Bu dünyada, doğmasına fırsat
verilmeyen canlı bebekler parçalanarak öldürülmektedir.Bunun adı Kürtajdır.Bu
yazıda yer alan görüntüler rahatsız edici ama gerçek.Gerçeğe gözümüzü
kapatmamalıyız.Gerçeğe gözümüzü kapattığımız ve doğruya sırt çevirip yanlışa göz
yumduğumuz sürece bu dünya daha kötü bir yer olmaya devam edecek.Kahrolsun
Faşizm Kahrolsun Kürtaj.
KÜRTAJ; FAŞİST BİR CİNAYETTİR VE
MAZLUMUN EZİLMESİ, BEBEKLERİN KATLEDİLMESİ GADDARLIĞININ TİCARETE
DÖNÜŞTÜRÜLMESİDİR.
Bir insan nasıl ve kimden dünyaya
geleceğine karar veremez.Kim zina yada tecavüz ürünü bir ‘’istenmeyen’’olarak
dünyaya gelmek ister ki? Herkes mutlu bir birlikteliğin, sevgi dolu bir
evliliğin meyvesi olarak, sıcak bir aile kurumunun içerisinde dünyaya gelmek
ister…
Eğer böyle bir ortam
oluşturulmamışsa, bunun hiçbir suçu olmayan tek masum olan tarafı o çocuk ve
nedense ölmesi gerekende o oluyor .Ne kadar zavallıca bir çözüm bu.işte bu
nedenle her ne şekilde olursa olsun ‘’istenmeyen’’ bir sonuçla can kazanan bir
çocuğu ‘’o ne der ? bu ne der?’’ diyerek öldüremeyiz .Kendi yarınımızı ve
günahlarımızı tartmadan daha doğmamış bir çocuğa günah ve karanlık bir gelecek
biçerek onu öldürmeye kimsenin hakkı ve yetkisi yok!
Bir insan yarışa kötü bir pol
pozisyonunda başlayabilir ama onun ileride mutlu olabileceğine yarışmayı
kazanabileceğine,faydalı ve pozitif bir insan olabileceğine neden ihtimal
verilmiyor?kim bunlar ?neye dayanarak böyle şeyleri söyleyebiliyor ve
yapabiliyorlar?medyum mu? bir yerlerden vahiy mi alıyorlar o çocuk hakkında? O
çocuğun özlemleri hayalleri ne olacak? Onun adına karar verme hakkını kim
tanıyor bu kürtaj yanlılarına?…
Tecavüz istisnadır.Öyle bir
konuşuyorlar ki sanki kürtajın hatta doğumların hepsi tecavüz sonucu
oluyor.Dünya kürtaj istatistiklerinde tecavüz sonucu kürtaj çok küçük bir oranı
meydanagetirmektedir..Buna karşılık tecavüzlerin en ağır şekilde
cezalandırılacağını kürtaj yaptıranların cezalandırılacağı söylenince de neymiş
efendim ‘’doğmamış için doğmuş feda ediliyormuş’’Bak sen…
bu bir tuzak, amaç farklı…
Eğer tecavüz söz konusu ise zaman
kaybetmeden yargıya baş vurulmalıdır.Tecavüz sonucu bir gebelik söz konusu ise
ve ebeveyn bu çocuğu istemiyorsa bunun sorumluluğunu almalıdır.Yasalara baş
vurmalıdır ve çocuk, yasaların izin verdiği süre gelmeden en önemlisi de daha
kalbi atmıyor iken gebeliğe son verilmelidir.Tecavüzcü ise cinayet suçlamasıyla
yargılanıp ölümle cezalandırılmalıdır.
Ama tecavüz sonucu gebe kalan kişi
yasalara baş vurmak yerine nedensiz bir şekilde gebeliği sürdürmüş ,çocuk can
kazandıktan sonra yada doğduktan sonra ‘’ben bu çocuğu istemiyorum diyorsa’’
devlet ve sivil kurum ve örgütler o çocuğa bakmakla yükümlü ve istekli zaten
,yeter ki yaşasın,onunda bir şansı olsun…
Kürtaj söz konusu olunca,Korunma
yöntemlerinden bahsediliyor,tecavüz ön plana çıkarılıyor.Bu da büyük bir
çelişkiyi ortaya koyuyor.korunma yöntemleri ile ilgili en bilgili toplumlar
olan Avrupa ve Amerika da buna rağmen ne yazık ki kaçınılmaz bir kürtaj gerçeği
var ve bu uzun yıllardır tartışılan bir konu…öyle ki kürtaj karşıtı sivil
toplum örgütleri var ve resmen sert protestolarla ve bildirimlerle bunun
yasaklanması için çaba veriyorlar…doğum kontrolünde çok bilgili olan
,adaletiyle övünülen avrupada ve amerikada kürtaj sonucu öldürülen çocukların
sayısını araştırabilirsiniz… ne kadarı tecavüz sonucu bunu görmek gerek.Kürtaj
ın büyük ölçüde nedeni zina ve cahillik.İnsanların sorumsuzluğu,cinsel ilişki
yaşının düşmesi genç yaşta hamilelik büyük bir çoğunlukla Kürtajla
sonuçlanıyor.
Bir de Kürtajın yasaklanmasını
Kadın sağlığına bir tehdit Kadın ölümlerine bir neden olarak gösteriyorlar.Evet
bebek katilleri,Yasalardan kaçan, herhangi bir neden sonunda hamile kalmış
kadının, kötü şartlarda ve bu iş için eğitim almamış insanların eline
bırakıldığını savunmaktalar.İşte yasalardan adaletten feyz almayıp
önermeyen,buna karşın cahillik ve kötülükten ilham alıp tavsiye veren
materyalist /Faşist dünya görünüşüne sahip bebek katillerinin masumların yaşama
hakkı umrunda olmadığı gibi Yine korkunç bir gerçek te araştırma yazımızda
kısaca değineceğimiz gibi kozmetik sektöründe ceninlerin kullanılması ve bu
‘’kürtaj’’ denilen katliamın bebek katillerince ‘’para’’ kazanılacak ticari bir
sektöre dönüştürülmüş olması da umurlarında değildir hatta bizzat bu pis
ticaretin patronudurlar.
Biz Kürtaj karşıtları asla özel hayata
müdahale etmek yada insanlara din yada ahlak dersi vermek derdinde değiliz.Biz
kürtaj karşıtları şunu savunuyoruz;’’kimse ölmesin’’ .hele hele nasıl
doğacağına karar veremeyecek olan,savunmasız küçük ve masum canlar asla ölmesin
ve bunu engellemek için her şeyi yapacağız….Kürtaj, başlıbaşına hem insan
hayatına kastetmesi,masumu katletmesi,mazlumun ezilmesi ve bu şerefsizliğin
ticarete dökülmesiyle faşizmin daniskasıdır.
KAHROLSUN KÜRTAJ.KAHROLSUN FAŞİZM.
KÜRTAJ ESNASINDA CANLI BEBEK
ACIMASIZCA NASIL KATLEDİLİR?
Dr. Bernard Nathanson, kürtajın
uygulanış safhalarını 1984 yapımı hemen yukarıda izlediğimiz ‘’Abortion The Silent Scream’’ (Kürtaj,
sessiz çığlık) adlı tüyler ürpertici filme çektirip yorumladı.Nathanson şöyle
diyor’’Kürtajın yapılma safhaları, hassas aletler ve ultrasonla filme çekildi.
Kürtajı yapan bekar genç bir doktordu. İki ayrı kürtaj kliniğinde çalışıyordu
ve binden fazla kürtaj yapmıştı. Kendisinden filmin editörü olmasını istedik,
kabul etti. Filmi seyretti, editör oldu ama odadan çıktıktan sonra bir daha
kürtaj yapmadı. Kamerayla çekim yapacak kadın da özel olarak seçilmişti. Bu
kadın kürtajı şiddetle savunan bir feministti. Ancak, kendi eliyle
görüntülediği filmi seyrettikten sonra kürtajla ilgili konularda hiçbir
tartışmaya katılmadı.’’
Bernard Nathanson,önce yahudi sonra
ateist olan ve kürtajın kralı olarak bilinen Amerikalı doktor Bernard N.
Nathanson (1926–2011) hayatı boyunca çoğu ücretsiz 60.000 kürtaj yapmış.
Gelişen ultrason teknolojisi ile gerçekleri daha net gören Nathanson, büyük bir
dönüş yaparak kürtaj karşıtı bir tavır almış ve 1996 yılında Hıristiyanlık
dinini seçmiştir.
SESSİZ ÇIĞLIK – TÜM DÜNYA GERÇEĞİ
GÖRECEK
Filmde, önce bebek ana rahminde
rahatça hareket ederken görüntüleniyor. Kürtajı yapan kişi rahme müdahale
ettiği zaman, çocuk bir an dona kalıyor. Müdahalenin aksi istikametine, rahmin
diğer tarafına doğru kaçmaya çalışıyor. Kalp atışları 140′tan 200′e çıkıyor.
Kürtaj yapan kişi çocuğu ararken, çocuğun dehşetle ağzını açtığını
görüyorsunuz. Sonra kürtaj yapan el ona doğru uzanıyor! Çocuğun ağzı öylesine
açılıyor ki, çığlık atışını filmde görebiliyorsunuz. Kürtaj yapan kişi onu
başından tutuyor ve başını vücudundan ayırıyor. 12 haftalık bebekten geriye
birkaç doku artığı kalıyor. Bu, kürtaj çeşitlerinden sadece birisidir. Kürtaj
yapanlar anestezi uzmanı arasında gizli bir dil vardır. Baş bir numara olmak
üzere, çocuğun vücudu numaralandırılıyor. Anestezi uzmanı kürtajı yapana
soruyor: ‘’1 numara çıktı mı? Bitirdik mi?’’
Türkiye‘de yasal kürtaj süresi 10
hafta (2.5 ay) dır. Gebeliğin tıbben sakıncalı olması durumunda ise (anneyle
ilgili gebeliğin riskli olduğu hastalıklar, bebeğin ileri derecede sakat
olduğunun ya da öldüğünün belirlenmesi gibi) kürtaj uygulaması için yasal süre
10 haftayı aşabiliyor. İslam dininde ise hadisler ışığında anne karnındaki
bebeğe 40 gün (1.5 ay) sonra ruh üflendiği belirtilmektedir.
KATLEDİLEN BEBEK PARÇALARIYLA GELEN
MUTLULUK, GÜZELLİK VE PARA
‘’Kürtajı yapan ya da olmayı kabul
eden insanlar acaba bir hayatı katlettiklerinin farkındalar mı? Kürtajı
hikayesinin satırlarını bile okurken insan ürperdiği halde nasıl olur da
hissettiği, yaşadığı bir şeyden dehşete kapılmıyor ve korkmuyor? Aslında iş
bununla da kalmıyor, insanoğlu vahşetini bir kürtajdan arta kalan ceninlerin
kullanımıyla sergiliyor.
Nitekim kozmetik firmalarının ürünlerinin
neredeyse hepsinde kürtajla alınmış bebeklerin ceninleri kullanılıyor.Çok
sayıda kozmetik firması ve bu çok sayıdaki kozmetik firmasının yine çok
sayıdaki ürününü göz önüne alırsak kürtajla gelen bu sektörün ne kadar büyük
olduğunu anlayabiliriz.Bu dev ticari sektörü beslemek için kaç bebek kürtajla
parçalandı düşünmek yeterlidir.Başta Fransa‘da kullanılmak üzere birçok 3.
dünya ülkesinden getirilen kürtajla alınmış bebeklerin kozmetik firmalarına
satıldığı bildiriliyor. Bunun delili olarak da ABD ve Avrupa’da kamyonlar
dolusu ceninin ele geçirilmesi gösteriliyor.
SOSYALİST GEÇİNEN ,ÖZGÜRLÜKÇÜ
AYAĞINA YATAN GERÇEK FAŞİSTLER VE SÖZDE YAŞAM KUTSALDIR DİYEN YALANCI
HAYVANSEVER VE VEJETERYANLARIN
ŞEYTANİ ÇELİŞKİSİ
Bir olgunun yanlışlığı
çelişkileriyle doğrulanır. Kürtaj meselesinin neredeyse sadece tecavüze uğrayan
kadınlar üzerinden tartışılması da, bu toplumun sosyal açıdan hasta olduğunun
göstergesidir. Tartışan tarafların anlamadığı, anlamak istemediği konu şudur:
Mesele kadın bedeni meselesi değildir, olmamalıdır. Mesele hayat hakkı
meselesidir. Bu araştırma makalesinde kürtaj ile ilgili birçok resim ve video
gördük. Bunları vicdanı olan hangi insana izletsek, değil kürtajı savunmak, bir
insan olarak bu meseleden bahsetmeyi utanç sayar.
‘’Bebeğin bedenine numaralar
veriyorlardı filmde. Mesela bebeğin kafasına ‘bir numara’ diyorlardı. Bir
numarayı çıkardık! Kafayı kopartarak alırken bunu söylüyorlardı. Kürtaj öncesi
ana rahminde rahatça hareket eden bebeği görüntülüyordu belgesel. Sonra ilk
müdahaleyle birlikte çocuğun şaşkınlığı, ardından müdahalenin yapıldığı
istikametin tam tersi yöne gitme çabası bariz şekilde belli oluyor. Kalp
atışları normalin iki misline tırmanıyor. Ve ilk temas durumu. Ağzı öylesine
bir açılıyor ki, sessiz bir çığlık yükseliyor adeta. Sonra parça parça
kopartılarak alınıyor minicik beden. Geriye sadece birkaç doku parçası
kalıyor.’’
‘’Özellikle internet ve e-mail
ortamlarında sıcak yaz aylarında kampanyalar yapılır. Bunu yapan kişilerin
insanî hassasiyetleri beni hep etkilemiştir. Şöyle derler: “Havalar çok sıcak.
Lütfen kapınızın önüne birer tas su koyun, evsiz kedi ve köpekler susuzluktan
ölmesin diye” Böylesi hassas olanların kalkıp kürtajı savunması bana çok tuhaf
geliyor. Keza, “Sakızlarınızı yere atmayın, kuşlar onları yem zannedip yutuyor
ve boğulup ölüyorlar” diye kampanya yapabilecek kadar hassas görünenlerin
göbeklerine bedenim benimdir diye yazıp sonra da kürtajı savunmaları çok acıklı
geliyor bana. Minicik bir kediyi ezerek öldüren adamı, dünyanın en zalim ve
sapık kişisi ilan edeli kaç yıl oldu? Kuşu, kediyi, köpek yavrusunu bu kadar
düşünenlerin, insan yavrusunu parçalayarak öldürmeyi bu kadar kolaylıkla
savunması bana zalimce geliyor.’’
kasaptaki parçalanmış hayvan
etlerini görünce ‘’yaşam hakkı’’ ndan bahseden vejeteryanların parçalanmış
bebek etlerini görünce görmezden gelmesi hatta desteklemesi ne denir ki?
Sözde özgürlükten,haktan,adaletten dem vuran,
mazlumları savunduğunu söyleyen parti ve STK ların nefes alıp veren
zayıf,savunmasız küçücük bir bebeğin hakları ve özgürlüğü söz konusu olunca
faşistleşip zalimleşmesi bana şeytani bir çelişki gibi geliyor.Bir olgunun
yanlışlığı çelişkileriyle doğrulanır.Yanlışın arkasından gitmeyen,adil ve güzel
bir dünya için masumların ezilmesine dur demek gerekir.Daha başlangıcında,doğum
aşamasında her yıl milyonlarca bebeğin parçalara ayrılarak katledildiği bir
dünya nın devamında ne beklenir bunu herkesin iradesi ve vicdanı ile düşünmesi
gerekir.
KÜRTAJ FAŞİZMİNİ DESTEKLEYENLERİN BAHANELERİ VE BİLİNÇLİ KATLİAMIN İSTATİSTİKLERİ
Her şeyi doğrulayan ekstra 1-2 ufak bilgi vereyim.İngiltere de 2011 de sadece
Britanya adasında yapılan kürtaj istatistiği linkte görülüyor;
Bunun gibi
her sene çıkartılan daha bir çok istatistik var. Korunma yolları konusunda
bilinçlenmeye karşı değiliz.Bunun etkisi yoktur demiyoruz ama etkisi sanıldığı
kadar çok değil, kürtaj olgusuna kesin bir çözüm hiç değil,çünkü kürtajın asıl
nedenleri kör sorumsuzluk,ahlaksızlık ve faşizmdir..ilişkiye zevkine girilir
diyen lafazanlar en azından dört elle sarıldıkları tecavüzcülere bizzat kondom
sağlayabilirler mi ? yada ‘’eyy tecavüzcüler, bir kadına tecavüz edecekseniz
lütfen kondom kullanın’’ şeklinde bilinçlendirme çalışmaları yapmaları gerekir
mi?Hani tecavüz, kürtaj söz konusu olunca en büyük neden oluyordu ya o açıdan
söylüyorum.Bunlara göre kürtajın tek nedeni ve sonucu tecavüz.Neyse, korunma
yöntemlerinin kürtaj konusunda etkisinin ne kadar az olduğunu göstermesi
açısından da önemlidir bu istatisitik.
Çünkü İngiltere korunma yollarının en çok kullanıldığı Avrupa ülkesidir.Bu konuda dünya üzerinde bilinçlenmenin en fazla olduğu ülkedir.Hatta ne kadar bilinçli olduklarını ‘’her İngiliz kadınının çantasında kondom bulunur’’ diyerek gösterirler.Ama gel gör ki zevkine kürtaj olgusunun avrupa da en yaygın olduğu ülke ilginçtir yine ‘’bilinçli şekilde korunan’’ İngiltere dir.(Diğer Avrupa ülkeleri ve abd ye hiç girmeyeceğim). Bu istatistiği biz çıkarmadık.İngiltere nin en önemli medya kuruluşu the guardian gittikçe artan kürtaj gerçeği karşısında bilimsel araştırmalarla çıkarttı. Tabi ya onlarda çarpıtmıştır değil mi?
Çünkü İngiltere korunma yollarının en çok kullanıldığı Avrupa ülkesidir.Bu konuda dünya üzerinde bilinçlenmenin en fazla olduğu ülkedir.Hatta ne kadar bilinçli olduklarını ‘’her İngiliz kadınının çantasında kondom bulunur’’ diyerek gösterirler.Ama gel gör ki zevkine kürtaj olgusunun avrupa da en yaygın olduğu ülke ilginçtir yine ‘’bilinçli şekilde korunan’’ İngiltere dir.(Diğer Avrupa ülkeleri ve abd ye hiç girmeyeceğim). Bu istatistiği biz çıkarmadık.İngiltere nin en önemli medya kuruluşu the guardian gittikçe artan kürtaj gerçeği karşısında bilimsel araştırmalarla çıkarttı. Tabi ya onlarda çarpıtmıştır değil mi?
Bu konuda
göz önüne alınması gereken en önemli bilim dalı pedagojidir.Peki Pedagoji
derneği başkanı uzman pedagog Mehmet Teber (sapıtmadıysa hehehe) ne diyor
bakalım;
- Dünyada her gün 115.000 çocuk kürtaj yolu
ile öldürülüyor.
- Amerika'da 2008 yılında 1.21 milyon çocuğun
hayatına kürtaj yolu ile son verildi.
-
Dünyada bir yılda 42 milyon çocuk kürtaj yolu ile öldürülüyor... Evet 42
milyon can...
-
Dünyada her bin çocuktan beşi kürtaj ile öldürülüyor. En fazla kürtaj
oranı Rusya'da.
- Sayı
olarak kürtaj rekoru Çin'de. Yılda 13
milyon bebek kürtaj ile öldürülüyor bu ülkede.
-
Newyork'da 1000 sağlıklı çocuğa karşın, 700 çocuk kürtajla alınıyor..
Kürtaj
Gerekçeleri (bilimsel araştırma neticesinde)
- % 27 Çocuk sahibi olmak için yanlış
zaman
- % 25 Şu an bir bebeğe bakacak durumda
değilim
- % 20 Daha fazla çocuk istemiyorum
- % 9 Sosyal ilişkilerede engel-yük olacağı düşüncesi
- % 9 Sosyal ilişkilerede engel-yük olacağı düşüncesi
- % 8 Çocuk yetiştirmek için çok gencim
- % 4 Eğitim veya kariyere engel olacağı düşüncesi
- % 4 Eğitim veya kariyere engel olacağı düşüncesi
- % 4 bebek-Anne ölümcül sağlık problemleri
- % 3 Annenin sağlık problemleri
- % 1 Tecavüz sonucu
Pedagoji
derneği başkanı Uzman pedagog Mehmet Teber devamında şöyle diyor;
‘’Dünya'da
yapılan kürtajın % 93'ü sağlıklı anneler tarafından sağlıklı bebeklere
yapılıyor. Evet sonuç bu. Zaten anne ve bebeğin can sağlığı söz konusu
olduğunda kimse itiraz etmiyor kürtaja. Tepkimiz %93 oranında keyfi yapılan
kürtaja.
HÜKÜMETLERE VE YASA KOYUCULARA SESLENİŞ
Bir konu
sadece yasalarla çözülemez. Cinsellik konulu reklamlar, programlar, diziler,
haberler almış başını gitmişken; diziler yoluyla ahlaksızlık her tarafa
yayılmışken sadece yasa ile kürtajı yasaklarsanız, kürtajı merdiven altına
itmiş olursunuz. Yasanın yanında kürtajı hazırlayan nedenleri de yok etmeniz
gerekir. Yoksa sadece yasa bir sorunu çözmez. Çünkü kürtaj bir sorun değil,
sonuçtur.’’ (Biz kürtaj karşıtları aynen bunu savunuyoruz)
Pedagog Mehmet Teber in de söylediği gibi
istemli/istemsiz düşük haricinde belirtilen istatistikte tecavüzün oranı
kürtajda %0,5-1 dir.Makalemde tecavüz olgusuna değindim ve bunun küçük bir oran
olduğunu söyledim.Yine de bu oranı dikkate alıp insanların sorumluluk alması
gerektiğini düşündüğümü söyledim.Buna rağmen halen daha tecavüz olgusuyla
itiraz etme derdindeler çünkü ellerinde acitasyon yapıp olayı
çarpıtabilecekleri başka hiçbir şey yok.Bebek katillerinin,Kürtajı desteklemek
için kadınlar üzerinden duygu sömürüsü yapması ve tecavüz şerefsizliğinden
medet umması ne kadar hasta bir zihniyete sahip olduklarını da ortaya koyması
açısından manidardır.Kürtaj vahşetini kadınların cinsel bir sorunuymuş gibi
görüp gözümüzü kapayamayız yada böyle bir vahşet karşısında ‘’her koyun kendi
bacağından asılır bana ne!’’ de diyemeyiz.
%7 lik
Anne/bebek sağlığını etkileyen orana kimse itiraz etmiyor zaten.Ama Olay keyfi
kürtaj değil diyip ,%0,5 i görüp,koskoca %93 ü görmek istemeyen üstüne üstlük
bide ahkam kesenleri gördüğümüzde çarpık ve sapık kim belli oluyor
burada…dediğim gibi ben erkek evladıyım.Ama daha öncesinde insan evladıyım.Bu
olay, kadın yada erkek olgusunu ,cinsiyetçi kafayı aşar İnsanlığa
dayanır.Kürtaja şiddetle karşı çıkan,bu konuda çalışmalar yapan her ülkeden
farklı lisanlarla bunu dile getiren binlerce kadın da var.Onlar kadın değil mi.
Çocukları
var ..onlar da anne .Daha da önemlisi ‘’insan’’ onlar.Yanlışa ve kötülüğe karşı
çıkmak için illa bir cinsiyetin (yada siyasi kafanın yada dinin yada mezhebin
yada ırkın..vb.) temsilcisi olmak gerektiği kafası hehehhe ne denebilir ki ..ne
desen boş bu boş kafalar için.
Bizim
siyasi açıdan kürtaj olgusuna yaklaşımımız pedagog Mehmet teber in ‘’hükümete
sesleniş’’ fikriyle aynıdır.Akepe hükümetinin Kürtaj yasa değişikliği, Bir çok
gazetede (ki birçok yayın organda da aynı şekilde) yayınlandığı gibi 8 haftaya
çekmek istediğidir.
Türkiye de yasal kürtaj sınırının 10 hafta olduğunu görülürdü ve biz
‘’eleştirerek’’ yasaları destekliyoruz.Çoğu ülkenin yasaması bebeğin cinsiyet
kazandığı 10 haftayı dikkate alarak onun birey olduğunu düşünüp bu yolla yasa
kararı veriyor.Bu da tartışmalıdır ve buna karşı çıkanların daha geriye
çekilmesini isteyenlerin ‘’can kazanılmadan birey olunmaz’’ düşüncesiyle baş
vurduğu 2 olgu vardır; bilim ve vicdan.Bizde yasaların bu 2 olgunun temel
alınmasıyla oluşması gereğince itiraz ediyoruz.Ama üzülerek görüyoruz ki
bırakın geri çekmeyi,bu 10 haftaya bile uyulmuyor.Hatta engel olarak
görülüp,Parçalanarak katlediliyor bebekler.
Makalelerimi
karşıt düşünceleri okuyarak yazıyorum. Makalemde değindim,Çoğu kürtaj yanlısı
‘’ kürtaj yasasına hayır’’ diyor ,eylemler yapıyorlar kadın ölümlerini gösterir
istatistik yayınlıyorlar.Arkasından kendince çözümler sunuyorlar.Bu sadece
korunma ve bilinçlendirme üzerine yoğunlaşmış çözümlerine biz de destek
veririz.Ama çelişki büyük.Verdikleri istatistikler bir yasa olmasına rağmen
yapılan kürtajın devasa boyutunu gösteriyor.İstemeden haklılığımızı
kanıtlıyorlar.Bir de yasa olmasa katledilecek bebek sayısını ve bunun cenin
ticaretini büyütmesi konusunu düşünmek gerekiyor.İnsanların yasa olmasına
rağmen kendi canını da tehlikeye atarak bebeğini öldürmekteki hayvani
cahilliği ve sözde daha çok yaşamak genç ve güzel görünmek için gün geçtikçe
artan hevesini savunmasız bebeklerin canı ve kanıyla karşılama zihniyetindeki
hayat hakkı da göz önüne alınmalı.Eğer kürtaj yasası kaldırılırsa serbest
bırakılırsa verdikleri istatistik neticesindeki korunma ve bilinçlenme
yöntemlerinin artık ne faydası kalır bunu düşünmek lazım ki insanlar dediğimiz
gibi yasa olmasına rağmen buna uymuyor kendi hayatlarını da tehlikeye atarak
bebeklerini parçalatıyorlar.
İngiltere bu
konuda en bilinçli ,sosyal refah ve eşitliğin en yüksek olduğu ülke ama en çok
keyfi kürtajın yapıldığı ülke demek ki kürtaj çok daha derin nedenleri olan bir
olgudur.Bu nedende bence insani değerlerin faşizme kurban gitmesidir.Kürtaj
yanlılarının hiçbir istatistiğinde bu düşüncelere cevap verilmiyor.Cinsiyetçi
ve kadın üzerinden sadece olaya bakılıyor.Konuşamadığı,zayıf ve savunmasız
olduğu için kalbi attığı,sinirleri acıyı hissettiği halde parçalanan ve
hammaddeye dönüştürülen bebeklerin tarafından kimse bakmıyor.Böyle bir ticari
veya kişisel katliam olduğu için yasalar konuluyor,yasa konuluyor kürtajın önü
kesilemiyor sektör büyüyor,yasalar kalksın bilinçlendirelim diyoruz ,bunun önde
gideni ülkelerde yine katliam yapılıyor ki bunlar adaletin de olduğu ülkeler
insan haklarından bahsedilen ülkeler,bir de yasanın kale alınmadığı insanın
değerinin olmadığı bahsettiğim 3. dünya ülkelerinde durum feci şekilde ortada.
Sosyalist
geçinen aslında militarist takılan yasa karşıtı zihniyetler daha yasaların
neden var olduğunu bilmiyor,güçlünün zayıfı ezmesi gerektiğini başta savunup
bunu yaygınlaştırıp,çağın gerçeği ve gereği haline getirip, sonra sopanın ucu
kendisine değince yasalara sığınırken kanunlardan medet umarken bile bunu idrak
edemiyorlar.İnsanların psikolojisi ve yaşadığı hayat değişkendir.Yasa yok
diyelim, hatta kadın evli hamileliğininde sonuna gelmiş, işler ters gidiyor
kocasıyla ayrılıyor yada ölüyor eşi yada yaşamın gidişatından kaynaklanan bir
çok sorunla yada yıkımla karşılaşıyor ve diyor ki ben bu bebeği doğurmak
istemiyorum.Allah a inanmıyor yada günahı benim sana ne diyerek ve yaşadığı
hayat yada başına gelen kötü şeyleri kendince kendini haklı bularak başkalarını
suçlayarak vicdanını rahatlatarak ‘’benim bedenim benim kararım’’ diyerek
karnında neredeyse doğacak olan çocuğu öldürmesi doğru mu?Yasa yoksa bu doğru
olmuş olacak ve böyle olaylar emin olun tecavüz olayından daha fazla.Peki
bilinçlendiriyorsun olmuyor,yasa koyuyorsun olmuyor,yasa kaldırıyorsun olmuyor
ne olacak masum bebeklerin sonu?Çözüm basit,yasalar ağırlaştırılmalı ve insanlar
cinsel ve toplumsal sorumluluk anlamında bilinçlendirilerek yasalar
desteklenmelidir,en önemlisi çağımızı karanlığa dönüştüren materyalist/faşist
zihniyeti yıkmak olmalıdır.
Yasalar
yanı sıra bir farkı, hassas bir noktayı da belirtiyoruz.Bebeğin kalbi bilimsel
çalışmalarında gösterdiği gibi 5.
haftada atmaya başlar.Dinsel olarak ise İslam dinine (hadis) göre 4. haftada ruh
kazandığını belirttim.Biz kürtaj karşıtları olarak ‘’savunmasız masum’’ bir
canlının Katledilmesine karşıyız ve bilimsel çalışmalar buna yakın bir sonucu
ortaya koymaktadır.Biz sadece insanlara sorumluluk ve hassasiyet bilinci verme
derdindeyiz ve bunda başarı da sağlıyoruz.Herhangi bir şekilde istemeden hamile
kalmış bir bayan (tecavüz yada tek gecelik ilişki dışında,evli yada birlikte
yaşadığı erkekte aynı zamanda) sorumluluk almalı gebelik söz konusuysa kalbi
atmadan gebelik sonlandırımalıdır ki bunun da bir çok yöntemi var ve bunun hem
dinsel hem bilimsel hemde kanuni anlamda sakıncası olmadığı gibi gelişmiş
tekniklerle bu iş kısa sürede kolayca ve güvenli olarak yapılabilmektedir.
Yasalar
bile materyalist/faşist zihniyetle yapılıyor.Kürtaj yasası 5. haftada kalbi
atıp acı hisseden varlığı canlı yerine koymayıp parçalanmasına izin verirken
,10. haftaya gelip cinsel yapısı oluşunca adam yerine koyup yasayı devreye
sokuyor.Bundan sonrası daha ilginç.Bebek doğunca 18 yaşına gelene dek yasa yine
devre dışı bırakılıyor.Yaşadığı hayat,çevre,ahlak anlayışı..vb. nedeniyle 14-15
yaşında hamile kalanlar yasa dışı oluyor ve seksin güzelliğine kapılan,serbest ve rahat gençler yasal
sıkıntı yaşıyorlar ve yasadışı yollara baş vuruyorlar.Bu makalemde de değindiğim
genç yaşta hamilelik tir ve çağımızın en önemli sorunudur.Ama iş nereye geliyor
biliyormusunuz,bebek katilleri eşitlikten bahsedenler, bu yasa boşluğundan
dolayı kötü şartlardaki kürtaja başvurmak zorunda kalan çok sayıdaki insanı ,
kürtaj karşıtlığı için, kadın ölümleri adı altında ortaya koyarak
ikiyüzlülüklerini gösteriyorlar.Bu insanların korkularını ve hissettiği baskıyı ise ilginçtir yasaların dar kapsamına
faşizme ve ahlaksızlığa değil tuhaf bir şekilde kendince Dinlerin baskıcı
şartlarına Muhafazakar insanlara ve ahlaki değerlere bağlayarak buna karşı tepki
şeklinde kullanarak bir ikiyüzlülüğe daha imza atmaktan çekinmiyorlar.
Makalemde,’’
tartışmayı bitiren anket’’ te Türkiye nin belli bir zaman aralığında Kürtaj a
bakış açısındaki köklü değişim görünmektedir.Bu durum dünyadaki bilinçlenme ile
paralel gelişiyor.
İnsanların
bilinçlendikçe doğruya ve güzele yüzünü dönmesi umut verici.Bazılarınin o kara
yüzünü karanlığa çevirmesinde gösterdiği cahil inadına inat bu ve bunun gibi
gerçekleri ve doğruları her yerde savunmaktan çekinmeyeceğiz.
KÜRTAJ TİCARETİ-FAŞİZMİN DİK ALASI
Benim makalemin temelini oluşturan amma ve lakin birilerinin beyninin yıkandığı ve belli doğrultuda
programlanmasından dolayı göremediği yada olay neymiş diye okumadan sazan gibi
atladığı için cahil kaldığı kürtaj faşizmi olgusudur.Kürtaj hem masumu
ezmesi,yaşam hakkına engel olması açısından faşizmdir hem de bu iğrenç işin
ticarete dönüşmesiyle faşizmin dik alasıdır.
Pedagog
Mehmet Teber in açıklamasında geçen ve benim makalemdede dünyadaki bir çok
ülkeyi baz alarak yaptığım araştırmanın genel sonucuna göre Avrupa ve Amerika
gibi gelişmiş ülkelerde sırf keyfi kürtaj gerçeği yanı sıra gelişmemiş fakir 3.
dünya ülkeleri olan güney Amerika,asya,Afrika..vb. dahil ülkelerde insanların
sırf kürtaj için hamile kaldığı ve bunun ticarete döküldüğü gerçeğidir. Sn
Teber in de belirttiği çin,Rusya gibi,bu ülkelerin çoğunluğunun sosyalist bir
yönetime sahip olması ve kanlı/faşist bir pazara hizmet etmesi gerçekten
manidardır. Kürtaj adı altındaki Bebek katliamına o kadar göz yumulmuş ki,%93
yerine % 0,5 ,duygu sömürüsü için o kadar ön plana çıkarılmış ki, bu büyük
paraların döndüğü ,cenin ve organ mafyalarının işin içine girdiği pis bir
küresel sektöre dönüşmüş.Tabii bu gerçek,tek gerçeği madde olan,gözünü para
bürümüş materyalist/faşist kafalar için önemsiz bir ayrıntı değil mi?Milyonlarca
bebek bu sektör için gebe kalınarak can kazanıyor ve sonra parçalanarak pazara
çıkarılıyor.Bebeğin kallojen-collagen oranı ne kadar yüksekse ve kullanılacak yapıları
ne kadar gelişmişse fiyatıda o kadar yüksek olur ve bebek bu ticari özelliklere sahip olduğunda çoktan bir cana da sahip
olmuş oluyor.Biz burada boş konuşmuyoruz bazıları gibi…
Makalemi bitirirken ‘’böyle embesil insanları gördükçe kürtajı destekleyesim geliyor’’ diyenlere
de şiddetle karşı çıktığımı belirterek diyorum ki;
KAHROLSUN KÜRTAJ.KAHROLSUN FAŞİZM.
KÜNYE
Tür;İnsan,Bilim,Araştırma,
İçerik;Makale,Deneme
Kaynak;Yaşadıklarım,Gözlemlerim,Araştırmalarım
Dönem;Haziran 2012
Güncelleme; Yok