaydı.Önceleri daha hızlı black metal yaparken "Blood Fire Death albümüyle müziği daha çok epik/nordik öğeler içermeye başladı.20yıllık kariyeri boyunca 14 albüm yaptı ve tamamını kendi yazıp çizip çaldığı şarkıları milyonlarca sattı ama Bathory'nin popülerliğine rağmen,Quothon sansasyonlara girmeyen mütevazi yaşamıyla daha çok bir anti-rock star profili çizdi,Pek çok rock- metal grubuna hem tavırları hemde müziğiyle esin kaynağı oldu.

Cem Karaca – Apaşlar - (05.05.1945-08.02.2004)



Muhtar Cem Karaca, Türk rock müziği sanatçısı, Vokalist,besteci, tiyatrocu ve sinema oyuncusu. Apaşlar,Kardaşlar,Moğollar ve Dervişan gibi gruplarla Anadolu rock türünün kurucularındandır. Birçok grupla çalışmış, kurucu ve yöneticisi olmuş, güçlü bir rock kültürü oluşturulmasının öncülerden olmuştur.

Müziğe ailesinini karşı çıkmasına rağmen yönelmiş ve zor bir süreç yaşamıştı.Keza yapmak istediği tarz ülkede bilinmeyen ve pek dinleyicisi de olmayan bir tarzdı.İlk başta Apaşlar grubuyla semfonik rock tarzı müzik yaparken ,daha sonra ülkede siyasi gündemin artmasıyla siyasi söylemler barındıran bir yol seçmek istemesi üzerine Kardaşlar grubuna yöneldi.Moğollar grubunda da bu yolu kısmen izleyen Karaca,Dönemin baskıcı ve darbeci zihniyetinin hışmına uğradı,şarkıları yasaklandı ,yargılandı ve ülkeden sürüldü.Almanyaya gitti bir dönem dervişan grubuyla devam etti daha sonra solo çalışmalara yöneldi.
Daha sonra sürgün yasağının kaldırılmasıyla ülkesine döndü.Bu noktada türlü eklleştirilere maruz kalan sanatçı bunların hepsine göğüs gerdi ve sallamadı,Bu noktada da solo kariyerine yönelerek Türk rock ve Anadolu Rock un efsanesi olduğunu kanıtladı.

Hayatı büyük başarılarla ve büyük zorluklarla geçen Cem karaca ,gerçek bir Rock sanatçısı ve gerçek bir rockerdi.Şubat 2004 te bir sabah Solunum yetmezliği sonucu kalp krizi geçirdi kaldırıldığı hastane de hayatını kaybetti.

Ölümünden 1 yıl sonra Onun anısına ,Farklı tarzlardaki bazı sanatçı ve şarkıcıların toplanıp şarkılarını coverledikleri “Mutlaka Yavrum” albümü yayınlandı.Albümde Cem Karaca’nın söylediği, ancak daha önce yayınlanmamış bir İngilizce şarkı da yer aldı.

Randy Rhoads –Quiet Riot- (06.12.1956-19.03.1982)


Randall William Rhoads, Amerikalı rock müzisyeni, besteci ve gitarist. Rhoads, Heavy Metal dünyasında, Blues ve Hard Rock tekniklerinin yanında gitar sololarına barok çağı klasik müziği katan ilk gitaristlerdendir. Metal grubu Quiet Riot kurucusu,bunun dışında Ozyy Ozbourne ile yaptığı albümler ve konserler ile iyice tanınmıştır.Jackson model elektrogitarlara ilham kaynağı olmuş ve en yaygın modeline ismini vermiştir.

Gitar tekniklerinde çığır açan,Hep pozitif işlere imza atan,uyuşturucu alkol..vb kötü alışkanlıkları bulunmayan, temiz ve mütevazi bir hayatı olan Randy,1982'de 26 yaşında ,sanatının doruğundayken, Ozzy ozbourne ile turnedeyken,tur otobüsün klimasının tamiri için durduklarında,otobüs şöförünün aynı zamanda pilot olduğunu söylemesi ve yakındaki uçak pistinde uçma deneyimi için Randy i ikna etmesi akabinde ,kokain kullandığı otopside tespit edilen pilotun yanlış hamlesi üzerine yaşanan feci bir uçak kazasında parçalanarak hayatını kaybetti. Quiet Riot grubu, Randy Rhoads'un ölümü üzerine ona thunderbird şarkısını ithaf etti.

Layne Staley -Alice In Chains- (22.08.1967- 05.04.2002)


Layne Staley, benzersiz duygulu ses tonu eşliğindeki vokali yanı sıra muhteşem şarkılar yazarak grunge fırtınasının estiği 90 larda kurucusu olduğu Alice in Chains grubunu uluslararası bir başarıya ulaştırdı.

Kırılgan ve melankolik tarzıyla rock dünyasında unutulmaz bir yer edinen Type of Negative grubunun her şeyi olan Staley’de hızlı gelen başarı, ün ve zenginliği kaldıramadı,gençliklerinin ilk dönemlerinden beri hayatında olan uyuşturucu işte bu dönemde dozunu iyice arttırdı ve kız arkadaşı aşırı doz uyuşturucudan vefat edince Staley de yavaş yavaş bu yola girmişti.90 lar bitmiş 2000 lerin başında grunge tarz artık hızla etkisini kaybederken,Cobain in intiharı ile Nirvana nında etkisini kaybettiği bu dönemde herkesin gözü Alice in Cahins in üzerindeyken Layne Staley önce suskunluğa gömülmüş akabinde bir süre sonra da ortadan kaybolmuştu.Yaklaşık 15 gün kendisinden haber alınamayınca,bir ihbar neticesinde , aramalar başladı ve Seattle deki evinde ölü olarak bulundu.Ölümünün üzerinden çok zaman geçtiği için cesedi bozulmuş ve kesin ölüm nedeni saptanamamıştır.Cesedinin etrafında şırınga,kase..vb. bulunmasından ötürü yüksek doz uyuşturucudan öldüğü tahmini açıklaması yapılmıştır.Jerry Cantrell solo albümü Degradation Trip i ona ithaf etti. Ardından Eddie Vedder, Zakk Wylde, Cold ve Staind grupları da Layne Staley‘i anmak için şarkılar yaptı.

Peter Steele –Type O’Negative- (04.01.1962- 14.04.2010)


Peter Steele olarak bilinen Petrus Thomas Ratajczyk, Gotik metal grubu Type O Negative'in baş vokalisti, basçısı ve bestecisiydi. Type O’Negative kurulmadan önce, metal grubu Fallout ve thrash grubu Carnivore'u ortaya çıkarmıştır.Önceki dönemlerde olabildiğince sansasyonel sıra dışı tarzı ile şiddet ve nefret söylemi barındıran saldırgan şarkı sözleri ve müziğiyle kendini ortaya koyan Peter Steele ,Type O’Negative grubuyla birlikte hızlı bir değişimle birlikte dönemin havasına uyarak ,gotik ve daha soft ve yumuşak romantik bir tarza büründü.Steele nin benzersiz vokali de bu tarzla uyumlu olunca kısa sürede tanındı ve başarılı oldu.
Peter Steele 2 metrelik boyu ve kaslı yapısı ile bütünleşen vampirimsi soğuk karizması ile dikkat çekti.Bu fiziksel görüntüsü yer yer müziğinin önüne geçti ve magazin dünyasında yer alıp hayran kitlesi edindi.
Lakin Peter Steele yaşının ilerlemesi ile birlikte fiziksel görüntüsünün yanı sıra müzikal kariyerini de yavaş yavaş kaybetti,müzik ve magazin piyasalarından iyice uzaklaşan,kendisini unutturan ve eski şarkıları ile hatırlanan Steele nin orta yaşlarda kalp krizi ile gelen ani ölüm haberi bir çok kişide kötü sürpriz ve beklenmedik şok etkisi yaptı.

Mitch Lucker – Suicide Silence- (20.10.1984 – 01.11.2012)



Önemli ve bilinen Deathcore metal grubu Suicide Silence nin suratı hariç neredeyse tüm vücudu dövmelerle kaplı,yırtıcı çığlıklara sahip ekstrem vokalisti Mitch Luker.

Sahnede ne kadar sert biri olarak görünse de gerçek hayatında mütevazi ve yumuşak bir kişiliğe sahipti.Evli ve 1 bebek sahibi olan Luker,2012 de Harley davidson motosikleti ile yaptığı kaza sonucu genç yaşta hayatını kaybetti.Onun ölümünden Sonra Suicide Silence grubu yeni Vokalistiyle eski havasını yakalayamadı.

Scott Weiland  –Velvet Revolver- ( 27.10.1967-03.12.2015)


Stone Temple Pilots ve Velvet Revolver gibi grupların kurucusu olan,ilerlemiş yaşına rağmen karizması sahne şovları ,yaşamı ve müzikal yeteneği ile her daim ön planda olan rock star.

Yine boşanmış bir ailenin çocuğu olarak ortada kalan Scott ,gençliğinde içe dönük ve sessiz bir çocuktu bu nedenle daha da zor günler geçirdi ve hatta gittiği lisede şiddet ve tecavüze dahi uğradı ve bu okuldan ayrıldı.Bu noktadan sonra sertleşen ve asileşen Scott,başka bir liseye giderken hırsını ve enerjisini müziğe yöneltti ve gitaristleri takip etmeye başladı.Böylece bağlantılar sağlayarak rock dünyasına adım attı ve Stone temple pilots grubunu kurarak daha ilk albümden itibaren türlü başarılara imza attı.Bu noktada ün ve başarının ağırlığı ile uyuşturucuya iyice kapıldı ve bunu hayatının her alanına yaydı.Bu noktada bir evlilik te yapan Scott,sonunda bir uyuşturucu partisi baskınında yakalandı ve hapse girdi.Tedavi için hapisten çıkan Scott uyuşturucudan kopamadı,1998 de aşırı doz uyuşturucudan komaya girdi ve son anda hastaneye götürülerek ölümden döndü.Buna rağmen grubuyla başarılı albümler ve konserler vermeye devam etti.Uyuşturucuyu ise bırakamadı ,uyuşturucu ve alkol nedeniyle eşine şiddet uygulamaktan ve kusurlu trafik kazasından tekrar hapse girdi.Bu noktada kariyeri düşüşe geçen Scott un grubu Stone Temple Pilots dağıldı, fakat o bu sefer de Velvet Revolver grubunu kurarak tekrar başarıyı yakaladı.Lakin uyuşturucu alkol ve sosyal yaşamındaki kuralsız davranışları başını tekrar yasalarla belaya soktu ve gruptan kovuldu.Sonrasında Stone Temple Pilots u tekrar dirilten ve başarı sağlayan Scott yine kuralsız ve sansasyonel yaşamı ile buradan da kovularak bu sefer de solo albümlere başladı.

Scott,Bunca sıkıntı ,kötü alışkanlık ve düşüşlere rağmen,her defasında  tekrar ayağa kalkıp başarılı işler yapmaya ve ödüller almaya devam ederek yeteneğinin ne kadar büyük olduğunu kanıtladı hep.En sonunda sakinliği seçtiği bir noktada solo kariyerini sürdürmek için kurduğu Wildabouts grubuyla çıktığı bir turnede bir sabah tur otobüsünde ölü bulundu.Ölüm sebebi kalp krizi olarak açıklansa da bu krizin aşırı doz aşımından olduğu iddiası hala gündemdedir.

Chester Benington – Linkin Park- (20.03.1976 – 20.07.2017)


Dövmeleri,küpesi ve gözlüğü ile tezat ve İlginç görüntüsü yanı sıra nu metal grubu Linkin Park ın kurucusu ve grubu şarkılarıyla zirveye çıkartıp rock alemine tanıtan bir çok fana sahip olmasını sağlayan vokalist.
Ailesi o çok küçükken boşanmış,zor bir çocukluk geçirmiş olan Benington türlü taciz ve sıkıntılara maruz kalarak alkol ve uyuşturucu batağına saplanmıştı.Bu onun psikolojisi ve kişiliğinde derin yaralar bırakmış,kaçışı ve deşarj olmayı da müzikte aramıştı.Lakin gelen başarı ün ve zenginlikte onun içindeki boşluğu bir türlü doldurmaya yetmemiş,en son 2015 yılında bir röportajda ; "Gerçekten hayattan nefret ediyorum. Ben duygulara kapılmak istemiyorum, sosyopat olmak istiyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum. Diğer insanlar gibi hissetmek umurumda değil, hiçbir şey hissetmek istemiyorum" demişti.

Toplam 7 albüm yapan bir çok konsere ve aynı zamanda yardım faaliyetlerine destek veren Benington, Los Angeles teki evinde bir sabah 9’da ölü olarak bulundu.Benington un ,Kısa süre önce yine intihar ederek ölen ve cenazesinde duygu yüklü bir konuşma yaptığı yakın arkadaşı Chris Cornell in doğum gününde intihar etmesi dikkat çekiciydi.2 evlilik yapan Benington un 6 çocuğu bulunuyordu.

Jeff Hannemann –Slayer- (31.01.1964-02.05.2013)


Kerry King ile birlikte efsanevi Trash metal grubu Slayer'in kurucusu olan gitarist ve şarkı yazarı Jeff Hanneman'ın Slayer'in dönemin en büyük müzik gruplarından biri haline gelmesinde önemli bir payı vardı ve 30 yılı aşkın süredir dünya çapında çok satılan stüdyo, canlı kayıt ve derleme albümlerine imza attı ve binlerce konser verdi.

Bir çok Slayer hitine imza atan,soloları ile hızlı Slayer parçalarına ruh katan ,Yer yer eleştiri oklarını da üzerine çeken Jeff karaciğer yetmezliği sonucu ölmüştür.Bu ölüm kendisini sevenler yanı sıra eleştirenleri de derinden sarsmıştır.

Dolores O’riordan-The Cranberries- (06.09.1971-15.01.2018)


Bir benzeri daha olmayan kendine has muhteşem meleksi ses tonu ile Rock müzik tarihinde yer edinen özellikle zombie adlı şarkıyla tanınan ve grubu Cranberries'i İrlanda sınırlarını aşarak dünyaca tanınan bir müzik grubu seviyesine taşıyan İrlandalı bayan solist ve söz yazarı.

13 yıl boyunca eşsiz vokali ve şarkılarıyla özellikle 90'lı yıllarda  Adından ve grubundan çokça söz ettiren Dolores,yaşının ilerlemesi akabinde eski günlerinden uzak kaldı.Yeni albüm çalışmaları söylentileri yada tam tersi olarak Bu noktada solo kariyerine yönelmek istemesi akabinde The Cranberries grubunun artık dağılacağı söylentileri de artık yayılmaya başlamıştı.

İşte böyle bir dönemde Dolores’in cansız bedeni Londra'da bir otel odasında su dolu bir küvetin içerisinde bulundu.Ölümü ile ilgili adli soruşturma açıldı.Lakin, İngiliz adli tabip Shirley Radcliffe, aşırı derecede alkol alan Dolores’in kazara sızıp küvette boğularak öldüğünü açıkladı. Şarkıcının intihar ya da kendine zarar verme amacında olmadığı belirtildi.

Dolores,2015 yılında kendisine bipolar bozukluk tanısı konulduğunu ve kariyeri boyunca depresyonla mücadele ettiğini söylemişti. Üç çocuk annesi O'Riordan ayrıca 2013 yılında intihar girişiminde bulunmuştu.Ölüm haberi tüm dünyada şok etkisi yaptı ve büyük üzüntü yarattı.Bu ölüm haberi The Cranberries'in eski albümlerinin ünlü sanatçının albümlerinin satışını yüzde 900 binin üzerinde artırmıştı.

Dolores'in vefatından sonra The Cranberries grubunun diğer üyeleri toplanarak Dolores ile eskiden yaptıkları albüm hazırlık parçalarının bir primitif düzenlemesini yaparak ‘in the end' isimli son Cranberries albümünü çıkardılar.Grup,Onun anısına Dolores'in ses kaydının yer aldığı 'All Over Now' (her şey bitti) şarkısını yakın bir zamanda yayınladı.

Aleah Liane Starbridge –Trees Of Eternity- (01.01.1976-18.04.2016)


Aleah,büyüleyici güzelliğe ve sese sahip gothic-doom solisti ve söz yazarı.Duru ve bir o kadar melankolik olan ses tonu doom metal müziğe en uygun seslerden biriydi.Kurucusu ve aynı zamanda vokalistliğini yaptığı Trees of Eternity grubunu metal dünyasında tanınır hale getirmiştir.

Çok genç bir yaşta kansere yakalanarak vefat eden Aleah'ın ölümü müzik dünyasının çoğunluğu tarafından pek bilinmese de Rock metal müdavimlerini derinden sarstı ve bu ölüm metal müzik camiası için büyük bir kayıp olmuştur.


Kazım Koyuncu –Zugaşi Berepe - (07.10.1971- 25.06.2005)


Kazım Koyuncu,Rock müzik ile yerel Karadeniz ezgilerini birleştirerek ortaya koyan Türk Rock sanatçısı,vokalist,müzisyen ve şarkı yazarı.

90'ların başında ,kurucusu olduğu Zugaşi Berepe grubuyla küçük çaplı albümler ve konserler vererek Rock müziğe başladı.Bu dönemlerde hem Türkiye de Rock müziğin çıkışta olması hem de Karadeniz ezgilerini kattığı rock tarzıyla dikkat çekti ve tanındı.
Askere gittikten sonra ise solo çalışmalara dönen Kazım Koyuncu ,sosyal ve siyasi konulara ve toplumsal olaylara değindi.Bu dönemde Ülke içindeki değişim ve Rock müziğin artık popülerliğini de kaybetmesinin etkisiyle kariyerinde düşüşler yaşadı.
Bu noktada tv programları için şarkı besteleyen Koyuncu, tekrar popüler oldu.Konserler ve albümler ile de bu popülaritesini koruyarak tekrar başarılı bir kariyer elde etti.Bunun dışında bir çok toplumsal bilinçlendirme çalışmaları ve sosyal projelerde yer aldı.


33 Yaşındayken testis kanseri teşhisi konuldu ama o yaşamını pozitif olarak ailesi ve hayranlarıyla geçirmeye konserler vermeye ve şarkılar yazmaya devam etti.Hastalığının ilerlediği son günlerde ise bir veda şarkısı olan ‘’Gidiyorum’ şarkısını yazdı ve söyledi.Kısa süre sonra kanserin akciğerlerine sıçramasıyla vefat etti.



KÜNYE
Tür;Sanat,Müzik,Yaşam
İçerik;Biyografi,olay
Kaynak;Rock Müzik
Dönem;Temmuz 2019
Güncelleme; Yok