NİFAKSIÇAN NADİR ŞAH VE RUS
TARİHİ
Rusların kökünün ne olduğu ve
nereden geldikleri bir çok tartışmaya açık.İnsanı şaşırtan; dünyanın süper gücü
haline gelen, en önemli kutuplardan biri olan Sovyetler birliğini sağlamış ,çok
büyük bir coğrafyada halen daha nüfuzunu koruyan ve kendi öz üretimi ve
kaynakları ile ayakta duran ,hatta teknolojiyi ilerlemeyi belirleyen bir taraf
olmalarına rağmen neden tarihlerinin bu kadar olması gerekenden karanlık ve
tartışmalı olduğudur.
Bunun 2 nedeni var!
en önemli nedeni ;sahip
olduğu bu tarihi ortaya koyacak olması gereken Rusya'nın çarlık karşıtı
sosyalist politikasıdır.Bu durum,rus çarlık ve prenslik tarihini tartışmaya
açık halde bırakmıştır.Bunun yerini Rus çarlık tarihi ve rus milliyetçi ırksal
politikasını yok sayan hatta kötü gösteren, yerine ise aşırı monarşi karşıtı
olduğundan kızıl sosyalist bir tür ulusalcı yayılmacı anlayışı koyup bunu tek
kabul edilir olgu olarak yücelten fanatik düşünce akımlarını sabit kılmaları ve
Rus tarihini de bunun üzerine kurmalarıdır.
İkinci neden ise, rusların
tarihine tanıklık yapması gerekenlerin yani tarihsel anlamda komşuluklarını
yapmış, onları dışarıdan izlemiş olanların ortaya koyacakları
gerçeklerdir.Lakin bunlar da karartılmıştır !Çünkü ,bu gerçeğin alenen ortaya
koyulması komşularının çoğunluğunu yada Rusların bugün hakim olduğu
toprakların bir zamanlar hükümdarları olan genellikle Türklerin içinde bazı
hain ve ahmakların gerçek yüzünü ortaya çıkaracak ve bu gerçek kabul edilirse
bunun Türk ve İslam birliğini sağlayacak bir adım olmasını engelleme
çabasıdır.Bunun başını da mezhepçi ve dinsel anlamda ayrım ve kutuplaşmayı
halen daha savunan fanatik Türkçü ırkçı anti- İslamcı hainler çekmektedir.Bunlar
tarihi yalan ve karartma ile bozup sahtekarları ve hainleri kahraman olarak yamamak, yaptıkları ihanetleri ise örtbas etmek için manipüle ederek sahtekarca ortaya
koymaktadırlar.
Gerçekleri saklamak asla iyi
bir sonuç vermeyecek ,vermediğini de bugün görüyoruz.Gerçek bir fayda ve
birliktelik sağlamak için hata ve yanlışların açıkça ortaya konması ve
bunlardan ders alınması gerekir.Geçmişle yüzleşmeden geleceğe adım atılamaz.
Şimdi bu 2 madde
doğrultusunda Büyük Rusya tarihi üzerinden gerçekleri yazalım;
Rusların ırkı 'slav'dır.Slav
İngilizce deki 'slave' yani köle kelimesinden gelir. Çünkü batılılar pagan
oldukları dönemlerde dahi savaşlar ve çok eşlilik ile sosyal yozlaşma sonucu
ahlaki değerlerin çökmesi akabinde bu kırma ve ortada kalan soysuzların çoğalmasıyla
ve bunların da toplumun en alt ve fakir tabakasını meydana getirmesi ile slav
diye bir güruh doğdu.Bu aslında dediğimiz gibi bir ırk bile değil bir yığın ve
dediğimiz gibi antik zamanlarda ,Afrikalılar güçlü ve savaşçı medeniyetlere
sahip olduklarından ,avrupanın pis ayak işlerini yapan köleler olarak bu
slavlar kullanılıyorlardı.
Bunlar Çin, Türkler ve
Moğolların ana hakim ırklar olduğu orta asyada da aynı sonucu doğurdu!
Batılılar gittikçe büyük bir yığın haline gelen Slavları balkanlarda, karadenizin çevresinde topladı. Orta asyada Türkler, moğollar ve çinliler arasında
talancı yıkıcı akıncı köle ganimet kültürü sonucunda da avrupada olduğu gibi
sahipsiz yığınlar meydana gelmeye başladı .Bu yığınlara dahil olanlar köle
pazarlarında satıldılar işe yaramayanları da veya bu kargaşa ortamından uzak
kalmak isteyenler de yukarılara doğru kaçıp karadenizin kuzeyine sibiryaya yakın bölgelerde,o
zamanki insan topluluklarının yaşamayı istemeyeceği iklimi ve verimsizliği
nedeniyle hiç uğramayıp yerleşmedikleri bölgelerde toplandılar.
Gerek batılılar gerekse
Türkler, Çinliler, Moğollar ve daha sonra Farsiler, Ermeniler ve gürcüler belli
merkezlerde var olmak ve buralara sahip olmak adına sürekli birbirleri ile
savaştılar ve bu slav artıkların yaşadığı yerlere hiç bakmadılar.Çünkü oralar
birbirleriyle kıyasıya mücadele etmekte olan hakim ulusları hiç mi hiç cezbetmiyordu
ve o zamanki dünya için oralar cazip olmayan ıssız ve karanlık yerlerdi!Bu
yerlerde toplanan insan güruhları da ırksal bir ortaklık barındırmayan lakin
yaşamı devam ettirmek için ilkel imece usülü bir sosyal düzeni sağlamış, karma
uzak bir topluluğu meydana getirdiler!
Bu topluluk kendi içlerinde
kendi kurllarıyla ürediler ve yayıldılar.Zamanla karadenizin ve balkanların
diğer tarafındaki Avrupa artığı slav yığınlarla ilişki içine girdiler.Bunda
denizcilik özelliklerinin de katkısı büyüktü.Çünkü, yaşadıkları soğuk ve
verimsiz coğrafyada tarım ve hayvancılık oldukça kısıtlı kaldığından, yiyecek
bulabilmek için balıkçılığa yönelmişlerdi ve onlarda İskandinavlar gibi bu
konuda bayağı yol almışlardı. Karadenizi böylece kat eden bu köle artık
yığınlar birbirleri ile ilişki kurup kaynaşmaya da başladılar.
Fakat orta asya Anadolu ve
avrupadaki mücadelelerden uzak kalıp hippi gibi yaşayan Slavların rahatı uzun
sürmedi ,yayılıp genişledikçe bu ana merkezi bölgelerin sınırlarına yaklaştılar ve batıdaki Slavlar ilk darbeyi de Katolik hristiyan roma dan yediler!
Doğuda ise şaman savaşçı
Kıpçak Türkleri Slavları bayağı bir hırpalayıp sıkıştırıyordu! Bu aşk ve nefret
tarzı ilişki sonucunda Kıpçaklarla Slavlar arasında yakın ilişki de yaşandı!
Slavların zaten hem ırksal hem de dinsel hassasiyetleri tam olarak yerleşmemişti!
Bir kültür ve medeniyete
sahip değillerdi ve tek amaçları yaşamaktı. Türkler ise ırkı çok ön plana almıyorlardı lakin kültürlerine bağlıydılar ve savaşçı yetenekleri tartışmasızdı.Akıncı talancı taktikle aşiret çadır
devletleri mantığında hareket ediyorlar, önlerine çıkanlara saldırıp yağmalarken
onların türk olup olmamalarına bakmıyorlardı.Bu davranışları Türk Kıpçakların
Slavlara da aynı şeyi yapmalarına neden oldu.Lakin Kıpçaklar bu gelişmemiş
Slavlardan pek bir şey alamayacaklarını görüp aşağılara doğru yöneldiler ama
slav-kıpçak ilişkisi sonucu Slavların önemli bir kısmı Kıpçak kültürü ve şaman
inancı etkisinde kaldı.
Aşağı yönelen Kıpçaklar, Ortodoks hristiyan gürcülerle yakınlaştı ve gürcü devletine güç kattılar. Böylece şaman Kıpçaklar gürcülerle yakın ilişki kurarak Ortodoks hristiyan
olmaya başladılar.Ama bu ilişki bir süre sonra bozulmaya başladı ve akabinde Kıpçaklar
karadeniz kıyısına inmeye başlayınca da bu sefer Müslüman Selçuklu ve Katolik rum
prensleri ile çatışmaya başladılar! Buradan biraz daha ileri gidince de balkanlardaki ve
batı Karadeniz kıyısında yerleşmiş Katolikleşmiş Slavlarla çatıştılar. Bu
çatışma ve ilişkiler neticesinde bazı batı slav toplulukları Ortodoks mezhebine geçti. Moğol akınından az bir
zararla kıl payı sıyrılan gürcü kontrolündeki Ortodoks Slavlar,Timur un
akınları sonucu ağır darbeler aldılar.Hakim Gürcü devleti bu darbe ile çok
zayıfladı.Bu esnada batı Ortodoks Slavları ile ilişkiler de kopma noktasına
gelince batı Ortodoks Slavları bu sefer özellikle balkanlarda roma
katoliklerinin mezhepçi baskısı altına girdiler.
Lakin Timur çok yukarılara
çıkmadı !Slavların bulunduğu mıntıkaya komşu olan ve slavların aleyhine güç kazanmaya başlayan türk altınordu devleti
hükümdarı Toktamış ile anlaşmazlığa düşen Timur, Altınordu devletine ağır bir
darbe indirerek bu devletin varlığına son verdi! Akabinde yol üstündeki gürcülere de bir
darbe indirip onları sarstıktan sonra yön değiştirip Anadoluya ve batıya
yöneldi.Osmanlı ile Ankara savaşı yaparak Osmanlıya da ağır bir darbe indiren
Timur, Yukarı izmire hakim olan Aydınoğullarının bağlılık bildirmesi ile onlara
dokunmayıp aşağı İzmir de konuşlanan Katolik Romalıların kalesini bastı.Bu savaşı kısa sürede kolayca kazanan Timur,Romalı askerlerin kellelerini uçurup ,kendisine doğru gelen roma gemilerinin üzerine
mancınıkla fırlattı!Tüm deniz kellelerle dolmuştu bu Romalılar üzerinde şok
etkisi yarattı! Bununla yetinmeyen Timur bu sefer de yukarıya yönelip İstanbulu tehdit edince
Romalılar Timura bağlılık bildirip vergi vermeyi önerdi !Zaten amacının çok
ötesine giden Timur daha fazla ileri gitmeyi istemediği için bunu kabul etti ve asıl
hedefi olan Çine yönelmek üzere iken öldü! Timur un çadır aşiret başbuğ zihniyeti, şahsi hedefleri sonucu süreklilik değilde, cihangirlik derdine düşmesi ile
geleceğe dair ileri görüşlü olamaması ve vizyonsuzluğu sonucunda ardında kendisi gibi
etkili ve güçlü bir varis bırakamadı! Timur öldükten kısa bir süre içinde
Timurlu devleti hızla tarih sahnesinden düşerek hakim olduğu yerlerdeki etkisi
de hızla silindi.
Tüm bunlar olurken
coğrafyanın yukarısında ve uzağında bulunan Slavlar, savaşçı Kıpçakların etkisiyle
Ortodoksluk inancı ve askerlik yeteneklerine sahip olmaya başladılar.Bu bir
kültüre de dönüşmeye başlayınca Slavlarda ulus bilinci uyandı!
Böylece Kıpçak türklerinin
liderlik vasıflarının da etkisiyle bu bölgelerde küçük slav knezlikler ve
prenslikler var olmaya başladı.Bunlar o bölgede çok önemli bir konuma sahip
olan ,kutsal görülen ve 'Rus' adı verilen nehirden ilham alarak kendilerine de Rus
ismini verdiler ve bu isim üzerinde yoğunlaşıp ulus bilinci ve medeniyetini
kurmaya başladılar
Timur un faaliyetleri bu
Ruslara çok az bir zarar verirken olağanüstü bir fayda sağladı. Ruslar bunu
kendileri elde etmek istese asla bu kadar iyi bir sonuca ulaşamazlardı ama Timur onlara hayal bile
demeyecekleri bir hediye verdi! Timur, rusların uluslaşmaya başlarken hakimiyeti altında
kaldıkları ve bir süre sonra kaçınılmaz olarak rakip olacakları gürcü krallığına
yıkıcı bir darbe vurdu.Zar zor ayakta duran gürcüler karışıklıklar içinde
çırpınırken rus prenslikler üzerindeki hakimiyet ve etkilerini de kaybetmiş
oldular.
Timur un Ruslara diğer bir muhteşem
hediyesi ise;yıkıp yok ettiği türk altınordu devletiydi!
Çünkü bu devletin ortadan
kalkması da büyümeye başlayan rus prensliklerini en yakın komşuları olan güçlü
bir türk rakipten kurtarmakla kalmadı, kendilerine hakimiyet alanı ve güç
alanı da sağlamış oldu.Timur un buraları yakıp yıkıp istikrarsızlığa ve boşluğa
sürüklemesinden sonra Timurluların da uzun ömürlü olmaması sonucu o bölgede
Timur un yıktığı Altınordu devletinin bulunduğu bölgede geriye çok büyük bir otorite
boşluğu ve kargaşa kaldı!
Bundan çok iyi faydalanan ve
akılcı davranan rus knezlikleri kendi aralarında küçük bir beraberlik sağladıktan
hemen sonra Timurun yıktığı altınordudan kalan özellikle Kıpçak kazaklarından
oluşan savaşçı askerleri kendi bünyelerinde konumlandırdılar. Bu Kıpçak
kazaklarının önemli kısmı Ortodoks hrisityandı ve Ortodoks slav Ruslarla
kaynaşmakta zorluk çekmediler!Ruslar bu boşluktan hakimiyet alanı buldu ve
topraklarını genişletti ve askeri anlamda avantaj sağladılar ama asıl avantajı
Timurlu devletinin timurdan sonra gücünü ve etkisini kaybetmesiyle
buldular.Çünkü ,
Timur un oraları ele
geçirmesiyle timurun ordusuna katılan çoğunluğu Ortodoks olan seçme Kıpçak
kazak askerleri Timurun ölümü ile Timurlu devleti otoritesini kaybedince
topraklarına geri döndüler ve orada rus knezlerinin hakimiyeti ile soydaşları
Kıpçak kazaklarının ve ailelerinin birlikteliğini buldular.Bu seçme kazak
Kıpçak askerleri de rus prenslerine katılınca rus ordusu meydana geldi hem de
çok güçlü bir halde! Bu öyle bir ordudur ki ,Rusların varlığını ve gücünü
perçinleyen Molodi savaşında Ruslara zaferi getirmekle kalmadılar, Kıpçak kazak
askerleri taa Stalin in Sovyetler döneminde nazi almanyasına karşı 2. dünya
savaşında Stalingrad savunması ile Almanları durdurup direncini kırarak akabinde
de onları taa avrupaya kadar süren ve berlini işgal eden Sovyet kızıl ordusunun
omurgasını da kazak askerler oluşturmuştur.
Timur ölümüyle birlikte güçlü etkisini hızla kaybederken, Ruslar ise onun verdiği paha biçilmez hediyeyi
değerlendirmeye koyuldular.
Buna karşın Anadolu da Timur
un ağır bir darbe vurduğu Osmanlılar olağanüstü bir çaba ile hızla
toparlandılar ve resmen külleri üzerinde yeniden doğdular.Osmanlılar,Timurla işbirliği
yapan Aydınoğullarını ve çoğu haçlılarla iş pişiren irili ufaklı beylikleri
ortadan kaldırarak birliğini sağladı ve bunun sonucunda ordusunu güçlendirerek İstanbul'u fethettiler.Bu darbe ile iyice sarsılan ve çökme noktasına gelip
iyice kabuğuna çekilen Batılı hristiyan haçlılara 2. darbeyi ise Fatih Bu kez Trabzon'u da alarak
vurdu.Böylece Anadolu haricinde Karadeniz kıyısında da Osmanlı Türk hakimiyeti
perçinlendi.Bunun etkisi ile bölgedeki hristiyan Kıpçaklar ile gürcü ermeni ,
rum ve slav azınlıkların önemli bir kısmı zamanla sunni islama yönelip
Türkleşmişlerdir.
Bu Osmanlı varlığı ve
ilerleyişi de zaten zor durumda olan gürcülere ağır bir darbe indirdi ve gürcüler bütünlüğünü
koruyamayarak dağıldılar.Bunun sonucunda zamanla gürcüler bu sefer güçlenmekte
olan Rusların boyunduruğu altına girdiler.Bu durumda Sovyetler döneminde devam
etti ve bugünde halen daha bağımsız Gürcistan rus yumruğu altında yaşamaktadır!
İşte bu noktada Ruslar en
büyük faydayı ,gittikçe güçlenen ve yayılan Osmanlıya karşı ,mezhepçi ve nankör
bir güç ve ihanet yarışına girişen akkoyunlu ve safevi devletlerinin
saldırıları sağladı!Uzun Hasan ve şah ismailin güçlü Türk devletlerinin yanı sıra ,orta doğuda kudüse hakim olan aynı zamanda çok önemli bir dinsel unvan olan halifeliğe
sahip olan memlükler hepsi birden, Yakında rusun rakibi olacak ve tarihi düşmanı
olarak karşısına dikilecek olan Osmanlıya karşı ,yıkıcı yok edici nifakçı ortak bir hain politikayı birlikte yürüttüler.Akkoyunlu ,safevi ve memlük olmak üzere bu sözde 3 türk devleti Osmanlıya karşı
haçlılarla dahi iş birliği yaparak dünya tarihinde görülmemiş adi ve ihanet
dolu faaliyetlere giriştiler.
Lakin kendi küllerinden
doğarak Büyük bir güç haline gelen Osmanlı Türkleri tarihte hiçbir devletin
yapamadığı bir başarıya imza atarak; Fatih, torunu Yavuz Selim ve Yavuz un oğlu Kanuni Süleyman dönemlerinde haçlılarla iş pişirip hain tahriklerde bulunan akkoyunlu safevi ve memlüklerin
işini bitirip onları mahvetmiş ve sonrasında da durmadan bunların köpekliklerini yaptıkları köpek başı haçlı batıya doğru yönelip en güçlü haçlı ordularını Macarlar başta olmak üzere Venedik ,fransa ,ispanya, Portekiz , İngiltere ve Hollanda
Haçlı birliğini hem karada hem de denizde domaltıp perüperişan etmiştir.Bu ,diğer doğulu rakip süper güçlerin birbirleri ile uzun yıllar süren kıyasıya mücadelesi ,Rusların tehlikeli rakiplerinin ilgisinden uzak kalıp iyice güçlenmesine zemin hazırladı.
Dünyaya karşı kafa tutan
Osmanlı buna rağmen bir miktar askerini desteklediği Türk kırım hanlığına
yardım olarak verdi.Böylece balkan Ortodoks Slavları ile son Katolik
kalıntılarını tekmeleyen kırım hanı doğuda yukarıda Timurun bahşettiği hediyeyi
çok iyi bir şekilde değerlendiren rus varlığının güçlendiğini görmüş ve
bunların ileride başına bela olacağını anlayıp Osmanlıdan bir miktar daha asker
yardımı alarak 120 bin kişilik bir türk ordusu ile Kıpçak kazaklarından oluşan
rus ordusu ile Molodi savaşına girişmiştir .Lakin bu savaşı kaybeden kırım
hanlığı büyük bir sarsıntı geçirirken ,Ruslar atağa geçerek bu sefer de
balkanlar ana hedef olmak üzere batıya yönelmeye başlamışlar,böylece bu savaş ta
Rusların tarihinde varlıklarını perçinleyen ve güçlerini kanıtlayan ilk büyük
zaferleri olmuştur.Bunun yanı sıra bu savaş asırlar boyu sürecek olan rus yayılmacılığını da
tetiklemiştir.
Kırım hanının bu yenilgisi
ile Rus gücünün ve kendi topraklarını tehdit eden varlığının farkına varan
Osmanlı ,hem Avrupa da ,hem Anadolu da ,hem
orta asya da ,hem orta doğuda ,hem de afrikadaki nüfuz gücünü perçinlerken
aynı zamanda isyanlarla mücadele ediyordu.Bu noktada Ruslara karşı bir önlem
alma imkan ve zamanı bulamayan Osmanlı ,safevileri yok edip şah ismail'i soysuz
bir berduş durumuna düşürdüğü için, kendini safevi nin mirasçısı gören ve Osmanlıya karşı şah
İsmailin intikamını alma hayaline düşmüş , şii mezhepçi hırsı ve intikamı ile gaza gelmiş göt şah tahmasb bu kez bir çok cephede savaşan ve geniş bir alanı kontrol etmekte zorlanan Osmanlıya
saldırdı. Bu durum Rusların sonraki hedefine de kolaylık sağlayacaktır.
Böylece Osmanlı ,önemli bir tehdit durumuna gelen ruslarla uğraşamayarak ve önlem almayarak iran seferlerine çıktı yeniden.Kanuni döneminde başlayan bu
seferlerde şah tahmasb defalarca yenilgiye uğratıldı.Her defasında af dilenen rezil şah ile antlaşma yapılmış ama bu adi soysuz herif kendi af dilendiği antlaşmayı
kendi bozarak kalleşçe barış sağlandığına güvenip sırtını dönen Osmanlıya
ansızın saldırmaya kalkmıştır.Ama darbe yemeye devam etmiştir. Osmanlı ile iran
birbirine girince Rusya zaferini perçinleyip içselleştirme fırsatı bularak bu
zaferi temel almış ve iyice sağlam bir temele sahip olma imkanı bulmuştur.Artık ruslar atağa kalkma planları yapmaktadır.
Bu noktada atağa kalkma planı yapan ruslara ise Osmanlıya karşı en büyük işbirlikçisi ve destekçisi ,kucağına oturup hoplamak için birbirleriyle yarışan, sözde türk geçinen ibne iran safevi şahları olmuştur.Bu safevi iran şahları
gerek Sovyetlerin kurulması,Türklerin değil Rusların dünyanın süper gücü
olması, gerek türk devletlerinin Ruslaşıp komunistleşerek benliklerini
kaybetmesi ile Rus ırkına en büyük hediyeleri verirken,Farsi ve Ermenilerin Türke zulüm etmesinin önünü açmış adi
yavşak hain puştlar olma şerefsizliğine de nail olmuşlardır.Bunlar sadece türkün rusa hizmetçi olmasını sağlamadı, türkün farsa da hizmetçi olmasına böylece türk ün varlığı enerjisi ve aklının
da nesiller boyunca bugün rus ve farsın çıkarına sömürülmesine neden olmuş
tarihin yüz karası adi köpeklerdir.
NİFAKSIÇAN NADİR ŞAH VE KALLEŞ AMACI
Bu kevaşelerden en önemlisi ve sonuncusu olan Nadir şah ; şah imsaili ve tahmasb ı eleştirip suçlayarak sözde ''Sunni-şii ayrımını bitireceğim ve türk birliği kuracağım ''siyasi yalanı ile ortaya çıkıp nüfuz edinmeye başladı.Fakat cahil nadir şah önce şunu öğrenecekti ;
İslamda sunnilik mezhep değil bir ayrım
da değildi.Sunnilik Sünnete uyan demektir.Allah ın ilk insan ve peygamber Hz Adem
e öğrettiği ve insanlığı yaratmak istemesindeki yegane iradesidir
sunnilik.Sunnilik insanoğlunun ben müslümanım diyenlerinin takip etmesi elzem
olan ahlak ve yaşam anlayışıdır. Allah ın mümin kulunda razı olduğu tek
yoldur.İslam ve Peygamberlerle kitaplarla Allah her daim sünneti tavsiye etmiş
ve uyarmıştır.Bu nedenle bir müminin ben sunniyim demesine gerek yoktur
bile.Çünkü bir insan eğer müslümansa otomatikman sunni olması sünnete uygun
düşünüp yaşaması, tek amaç olan Allah ın rızasını kazanmak için en başta
gerekir zaten!Sunni olmayan müslüman olamaz! Çünkü sunnilik mezhep değildir
öyle seçilecek tercih edilecek yada reddedilebilecek bir şey değildir. Sunnilik
mezhep değil ve bir düşünce akımı falan değildi.Hanbelilik, hanefilik, şaafilik ve
malikilik sunniliğe kendince atıfta bulunan mezheplerdir akımlardır.Buna karşın sunnilik
mezhep değil, insan yapımı bir akım değildi.Şiilik harici bir mezhep ve
akımdır.Sunniliğin asla karşısına konulamaz.Eğer sunniliğin karşısına şiilik
konuluyorsa ve denk görülüyorsa o zaman şiilik açık bir sapma ve inkardır.
Nadir şah bu gerçeği bilmediğindan saçma ve kabul edilemeyecek mezhepçi politikalara yönelmiş, gücüne aşırı güvenerek birlik değil ayrılık yaymıştır;
Nadir şah ın bu sözde ''mezhep kavgalarını bitirme birleşme'' çağrısı boştur.Bir kere en başta,burada taraflar kimlerdir?güya safeviler ve Osmanlıları gören Nadir şah bu kanıya nereden varmıştır?belli değildir.Evet,safeviler özellikle şah ismail ile fanatik mezhepçi bir vahşi şii anlayışını devlet ve ordu politikası olarak benimseyip,özellikle sunni Türk devletlerine karşı da bu mezhepçi kin ve intikam duygusu ile saldırarak asırlar boyunca mezhepçi kavganın bir tarafını oluşturdular.Ama diğer taraf diye gösterilen Osmanlı nın asla mezhepçi bir politikası olmadı.Osmanlı batıda batılıların aleyhine doğmuş ve gelişimini büyümesi ve gücünü de hep batılıların aleyhine sürdürmüştü ,o dönemlerden son demlerine dek te Osmanlı bu amaç ile var oldu.Osmanlı hakanları devlet adamıydı ,Osmanlının yönetimi de sistemli çağdaş iç ve dış siyaset anlayışından oluşuyordu,ordusu ise modern ve gelişmiş bir askeri yapılanmaydı.Osmanlılar böylece her daim batıyı hedef aldı, lakin mezhepçi safeviler tarafından tahrik edilerek doğuya çekilip oyaladılar.Safevilerin mezhepçi kinci yobaz saldırılarına boyun eğmeyerek karşılık vermesi Osmanlı nın kendi devletini koruması anlamına gelir,mezhep savaşı veriyor manasına gelmez.
Kısaca nadir denen herif güya mezhepçiliği bitirelim diye aslında siyasi bir avantaj sağlamak için dini siyasete alet emiştir.Böylece orta asyada gücü elinde toplayınca da aynen mezhepçi safevi fanatik siyasetini takip etmiş,bunun içinde başta mezhepçiliği bitirelim birleşelim diyen nadir şah,bizzat zorla caferilik diye uydurma bir mezhep kurup bunu Osmanlıya karşı dayatmaya kalkışmıştır.Osmanlılar mezhepçi politikaya göre hareket eden bir devlet olmayıp o zamanda uğraşması gereken onca önemli iş varken nadir in bu saçmalıklarına yaklaşmayıp takmayınca da, Bu sefer az bulunur kolpa nadir şah güya başta kaldıralım dediği mezhepçiliği caferilik üzerinden bahane edip Osmanlıya saldırmıştır.
Saçma sapan isteklerini kabul etmeyen Osmanlıya karşı savaş açan Nadir şah bu noktada başarılar elde etmiştir..Peki nasıl ? Osmanlı avrupa haçlıları ve gittikçe büyüyüp tehdit haline gelen ruslarla savaşırken bir de ekstra bela olarak başına nadir şah çıktı ortaya ,Nadir pislikten türedi. 'Sunni ile şiiyi birleştirme' bu sözde ''faydalı'' amaç için haçlı kafirle savaşan Osmanlıyı sırtından vurmaya kalkmakla, onca bela ve küffarla savaşan Osmanlının başına bela ve cihadına engel olmaya ve bunun neticesinde zındıkla savaşan osmanlı askeri ile ayrıca bir savaşa tutuşup onun askerlerini öldürerek bunu sağlayabileceğini zanneden bu adi herif tabii bunu asla başaramadığı gibi tarihe de adını adi bir hain olarak yazdırdı!
Kısaca nadir denen herif güya mezhepçiliği bitirelim diye aslında siyasi bir avantaj sağlamak için dini siyasete alet emiştir.Böylece orta asyada gücü elinde toplayınca da aynen mezhepçi safevi fanatik siyasetini takip etmiş,bunun içinde başta mezhepçiliği bitirelim birleşelim diyen nadir şah,bizzat zorla caferilik diye uydurma bir mezhep kurup bunu Osmanlıya karşı dayatmaya kalkışmıştır.Osmanlılar mezhepçi politikaya göre hareket eden bir devlet olmayıp o zamanda uğraşması gereken onca önemli iş varken nadir in bu saçmalıklarına yaklaşmayıp takmayınca da, Bu sefer az bulunur kolpa nadir şah güya başta kaldıralım dediği mezhepçiliği caferilik üzerinden bahane edip Osmanlıya saldırmıştır.
Saçma sapan isteklerini kabul etmeyen Osmanlıya karşı savaş açan Nadir şah bu noktada başarılar elde etmiştir..Peki nasıl ? Osmanlı avrupa haçlıları ve gittikçe büyüyüp tehdit haline gelen ruslarla savaşırken bir de ekstra bela olarak başına nadir şah çıktı ortaya ,Nadir pislikten türedi. 'Sunni ile şiiyi birleştirme' bu sözde ''faydalı'' amaç için haçlı kafirle savaşan Osmanlıyı sırtından vurmaya kalkmakla, onca bela ve küffarla savaşan Osmanlının başına bela ve cihadına engel olmaya ve bunun neticesinde zındıkla savaşan osmanlı askeri ile ayrıca bir savaşa tutuşup onun askerlerini öldürerek bunu sağlayabileceğini zanneden bu adi herif tabii bunu asla başaramadığı gibi tarihe de adını adi bir hain olarak yazdırdı!
Osmanlı Onca cephede tüm
gücüyle çarpışırken yine de bu nadir bulunan hain yavşaktan çekinmemiştir ve karşısına Van valisi Timurtaş paşayı
çıkarmıştır.Lakin Timurtaş paşa tüm orta asya ve hindistanı götünde toplayan
nadir şah ın karşısında Malayir savaşında tutunamamıştır.Nifakçı deyyuslara
karşı savaşan Timurtaş paşa ve Osmanlı Türk askerlerinin ruhları şad olsun!
Nadir şah asyanın
yukarısında ruslara domalarak orada ittifak kurup nüfuz kazandıktan ve Timurtaş
paşanın yönettiği Osmanlıları yendikten
sonra iyice şımarıp şov yapmak adına Yine Osmanlının elinde olan Bağdat a
girdi!Lakin Topal Osman paşa tarafından cenabet kıçı tekmelenerek
atıldı.Şımarık gururu kırılan nadir şah ,götünü tutarak rus kocasının yanına
gitti ve ondan destek alarak bir kaç ay sonra tekrar ırağa girdi!Kerkükte
Osmanlı ordusuna kısmen üstünlük sağlamıştı lakin bu sefer de İran da kendisine
karşı isyan patlak verince yine amacına ulaşamayarak yine arkadan rus desteği alarak ülkesine geri döndü ve
isyanı bastırdı ! Rusların iyice kucağına oturup hoplayan nadir şah tekrar
Osmanlı topraklarına saldırdı ve Kars a kadar ilerledi!
Kevaşe nadir şah batıda
Osmanlıya karşı savaşan kocası rusyanın başarı sağladığını görünce 'batı güven
altına alındı' diyerek rus aşkıyla dolmuş bir halde götü tavana vura vura adi amaçlarını
gerçekleştirmek için bu sefer de doğuya yöneldi!
Bu da yetmiyor bu zındık
nadire, 1732 de kafir rusla iş birliği yapıyor bu sözde ''islam birleştiricisi''
ve hatta sözde ‘’Türk turan birliği
mimarı’’ küffarla ortaklık yapıp
küffarla savaşanı vurmaya kalkıyor bu adi deyyus!Nadir şah denen kolpa herif
ayrıca rusların güçlenip sovyetleri kurmasına, bugün dünyanın süper güçlerinden
birinin ruslar olmasına ve bu ruslarında bugün Türki devletleri sömürmesine, Türk halklarının birinci dillerinin devlet dillerinin rusça olmasına hizmet
etmiş türkün yüz karasıdır. Azerbaycan Türkleri bir de bu adi köpekle gurur
duyuyor.Bu koduğumun embesili rusla iş pişirdi rusun güçlenmesine izin verdi.O
rus gidip ermeniye destek verdi Azerbaycan türkünün tepesine çıktı ve hocalıda
diri diri türkleri yaktı!
Nadir şah ın Türk ve islam
dünyasına zararı bununla da kalmıyordu ;Bir halt başarmış gibi doğuya çakal
gözlerini diken nadir kolpası ,Hindistana hakim olan ama karışıklıklar yaşayan Türk
İslam Babür devletine hınçla saldırmış, Babür devletini ortadan kaldırarak hindistanı
siyasi ve sosyal anlamda bir otorite boşluğuna terk etmiştir.Sürekli karışıklık
yaşanan bir bölge haline gelmiş olan Hindistan, o zamanlar nadir şahında başına
bela olup onun sonunu getireceği gibi, bugüne dek gelen sonuçları da Hindistanın ingiliz
sömürge alanına girmesi olmuştur.Böylece ingiliz ve hindular bunun getirisi
ile devamında yıllarca o bölgede
müslüman kanı akıtmışlardır. Halen daha Arakan da, Myanmar da kafirler nadir şah
sayesinde Müslüman kanı akıtmaya devam etmektedir. Allah bu nadir şaha cehennemde bir an bile
acıma hissi göstermesin!
nadir şah geriye hiç bir şey
ve fayda bırakmamıştır .Tek faydasını kocası Ortodoks rus kafirleri ile erkek
arkadaşı sevgilisi Protestan İngilizler gördü! Bu orospunun ateşli kıçından
faydalanan İngiliz ve rus kafirleri oldu ki ,bu durum bugünde halen daha bu gerçek doğrultusunda sürmektedir!
şah İsmail ve şah tahmasb ın
orta asyada açık bir savaş ve ihanet politikası haline getirdikleri şii
mezhepçi fanatizmi ve Şiileştirici
faaliyetlerinin zararlı sonuçlarını
gören nadir şah Şiiliği tırpanlamaya çalışmıştır güya! Ama toprak, para, taht ve
şöhret hırsıyla gözü dönen nadir kolpa şah bu yönde hiçbir şey yapmadı.Zaten
bunu da yapmak amacı değildi yani ‘mezhepçiliği önlemek ve türk birliğini
sağlamak’ sözde dansöz siyasetçilerin çıkarı için iktidara ulaşabilmek adına
söyledikleri yalanların atası olmaktan illeri
gitmemiştir.Zaten Nadir şah ta yalancı sahtekar dönek siyasetçi profilinin öncü
atası olabilir anca!
Şiiliği tırpanlayıp
mezhepçiliği kaldırıp birlik sağlayacağım yalanıyla ortaya çıkan nadir kolpa,aksine
şii kolu caferiliğin yayılmasına hizmet etmiştir sadece! Şiiliğin merkezi ana
yurdu durumundaki bölgelerde yükselen Nadir şahın zihniyeti ;sahte
politikasının sonucu olarak,nifak nifağı doğurur gerçeği sonucunda, suudi vahhabi zihniyetinin de temelini atmıştır ve
bu 2 zihniyet bugün kancık özlerinin getirisi ile birbirine düşerek, islam dünyasına
nadir şah sayesinde en büyük zararları vermeye devam etmektedir.
Nadir şah ın para düşkünü
olduğu ve para ile gelen güce inandığı ,dindar biri olmadığı da zaten dine fayda
sağlayacak icraatlerinin olmamasından anlaşılır. Nadir şah ne İslam birliği ne
de türk birliği sağlama konusunda hiçbir zaman samimi olmamış,ama böylece öne çıkıp
kendi çıkarının derdine düşmüş ,hatta ve hatta İslam içinde ve Türklük içinde
daha büyük kopma ve kutuplaşmalara yol açmış sahtekar bir tarih soytarısıdır.
Yine nadir şahın sırf türk
ve islam komşularından, o ülkelerden geçen hacı kafilelerinin oldukça yüklü
miktar para bıraktıklarını görüp, oralara hakim olmaya çalışmış, bu kafa yapısı
da vahhabiliğin temel zihniyetini oluşturmuş ,ingiliz orospusu olmalarına açık
kapı açmıştır! Nasıl yapılan hayırlar insan için öldükten sonra açık bir kapı
olarak kalıyorsa ,yayılan bid’at ve nifaklarda öyle açık kapı olarak kalacak ve
kişinin öldükten sonra ruhunu rahat bırakmayacaktır.Nadir şah ta bid’at yayma ve
nifak çıkarma alanında nadir bulunabilecek adi bir köpekti!
Nadir şah ın bu siyasetinin
sonunda belasını bularak nifak odağı ülkesi kanlı iç savaşlara sahne oldu.Nadir
şahın hal ve hareketlerine en sonunda kendi askerleri bile tahammül edemeyerek
vücudu delik deşik edilmiş ve parçalanarak her parçası yakılmıştır ! Yanan
etlerinden geriye kalan kemikleri sarayın kapısının önüne atılarak giren çıkan
atların ve şahısların ayakları altında paspas olmaya terk edilmiştir.Ondan
sonra gelen ardıllarının ve akrabalarının ise kelleleri kesilmiş yada gözlerine
mil çekilmiştir.
Şanlı türkte nadir bulanan bu
adi nadir köpek ; batıda rusyanın ,doğuda da ingilizin önünü açmış akabinde
etkilediği topraklardaki yöneticilerden şii olanlar nadir şah gibi rus köpeği ,vahhabi
suud olanlarda yine nadir şahın yolunu tutarak ingiliz piçi olmuşlardır.Nadir
şah dediğimiz gibi sadece şii caferi tarikat mezhebinin yayılmasını ve Bir Türk
devleti olmayan, hatta bünyesindeki Türklerin de ayrımcılık ve katliam ile
sindirildiği Peştun milliyetçiliği üzerine yükselen devleti Afganistan ın var
olmasına hizmet etmiştir.Bu devlette ,onun bunun fahişesi olan dolaylı kurucusu
nadir şah gibi gidip abd uşağı olmuştur hiç şaşırmıyorum bunlara!
Hiç bir zaman kafire karşı
savaşmamış ve kafir kanı akıtmamış bu nadir pislik nasıl türkse artık farsiler
tarafından sempati ile anılmaktadır!Tabii bende mecusi putperesti farsi bir
böcek olsam böyle bir türk islam hainini sempatiyle anardım !
ÖNEMLİ KRONOLOJİK OLAYLAR VE
KAYNAKLARI
- Osmanlı Yavuz zamanında
Anadolu ,Kudüs ,orta doğu ve iranda üstünlüğü ve düzeni sağladıktan sonra, ardılı Kanuni zamanında batıya haçlı avrupaya karşı savaşa yöneldi .Bu yolda üstün kara gücü ve
donanmasını kullandı! Lakin Rusya da doğuda güçleniyordu! Bu noktada safevi
artığı tahmasb nifak terörünü kullanarak yeniden kargaşa çıkardı ve mezhepçi
bir intikamla saldırdı! 7 düvele karşı savaşmakta olan Osmanlı bu iran nifağını
başından savmak için Tahmasb ın safevisiyle mücadeleye girişerek defalarca
mağlup etti! En sonunda kaçan Tahmasb af dilendi ve Amasya antlaşması 1555 te
safevi ve Osmanlı arasında imzalandı!Buna göre; Ardahan,Kars Van,Atabegler ve Erzurum
Osmanlı hakimiyetine (rusa karşı) dahil olacak,safeviler sunnilere zulüm etmeyi
bırakacak,hacılar ibadetlerini yapabilmek için rahat bırakılacak ,safeviler
ehlisünnete ve Osmanlıya hakaret etmeyi bırakacaktı!(Resmi Antlaşmalar-Amasya
Antlaşması –Osmanlı/Safevi iran )
- Safevilerin bu antlaşmayı
bozarak haçlılarla mücadele eden Osmanlıyı arkadan bıçaklamaya kalkışması ve
Ruslarla iş pişirmesi üzerine Sultan 3. Murat ,hem iran tacizlerini durdurmak
hem de Rusların safevi desteği ile karadenize inmesini engellemek için harekete geçti.Bu sefer sırasında Rusları önce Meşaleler savaşında mağlup eden
Osmanlı ordusu ,nifakçıları zaptetmek için şah Hüdabende'nin üzerine giderek safevileri
bir kez daha mağlup etmiş ve 1590 yılında Ferhat paşa antlaşması imzalanmıştır;
Rus etkisinin arttığı
Gürcistan ,Tebriz ,Karabağ ,Dağıstan Şirvan,Urmiye ve Revan (Erivan) Osmanlı
egemenliğine bırakılacaktır (bu antlaşma ile Osmanlı, Rusya aleyhine bu
bölgelerde hakimiyet tesis etmeye başladı) ve yine şii safevilerin defalarca
söz verip uymadığı ; ehli sünnet ve Osmanlı hakanlarına küfür etmeyi
bırakacakları konusunda safevi şahı söz verdi! (Resmi Antlaşmalar-Ferhat paşa
Antlaşması –Osmanlı/Safevi iran )
- Osmanlı iran tehlikesini
savuşturup sulh yaptığını zannederek sırtını tekrar doğuya dönüp okunu batı
haçlılara çevirdi, lakin hain safevi şii iran yine rahat durmayacak sözünden
dönecek ve kalleşlik yapmak için hazırlıklara başlayacaktı!V. Papa nın ispanya ,Portekiz , Polonya ,Rusya, fransa ,İngiltere
ve hollanda ordularından bir haçlı ittifakı kurup Osmanlıya saldırmasını fırsat
bilen yavşak safevi şahı Abbas Osmanlıyı sırtından bıçaklayarak ;Tebriz, Nahçıvan, Erivan ve Kars'ı ele geçirdi .Burada sözünü unutarak şerefsizce sunni
camilerini yıktırdı, ehli sünnete hakaret etmeyi reddeden sunnilere zulüm etmeye
başladı!
Bunun üzerine 7 düvelle savaşmakta olan Osmanlı dönüp oncamücadele arasında delikanlıca bir cesaret ve azimle bir daha iran safevilerinin üzerine sefer düzenledi ve bunda da üstünlük sağlayarak kahpe şahı bir kez daha sulh yapmak zorunda bıraktı!Af dilenen iran safevi şahı İle Osmanlı ,Erdebil surları önünde genç Osman ın onayıyla İstanbul antlaşmasını imzaladılar! Bu antlaşmaya göre yine ve yeniden safevi Şiiler Ashab ı kirama- Ehlisünnete sövmeyi bırakacaklar,Osmanlı toprakları Kanuni dönemindeki haline geri gelecek ve ayrıca safevi iran her yıl belirlenen ölçülerde haracı Osmanlıya ödeyecektir! (Resmi Antlaşmalar-İstanbul Antlaşması –Osmanlı/Safevi iran )
Bunun üzerine 7 düvelle savaşmakta olan Osmanlı dönüp oncamücadele arasında delikanlıca bir cesaret ve azimle bir daha iran safevilerinin üzerine sefer düzenledi ve bunda da üstünlük sağlayarak kahpe şahı bir kez daha sulh yapmak zorunda bıraktı!Af dilenen iran safevi şahı İle Osmanlı ,Erdebil surları önünde genç Osman ın onayıyla İstanbul antlaşmasını imzaladılar! Bu antlaşmaya göre yine ve yeniden safevi Şiiler Ashab ı kirama- Ehlisünnete sövmeyi bırakacaklar,Osmanlı toprakları Kanuni dönemindeki haline geri gelecek ve ayrıca safevi iran her yıl belirlenen ölçülerde haracı Osmanlıya ödeyecektir! (Resmi Antlaşmalar-İstanbul Antlaşması –Osmanlı/Safevi iran )
- Nadir Şah,durumu kontrol
altına aldıktan sonra, İsfahan’a geçerek burada Osmanlı devletine karşı Ruslar
ile ittifak yaptı. Ardından Osmanlı topraklarına yöneldi. 1735 Haziran ayında
sekiz ay kadar süren bir muhasaradan sonra Gence’yi ele geçirdi. (Sırrı Efendi, 2012: 3-32)
- Nadir şah,işbirliği yaptığı Rusya ile düşmanı olduğu Osmanlı devleti arasında vuku bulan savaş sebebi ile batıda
emniyetin sağlandığından hareketle yönünü doğuya çevirdi. 10 Kasım 1736’da
Isfahan’dan harekete geçen Nadir Şah, Kirman ve Sistan üzerinden Farah, Dalhak
ve Dilaram’a ulaştıktan sonra 3 Şubat 1737’de Girişk’e girmişti. (Yazıcı, 2010:
23)
- Buna ilaveten İran şahı
nadir, Osmanlı ile yaptığı uzun savaşlar nedeni ile ekonomik bir çöküntü
içerisine girmişti. Bu nedenle Hindistan seferi ile hem halkın refah seviyesini
yükseltecek, hem de dönüşte Osmanlılar ile mücadele için yeterli kaynağa
ulaşmış olacaktı. Bu amaç ile Hindistan’ın ele geçirip boşalan hazinesini
tekrar doldurmayı amaçlıyordu. (Minorsky, 2001: 25).
-Nadir şah ın Hint seferi
sonucunda İran karşısında zor duruma düşen Babür türk Gürkanlı Hükümdarı
Muhammet Şah ise İran’a karşı Osmanlı Devleti ile bir ittifak kurmak isteyerek
ilişkilerini geliştirmeyi düşünmüştü .(Sevinç, 2011: 19).
- Osmanlı, Revan'ı 89 yıl
sonra 1724'te tekrar fethetti. Bölgede Osmanlı hakimiyeti tesis edilmişken
Nadir Şah'ın İran'da Avşar Türkleri'nin hakimiyetini başlatmasıyla birlikte
1735'te Revan yine kaybedildi. Nadir Şah'ın 1747'de öldürülmesinden sonra
bölgede Gürcü prenslerin hakimiyeti görüldü. Ruslar, Ekim 1827'de Revan'ı işgal etti. Revan'ı işgal eden Paskieviç'e
Revan Kontu unvanı verildi. 1828-1829
Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar ,Osmanlı topraklarından ve İran'dan on
binlerce Ermeniyi bölgeye göç ettirilerek nüfus dengesini değiştirmeye
başladı.Böylece Revan bir ermeni vilayeti haline geldi ve daha sonra Revan (Erivan),
Ermenistan ın var olmak için dayanak olarak alacağı temel nokta
olacaktı.(E.Afyoncu ,10.04.2016)
- Bu defa da Osmanlıları
Gürcistan’dan Pers hükümdarı Nadir Şah çıkardı ve akabinde Nadir Şah Gürcistan’ı gürcü Bagratlıların
Kakia sülalesinden gelen 2.Teymuraz’a verdi. Böylece Gürcistan’da 2.Teymuraz’ın
hâkimiyeti başladı. Teymuraz 1762’de ölünce Kaheti kralı 2. Erekle bütün doğu
Gürcistan’ın kralı oldu. 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca antlaşmasıyla
Gürcistan’da Osmanlı etkisinin sınırlanmasıyla Rusya Gürcistan’ın müttefiki
haline geldi.(isamer araştırma)
- Nadir şah iranda hakimiyet
kurmuştu.Ruslarla yakın ilişkilerini koruyordu, lakin Nadir şah ın ölümüyle
Ruslar Nadir şahtan aldıkları imtiyazların etkisiyle iran da etkili olmaya başladı.Bunun sonucunda iran da ve Hindistan da
karışıklıklar çıktı .Birkaç hanedan gelip geçtiyse de en son kaçarlar irana
hakim oldular.Yıllarca Şiilerin nadir şahlarla ,Abbaslarla ,İsmaillerle ayakta tuttukları safevi pisliğiyle türk ve İslam aleyhine olsa dahi destek olup büyümesine izin verdikleri Ruslar ,fırsattan istifade
ederek bu sefer imparatorluk rusyası çarı irana savaş açtı (1804)ve zaten Nadir
şah döneminde kukla prensliklerine sahip olduğu Gürcistan'ı ,revan'ı ve
Azerbaycan' ı kolayca aldı!Gülistan Antlaşması ile 1813'te bu savaş Rusların
kesin zaferi ile sonuçlanmıştır.Bu durum, orta asya topraklarının büyük
çoğunluğunun rus imparatorluğuna geçmesine ,Rusların orta asya da tek hakim güç
olmasına neden oldu.
Bu yenilgi iran içinde kaçar
hanedanına büyük bir tepki doğurdu! Bunun üzerine kaçarlar Osmanlı ya karşı
savaş hazırlığı yapmakta olan fransa dan ve ingiltereden yardım istediler böylece
Osmanlıyı durdurmak engellemek ve kovmak için her haltı yiyen bu güruh Rusları
adam etmekle kalmayıp bir de üstüne orta asya ,orta doğu, iran ve uzak doğuya
İngiliz ve Fransızların sokulmasına izin verdiler.Kaçar veliahtı Abbas Mirza
İngilizlerden gaz alarak 1826 da Gülistan antlaşmasını bozup rus
imparatorluğuna saldırdı!
Yıpratıcı mücadelelerde Ermeniler Rusların yanında
yer aldı ve seri savaşlarda üst üste darbeler yiyen iran, en son Gence savaşı ile ağır şekilde yenildi.Bu
yenilgi ile 1828 de Türkmençay antlaşması imzalandı.Bu antlaşma ;Türke, islama
ve Osmanlıya her türlü ihanet ve zararı veren iran safevi kafasının sonunda
ileride Türkler ve özellikle Azerbaycan aleyhine Ermenistan ın kurulmasına da
öncü olarak Safevi İranlıların Türklere attığı son kazık oldu!
Bu barış antlaşması doğrultusunda
gözünü Osmanlı topraklarına , Kudüse ,Akdenize ve orta doğu zenginliklerine
dikmiş olan fransa ve İngiltere de
Ruslarla birlikte hareket ederek ,irana ve hindistana siyasi anlamda dolaylı
olarak hakim oldular! Böylece Hindistan da karışık durumdan faydalanıp sömürge
kolonileri kuran İngilizler,buraya İngiliz valisi atayarak hakim olurken, iranda
ise pehlevi hanedanlığını destekleyerek oradaki türk ve sunni varlığını alaşağı
ettiler.Türklerin yerine ise şii farsiler irana hakim oldular!Safevi zihniyeti
kalleşlikleri ile tüm asya ve ortadoğuyu kafire teslim ettikten sonra ,merkezi
iranda da Türk ün üstünlüğünün kaybedilmesine neden oldular.Safevi kafası Türkü
her yerden alaşağı ederken,Türk-islamın ezeli düşmanları olan rusa, ermeniye, ingilize ve persi farslılara daima hizmet etti.
İngiliz-rus yakınlaşması
sonucunda iran ,bir zamanlar savaştığı Rusya ile işbirliği yaptı ve daha sonra
başlayan soğuk savaş döneminde Rusya İngiltere ilişkilerinin
bozulmasıyla,iyice farslaşmış olan iran,
2 ayrı bloğa ayrılan dünyada doğu bloğunu seçerek Rusyanın tarafına geçti. Bu
durum bugünde devam ediyor.Tabii bu durum İngiltere nin ve batının tepkisini
çekerek iran a karşı ambargo ve tehditleri beraberinde getirdi! (c.alkan
–Türklerin orta doğuya etkisi).
Safevi artığı kaçarların
irana soktuğu batılı etki , fanatik mollaların baskıcı tavizsiz ve kontrolcü politikayla yönettiği iranda halen daha bile isyanlar
kargaşalar çıkarmayı başarmaktadır ve bunun zararı da faturası da köktenci pers
yönetim tarafından türk kesimden çıkarılmaktadır!
NADİR ŞAH'IN ADİ POLİTİKALARININ BUGÜNKÜ DÜNYA COĞRAFYASINDA AÇIKÇA GÖRÜLEN SONUÇLARI
NADİR ŞAH'IN ADİ POLİTİKALARININ BUGÜNKÜ DÜNYA COĞRAFYASINDA AÇIKÇA GÖRÜLEN SONUÇLARI
1- Ruslarla adam gibi savaşan
ve zafer kazanabilen dünya üzerinde çok az sayıda devlet vardır.Bunlardan biri
de Osmanlı dır.Kolpa nadir şah, hangi savaşta ruslara karşı savaşmış? Hangi cephe ,hangi savaş ,nerede, ne zaman ? Yok böyle bir savaş.Nadir şah bırak
ruslarla savaşmayı,Osmanlıya karşı ruslarla ittifak bile yaptı.Bu yüzden zaten
yükselme ve ilerleme çağını yaşayan ve buna karşı tek rakipleri olan Osmanlılarla mücadele eden ruslar ,nadir
şahtan destek görüp orta asyaya hakim olma şansı yakaladılar. Eğer o kolpa
nadirin ruslara destek vermeseydi ve rusa göz yummasaydı ruslar orada bugün
Türkleri hakimiyet altına alıp süper güç olabilir miydi ha?O kolpa Nadir şah Ruslarla iş birliği yapıp Osmanlıyı gürcistan ve azerbaycan dolaylarından ,kısaca orta asya dan atarak burada rus nüfuzunun yerleşmesine izin
verdi.Rusların da Osmanlıya karşı savaş açmasından ve yer yer başarılar elde
etmelerinden memnuniyet duyan kolpa şaH nadir,İşbirliği yaptığı kankası
rusların osmanlı Türkleri ile savaşıyor olmasından dolayı bundan güç alarak
batı sınırını güvence altına aldım sırtımı kıçımı sağlama aldım diye düşünerek doğuya
yöneldi,çünkü osmanlı ile yaptığı savaşları nadiri çok yıpratmış ve
fakirleştirmişti,nadir doğuya hindistana ganimet ve güç kazanmak için
yöneldi,burada babür türk devletini yıkarak hindistan ın Türkün
hakimiyetinden çıkıp
hindulara,afganistanında türkmenlerin elinden çıkıp peştuna geçmesine büyük hizmet
etti.
2- Nadir Şah Orta doğu ve Irak seferlerini de yaptı,Burada Osmanlı ve türkmen gücünü kıran Nadir şah arkasında
Irak ve Suriye de öyle bir kaos bıraktı ki,buralara ne Türkler ne araplar ne de
farslar hakim olabildiler ,buralara batıdan gelen ingilizler ve fransızlar
çöktüler,yahudiler israil devletini kurmak için adım atma cesaretini de nadir
şahın bu orta doğu politikasına borçlular.Siyonistler böylece Osmanlı'nın
zayıflamasıyla da bunu uygulamaya koyup sonuca ulaştılar.Böylece bugün orta
doğunun batılı emperyallerin sömürge alanı olmasında o az bulunur Nadir kolpa
adi şahın büyük emekleri ve hizmetleri vardır.Orta doğu,doğu anadolu ve batı
asya da Nadir in yol açtığı bu kaos sonucunda ermeni ve kürt milis terör
örgütleri yine Osmanlı/Türk düşmanı faaliyetlere imkan buldu o nadir denen
yavşak yüzünden.
3- Nadir şah ın Azerbaycan ve
İran politikaları da rusun ermeninin gürcünün ve farsların işine
yaradı.Gürcistan ve Azerbaycan'da Türk hakimiyeti büyük yara aldı,Nadir in
ruslarla kankalığı ve akabinde nadir in zayıflaması ruslara çok büyük hizmet
etti.Nadir resmen bu politikası ile Gürcistan Kafkasya ve Azerbaycan'ı ruslara
hediye etti.Nadir in zamanında ruslarla Osmanlıya karşı iş birliği yapıp anlaşması
sonucu sırtımı güven altına aldım diye yaptığı politika Nadir'in kıçında
patladı.Ruslar yok olan Nadir'den kalan son Kaçar hanedanlığını antlaşma
kankalık falan dinlemeden üst üste feci yenilgilere uğrattılar. Kaçarlar rezil
olmuş şekilde İrana geri çekilirken Azerbaycan ve Kafkas Türk toprakları Rus
hakimiyetine girdi.Bu durum Gürcistan ve Ermenistan'ın varlığına temel
oluşturdu.Zamanında rusla iş pişirip Osmanlı Türkünü buralardan kovan Nadir şah ,Azerbaycan ve Kafkasları rusa ermeniye ve gürcüye hediye etti.
4- Peki,İran içlerine çekilen
Kaçarlara ne oldu?Bunlar da hem Nadir'in tüm türkleri yıkıp yok etmesinden
dolayı yalnız kalıp destek bulamadılar, hem de üstüne ruslara karşı defalarca ağır yenilgiler almaları
sonucunda iyice zayıflayıp güçten düştüler,bunu fırsat bilen,Osmanlıdan her
daim büyük darbeler yiyen ,lakin Nadir şah ın hiç dokunmadığı sırtını
sıvazladığı farslar bu sefer harekete geçip Kaçarları feci asimilasyon baskı
yağma ve katliamlarla yok ettiler, böylece İran coğrafyası da Nadir şah denen
kolpa herif yüzünden Türk'ün elinden çıkıp farsi molla İran'ın eline geçti.
5- Anadolu'da ise Osmanlı Türkleri ,emperyal avrupa haçlılarına karşı yine bir çok cephede savaşarak var oluş ve
kurtuluş savaşını kazandılar. Bu sırada Nadir şahın parçalanıp yakılmış ,kendi
sarayının kapısında atların ayakları altına atılmış adi kemikleri bile ortadan
yok olmuştu,İşte böyle zor bir durumda olan ve bir çok cephede kafire karşı boğuşmakta olan
Osmanlı, üstüne bir de onca imkansızlığa rağmen 'Kafkas İslam Ordusunu' kurup
silahlandırarak Nadir şah kolpasının rusa ermeniye ve ingilize hediye ettiği
Azerbaycan!a girip, rusu ingilizi ve ermeniyi üst üste koyup oradan atarak Orada Azerbaycan
Türk devletinin ilk temellerini atmıştır.Bunlar olurken,kolpa adi nadir şah
çoktan cehennemi boylamıştı.
İşte Rusların nerden
geldiğinin ,nasıl ve kimin desteği ile büyüyüp güçlendiğinin ,Ortadoğu ,orta asya ve
uzak doğuda batılıların ve Rusların nasıl ve kimin sayesinde nüfuz kazandığını
ve hatta İranda dahi Türk ün tüm orta asya ve uzak doğudan silinip yerine rus, İngiliz, Hindu ve persin geçtiğinin doğru net ve açık tarihi budur. Tüm bunların
suçlusu şah İsmaillerin ,tahmasbların Abbasların ,nadir şahların hain kolpa adi
safevisidir.Bu kalleşleri Türk kabul etmek Türk ün onurlu şerefli adil ruhuna
ve kanına hakarettir!
Yaşasın Savaşçı şehit
Osmanlı Türkü ! Kahrolsun safevi nifakçı kalleş hainler!
Tür;Deneme,Makale,Teori
İçerik;Kültür,Tarih,bilim
Kaynak;Araştırmalarım
Dönem;Temmuz 2018
Güncelleme; Yok