Translate

kıpçak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kıpçak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Kasım 2018 Cumartesi

NİFAKSIÇAN NADİR ŞAH VE TÜRKE İHANETİN KÖKENİ

 NİFAKSIÇAN NADİR ŞAH VE RUS TARİHİ


Rusların kökünün ne olduğu ve nereden geldikleri bir çok tartışmaya açık.İnsanı şaşırtan; dünyanın süper gücü haline gelen, en önemli kutuplardan biri olan Sovyetler birliğini sağlamış ,çok büyük bir coğrafyada halen daha nüfuzunu koruyan ve kendi öz üretimi ve kaynakları ile ayakta duran ,hatta teknolojiyi ilerlemeyi belirleyen bir taraf olmalarına rağmen neden tarihlerinin bu kadar olması gerekenden karanlık ve tartışmalı olduğudur.

Bunun 2 nedeni var!
en önemli nedeni ;sahip olduğu bu tarihi ortaya koyacak olması gereken Rusya'nın çarlık karşıtı sosyalist politikasıdır.Bu durum,rus çarlık ve prenslik tarihini tartışmaya açık halde bırakmıştır.Bunun yerini Rus çarlık tarihi ve rus milliyetçi ırksal politikasını yok sayan hatta kötü gösteren, yerine ise aşırı monarşi karşıtı olduğundan kızıl sosyalist bir tür ulusalcı yayılmacı anlayışı koyup bunu tek kabul edilir olgu olarak yücelten fanatik düşünce akımlarını sabit kılmaları ve Rus tarihini de bunun üzerine kurmalarıdır.


İkinci neden ise, rusların tarihine tanıklık yapması gerekenlerin yani tarihsel anlamda komşuluklarını yapmış, onları dışarıdan izlemiş olanların ortaya koyacakları gerçeklerdir.Lakin bunlar da karartılmıştır !Çünkü ,bu gerçeğin alenen ortaya koyulması komşularının çoğunluğunu yada Rusların bugün hakim olduğu toprakların bir zamanlar hükümdarları olan genellikle Türklerin içinde bazı hain ve ahmakların gerçek yüzünü ortaya çıkaracak ve bu gerçek kabul edilirse bunun Türk ve İslam birliğini sağlayacak bir adım olmasını engelleme çabasıdır.Bunun başını da mezhepçi ve dinsel anlamda ayrım ve kutuplaşmayı halen daha savunan fanatik Türkçü ırkçı anti- İslamcı hainler çekmektedir.Bunlar tarihi yalan ve karartma ile bozup sahtekarları ve hainleri kahraman olarak yamamak, yaptıkları ihanetleri ise örtbas etmek için manipüle ederek sahtekarca ortaya koymaktadırlar.

Gerçekleri saklamak asla iyi bir sonuç vermeyecek ,vermediğini de bugün görüyoruz.Gerçek bir fayda ve birliktelik sağlamak için hata ve yanlışların açıkça ortaya konması ve bunlardan ders alınması gerekir.Geçmişle yüzleşmeden geleceğe adım atılamaz.


 Şimdi bu 2 madde doğrultusunda Büyük Rusya tarihi üzerinden gerçekleri yazalım;

Rusların ırkı 'slav'dır.Slav İngilizce deki 'slave' yani köle kelimesinden gelir. Çünkü batılılar pagan oldukları dönemlerde dahi savaşlar ve çok eşlilik ile sosyal yozlaşma sonucu ahlaki değerlerin çökmesi akabinde bu kırma ve ortada kalan soysuzların çoğalmasıyla ve bunların da toplumun en alt ve fakir tabakasını meydana getirmesi ile slav diye bir güruh doğdu.Bu aslında dediğimiz gibi bir ırk bile değil bir yığın ve dediğimiz gibi antik zamanlarda ,Afrikalılar güçlü ve savaşçı medeniyetlere sahip olduklarından ,avrupanın pis ayak işlerini yapan köleler olarak bu slavlar kullanılıyorlardı.


Bunlar Çin, Türkler ve Moğolların ana hakim ırklar olduğu orta asyada da aynı sonucu doğurdu! Batılılar gittikçe büyük bir yığın haline gelen Slavları balkanlarda, karadenizin çevresinde topladı. Orta asyada Türkler, moğollar ve çinliler arasında talancı yıkıcı akıncı köle ganimet kültürü sonucunda da avrupada olduğu gibi sahipsiz yığınlar meydana gelmeye başladı .Bu yığınlara dahil olanlar köle pazarlarında satıldılar işe yaramayanları da veya bu kargaşa ortamından uzak kalmak isteyenler de yukarılara doğru kaçıp karadenizin kuzeyine sibiryaya yakın bölgelerde,o zamanki insan topluluklarının yaşamayı istemeyeceği iklimi ve verimsizliği nedeniyle hiç uğramayıp yerleşmedikleri bölgelerde toplandılar.

Gerek batılılar gerekse Türkler, Çinliler, Moğollar ve daha sonra Farsiler, Ermeniler ve gürcüler belli merkezlerde var olmak ve buralara sahip olmak adına sürekli birbirleri ile savaştılar ve bu slav artıkların yaşadığı yerlere hiç bakmadılar.Çünkü oralar birbirleriyle kıyasıya mücadele etmekte olan hakim ulusları hiç mi hiç cezbetmiyordu ve o zamanki dünya için oralar cazip olmayan ıssız ve karanlık yerlerdi!Bu yerlerde toplanan insan güruhları da ırksal bir ortaklık barındırmayan lakin yaşamı devam ettirmek için ilkel imece usülü bir sosyal düzeni sağlamış, karma uzak bir topluluğu meydana getirdiler!

Bu topluluk kendi içlerinde kendi kurllarıyla ürediler ve yayıldılar.Zamanla karadenizin ve balkanların diğer tarafındaki Avrupa artığı slav yığınlarla ilişki içine girdiler.Bunda denizcilik özelliklerinin de katkısı büyüktü.Çünkü, yaşadıkları soğuk ve verimsiz coğrafyada tarım ve hayvancılık oldukça kısıtlı kaldığından, yiyecek bulabilmek için balıkçılığa yönelmişlerdi ve onlarda İskandinavlar gibi bu konuda bayağı yol almışlardı. Karadenizi böylece kat eden bu köle artık yığınlar birbirleri ile ilişki kurup kaynaşmaya da başladılar.

Fakat orta asya Anadolu ve avrupadaki mücadelelerden uzak kalıp hippi gibi yaşayan Slavların rahatı uzun sürmedi ,yayılıp genişledikçe bu ana merkezi bölgelerin sınırlarına yaklaştılar ve batıdaki Slavlar ilk darbeyi de Katolik hristiyan roma dan yediler!


Doğuda ise şaman savaşçı Kıpçak Türkleri Slavları bayağı bir hırpalayıp sıkıştırıyordu! Bu aşk ve nefret tarzı ilişki sonucunda Kıpçaklarla Slavlar arasında yakın ilişki de yaşandı! Slavların zaten hem ırksal hem de dinsel hassasiyetleri tam olarak yerleşmemişti!
Bir kültür ve medeniyete sahip değillerdi ve tek amaçları yaşamaktı. Türkler ise ırkı çok ön plana almıyorlardı lakin kültürlerine bağlıydılar ve savaşçı yetenekleri tartışmasızdı.Akıncı talancı taktikle aşiret çadır devletleri mantığında hareket ediyorlar, önlerine çıkanlara saldırıp yağmalarken onların türk olup olmamalarına bakmıyorlardı.Bu davranışları Türk Kıpçakların Slavlara da aynı şeyi yapmalarına neden oldu.Lakin Kıpçaklar bu gelişmemiş Slavlardan pek bir şey alamayacaklarını görüp aşağılara doğru yöneldiler ama slav-kıpçak ilişkisi sonucu Slavların önemli bir kısmı Kıpçak kültürü ve şaman inancı etkisinde kaldı.

Aşağı yönelen Kıpçaklar, Ortodoks hristiyan gürcülerle yakınlaştı ve gürcü devletine güç kattılar. Böylece şaman Kıpçaklar gürcülerle yakın ilişki kurarak Ortodoks hristiyan olmaya başladılar.Ama bu ilişki bir süre sonra bozulmaya başladı ve akabinde Kıpçaklar karadeniz kıyısına inmeye başlayınca da bu sefer Müslüman Selçuklu ve Katolik rum prensleri ile çatışmaya başladılar! Buradan biraz daha ileri gidince de balkanlardaki ve batı Karadeniz kıyısında yerleşmiş Katolikleşmiş Slavlarla çatıştılar. Bu çatışma ve ilişkiler neticesinde bazı batı slav toplulukları Ortodoks  mezhebine geçti. Moğol akınından az bir zararla kıl payı sıyrılan gürcü kontrolündeki Ortodoks Slavlar,Timur un akınları sonucu ağır darbeler aldılar.Hakim Gürcü devleti bu darbe ile çok zayıfladı.Bu esnada batı Ortodoks Slavları ile ilişkiler de kopma noktasına gelince batı Ortodoks Slavları bu sefer özellikle balkanlarda roma katoliklerinin mezhepçi baskısı altına girdiler.


 Lakin Timur çok yukarılara çıkmadı !Slavların bulunduğu mıntıkaya komşu olan ve slavların aleyhine  güç kazanmaya başlayan türk altınordu devleti hükümdarı Toktamış ile anlaşmazlığa düşen Timur, Altınordu devletine ağır bir darbe indirerek bu devletin varlığına son verdi! Akabinde yol üstündeki gürcülere de bir darbe indirip onları sarstıktan sonra yön değiştirip Anadoluya ve batıya yöneldi.Osmanlı ile Ankara savaşı yaparak Osmanlıya da ağır bir darbe indiren Timur, Yukarı izmire hakim olan Aydınoğullarının bağlılık bildirmesi ile onlara dokunmayıp aşağı İzmir de konuşlanan Katolik Romalıların kalesini bastı.Bu savaşı kısa sürede kolayca kazanan Timur,Romalı askerlerin kellelerini uçurup ,kendisine doğru gelen roma gemilerinin üzerine mancınıkla fırlattı!Tüm deniz kellelerle dolmuştu bu Romalılar üzerinde şok etkisi yarattı! Bununla yetinmeyen Timur bu sefer de yukarıya yönelip İstanbulu tehdit edince Romalılar Timura bağlılık bildirip vergi vermeyi önerdi !Zaten amacının çok ötesine giden Timur daha fazla ileri gitmeyi istemediği için bunu kabul etti ve asıl hedefi olan Çine yönelmek üzere iken öldü! Timur un çadır aşiret başbuğ zihniyeti, şahsi hedefleri sonucu süreklilik değilde, cihangirlik derdine düşmesi ile geleceğe dair ileri görüşlü olamaması ve vizyonsuzluğu sonucunda ardında kendisi gibi etkili ve güçlü bir varis bırakamadı! Timur öldükten kısa bir süre içinde Timurlu devleti hızla tarih sahnesinden düşerek hakim olduğu yerlerdeki etkisi de hızla silindi.


Tüm bunlar olurken coğrafyanın yukarısında ve uzağında bulunan Slavlar, savaşçı Kıpçakların etkisiyle Ortodoksluk inancı ve askerlik yeteneklerine sahip olmaya başladılar.Bu bir kültüre de dönüşmeye başlayınca Slavlarda ulus bilinci uyandı!
Böylece Kıpçak türklerinin liderlik vasıflarının da etkisiyle bu bölgelerde küçük slav knezlikler ve prenslikler var olmaya başladı.Bunlar o bölgede çok önemli bir konuma sahip olan ,kutsal görülen ve 'Rus' adı verilen nehirden ilham alarak kendilerine de Rus ismini verdiler ve bu isim üzerinde yoğunlaşıp ulus bilinci ve medeniyetini kurmaya başladılar

Timur un faaliyetleri bu Ruslara çok az bir zarar verirken olağanüstü bir fayda sağladı. Ruslar bunu kendileri elde etmek istese asla bu kadar iyi bir sonuca ulaşamazlardı ama Timur onlara hayal bile demeyecekleri bir hediye verdi! Timur, rusların uluslaşmaya başlarken hakimiyeti altında kaldıkları ve bir süre sonra kaçınılmaz olarak rakip olacakları gürcü krallığına yıkıcı bir darbe vurdu.Zar zor ayakta duran gürcüler karışıklıklar içinde çırpınırken rus prenslikler üzerindeki hakimiyet ve etkilerini de kaybetmiş oldular.


Timur un Ruslara diğer bir muhteşem hediyesi ise;yıkıp yok ettiği türk altınordu devletiydi!
Çünkü bu devletin ortadan kalkması da büyümeye başlayan rus prensliklerini en yakın komşuları olan güçlü bir türk rakipten kurtarmakla kalmadı, kendilerine hakimiyet alanı ve güç alanı da sağlamış oldu.Timur un buraları yakıp yıkıp istikrarsızlığa ve boşluğa sürüklemesinden sonra Timurluların da uzun ömürlü olmaması sonucu o bölgede Timur un yıktığı Altınordu devletinin bulunduğu bölgede geriye çok büyük bir otorite boşluğu ve kargaşa kaldı!
  
Bundan çok iyi faydalanan ve akılcı davranan rus knezlikleri kendi aralarında küçük bir beraberlik sağladıktan hemen sonra Timurun yıktığı altınordudan kalan özellikle Kıpçak kazaklarından oluşan savaşçı askerleri kendi bünyelerinde konumlandırdılar. Bu Kıpçak kazaklarının önemli kısmı Ortodoks hrisityandı ve Ortodoks slav Ruslarla kaynaşmakta zorluk çekmediler!Ruslar bu boşluktan hakimiyet alanı buldu ve topraklarını genişletti ve askeri anlamda avantaj sağladılar ama asıl avantajı Timurlu devletinin timurdan sonra gücünü ve etkisini kaybetmesiyle buldular.Çünkü ,

Timur un oraları ele geçirmesiyle timurun ordusuna katılan çoğunluğu Ortodoks olan seçme Kıpçak kazak askerleri Timurun ölümü ile Timurlu devleti otoritesini kaybedince topraklarına geri döndüler ve orada rus knezlerinin hakimiyeti ile soydaşları Kıpçak kazaklarının ve ailelerinin birlikteliğini buldular.Bu seçme kazak Kıpçak askerleri de rus prenslerine katılınca rus ordusu meydana geldi hem de çok güçlü bir halde! Bu öyle bir ordudur ki ,Rusların varlığını ve gücünü perçinleyen Molodi savaşında Ruslara zaferi getirmekle kalmadılar, Kıpçak kazak askerleri taa Stalin in Sovyetler döneminde nazi almanyasına karşı 2. dünya savaşında Stalingrad savunması ile Almanları durdurup direncini kırarak akabinde de onları taa avrupaya kadar süren ve berlini işgal eden Sovyet kızıl ordusunun omurgasını da kazak askerler oluşturmuştur.

Timur ölümüyle birlikte güçlü etkisini hızla kaybederken, Ruslar ise onun verdiği paha biçilmez hediyeyi değerlendirmeye koyuldular.


Buna karşın Anadolu da Timur un ağır bir darbe vurduğu Osmanlılar olağanüstü bir çaba ile hızla toparlandılar ve resmen külleri üzerinde yeniden doğdular.Osmanlılar,Timurla işbirliği yapan Aydınoğullarını ve çoğu haçlılarla iş pişiren irili ufaklı beylikleri ortadan kaldırarak birliğini sağladı ve bunun sonucunda ordusunu güçlendirerek İstanbul'u fethettiler.Bu darbe ile iyice sarsılan ve çökme noktasına gelip iyice kabuğuna çekilen Batılı hristiyan haçlılara 2. darbeyi ise Fatih Bu kez Trabzon'u da alarak vurdu.Böylece Anadolu haricinde Karadeniz kıyısında da Osmanlı Türk hakimiyeti perçinlendi.Bunun etkisi ile bölgedeki hristiyan Kıpçaklar ile gürcü ermeni , rum ve slav azınlıkların önemli bir kısmı zamanla sunni islama yönelip Türkleşmişlerdir.

Bu Osmanlı varlığı ve ilerleyişi de zaten zor durumda olan gürcülere ağır bir darbe indirdi ve gürcüler bütünlüğünü koruyamayarak dağıldılar.Bunun sonucunda zamanla gürcüler bu sefer güçlenmekte olan Rusların boyunduruğu altına girdiler.Bu durumda Sovyetler döneminde devam etti ve bugünde halen daha bağımsız Gürcistan rus yumruğu altında yaşamaktadır!

İşte bu noktada Ruslar en büyük faydayı ,gittikçe güçlenen ve yayılan Osmanlıya karşı ,mezhepçi ve nankör bir güç ve ihanet yarışına girişen akkoyunlu ve safevi devletlerinin saldırıları sağladı!Uzun Hasan ve şah ismailin güçlü Türk devletlerinin yanı sıra ,orta doğuda kudüse hakim olan aynı zamanda çok önemli bir dinsel unvan olan halifeliğe sahip olan memlükler hepsi birden, Yakında rusun rakibi olacak ve tarihi düşmanı olarak karşısına dikilecek olan Osmanlıya karşı ,yıkıcı yok edici nifakçı ortak bir hain politikayı birlikte yürüttüler.Akkoyunlu ,safevi ve memlük olmak üzere  bu sözde 3 türk devleti Osmanlıya karşı haçlılarla dahi iş birliği yaparak dünya tarihinde görülmemiş adi ve ihanet dolu faaliyetlere giriştiler.


 Lakin kendi küllerinden doğarak Büyük bir güç haline gelen Osmanlı Türkleri tarihte hiçbir devletin yapamadığı bir başarıya imza atarak; Fatih, torunu Yavuz Selim ve Yavuz un oğlu Kanuni Süleyman dönemlerinde haçlılarla iş pişirip hain tahriklerde bulunan akkoyunlu safevi ve memlüklerin işini bitirip onları mahvetmiş ve sonrasında da durmadan bunların köpekliklerini yaptıkları köpek başı haçlı batıya doğru yönelip en güçlü haçlı ordularını Macarlar başta olmak üzere Venedik ,fransa ,ispanya, Portekiz , İngiltere ve Hollanda Haçlı birliğini hem karada hem de denizde domaltıp perüperişan etmiştir.Bu ,diğer doğulu rakip süper güçlerin birbirleri ile uzun yıllar süren kıyasıya mücadelesi ,Rusların tehlikeli rakiplerinin ilgisinden uzak kalıp iyice güçlenmesine zemin hazırladı.


Dünyaya karşı kafa tutan Osmanlı buna rağmen bir miktar askerini desteklediği Türk kırım hanlığına yardım olarak verdi.Böylece balkan Ortodoks Slavları ile son Katolik kalıntılarını tekmeleyen kırım hanı doğuda yukarıda Timurun bahşettiği hediyeyi çok iyi bir şekilde değerlendiren rus varlığının güçlendiğini görmüş ve bunların ileride başına bela olacağını anlayıp Osmanlıdan bir miktar daha asker yardımı alarak 120 bin kişilik bir türk ordusu ile Kıpçak kazaklarından oluşan rus ordusu ile Molodi savaşına girişmiştir .Lakin bu savaşı kaybeden kırım hanlığı büyük bir sarsıntı geçirirken ,Ruslar atağa geçerek bu sefer de balkanlar ana hedef olmak üzere batıya yönelmeye başlamışlar,böylece bu savaş ta Rusların tarihinde varlıklarını perçinleyen ve güçlerini kanıtlayan ilk büyük zaferleri olmuştur.Bunun yanı sıra bu savaş asırlar boyu sürecek olan rus yayılmacılığını da tetiklemiştir.

Kırım hanının bu yenilgisi ile Rus gücünün ve kendi topraklarını tehdit eden varlığının farkına varan Osmanlı ,hem Avrupa da ,hem Anadolu da ,hem  orta asya da ,hem orta doğuda ,hem de afrikadaki nüfuz gücünü perçinlerken aynı zamanda isyanlarla mücadele ediyordu.Bu noktada Ruslara karşı bir önlem alma imkan ve zamanı bulamayan Osmanlı ,safevileri yok edip şah ismail'i soysuz bir berduş durumuna düşürdüğü için, kendini safevi nin mirasçısı gören ve Osmanlıya karşı şah İsmailin intikamını alma hayaline düşmüş , şii mezhepçi hırsı ve intikamı ile gaza gelmiş göt şah tahmasb bu kez bir çok cephede savaşan ve geniş bir alanı kontrol etmekte zorlanan Osmanlıya saldırdı. Bu durum Rusların sonraki hedefine de kolaylık sağlayacaktır.


 Böylece Osmanlı ,önemli bir tehdit durumuna gelen ruslarla uğraşamayarak ve önlem almayarak iran seferlerine çıktı yeniden.Kanuni döneminde başlayan bu seferlerde şah tahmasb defalarca yenilgiye uğratıldı.Her defasında af dilenen rezil şah ile antlaşma yapılmış ama bu adi soysuz herif kendi af dilendiği antlaşmayı kendi bozarak kalleşçe barış sağlandığına güvenip sırtını dönen Osmanlıya ansızın saldırmaya kalkmıştır.Ama darbe yemeye devam etmiştir. Osmanlı ile iran birbirine girince Rusya zaferini perçinleyip içselleştirme fırsatı bularak bu zaferi temel almış ve iyice sağlam bir temele sahip olma imkanı bulmuştur.Artık ruslar atağa kalkma planları yapmaktadır.

Bu noktada atağa kalkma planı yapan ruslara ise Osmanlıya karşı en büyük işbirlikçisi ve destekçisi ,kucağına oturup hoplamak için birbirleriyle yarışan, sözde türk geçinen ibne iran safevi şahları olmuştur.Bu safevi iran şahları gerek Sovyetlerin kurulması,Türklerin değil Rusların dünyanın süper gücü olması, gerek türk devletlerinin Ruslaşıp komunistleşerek benliklerini kaybetmesi ile Rus ırkına en büyük hediyeleri verirken,Farsi ve Ermenilerin Türke zulüm etmesinin önünü açmış adi yavşak hain puştlar olma şerefsizliğine de nail olmuşlardır.Bunlar sadece türkün rusa hizmetçi olmasını sağlamadı, türkün farsa da hizmetçi olmasına böylece türk ün varlığı enerjisi ve aklının da nesiller boyunca bugün rus ve farsın çıkarına sömürülmesine neden olmuş tarihin yüz karası adi köpeklerdir.



NİFAKSIÇAN NADİR ŞAH VE KALLEŞ AMACI

Bu kevaşelerden en önemlisi ve sonuncusu olan Nadir şah ; şah imsaili ve tahmasb ı eleştirip suçlayarak sözde ''Sunni-şii ayrımını bitireceğim ve türk birliği kuracağım ''siyasi yalanı ile ortaya çıkıp nüfuz edinmeye başladı.Fakat cahil nadir şah önce şunu öğrenecekti ;

İslamda sunnilik mezhep değil bir ayrım da değildi.Sunnilik Sünnete uyan demektir.Allah ın ilk insan ve peygamber Hz Adem e öğrettiği ve insanlığı yaratmak istemesindeki yegane iradesidir sunnilik.Sunnilik insanoğlunun ben müslümanım diyenlerinin takip etmesi elzem olan ahlak ve yaşam anlayışıdır. Allah ın mümin kulunda razı olduğu tek yoldur.İslam ve Peygamberlerle kitaplarla Allah her daim sünneti tavsiye etmiş ve uyarmıştır.Bu nedenle bir müminin ben sunniyim demesine gerek yoktur bile.Çünkü bir insan eğer müslümansa otomatikman sunni olması sünnete uygun düşünüp yaşaması, tek amaç olan Allah ın rızasını kazanmak için en başta gerekir zaten!Sunni olmayan müslüman olamaz! Çünkü sunnilik mezhep değildir öyle seçilecek tercih edilecek yada reddedilebilecek bir şey değildir. Sunnilik mezhep değil ve bir düşünce akımı falan değildi.Hanbelilik, hanefilik, şaafilik ve malikilik sunniliğe kendince atıfta bulunan mezheplerdir akımlardır.Buna karşın sunnilik mezhep değil, insan yapımı bir akım değildi.Şiilik harici bir mezhep ve akımdır.Sunniliğin asla karşısına konulamaz.Eğer sunniliğin karşısına şiilik konuluyorsa ve denk görülüyorsa o zaman şiilik açık bir sapma ve inkardır. Nadir şah bu gerçeği bilmediğindan saçma ve kabul edilemeyecek mezhepçi politikalara yönelmiş, gücüne aşırı güvenerek birlik değil ayrılık yaymıştır;



Nadir şah ın bu sözde ''mezhep kavgalarını bitirme birleşme'' çağrısı boştur.Bir kere en başta,burada taraflar kimlerdir?güya safeviler ve Osmanlıları gören Nadir şah bu kanıya nereden varmıştır?belli değildir.Evet,safeviler özellikle şah ismail ile fanatik mezhepçi bir vahşi şii anlayışını devlet ve ordu politikası olarak benimseyip,özellikle sunni Türk devletlerine karşı da bu mezhepçi kin ve intikam duygusu ile saldırarak asırlar boyunca mezhepçi kavganın bir tarafını oluşturdular.Ama diğer taraf diye gösterilen Osmanlı nın asla mezhepçi bir politikası olmadı.Osmanlı batıda batılıların aleyhine doğmuş ve gelişimini büyümesi ve gücünü de hep batılıların aleyhine sürdürmüştü ,o dönemlerden son demlerine dek te Osmanlı bu amaç ile var oldu.Osmanlı hakanları devlet adamıydı ,Osmanlının yönetimi de sistemli çağdaş iç ve dış siyaset anlayışından oluşuyordu,ordusu ise modern ve gelişmiş bir askeri yapılanmaydı.Osmanlılar böylece her daim batıyı hedef aldı, lakin mezhepçi safeviler tarafından tahrik edilerek doğuya çekilip oyaladılar.Safevilerin mezhepçi kinci yobaz saldırılarına boyun eğmeyerek karşılık vermesi Osmanlı nın kendi devletini koruması anlamına gelir,mezhep savaşı veriyor manasına gelmez.

Kısaca nadir denen herif güya mezhepçiliği bitirelim diye aslında siyasi bir avantaj sağlamak için dini siyasete alet emiştir.Böylece orta asyada gücü elinde toplayınca da aynen mezhepçi safevi fanatik siyasetini takip etmiş,bunun içinde başta mezhepçiliği bitirelim birleşelim diyen nadir şah,bizzat zorla caferilik diye uydurma bir mezhep kurup bunu Osmanlıya karşı dayatmaya kalkışmıştır.Osmanlılar mezhepçi politikaya göre hareket eden bir devlet olmayıp o zamanda uğraşması gereken onca önemli iş varken nadir in bu saçmalıklarına yaklaşmayıp takmayınca da, Bu sefer az bulunur kolpa nadir şah güya başta kaldıralım dediği mezhepçiliği caferilik üzerinden bahane edip Osmanlıya saldırmıştır.



Saçma sapan isteklerini kabul etmeyen Osmanlıya karşı savaş açan Nadir şah bu noktada başarılar elde etmiştir..Peki nasıl ? Osmanlı avrupa haçlıları ve gittikçe büyüyüp tehdit haline gelen ruslarla savaşırken bir de ekstra bela olarak başına nadir şah çıktı ortaya ,Nadir pislikten türedi. 'Sunni ile şiiyi birleştirme' bu sözde ''faydalı'' amaç için haçlı kafirle savaşan Osmanlıyı sırtından vurmaya kalkmakla, onca bela ve küffarla savaşan Osmanlının başına bela ve cihadına engel olmaya ve bunun neticesinde zındıkla savaşan osmanlı askeri ile ayrıca bir savaşa tutuşup onun askerlerini öldürerek bunu sağlayabileceğini zanneden bu adi herif tabii bunu asla başaramadığı gibi tarihe de adını adi bir hain olarak yazdırdı!

Osmanlı Onca cephede tüm gücüyle çarpışırken yine de bu nadir bulunan hain yavşaktan çekinmemiştir ve  karşısına Van valisi Timurtaş paşayı çıkarmıştır.Lakin Timurtaş paşa tüm orta asya ve hindistanı götünde toplayan nadir şah ın karşısında Malayir savaşında tutunamamıştır.Nifakçı deyyuslara karşı savaşan Timurtaş paşa ve Osmanlı Türk askerlerinin ruhları şad olsun!


Nadir şah asyanın yukarısında ruslara domalarak orada ittifak kurup nüfuz kazandıktan ve Timurtaş paşanın yönettiği Osmanlıları  yendikten sonra iyice şımarıp şov yapmak adına Yine Osmanlının elinde olan Bağdat a girdi!Lakin Topal Osman paşa tarafından cenabet kıçı tekmelenerek atıldı.Şımarık gururu kırılan nadir şah ,götünü tutarak rus kocasının yanına gitti ve ondan destek alarak bir kaç ay sonra tekrar ırağa girdi!Kerkükte Osmanlı ordusuna kısmen üstünlük sağlamıştı lakin bu sefer de İran da kendisine karşı isyan patlak verince yine amacına ulaşamayarak yine arkadan rus desteği alarak ülkesine geri döndü ve isyanı bastırdı ! Rusların iyice kucağına oturup hoplayan nadir şah tekrar Osmanlı topraklarına saldırdı ve Kars a kadar ilerledi!

Kevaşe nadir şah batıda Osmanlıya karşı savaşan kocası rusyanın başarı sağladığını görünce 'batı güven altına alındı' diyerek rus aşkıyla dolmuş bir halde götü tavana vura vura adi amaçlarını gerçekleştirmek için bu sefer de doğuya yöneldi!


Bu da yetmiyor bu zındık nadire, 1732 de kafir rusla iş birliği yapıyor bu sözde ''islam birleştiricisi'' ve hatta sözde  ‘’Türk turan birliği mimarı’’  küffarla ortaklık yapıp küffarla savaşanı vurmaya kalkıyor bu adi deyyus!Nadir şah denen kolpa herif ayrıca rusların güçlenip sovyetleri kurmasına, bugün dünyanın süper güçlerinden birinin ruslar olmasına ve bu ruslarında bugün Türki devletleri sömürmesine, Türk halklarının birinci dillerinin devlet dillerinin rusça olmasına hizmet etmiş türkün yüz karasıdır. Azerbaycan Türkleri bir de bu adi köpekle gurur duyuyor.Bu koduğumun embesili rusla iş pişirdi rusun güçlenmesine izin verdi.O rus gidip ermeniye destek verdi Azerbaycan türkünün tepesine çıktı ve hocalıda diri diri türkleri yaktı!

Nadir şah ın Türk ve islam dünyasına zararı bununla da kalmıyordu ;Bir halt başarmış gibi doğuya çakal gözlerini diken nadir kolpası ,Hindistana hakim olan ama karışıklıklar yaşayan Türk İslam Babür devletine hınçla saldırmış, Babür devletini ortadan kaldırarak hindistanı siyasi ve sosyal anlamda bir otorite boşluğuna terk etmiştir.Sürekli karışıklık yaşanan bir bölge haline gelmiş olan Hindistan, o zamanlar nadir şahında başına bela olup onun sonunu getireceği gibi, bugüne dek gelen sonuçları da Hindistanın ingiliz sömürge alanına girmesi olmuştur.Böylece ingiliz ve hindular bunun getirisi ile  devamında yıllarca o bölgede müslüman kanı akıtmışlardır. Halen daha Arakan da, Myanmar da kafirler nadir şah sayesinde Müslüman kanı akıtmaya devam etmektedir. Allah bu nadir şaha cehennemde bir an bile acıma hissi göstermesin!


nadir şah geriye hiç bir şey ve fayda bırakmamıştır .Tek faydasını kocası Ortodoks rus kafirleri ile erkek arkadaşı sevgilisi Protestan İngilizler gördü! Bu orospunun ateşli kıçından faydalanan İngiliz ve rus kafirleri oldu ki ,bu durum bugünde halen daha bu gerçek doğrultusunda sürmektedir!

şah İsmail ve şah tahmasb ın orta asyada açık bir savaş ve ihanet politikası haline getirdikleri şii mezhepçi fanatizmi ve Şiileştirici faaliyetlerinin zararlı  sonuçlarını gören nadir şah Şiiliği tırpanlamaya çalışmıştır güya! Ama toprak, para, taht ve şöhret hırsıyla gözü dönen nadir kolpa şah bu yönde hiçbir şey yapmadı.Zaten bunu da yapmak amacı değildi yani ‘mezhepçiliği önlemek ve türk birliğini sağlamak’ sözde dansöz siyasetçilerin çıkarı için iktidara ulaşabilmek adına söyledikleri yalanların  atası olmaktan illeri gitmemiştir.Zaten Nadir şah ta yalancı sahtekar dönek siyasetçi profilinin öncü atası olabilir anca!

Şiiliği tırpanlayıp mezhepçiliği kaldırıp birlik sağlayacağım yalanıyla ortaya çıkan nadir kolpa,aksine şii kolu caferiliğin yayılmasına hizmet etmiştir sadece! Şiiliğin merkezi ana yurdu durumundaki bölgelerde yükselen Nadir şahın zihniyeti ;sahte politikasının sonucu olarak,nifak nifağı doğurur gerçeği sonucunda, suudi vahhabi zihniyetinin de temelini atmıştır ve bu 2 zihniyet bugün kancık özlerinin getirisi ile birbirine düşerek, islam dünyasına nadir şah sayesinde en büyük zararları vermeye devam etmektedir.


Nadir şah ın para düşkünü olduğu ve para ile gelen güce inandığı ,dindar biri olmadığı da zaten dine fayda sağlayacak icraatlerinin olmamasından anlaşılır. Nadir şah ne İslam birliği ne de türk birliği sağlama konusunda hiçbir zaman samimi olmamış,ama böylece öne çıkıp kendi çıkarının derdine düşmüş ,hatta ve hatta İslam içinde ve Türklük içinde daha büyük kopma ve kutuplaşmalara yol açmış sahtekar bir tarih soytarısıdır.

Yine nadir şahın sırf türk ve islam komşularından, o ülkelerden geçen hacı kafilelerinin oldukça yüklü miktar para bıraktıklarını görüp, oralara hakim olmaya çalışmış, bu kafa yapısı da vahhabiliğin temel zihniyetini oluşturmuş ,ingiliz orospusu olmalarına açık kapı açmıştır! Nasıl yapılan hayırlar insan için öldükten sonra açık bir kapı olarak kalıyorsa ,yayılan bid’at ve nifaklarda öyle açık kapı olarak kalacak ve kişinin öldükten sonra ruhunu rahat bırakmayacaktır.Nadir şah ta bid’at yayma ve nifak çıkarma alanında nadir bulunabilecek adi bir köpekti!


Nadir şah ın bu siyasetinin sonunda belasını bularak nifak odağı ülkesi kanlı iç savaşlara sahne oldu.Nadir şahın hal ve hareketlerine en sonunda kendi askerleri bile tahammül edemeyerek vücudu delik deşik edilmiş ve parçalanarak her parçası yakılmıştır ! Yanan etlerinden geriye kalan kemikleri sarayın kapısının önüne atılarak giren çıkan atların ve şahısların ayakları altında paspas olmaya terk edilmiştir.Ondan sonra gelen ardıllarının ve akrabalarının ise kelleleri kesilmiş yada gözlerine mil çekilmiştir.


Şanlı türkte nadir bulanan bu adi nadir köpek ; batıda rusyanın ,doğuda da ingilizin önünü açmış akabinde etkilediği topraklardaki yöneticilerden şii olanlar nadir şah gibi rus köpeği ,vahhabi suud olanlarda yine nadir şahın yolunu tutarak ingiliz piçi olmuşlardır.Nadir şah dediğimiz gibi sadece şii caferi tarikat mezhebinin yayılmasını ve Bir Türk devleti olmayan, hatta bünyesindeki Türklerin de ayrımcılık ve katliam ile sindirildiği Peştun milliyetçiliği üzerine yükselen devleti Afganistan ın var olmasına hizmet etmiştir.Bu devlette ,onun bunun fahişesi olan dolaylı kurucusu nadir şah gibi gidip abd uşağı olmuştur hiç şaşırmıyorum bunlara!






Hiç bir zaman kafire karşı savaşmamış ve kafir kanı akıtmamış bu nadir pislik nasıl türkse artık farsiler tarafından sempati ile anılmaktadır!Tabii bende mecusi putperesti farsi bir böcek olsam böyle bir türk islam hainini sempatiyle anardım !

ÖNEMLİ KRONOLOJİK OLAYLAR VE KAYNAKLARI

Osmanlı Yavuz zamanında Anadolu ,Kudüs ,orta doğu ve iranda üstünlüğü ve düzeni sağladıktan sonra, ardılı Kanuni zamanında batıya haçlı avrupaya karşı savaşa yöneldi .Bu yolda  üstün kara gücü ve donanmasını kullandı! Lakin Rusya da doğuda güçleniyordu! Bu noktada safevi artığı tahmasb nifak terörünü kullanarak yeniden kargaşa çıkardı ve mezhepçi bir intikamla saldırdı! 7 düvele karşı savaşmakta olan Osmanlı bu iran nifağını başından savmak için Tahmasb ın safevisiyle mücadeleye girişerek defalarca mağlup etti! En sonunda kaçan Tahmasb af dilendi ve Amasya antlaşması 1555 te safevi ve Osmanlı arasında imzalandı!Buna göre; Ardahan,Kars Van,Atabegler ve Erzurum Osmanlı hakimiyetine (rusa karşı) dahil olacak,safeviler sunnilere zulüm etmeyi bırakacak,hacılar ibadetlerini yapabilmek için rahat bırakılacak ,safeviler ehlisünnete ve Osmanlıya hakaret etmeyi bırakacaktı!(Resmi Antlaşmalar-Amasya Antlaşması –Osmanlı/Safevi iran )


 Safevilerin bu antlaşmayı bozarak haçlılarla mücadele eden Osmanlıyı arkadan bıçaklamaya kalkışması ve Ruslarla iş pişirmesi üzerine Sultan 3. Murat ,hem iran tacizlerini durdurmak hem de Rusların safevi desteği ile karadenize inmesini engellemek  için harekete geçti.Bu sefer sırasında Rusları önce Meşaleler savaşında mağlup eden Osmanlı ordusu ,nifakçıları zaptetmek için şah Hüdabende'nin üzerine giderek safevileri bir kez daha mağlup etmiş ve 1590 yılında Ferhat paşa antlaşması imzalanmıştır;
Rus etkisinin arttığı Gürcistan ,Tebriz ,Karabağ ,Dağıstan Şirvan,Urmiye ve Revan (Erivan) Osmanlı egemenliğine bırakılacaktır (bu antlaşma ile Osmanlı, Rusya aleyhine bu bölgelerde hakimiyet tesis etmeye başladı) ve yine şii safevilerin defalarca söz verip uymadığı ; ehli sünnet ve Osmanlı hakanlarına küfür etmeyi bırakacakları konusunda safevi şahı söz verdi! (Resmi Antlaşmalar-Ferhat paşa Antlaşması –Osmanlı/Safevi iran )


Osmanlı iran tehlikesini savuşturup sulh yaptığını zannederek sırtını tekrar doğuya dönüp okunu batı haçlılara çevirdi, lakin hain safevi şii iran yine rahat durmayacak sözünden dönecek ve kalleşlik yapmak için hazırlıklara başlayacaktı!V. Papa nın ispanya ,Portekiz , Polonya ,Rusya, fransa ,İngiltere ve hollanda ordularından bir haçlı ittifakı kurup Osmanlıya saldırmasını fırsat bilen yavşak safevi şahı Abbas Osmanlıyı sırtından bıçaklayarak ;Tebriz, Nahçıvan, Erivan ve Kars'ı ele geçirdi .Burada sözünü unutarak şerefsizce sunni camilerini yıktırdı, ehli sünnete hakaret etmeyi reddeden sunnilere zulüm etmeye başladı! 

Bunun üzerine 7 düvelle savaşmakta olan Osmanlı dönüp oncamücadele arasında delikanlıca bir cesaret ve azimle bir daha iran safevilerinin üzerine sefer düzenledi ve bunda da üstünlük sağlayarak kahpe şahı bir kez daha sulh yapmak zorunda bıraktı!Af dilenen iran safevi şahı İle Osmanlı ,Erdebil surları önünde genç Osman ın onayıyla İstanbul antlaşmasını imzaladılar! Bu antlaşmaya göre yine ve yeniden safevi Şiiler Ashab ı kirama- Ehlisünnete sövmeyi bırakacaklar,Osmanlı toprakları Kanuni dönemindeki haline geri gelecek ve ayrıca safevi iran her yıl belirlenen ölçülerde haracı Osmanlıya ödeyecektir! (Resmi Antlaşmalar-İstanbul Antlaşması –Osmanlı/Safevi iran )


Nadir Şah,durumu kontrol altına aldıktan sonra, İsfahan’a geçerek burada Osmanlı devletine karşı Ruslar ile ittifak yaptı. Ardından Osmanlı topraklarına yöneldi. 1735 Haziran ayında sekiz ay kadar süren bir muhasaradan sonra Gence’yi ele geçirdi. (Sırrı Efendi, 2012: 3-32)

Nadir şah,işbirliği yaptığı Rusya ile düşmanı olduğu Osmanlı devleti arasında vuku bulan savaş sebebi ile batıda emniyetin sağlandığından hareketle yönünü doğuya çevirdi. 10 Kasım 1736’da Isfahan’dan harekete geçen Nadir Şah, Kirman ve Sistan üzerinden Farah, Dalhak ve Dilaram’a ulaştıktan sonra 3 Şubat 1737’de Girişk’e girmişti. (Yazıcı, 2010: 23)

Buna ilaveten İran şahı nadir, Osmanlı ile yaptığı uzun savaşlar nedeni ile ekonomik bir çöküntü içerisine girmişti. Bu nedenle Hindistan seferi ile hem halkın refah seviyesini yükseltecek, hem de dönüşte Osmanlılar ile mücadele için yeterli kaynağa ulaşmış olacaktı. Bu amaç ile Hindistan’ın ele geçirip boşalan hazinesini tekrar doldurmayı amaçlıyordu. (Minorsky, 2001: 25).


-Nadir şah ın Hint seferi sonucunda İran karşısında zor duruma düşen Babür türk Gürkanlı Hükümdarı Muhammet Şah ise İran’a karşı Osmanlı Devleti ile bir ittifak kurmak isteyerek ilişkilerini geliştirmeyi düşünmüştü .(Sevinç, 2011: 19).

Osmanlı, Revan'ı 89 yıl sonra 1724'te tekrar fethetti. Bölgede Osmanlı hakimiyeti tesis edilmişken Nadir Şah'ın İran'da Avşar Türkleri'nin hakimiyetini başlatmasıyla birlikte 1735'te Revan yine kaybedildi. Nadir Şah'ın 1747'de öldürülmesinden sonra bölgede Gürcü prenslerin hakimiyeti görüldü. Ruslar, Ekim 1827'de Revan'ı işgal etti. Revan'ı işgal eden Paskieviç'e Revan Kontu unvanı verildi. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar ,Osmanlı topraklarından ve İran'dan on binlerce Ermeniyi bölgeye göç ettirilerek nüfus dengesini değiştirmeye başladı.Böylece Revan bir ermeni vilayeti haline geldi ve daha sonra Revan (Erivan), Ermenistan ın var olmak için dayanak olarak alacağı temel nokta olacaktı.(E.Afyoncu ,10.04.2016)

Bu defa da Osmanlıları Gürcistan’dan Pers hükümdarı Nadir Şah çıkardı ve akabinde Nadir Şah Gürcistan’ı gürcü Bagratlıların Kakia sülalesinden gelen 2.Teymuraz’a verdi. Böylece Gürcistan’da 2.Teymuraz’ın hâkimiyeti başladı. Teymuraz 1762’de ölünce Kaheti kralı 2. Erekle bütün doğu Gürcistan’ın kralı oldu. 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca antlaşmasıyla Gürcistan’da Osmanlı etkisinin sınırlanmasıyla Rusya Gürcistan’ın müttefiki haline geldi.(isamer araştırma)

- Nadir şah iranda hakimiyet kurmuştu.Ruslarla yakın ilişkilerini koruyordu, lakin Nadir şah ın ölümüyle Ruslar Nadir şahtan aldıkları imtiyazların etkisiyle iran da etkili olmaya başladı.Bunun sonucunda iran da ve Hindistan da karışıklıklar çıktı .Birkaç hanedan gelip geçtiyse de en son kaçarlar irana hakim oldular.Yıllarca Şiilerin nadir şahlarla ,Abbaslarla ,İsmaillerle  ayakta tuttukları safevi pisliğiyle türk ve İslam aleyhine olsa dahi destek olup büyümesine izin verdikleri Ruslar ,fırsattan istifade ederek bu sefer imparatorluk rusyası çarı irana savaş açtı (1804)ve zaten Nadir şah döneminde kukla prensliklerine sahip olduğu Gürcistan'ı ,revan'ı ve Azerbaycan' ı kolayca aldı!Gülistan Antlaşması ile 1813'te bu savaş Rusların kesin zaferi ile sonuçlanmıştır.Bu durum, orta asya topraklarının büyük çoğunluğunun rus imparatorluğuna geçmesine ,Rusların orta asya da tek hakim güç olmasına neden oldu.

Bu yenilgi iran içinde kaçar hanedanına büyük bir tepki doğurdu! Bunun üzerine kaçarlar Osmanlı ya karşı savaş hazırlığı yapmakta olan fransa dan ve ingiltereden yardım istediler böylece Osmanlıyı durdurmak engellemek ve kovmak için her haltı yiyen bu güruh Rusları adam etmekle kalmayıp bir de üstüne orta asya ,orta doğu, iran ve uzak doğuya İngiliz ve Fransızların sokulmasına izin verdiler.Kaçar veliahtı Abbas Mirza İngilizlerden gaz alarak 1826 da Gülistan antlaşmasını bozup rus imparatorluğuna saldırdı! 


Yıpratıcı mücadelelerde Ermeniler Rusların yanında yer aldı ve seri savaşlarda üst üste darbeler yiyen iran, en son Gence savaşı ile ağır şekilde yenildi.Bu yenilgi ile 1828 de Türkmençay antlaşması imzalandı.Bu antlaşma ;Türke, islama ve Osmanlıya her türlü ihanet ve zararı veren iran safevi kafasının sonunda ileride Türkler ve özellikle Azerbaycan aleyhine Ermenistan ın kurulmasına da öncü olarak Safevi İranlıların Türklere attığı son kazık oldu!

Bu barış antlaşması doğrultusunda gözünü Osmanlı topraklarına , Kudüse ,Akdenize ve orta doğu zenginliklerine dikmiş olan  fransa ve İngiltere de Ruslarla birlikte hareket ederek ,irana ve hindistana siyasi anlamda dolaylı olarak hakim oldular! Böylece Hindistan da karışık durumdan faydalanıp sömürge kolonileri kuran İngilizler,buraya İngiliz valisi atayarak hakim olurken, iranda ise pehlevi hanedanlığını destekleyerek oradaki türk ve sunni varlığını alaşağı ettiler.Türklerin yerine ise şii farsiler irana hakim oldular!Safevi zihniyeti kalleşlikleri ile tüm asya ve ortadoğuyu kafire teslim ettikten sonra ,merkezi iranda da Türk ün üstünlüğünün kaybedilmesine neden oldular.Safevi kafası Türkü her yerden alaşağı ederken,Türk-islamın ezeli düşmanları olan rusa, ermeniye, ingilize ve persi farslılara daima hizmet etti.


İngiliz-rus yakınlaşması sonucunda iran ,bir zamanlar savaştığı Rusya ile işbirliği yaptı ve daha sonra başlayan soğuk savaş döneminde Rusya İngiltere ilişkilerinin bozulmasıyla,iyice  farslaşmış olan iran, 2 ayrı bloğa ayrılan dünyada doğu bloğunu seçerek Rusyanın tarafına geçti. Bu durum bugünde devam ediyor.Tabii bu durum İngiltere nin ve batının tepkisini çekerek iran a karşı ambargo ve tehditleri beraberinde getirdi! (c.alkan –Türklerin orta doğuya etkisi).

Safevi artığı kaçarların irana soktuğu batılı etki , fanatik mollaların baskıcı tavizsiz ve kontrolcü politikayla yönettiği iranda halen daha bile isyanlar kargaşalar çıkarmayı başarmaktadır ve bunun zararı da faturası da köktenci pers yönetim tarafından türk kesimden çıkarılmaktadır!

NADİR ŞAH'IN ADİ POLİTİKALARININ BUGÜNKÜ DÜNYA COĞRAFYASINDA AÇIKÇA GÖRÜLEN SONUÇLARI


1- Ruslarla adam gibi savaşan ve zafer kazanabilen dünya üzerinde çok az sayıda devlet vardır.Bunlardan biri de Osmanlı dır.Kolpa nadir şah, hangi savaşta ruslara karşı savaşmış? Hangi cephe ,hangi savaş ,nerede, ne zaman ? Yok böyle bir savaş.Nadir şah bırak ruslarla savaşmayı,Osmanlıya karşı ruslarla ittifak bile yaptı.Bu yüzden zaten yükselme ve ilerleme çağını yaşayan ve buna karşı tek rakipleri olan Osmanlılarla mücadele eden ruslar ,nadir şahtan destek görüp orta asyaya hakim olma şansı yakaladılar. Eğer o kolpa nadirin ruslara destek vermeseydi ve rusa göz yummasaydı ruslar orada bugün Türkleri hakimiyet altına alıp süper güç olabilir miydi ha?O kolpa Nadir şah Ruslarla iş birliği yapıp Osmanlıyı gürcistan ve azerbaycan dolaylarından ,kısaca orta asya dan atarak burada rus nüfuzunun yerleşmesine izin verdi.Rusların da Osmanlıya karşı savaş açmasından ve yer yer başarılar elde etmelerinden memnuniyet duyan kolpa şaH nadir,İşbirliği yaptığı kankası rusların osmanlı Türkleri ile savaşıyor olmasından dolayı bundan güç alarak batı sınırını güvence altına aldım sırtımı kıçımı sağlama aldım diye düşünerek doğuya yöneldi,çünkü osmanlı ile yaptığı savaşları nadiri çok yıpratmış ve fakirleştirmişti,nadir doğuya hindistana ganimet ve güç kazanmak için yöneldi,burada babür türk devletini yıkarak hindistan ın Türkün hakimiyetinden  çıkıp hindulara,afganistanında türkmenlerin elinden çıkıp peştuna geçmesine büyük hizmet etti.


2- Nadir Şah Orta doğu ve Irak seferlerini de yaptı,Burada Osmanlı ve türkmen gücünü kıran Nadir şah arkasında Irak ve Suriye de öyle bir kaos bıraktı ki,buralara ne Türkler ne araplar ne de farslar hakim olabildiler ,buralara batıdan gelen ingilizler ve fransızlar çöktüler,yahudiler israil devletini kurmak için adım atma cesaretini de nadir şahın bu orta doğu politikasına borçlular.Siyonistler böylece Osmanlı'nın zayıflamasıyla da bunu uygulamaya koyup sonuca ulaştılar.Böylece bugün orta doğunun batılı emperyallerin sömürge alanı olmasında o az bulunur Nadir kolpa adi şahın büyük emekleri ve hizmetleri vardır.Orta doğu,doğu anadolu ve batı asya da Nadir in yol açtığı bu kaos sonucunda ermeni ve kürt milis terör örgütleri yine Osmanlı/Türk düşmanı faaliyetlere imkan buldu o nadir denen yavşak yüzünden.

3- Nadir şah ın Azerbaycan ve İran politikaları da rusun ermeninin gürcünün ve farsların işine yaradı.Gürcistan ve Azerbaycan'da Türk hakimiyeti büyük yara aldı,Nadir in ruslarla kankalığı ve akabinde nadir in zayıflaması ruslara çok büyük hizmet etti.Nadir resmen bu politikası ile Gürcistan Kafkasya ve Azerbaycan'ı ruslara hediye etti.Nadir in zamanında ruslarla Osmanlıya karşı iş birliği yapıp anlaşması sonucu sırtımı güven altına aldım diye yaptığı politika Nadir'in kıçında patladı.Ruslar yok olan Nadir'den kalan son Kaçar hanedanlığını antlaşma kankalık falan dinlemeden üst üste feci yenilgilere uğrattılar. Kaçarlar rezil olmuş şekilde İrana geri çekilirken Azerbaycan ve Kafkas Türk toprakları Rus hakimiyetine girdi.Bu durum Gürcistan ve Ermenistan'ın varlığına temel oluşturdu.Zamanında rusla iş pişirip Osmanlı Türkünü buralardan kovan Nadir şah ,Azerbaycan ve Kafkasları rusa ermeniye ve gürcüye hediye etti.


4- Peki,İran içlerine çekilen Kaçarlara ne oldu?Bunlar da hem Nadir'in tüm türkleri yıkıp yok etmesinden dolayı yalnız kalıp destek bulamadılar, hem de üstüne ruslara karşı defalarca ağır yenilgiler almaları sonucunda iyice zayıflayıp güçten düştüler,bunu fırsat bilen,Osmanlıdan her daim büyük darbeler yiyen ,lakin Nadir şah ın hiç dokunmadığı sırtını sıvazladığı farslar bu sefer harekete geçip Kaçarları feci asimilasyon baskı yağma ve katliamlarla yok ettiler, böylece İran coğrafyası da Nadir şah denen kolpa herif yüzünden Türk'ün elinden çıkıp farsi molla İran'ın eline geçti.

5- Anadolu'da ise Osmanlı Türkleri ,emperyal avrupa haçlılarına karşı yine bir çok cephede savaşarak var oluş ve kurtuluş savaşını kazandılar. Bu sırada Nadir şahın parçalanıp yakılmış ,kendi sarayının kapısında atların ayakları altına atılmış adi kemikleri bile ortadan yok olmuştu,İşte böyle zor bir durumda olan ve bir çok cephede kafire karşı boğuşmakta olan Osmanlı, üstüne bir de onca imkansızlığa rağmen 'Kafkas İslam Ordusunu' kurup silahlandırarak Nadir şah kolpasının rusa ermeniye ve ingilize hediye ettiği Azerbaycan!a girip, rusu ingilizi ve ermeniyi üst üste koyup oradan atarak Orada Azerbaycan Türk devletinin ilk temellerini atmıştır.Bunlar olurken,kolpa adi nadir şah çoktan cehennemi boylamıştı.

İşte Rusların nerden geldiğinin ,nasıl ve kimin desteği ile büyüyüp güçlendiğinin ,Ortadoğu ,orta asya ve uzak doğuda batılıların ve Rusların nasıl ve kimin sayesinde nüfuz kazandığını ve hatta İranda dahi Türk ün tüm orta asya ve uzak doğudan silinip yerine rus, İngiliz, Hindu ve persin geçtiğinin doğru net ve açık tarihi budur. Tüm bunların suçlusu şah İsmaillerin ,tahmasbların Abbasların ,nadir şahların hain kolpa adi safevisidir.Bu kalleşleri Türk kabul etmek Türk ün onurlu şerefli adil ruhuna ve kanına hakarettir!

Yaşasın Savaşçı şehit Osmanlı Türkü ! Kahrolsun safevi nifakçı kalleş hainler!




KÜNYE
Tür;Deneme,Makale,Teori
İçerik;Kültür,Tarih,bilim
Kaynak;Araştırmalarım
Dönem;Temmuz 2018
Güncelleme; Yok

11 Temmuz 2018 Çarşamba

KIPÇAK BAŞBUĞ KOMUTAN KUBASAR VE DOĞU KARADENİZİN TÜRKLÜĞÜ


 KIPÇAKLAR VE BAŞBUĞ KUBASAR KUMAN


Kıpçaklar(Kumanlar/Kunlar/Polovetsler) açık tenli ,sarıya çalan açık kumral saçları olan mavi-yeşil -ela göz renklerine rastlanılan kendine özgü güzel ve güçlü bir yapıya sahip bir öncü Türk boyudur!Göçebe olarak kuzeyden yayılan bu savaşçı halk binicilik ,atıcılık, Türk saldırı savaş ve akıncı taktiklerini çok iyi uygulamaları yanı sıra üzerlerine giydikleri gösterişli zırhlar kalkanlar mızraklar oklar ile Kıpçak kuman Türk savaşçıları yüzlerine taktıkları hissiz soğuk ve ürpertici demir savaş maskeleri ile tanınırdı!

Yerleşik hayata ,kültür ,sanat ve medeniyete en hızlı şekilde uyum gösterip bir çok farklı ulusa öncü olan Türk boyu Kıpçaklar, Tarım konusunda kısıtlı kalsalar da özellikle hayvancılık ve yayla kültürüne hakimdirler.Kemençe ve tulum çok eski zamanlardan gelen milli çalgılarıdır.İslam ,hristiyanlık ,yahudilik ,şamanizm dinlerine de mensup olmuş, Türk rus gürcü ermeni ve Avrupalı kültürün etkin öncüleri olmuşlardır!Avrupa da Macar ,Bulgar ,slav ve Finlilere kadar bu etkileri görülür!Lazlar ve Hemşinler Kuman (Kıpçak) Türküdür.



M.ö. 2.yy.'da Altay dağları ile Tanrı dağları arasında yer alan Çungarya havzasının en önemli ve etkili topluluğu olan Wu-sunlar Kıpçakların hür ataları olarak bilinirler.Mete Han zamanında Hun birliğine dahil olan Wu-sun lar ,Hunların dağılması ile tekrar bağımsız olarak yaşadılar!Hun akınlarının önemli bir faktörü olan Wu-sunlar ,devletleşemeseler de hür topluluklar olarak var oldular.Göktürk devletleri içinde de yarı özerk kendi başına hareket eden hür Wu –sunlar Göktürklerin dağılmasıyla önemli bir güç konumuna gelen Uygurlarla tabii olmayı reddederek sürtüşmeye başladılar.Bu durum Uygur baskısı neticesinde batıya doğru ilerlemelerine ve Karluk devletine iltica etmelerine neden oldu .Karluklarla nispeten iyi geçinen Wu-sun lar daha sonra Karluk-Uygur ittifakı neticesinde var olan Karahanlılar devletiyle anlaşmazlığa düşerek bu sefer Kuzeye Altay dağlarına doğru göç etmeye başladılar.
Wu-sunlara bu noktadan itibaren ''Kıpçak'' adı verildi ve böyle anılmaya başladılar!


Altay dağlarının eteklerinde Kuman Türk topluluğu ile karşılaşıp kaynaşan Kıpçaklar, baskın kültürleri ile fiziksel ve kültürel açıdan kendilerine benzer olan Kumanları Kıpçaklaştırdılar ve böylece bu topluluk komple Kıpçaklar olarak anıldı.Lakin gün geçtikçe güçlenen Moğol devleti Karahitayların aynı zamanda yayılmacı ve baskıcı siyasetinin tehdidi ile Altay dağlarının etekleri merkez olarak temel Kıpçak göçü başladı!

Büyük ölçüde Doğu Avrupa ve kuzey Karadeniz'e doğru yönlenen Kıpçak göçü burada yer alan Uzları ve Peçenekleri etkiledi!Bu büyük ve etkili savaşçı topluluk Kıpçak Türk boyu bu bölgelerde kolayca söz sahibi oldu!Doğu Avrupa'ya giren ve Avrupa içlerine akmak isteyen Kıpçaklar ,bu nedenle bölgedeki hakimiyetlerini kaybetme endişesiyle karşı karşıya kalan slav knezliklerinin karşı koyması ile Slavlarla mücadeleye girişirken ,kuzey Karadeniz'e ,Kırım'a ve Kafkasya'ya inen Kıpçaklar ise bu bölgede yer alan Trabzon imparatorluğu ve Gürcü krallığı ile bu ilk zamanlar için uyumlu bir politika güttüler.



Kafkasya'ya göç edip yerleşen Kıpçaklar ,daha önceki inançları olan Göktürk tek tanrılı dinini bırakıp Ortodoks Hristiyan olmuşlardı. Aynı dönemde Kıpçakların bir bölümü de Doğu Karadeniz'e Trabzon İmparatorluğu sınırları yakınlarındaki sahil kesimlerine yerleştiler.
Ama Kıpçak Türklerinin kağanı Atraga Han kendileriyle birlik olmayan bu boya oldukça sinirlenmiş, zor durumlarında desteklememişti. Yalnız kalan kafkas Kıpçakları da bölgedeki yine ortodoks hristiyanlığa mensup olan ermeni ve lazlarla yakınlaşarak ,ateşe tapan sassanilerin baskısından bunalıp harabe halindeki bölgeyi yeniden imar edip yerleşen Prens Hamam önderliğinde Hamameşen (Hamamın şehri/Hemşin) Prensliğinin kurulmasında etken faktör durumuna gelerek,boyunduruğu altında oldukları Trabzon İmparatorluğuna vergi ödemeye başlamışlardı. 

Bu arada Atraga Han ,güzelliği ile tanınan kızı Guranduht ile dindaşı Gürcü Kralı Bagratlı David i evlendirmiş, Böylece Gürcü Kralı, akrabası Atraga Han’ın halkına ülkesinde yer vermişti.
Daha sonra Selçuklunun bölgeyi ve Gürcistan’ı işgali karşısında Gürcü Kralı II. David’in çağrısı üzerine Atraga Han kırk bin kişilik ordu ile Selçuklu’yu bozguna uğratarak Gürcistan sınırlarını Erzurum’a kadar genişletmişti.
Bu zaferin ödülü olarak Gürcü Kralı Kıpçaklara Bugünkü Şavşat, Ardanuç, Posof, Damal ve Çoruh boylarında yer vermişti.


Daha sonra Kıpçakların başına geçen Sevinç Han’da 1195 tarihinde kırk beş bin kıpçak aileyi bu bölgelere yerleştirmişti. Bu göç Kumanların Kafkas göçünün son aşaması olmuştu!Bu aynı zamanda bölgede göz ardı edilemez ve yüzyıllar boyunca etkisini gösterecek olan bir Kıpçak Türk varlığını meydana getirmiş oldu!

Gürcü kral 3.Giorgi zamanında gürcü ordusunun ana destek gücünü ve omurgasını oluşturan Kıpçaklar ,asi gürcü kumandan Orbelian'dan kralı himaye etmek adına komutayı alan Kıpçak başbuğu Kubasar sayesinde gürcü ordusuna temelden büsbütün hakim oldular ve gürcü krallığı içinde göz ardı edilemez nüfuzlu bir konuma geldiler!Bundan sonraki dönemde gürcü kraliçesi Tamara nın yönetimindeki gürcü krallığı sahip olduğu bu ordu ile tarihteki en parlak dönemini yaşadı!


Kıpçakların toplam göçü sekiz yüz bini bulunca, Kıpçakların başkomutanı “ters saldıran” olarak anılan Başbuğ Kubasar Gürcülerle anlaşmazlığa düştü ve kendisine bağlı oymakları alarak Hopa, Rize ve Trabzon sahil bölgelerine yerleşti. Bu göçe Ata Bek katılmadı ve bulunduğu bölgede üç yüz on yıl sürecek Atabek devletini kurdu. (Bazı kaynaklarda Başbuğ Kubasar’ı Atabeyin gönderdiği yazıyor)


Başbuğ Kubasar, Atabekler ile bağını kesmeyerek ve güç alarak ,bu bölgelere önceleri yerleşen öncü Kafkas Kıpçaklarının mensup olduğu Hemşin prensliğinden gelen bağlılık ve vergi geleneğini bozup ,Trabzon İmparatorluğuna vergi vermeyi reddetti. Bunun üzerine Trabzon imparatoru bugünkü Artvin’e (Livane) saldırdı.
Başbuğ Kubasar “Ters Saldıran” lakabıyla anılan o güne kadar hiç yenilmemiş, korku salan bir komutandı.


‘Ters saldıran’ lakabını savaş alanında rakibini ters düz eden bir tür hilal taktiği uygulamasından alıyordu!Trabzon imparatorluk ordusunun bu saldırısına da anında karşılık verip, Artvin’e saldıran Trabzon ordusunu tamamen imha eden Başbuğ Kubasar, geri dönüp Trabzon’u yakıp yıktı ve yağmaladı.
Hamameşenler, zamanla birlikte yaşadıkları ve dindaşları Ermenilerden etkilenerek , laz bölgelerinde yaşayan Kıpçaklar da aynı şekilde Lazlardan etkilenmiş dillerini unutmuştu. Bu bölgelerde yaşayan Kıpçaklar yerine göre ermenice yerine göre  lazca konuşuyordu.


Başbuğ Kubasar, Trabzon’un doğusuna hakim olunca bazı Lazlar batıya göç etti. Ama Başbuğ Kubasar, Lazlara ve bölgede yaşayanların inançlarına hiçbir baskı yapmadı.
Hamameşenler bu dönemde Kıpçakların neredeyse tamamının mensup olduğu Ortodoks Hristiyanlığı seçtiler. Başbuğ Kubasar ve Atabekler döneminde Kıpçaklar dahil bölgenin tamamı Ortodoks Hristiyan, ermeni yerliler ve az sayıda Hazar yahudilerinden oluşuyordu. Bölgede Müslüman hiç yoktu. Başbuğ Kubasar sahil boyundaki bu toplulukların vatanseverliğine karşılık çok iyi davranmış, özgürce yaşamalarına olanak sağlamıştı. Bölgeye de “Deşt-i Kıpçak” adını vermişti.



Müslüman olma süreci Kuman toplumunda oldukça sancılıydı.İslamlaşma süreci Kıpçaklarda Selçuklu devleti ile iyi kötü münasebetler ile başladı.Kıpçak toplumu kendi çerisinde bu dönemlerde Müslüman olanlara siyasi anlamda çok sert tepki veriyor İslam’a geçen soydaşlarına hakaret anlamında “dönme” diyorlardı. Bu nedenle, ilk İslamlaşma hareketleri görülen Hemşinliler Kumanlarca bir süre daha dışlanmıştı. Selçuklu yıkılıp Osmanlı bölgeye hakim olunca kitle halinde ilk Müslüman olanlar Hamameşenler’dir (Hemşinler). Hemen arkasından Lazlar ve en sonunda Atabek beyliği kendiliğinden Müslüman oldu.Altınordu devleti ve Timur'un etkisi ile İslam bu bölgede Kıpçak toplumu içerisinde hızla güç ve önem kazanmaya başladı.Böylece genelde gürcü ,ermeni ve Ruslar hristiyan olarak kalırken ,Kıpçaklar hristiyanlığı terk ederek ,ırkdaşları olan Türklerin dahil olduğu islamı seçtiler!Osmanlı hakimiyeti ile bu durum perçinlenmiş ve yayılma hızı kazanmıştır.


Bu dinsel kültürel sürtüşme dönemlerinde aralarında böyle bir antlaşmazlığa düşen Kıpçak bozkırları ,göz ardı ettikleri gittikçe güçlenen Selçuklular karşısında ticaret limanlarını ve stratejik noktaları koruyamadılar! Ayrıca, Kıpçaklar yaklaşan daha büyük ve yıkıcı bir tehlikeden habersizdi! Moğol istilası ,Tüm Kıpçak bozkırlarını ezip geçti! Deşt-i Kıpçak'ta Moğollara karşı Ruslarla birlikte alınan büyük Moğol yenilgisi ile Kıpçaklar dağıldılar! Kimisi Macaristan'a ,kimisi Bulgaristan'a ,kimisi Romanya'ya ,kimisi balkanlara ,kimisi Kafkaslara ,kimisi de Karadeniz kıyılarına dağıldılar ve Deşt-i Kıpçak'ın bütünlüğünü  kaybetmesi ile Kuman-Kıpçak hakimiyeti de son bularak dağıldıkları bölgelerin ve ülkelerin halklarına kültürlerine karışarak gözden kayboldular!Lakin içine girdikleri bölge ve halklarda izlerini ve etkilerini sürdürmüşlerdir!


Trabzon’un doğusunda yaşayan Lazlar ve Hemşinlilerin büyük bölümü Türktür. Hemşinlilerin içerisinde gizlenmiş Ermeniler ve Trabzon’a göç etmemiş Lazların oranı çok azdır.Bu az sayıdaki ermeni toplulukta etkili oldukları zamanlarda dillerini ve Ortodoksluğu empoze ettikleri dönemlerin çok geride kalması ve önemini yitirmesiyle çoğunlukla Osmanlı etkisinde kalan bölgelerde yaşayanlar sunni islama yönelerek Müslüman olup Türkleşmişlerdir! Bunlar günümüzde ermeni kökenlerini ve ortodoksluğu tamamen unutup reddetmişler türkleşip İslamlaşıp dinlerine bağlı vatansever kimseler olmuşlardır!Kıpçak Türklerinin Doğu Karadeniz kolundaki torunları da vatanlarına ve İslam dinine bağlı Türk toplulukları oldular! Osmanlı Türkiyesi sınırları içerisinde kalan bu Kıpçak toplulukları ,bu sayede diğer bir çok halk kültür ve ülke içinde eriyip kaybolan Kıpçak Türk akrabalarına oranla Türklüklerini muhafaza edebilmişlerdir.


Kıpçak topluluklar dağılırken ,Gürcistan'da kalan topluluklar Ahıska Türklerini meydana getiriyorlardı.Gürcistan'ın genel olarak kuzey ve batısında yer alan bu Türk topluluğu gürcülerin gücünü kaybetmesi, Moğol saldırıları ve Ruslarla mücadeleler gibi zor dönemlerden sonra Osmanlı'nın Doğu Karadeniz'e ve Kuzeybatı Gürcistan'a hakim olması ile rahat bir nefes aldılar, lakin Safevilerin saldırıları ile bir hayli rahatsız olan ahıska Türkleri iki ateş arasında kaldı! Osmanlı'nın bu mücadeleden galip çıkması ve batıya yönelmesi noktasında bir nebze rahat günler yaşayan Ahıska Türkleri bir zaman sonra artan rus yayılmacılığı ve Osmanlı'nın bölgede gücünü gittikçe kaybetmesi ile tekrar zor günler yaşamaya başladılar!


Ahıska Türkleri, Sscb döneminde Gürcistan sosyalist cumhuriyeti içinde bayağı sıkıntılı günler geçirdiler .Bir gürcü olan Stalin,  2. dünya savaşında genç Ahıska Türklerini kızıl orduya alması akabinde ,geride kalan Ahıska Türkü ailelerini de Osmanlı'nın mirasçısı olan Türkiye ile yakın ilişkilerinden çekinerek orta asya'nın içlerine ve Özbekistan dolaylarına doğru zor acımasız ve katliam gibi bir sürgüne maruz bırakmıştır.Bu sürgün esnasında kötü şartlar açlık ve hastalıklar nedeniyle bir çok Ahıska türkü ölmüştür! Özbekistan'a gelen Ahıska türklerini de burada rahat bırakmayan Ruslaşmış Özbek dinsiz kızıl sıçanlar Ahıska Türklerine karşı dünyanın unuttuğu ama bizim asla unutmayacağımız Fergana zulmünü acımasızca uyguladılar! Ahıska Türkleri için bu asırlık sürgün zulmü bugün halen daha bitmiş değildir!


 Bir diğer Kıpçak kökenli Türk topluluğu olan Pomaklar ise doğu Avrupa ve balkanlara yayıldılar! Romanya, Makedonya ,Yugoslavya ,Arnavutluk ,Bulgaristan ve hatta Yunanistan'da yer alan Pomaklar ise bulundukları ülkenin batı Avrupai ve hristiyan baskısına ve asimilasyon politikalarına maruz kaldılar!Bu baskılar sonucunda kısmen asimile olan bazı Pomaklar Türklüklerini unuttular buna karşın ulaşımı zor olan küçük köylerde kümelenip izole kalarak bir arada kalmayı başaran Pomak topluluklar islami inanç ve kültürlerini korumuşlar böylece Türk kimliklerini kökleştirerek devam ettirebilmişlerdir bugün!




Kıpçaklar medeni ileri görüşlü deha ,yetenek ve güçlerini bulundukları ülke ve toplumlarda da göstermekten geri durmadılar.Bunların başında gelen Büyük Türk İslam savaşçısı veTürk kumandanı stratejik deha  Köle kral Baybars Han, Moğol istilası akabinde çocuk yaşta ailesini kaybedip köle pazarlarında satılırken keşfedilmiş ve Memlük -Kölemen devletinde askeri hiyerarşide hızla yükselip söz sahibi olduktan ve bir çok önemli zaferler kazanıp haçlıları defalarca tepeleyip yenilmez olan Moğol ordularını mahvedip Moğolları gerileme devrine soktuktan sonra Memlük devletinin tahtına geçmiştir!

Baybars Han'ın savaş maskesi

Taa Hindistan'a dek gidip Delhi Türk Sultanlığı nın 2. hükümdar sülalesinin kurucusu olan Sultan Gıyaseddin Balaban (Uluğ Han) da Kıpçak türküydü ! Balaban küçük yaşta Moğollara esir düşmüştü ,sonra köle olarak satıldı ,lakin sahiplerinden iyi askeri ve devlet adamı eğitimleri alan Balaban ,Hindistan'da ordunun başına geçip Moğolları oradan kovdu. Hindu ayaklanmalarını bastırıp Türk emirliklerin destek ve isyanlarıyla yönetime geçti ve adil yönetimiyle Türk İslam etkisinin bugünde Hindistan'da var olmasında katkısı büyüktür!


KIPÇAK/KUMAN TÜRK BOYLARI

1. TOKSOBA ( Dokuzoba)  : Tatar kökenlidir. Moğollarla işbirliği yaparak Durutları yok etmenin eşiğine getirmiştir.

2. JETİOBA ( Yedioba ) : Kalabalık bir boydur.

3. BURDJOGLİ ( Burçoğlu ): Kıpçak Toplumunun Merkezini oluşturan boylardan biridir.

4. ELBARLİ ( Kurtbölgeli ): Kıpçak Hanları bu boydan seçilirdi.

5. KANGAROGLİ ( Konguroğlu ): Peçenek asıllıdır. Sonradan Kıpçak organizasyonuna girmiştir.


6. ULADJOGLİ ( Ulaşoğlu ) : Macaristan’da iz bırakmış bir boydur.

7. DURUTLAR ( Dörtler-Dörtoba ): Moğol saldırısından büyük zarar görmüş Deşti-Kıpçak’dan göçmüştür.

8. KULABOGLİ ( Kulobaoğlu ): At besleme kültürü çok güçlüdür.

9. JORTAN ( Çortan ): Turna balığı anlamına gelmektedir.

10.KARABİRKLİ ( Karaşapkalı/Karakalpak Türkleri ): Peçenek asıllıdır.

11. KOTAN ( Kutan ): Kuman asıllıdır.


ÜNLÜ KIPÇAK - KUMAN KOMUTAN VE ÖNDERLERİ

1 - Atraga (atrak) : Dağıstan / Şaman – Kıpçak Başbuğ Şaraga Han'ın torunudur ve  kendisine bağlı 40.000 aile ile Gürcistan’a göçmüştür.Gürcü ordusunun temelini oluşturmuştur.

2 -Asen : Bulgaristan / Ortodoks - Tırnova isyanı ile Bulgaristan tahtını alan Teodor'a yardım etmiş kıpçak isyancı önder.'Peter' ismini alan Teodor'un Bulgaristan'a hakimiyetinde ve Bizans'a karşı savaşlarında emrindeki kıpçak güçleri ile destek vermiş ve devlet işlerini devralarak Asen hanedanlığını kurmuş ,böylece Bulgaristan tarihine geçmiştir.

3 -Aktay : Mısır / Müslüman – Bahri memlüklerin lideri iken İktidar mücadelesine giriştiği Kutuz tarafından öldürülmüştür.

4 - Aybek : Mısır /Müslüman – Memlüklerin ilk sultanı olan kraliçe Şecer-üd-Dürr ile evlenerek Memlük hakanı oldu.Ordu ile yaşanan anlaşmazlık sonrasında iktidar mücadelesine giriştiği Kutuz tarafından öldürülmüştür.

5 - Baybars : Mısır / Müslüman – En meşhur Kıpçak savaş stratejisti ve devlet adamı emir  kumandandır. Kölelikten gelip Memlüklerin sultanı olmuş , Donanmayı geliştirmiş,karada ve denizde haçlı Fransız ordusunu defalarca mahvetmiş,ermeni krallığına son vermiş ve yenilmez Moğolları Ayn Calut savaşında durdurmuştur.Elbistan savaşında da Hülagü nün oğlu Abaka nın moğolarını tamamen imha ederek batı da moğol tehlikesine son vermiş kıpçak Türkü cihangir fetihçi başbuğdur.


6 - Balaban ; Delhi-Hindistan/Müslüman-kökleri bir Kıpçak kolu olan Alperilerden gelen yenilikçi ve savaşçı aynı zamanda adil ve merhametli Delhi Türk sultanı. Ardıllarının kendisi kadar dirayetli olmaması sonucu yönetim Halaç hanedanlığına geçmiştir!

7 - Basaraba : Eflak-Boğdan /Ortodoks – Balkanlar’daki Basarabia adlı bölge kendisine atfen namlandırılmıştır. Eflak -Boğdan prensliğini kurmuştur.

8- Baçman : Kırım /Şaman - Aşağı Volga bölgesinde hakim olan Kıpçak kahraman Lider.Elbarlı boyundan olan Baçman han, Moğol istilasına karşı mücadele etti ve moğol hakimiyetine karşı kıpçak isyanlarına önderlik etti.İsmi,bazı tatar ve nogay efsanelerine konu olmuştur.

9 - Baytursun : Dağıstan / Şaman

10 - Boniyak (Manyak) : Trakya /Şaman - Tugorkan Han ile birlikte,zor durumdaki Bizans kralı Aleksios'a yardım ederek Levinion savaşında Peçenekleri ağır bir yenilgiye uğratmıştır.Akabinde kumanların Polonya istilasını yöneten Boniyak, burada küçük bir birlikle Przemysl savaşında donanımlı macar suvari birliğini mağlup etmiştir.Boniyak ,Tugorkan han ile birlikte Bizans hanedanı içindeki hakimiyet mücadelesinde taraf olmuş ama bundan bir fayda sağlayamayınca akabinde rus topraklarına doğru saldırı ve yayılma politikasına girişmiştir.

11 - George Terter : Bulgaristan / Ortodoks - Bulgarların tanınan çarı.Asen hanedanlığının çökmesi ile bu hanedanlıktan gelen soylu bir kadın olan Kira Mariya ile evlenerek tahta çıkmıştır.Bizans ve Sırplarla savaşında kan bağıyla ait olduğu Kıpçak Türk topluluklarından destek almıştır.Böylece Kıpçaklar Bulgar devleti ve ordusunda daha çok yer almaya başladılar.Balkanlarda Bulgar varlığını perçinlemiştir.

12 - Gorgor : Gürcistan /, Ortodoks. Gürcü hanedanlığı tarafından Tiflis'e vali olarak atanmıştır. Atabeklerin öncü lideriydi.Nesiller sonra aynı adı taşıyan torunu gürcü kralını yenerek hapse tıkmıştır.

13 - Jortan : Artvin / Ortodoks – Mensubu olduğu Çortan Boyu ile anılmış şahsi ismi kullanılmamıştır. Osmanlı tapularında kendisine ait mülklerden bahsedilmektedir.

14 - Toktemirus : Eflak- Boğdan /Ortodoks – Basaraba’nın babasıdır.

15 - Sevinç : Dağıstan / Şaman – Kendisine bağlı 40.000 aile ile Artvin- Trabzon Rum devleti arasına yerleşmiştir.

16 - Stefan Şişman : Bulgaristan / Ortodoks – Sishman ailesi uzun yıllar Bulgar Kraliyet ailesini oluşturmuştur.

17 - Sokal (İskal) : Kafkasya / Şaman - Kafkasya'ya inen kıpçak birliğinin lideri.Sokal Han , ruslara karşı savaşan ilk kıpçak önderidir. 1061 yılında rus Pereyaslav prensliğine saldırmış ve büyük rus prensi Vselovod'a büyük darbe indirmiştir. Bundan sonra rus prensliklerine karşı Kıpçak saldırıları başarı kazanarak devam etti.Böylece bu bölgede kıpçak varlığı güç kazanmaya başladı.



18 : Şaraga (sarıcık) : Kırım / Şaman – Önde gelen fetihçi komutanlardandır. Hayatı boyunca aktif bir politika izlemiş komşu milletlere korku salmıştır. Baskın düzenleyip köle alma konusunda oldukça başarılıydı.Kıpçakların tarih sahnesine çıkmalarında öncü olmuştur.

19 - Tumanbay (dumanbey) : Balkanlar/ Şaman


20 : Kemenche : Macaristan / Ortodoks – Macar Kralı 4. Laszlo'ya  Suikast düzenleyip öldürmüş, yakalanıp idam edilmiştir.Kırım yarım adasına adına ithafen köy isimleri bulunur.Yine Gagavuzlarda Kemençe ibaresi keman anlamında kullanılmış olup ,yaygın bir Türk çalgısıdır.Bu çalgıyla çalınıp oynanan folklorik halk oyununa da Horo adı verilir.

21 : Kubasar (ters saldıran) : Gürcistan /Ortodoks – Gürcistan krallığına tarihindeki en parlak dönemleri yaşatmış,darbe ile Başkomutanlıktan alınmış üzüntüden felç olmuştur. Kendisine bağlı oymaklar Rize’ye göçmüştür.Doğu Karadeniz Kıpçak varlığının öncüsüdür.

22 : Kutlu Aslan : Gürcistan / ortodoks – Kubasar’a darbe düzenlemiş yeni yönetimde rol almıştır.

23 : Kutuz : Mısır /Müslüman – Harzemşah devleti kökenli Kıpçak savaşçı lideri.Ailesini ve yakınlarını moğolların Harzemşah devletine saldırıp katliam yapmasıyla kaybederek esir düşüp köle pazarında satılan Kutuz ,Memlük devletinde başarılı bir kumandan olarak yükseldi.Aybek ve Aktay ‘ı öldürmüş, Moğol tehdidi yaklaşınca buna kayıtsız kalan Aybek in oğlu sultan Ali yi tahttan indirip sultan olmuştur.Kendisi gibi kölelikten gelen Savaşçı Baybars’ı keşfetmiştir.İktidar mücadelesinde Baybars Han tarafından saf dışı bırakılmıştır.


24 : Kopyak (köpek) : Kırım / Şaman – Kırım Bölgesinin önde gelen Başbuğlarındandır.Könçek Han ile birlikte rus prenslikleri arasındaki sürtüşmelere müdahil olmuştur.Yaptığı baskınlarla Kırım sahil hattının yükünü hafifletmiş ,rus prensliklerini Sibirya'ya hapsetmiştir.

25 : Könçek (pantolon) : Kırım /Şaman – Önde gelen komutanlardandır. Balkanlara sık sık inmiş Bizans ordularını çok yıpratmıştır.Rus prenslikleri arasındaki siyasi mücadelelere müdahil olmuştur.Böylece siyasi ve coğrafi olarak pek çok avantaj sağlayan Könçek Han, doğu ve batı kıpçak kabilelerinin birleşmesinde öncü rol üstlendi.

26 : Köten : Macaristan/ Şaman – Könçek'in oğlu.Ülkesini istila eden Moğollar ile boğuşmuş ,Rus knezliklerinin önderi Kiev knezliği lideri Mstislav ile ittifak kurmuştur. Kalka savaşında moğollara yenilip batıya doğru çekilerek Macaristan’ı istila etmiş, macar kral 4.Bela ile anlaşarak kendisine bağlı 40.000 aile ile yerleşik hayata geçmiştir.Burada yaklaşan moğol ordusuna karşı bu kez macarlarla ittifak yapan Köten Han,kendisini istemeyen bazı koyu katolik macar soylularının suikasti sonucu öldürüldü.Buna kızan Kıpçaklar intikam için Güney Macaristan'ı yağmalamış ve ittifaktan çekilmiştir.

27 : Kalavun : Mısır / Müslüman -Baybars hanın ardıllarından sonra Memlük sultanı oldu.Siyasi çalkantılar içinde 2 kez tahta çıktı, bu istikrarsız dönemde birbirleriyle ittifak yapan moğollara ve ermenilere karşı kıyasıya savaştı.32 yıl süren 3.saltanatı barış ve  istikrar içinde geçti.

28 : Tapar Han : Güney Rusya/Şaman – Kıpçak organizasyonunu kuran ilk Kıpçak Hanıdır. Elbarlı Boyuna mensuptur.



29 : Akbaş : Romanya /Ortodoks

30 : Akkuş : Romanya /Ortodoks

31 : Çolpan : Romanya /Ortodoks

32 : Toluntay : Romanya /Ortodoks

33 : Payandur : Romanya /Ortodoks

34 : Tutarkan : Romanya /Ortodoks

35 : Berkiş : Romanya /Ortodoks

36 : Balika(Balık) : Balkanlar /şaman – Balkanlarda hakimiyet kurmuş etkili öncü lider!Bizansta yaşanan hanedanlık kavgalarına dışarıdan müdahil olmuştur.Bizansa karşı Aydınoğlu Umur Bey'e destek vermiştir. Vebadan yada altında bizansın parmağı olan bir siyasi misilleme suikasti sırasında öldüğü söylenir.Balkanlar ibaresi onun adına atıfta bulunularak halen daha geçerli uluslar arası bir coğrafi tanım olarak kullanılır.Dobric’in kardeşidir.


37 : Dobriç : Balkanlar/Şaman – Abisi Balika'nın ölümü üzerine Onun yerine geçerek,Balkanlardaki Dobruca Devletini kurmuştur.Bugünde kısmen türkmen kökenli toplulukların var olduğu Romanya ve Bulgaristan arasında ikiye bölünmüş olan Dobruca bölgesine adını vermiştir.

38 : Buğa (Boğa) : Romanya/Ortodoks

39 : Ötemiş : Romanya/Ortodoks

40 : Abılay han : Kazakistan / Müslüman - Kazakistan’ı moğol istilasından kurtaran ve millet bilincini aşılayan efsanevi milli kazak önderi.Ayrıca Çin ve Rusya'ya diplomatik yeteneği ile ülkesini kabul ettiren Abılay Han ,ruslara karşı askeri başarılar elde etmiştir.1781 yılında vefat etmiştir ,mezarı Türkistan'da dır. 

Abılay Han


Doğu Karadeniz gerçek Türk yatağıdır! Eğer Karadeniz Türk değilse bu ülkenin başka hiç bir yeri de Türk olamaz!
Karadeniz, özellikle doğu Karadeniz her daim ulaşımı ve yaşaması zor olan bir coğrafyaydı! Kuzeyde dağlık ve sert iklimi yanısıra denizin toprağın çetin yapısı ile uğrak olmayan ,tercih edilmeyen zor bir bölge ve  o bölge kuzeyden inen Kıpçak Türklerinin yurdu oldu! O gürcü dedikleriniz hiç bir zaman çoğunluk olmadı ,hatta Karadeniz in doğusu ve Gürcistan'ın kuzey batısı Ahıska Kıpçak Türklerinin yoğun olarak yurt edindiği bölgelerdi! Gürcü krallığını krallık yapan Kıpçak Türk askerleriydi.Başbuğ Kubasar  komutasındaki Kuman tTürk ordusu sayesinde gürcü krallığı tarihteki en parlak dönemlerini yaşamıştır.Gürcü kralları ,Türk  önder ve  Komutan Kubasar ve sonraki nesilleri için Kıpçak Türk askerlerine ve tebaasına bu faydaları nedeniyle Doğu Karadeniz bölgesini yurtluk verdiler!

                                                 

Anadolu'nun kuzeydoğusu ve Karadeniz'e sonraki dönemlerde Bizanslı rumlar hakim oldu. Anadolu'nun içleri ortası ve güney doğusu ile batısı ve Akdeniz, ege bölgeleri ise göz önünde oldu ve her daim kavimlerin geçiş alanıydı .Böylece bu  bölgeler daima mozaik bir yapıda oldu, halklar kültürler birbirleriyle etkileşim ve karışım içinde oldular hep!
Bizans ,Karadeniz bölgesinde ise tam yerleşmeyerek lakin düzenli bir ordu ve devlet sistemi kurup bu bölgeyi kendisine bağlayarak buralara hakim oldu ama yine de bu adamlar Roma'yı Atina'yı, İstanbul'u bırakıp gelip Karadeniz'de yaşamayı seçmedi ama o coğrafyayı kendi devletlerine bağladılar! Lakin üstünkörü devletçi kültürel etkileri haricinde derin dinsel ve kültürel etkileri neredeyse hiç yoktur!

Sonrası malum; Osmanlılar bu sefer fetihlerle geldiler ve devlet birliği kurup buralara hakim oldular! Gerçek bu !!


Karadeniz'in doğusu Rize,Trabzon, Artvin Türk olmayacak ta Ankara, İzmir, Denizli,İznik ,İzmit  Konya, İstanbul  mu Türk olacak? Antalya ,Bursa ,Antep ,Maraş ,Sivas, Erzurum ,Erzincan mı Türk olacak?Diyarbakır, Hakkari ,Şırnak ,Van mı Türk olacak?Onca kavmin,ırkın, kültürün gelip geçtiği yol geçen hanı olduğu ve her birinin tarih boyunca ırkının kültürünün izlerini bıraktığı ,karma çorba haline gelmiş ve  halen daha bir çok kültürel mozaiğin etkilerinin sürdüğü batı iç ve doğu Anadolu mu Ege Akdeniz Marmara mı Türk olacak yoksa ulaşılması zor, yol üstü olmayan, kimsenin gitmediği yaşamayı tercih etmediği kapalı ve kendine dönük kalan Kıpçak Türklerinin yurtluğu Doğu Karadeniz mi Türk kalacak? Doğu karadeniz Türk değilse hiç kimse Türk değil,eğer herkes Türkse Doğu Karadeniz zaten Türk tartışmaya bile gerek yok!



KÜNYE
Tür;Deneme,Makale,Teori
İçerik;Kültür,Tarih,bilim
Kaynak;Araştırmalarım
Dönem;Şubat 2018
Güncelleme; Yok