Translate

19 Mayıs 2017 Cuma

KÜRTAJ FAŞİZMİ (SESSİZ ÇIĞLIK)





Bu dünyada, doğmasına fırsat verilmeyen canlı bebekler parçalanarak öldürülmektedir.Bunun adı Kürtajdır.Bu yazıda yer alan görüntüler rahatsız edici ama gerçek.Gerçeğe gözümüzü kapatmamalıyız.Gerçeğe gözümüzü kapattığımız ve doğruya sırt çevirip yanlışa göz yumduğumuz sürece bu dünya daha kötü bir yer olmaya devam edecek.Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Kürtaj.


KÜRTAJ; FAŞİST BİR CİNAYETTİR VE MAZLUMUN EZİLMESİ, BEBEKLERİN KATLEDİLMESİ GADDARLIĞININ TİCARETE DÖNÜŞTÜRÜLMESİDİR.



Bir insan nasıl ve kimden dünyaya geleceğine karar veremez.Kim zina yada tecavüz ürünü bir ‘’istenmeyen’’olarak dünyaya gelmek ister ki? Herkes mutlu bir birlikteliğin, sevgi dolu bir evliliğin meyvesi olarak, sıcak bir aile kurumunun içerisinde dünyaya gelmek ister…

Eğer böyle bir ortam oluşturulmamışsa, bunun hiçbir suçu olmayan tek masum olan tarafı o çocuk ve nedense ölmesi gerekende o oluyor .Ne kadar zavallıca bir çözüm bu.işte bu nedenle her ne şekilde olursa olsun ‘’istenmeyen’’ bir sonuçla can kazanan bir çocuğu ‘’o ne der ? bu ne der?’’ diyerek öldüremeyiz .Kendi yarınımızı ve günahlarımızı tartmadan daha doğmamış bir çocuğa günah ve karanlık bir gelecek biçerek onu öldürmeye kimsenin hakkı ve yetkisi yok!



Bir insan yarışa kötü bir pol pozisyonunda başlayabilir ama onun ileride mutlu olabileceğine yarışmayı kazanabileceğine,faydalı ve pozitif bir insan olabileceğine neden ihtimal verilmiyor?kim bunlar ?neye dayanarak böyle şeyleri söyleyebiliyor ve yapabiliyorlar?medyum mu? bir yerlerden vahiy mi alıyorlar o çocuk hakkında? O çocuğun özlemleri hayalleri ne olacak? Onun adına karar verme hakkını kim tanıyor bu kürtaj yanlılarına?…

Tecavüz istisnadır.Öyle bir konuşuyorlar ki sanki kürtajın hatta doğumların hepsi tecavüz sonucu oluyor.Dünya kürtaj istatistiklerinde tecavüz sonucu kürtaj çok küçük bir oranı meydanagetirmektedir..Buna karşılık tecavüzlerin en ağır şekilde cezalandırılacağını kürtaj yaptıranların cezalandırılacağı söylenince de neymiş efendim ‘’doğmamış için doğmuş feda ediliyormuş’’Bak sen…
bu bir tuzak, amaç farklı…


Eğer tecavüz söz konusu ise zaman kaybetmeden yargıya baş vurulmalıdır.Tecavüz sonucu bir gebelik söz konusu ise ve ebeveyn bu çocuğu istemiyorsa bunun sorumluluğunu almalıdır.Yasalara baş vurmalıdır ve çocuk, yasaların izin verdiği süre gelmeden en önemlisi de daha kalbi atmıyor iken gebeliğe son verilmelidir.Tecavüzcü ise cinayet suçlamasıyla yargılanıp ölümle cezalandırılmalıdır.

Ama tecavüz sonucu gebe kalan kişi yasalara baş vurmak yerine nedensiz bir şekilde gebeliği sürdürmüş ,çocuk can kazandıktan sonra yada doğduktan sonra ‘’ben bu çocuğu istemiyorum diyorsa’’ devlet ve sivil kurum ve örgütler o çocuğa bakmakla yükümlü ve istekli zaten ,yeter ki yaşasın,onunda bir şansı olsun…



Kürtaj söz konusu olunca,Korunma yöntemlerinden bahsediliyor,tecavüz ön plana çıkarılıyor.Bu da büyük bir çelişkiyi ortaya koyuyor.korunma yöntemleri ile ilgili en bilgili toplumlar olan Avrupa ve Amerika da buna rağmen ne yazık ki kaçınılmaz bir kürtaj gerçeği var ve bu uzun yıllardır tartışılan bir konu…öyle ki kürtaj karşıtı sivil toplum örgütleri var ve resmen sert protestolarla ve bildirimlerle bunun yasaklanması için çaba veriyorlar…doğum kontrolünde çok bilgili olan ,adaletiyle övünülen avrupada ve amerikada kürtaj sonucu öldürülen çocukların sayısını araştırabilirsiniz… ne kadarı tecavüz sonucu bunu görmek gerek.Kürtaj ın büyük ölçüde nedeni zina ve cahillik.İnsanların sorumsuzluğu,cinsel ilişki yaşının düşmesi genç yaşta hamilelik büyük bir çoğunlukla Kürtajla sonuçlanıyor.



Bir de Kürtajın yasaklanmasını Kadın sağlığına bir tehdit Kadın ölümlerine bir neden olarak gösteriyorlar.Evet bebek katilleri,Yasalardan kaçan, herhangi bir neden sonunda hamile kalmış kadının, kötü şartlarda ve bu iş için eğitim almamış insanların eline bırakıldığını savunmaktalar.İşte yasalardan adaletten feyz almayıp önermeyen,buna karşın cahillik ve kötülükten ilham alıp tavsiye veren materyalist /Faşist dünya görünüşüne sahip bebek katillerinin masumların yaşama hakkı umrunda olmadığı gibi Yine korkunç bir gerçek te araştırma yazımızda kısaca değineceğimiz gibi kozmetik sektöründe ceninlerin kullanılması ve bu ‘’kürtaj’’ denilen katliamın bebek katillerince ‘’para’’ kazanılacak ticari bir sektöre dönüştürülmüş olması da umurlarında değildir hatta bizzat bu pis ticaretin patronudurlar.




Biz Kürtaj karşıtları asla özel hayata müdahale etmek yada insanlara din yada ahlak dersi vermek derdinde değiliz.Biz kürtaj karşıtları şunu savunuyoruz;’’kimse ölmesin’’ .hele hele nasıl doğacağına karar veremeyecek olan,savunmasız küçük ve masum canlar asla ölmesin ve bunu engellemek için her şeyi yapacağız….Kürtaj, başlıbaşına hem insan hayatına kastetmesi,masumu katletmesi,mazlumun ezilmesi ve bu şerefsizliğin ticarete dökülmesiyle faşizmin daniskasıdır.

KAHROLSUN KÜRTAJ.KAHROLSUN FAŞİZM.


KÜRTAJ ESNASINDA CANLI BEBEK ACIMASIZCA NASIL KATLEDİLİR?




Dr. Bernard Nathanson, kürtajın uygulanış safhalarını 1984 yapımı hemen yukarıda izlediğimiz  ‘’Abortion The Silent Scream’’ (Kürtaj, sessiz çığlık) adlı tüyler ürpertici filme çektirip yorumladı.Nathanson şöyle diyor’’Kürtajın yapılma safhaları, hassas aletler ve ultrasonla filme çekildi. Kürtajı yapan bekar genç bir doktordu. İki ayrı kürtaj kliniğinde çalışıyordu ve binden fazla kürtaj yapmıştı. Kendisinden filmin editörü olmasını istedik, kabul etti. Filmi seyretti, editör oldu ama odadan çıktıktan sonra bir daha kürtaj yapmadı. Kamerayla çekim yapacak kadın da özel olarak seçilmişti. Bu kadın kürtajı şiddetle savunan bir feministti. Ancak, kendi eliyle görüntülediği filmi seyrettikten sonra kürtajla ilgili konularda hiçbir tartışmaya katılmadı.’’



Bernard Nathanson,önce yahudi sonra ateist olan ve kürtajın kralı olarak bilinen Amerikalı doktor Bernard N. Nathanson (1926–2011) hayatı boyunca çoğu ücretsiz 60.000 kürtaj yapmış. Gelişen ultrason teknolojisi ile gerçekleri daha net gören Nathanson, büyük bir dönüş yaparak kürtaj karşıtı bir tavır almış ve 1996 yılında Hıristiyanlık dinini seçmiştir.

SESSİZ ÇIĞLIK – TÜM DÜNYA GERÇEĞİ GÖRECEK

Filmde, önce bebek ana rahminde rahatça hareket ederken görüntüleniyor. Kürtajı yapan kişi rahme müdahale ettiği zaman, çocuk bir an dona kalıyor. Müdahalenin aksi istikametine, rahmin diğer tarafına doğru kaçmaya çalışıyor. Kalp atışları 140′tan 200′e çıkıyor. Kürtaj yapan kişi çocuğu ararken, çocuğun dehşetle ağzını açtığını görüyorsunuz. Sonra kürtaj yapan el ona doğru uzanıyor! Çocuğun ağzı öylesine açılıyor ki, çığlık atışını filmde görebiliyorsunuz. Kürtaj yapan kişi onu başından tutuyor ve başını vücudundan ayırıyor. 12 haftalık bebekten geriye birkaç doku artığı kalıyor. Bu, kürtaj çeşitlerinden sadece birisidir. Kürtaj yapanlar anestezi uzmanı arasında gizli bir dil vardır. Baş bir numara olmak üzere, çocuğun vücudu numaralandırılıyor. Anestezi uzmanı kürtajı yapana soruyor: ‘’1 numara çıktı mı? Bitirdik mi?’’




Türkiye‘de yasal kürtaj süresi 10 hafta (2.5 ay) dır. Gebeliğin tıbben sakıncalı olması durumunda ise (anneyle ilgili gebeliğin riskli olduğu hastalıklar, bebeğin ileri derecede sakat olduğunun ya da öldüğünün belirlenmesi gibi) kürtaj uygulaması için yasal süre 10 haftayı aşabiliyor. İslam dininde ise hadisler ışığında anne karnındaki bebeğe 40 gün (1.5 ay) sonra ruh üflendiği belirtilmektedir.




KATLEDİLEN BEBEK PARÇALARIYLA GELEN MUTLULUK, GÜZELLİK VE PARA

‘’Kürtajı yapan ya da olmayı kabul eden insanlar acaba bir hayatı katlettiklerinin farkındalar mı? Kürtajı hikayesinin satırlarını bile okurken insan ürperdiği halde nasıl olur da hissettiği, yaşadığı bir şeyden dehşete kapılmıyor ve korkmuyor? Aslında iş bununla da kalmıyor, insanoğlu vahşetini bir kürtajdan arta kalan ceninlerin kullanımıyla sergiliyor.



 Nitekim kozmetik firmalarının ürünlerinin neredeyse hepsinde kürtajla alınmış bebeklerin ceninleri kullanılıyor.Çok sayıda kozmetik firması ve bu çok sayıdaki kozmetik firmasının yine çok sayıdaki ürününü göz önüne alırsak kürtajla gelen bu sektörün ne kadar büyük olduğunu anlayabiliriz.Bu dev ticari sektörü beslemek için kaç bebek kürtajla parçalandı düşünmek yeterlidir.Başta Fransa‘da kullanılmak üzere birçok 3. dünya ülkesinden getirilen kürtajla alınmış bebeklerin kozmetik firmalarına satıldığı bildiriliyor. Bunun delili olarak da ABD ve Avrupa’da kamyonlar dolusu ceninin ele geçirilmesi gösteriliyor.


1902 yılından beri kendisini çirkin hisseden kadınları güzelleştirmekle görevli Amerikalı kozmetik firmasının kurucusu ve kozmetik sanayinin imparatoriçesi Yahudi asıllı Polonyalı Helena Rubinstein(1870-1965) ‘in ürünlerinin reklamlarında cildin gen ve yaşayan hücrelerle güzelleştiği belirtiliyor. Gelin görün ki, bu ürünlerin yapımında kullanılan Kollajen adlı maddenin ceninden elde edildiği ya bilinmiyor ya da bilinmezlikten geliniyor ve zavallı güzellik düşkünü insanlarda ciltlerinin güzelliği için kullandıkları kozmetik ürünlerinin mayasında, katledilen bir hayatın var olduğunun farkında bile değiller. Yoksa aksi olarak ‘’vahşetle güzellik olmaz’’’düsturundan çok mu uzaklar?









SOSYALİST GEÇİNEN ,ÖZGÜRLÜKÇÜ AYAĞINA YATAN GERÇEK FAŞİSTLER VE SÖZDE YAŞAM KUTSALDIR DİYEN YALANCI
HAYVANSEVER VE VEJETERYANLARIN ŞEYTANİ ÇELİŞKİSİ








Bir olgunun yanlışlığı çelişkileriyle doğrulanır. Kürtaj meselesinin neredeyse sadece tecavüze uğrayan kadınlar üzerinden tartışılması da, bu toplumun sosyal açıdan hasta olduğunun göstergesidir. Tartışan tarafların anlamadığı, anlamak istemediği konu şudur: Mesele kadın bedeni meselesi değildir, olmamalıdır. Mesele hayat hakkı meselesidir. Bu araştırma makalesinde kürtaj ile ilgili birçok resim ve video gördük. Bunları vicdanı olan hangi insana izletsek, değil kürtajı savunmak, bir insan olarak bu meseleden bahsetmeyi utanç sayar.




‘’Bebeğin bedenine numaralar veriyorlardı filmde. Mesela bebeğin kafasına ‘bir numara’ diyorlardı. Bir numarayı çıkardık! Kafayı kopartarak alırken bunu söylüyorlardı. Kürtaj öncesi ana rahminde rahatça hareket eden bebeği görüntülüyordu belgesel. Sonra ilk müdahaleyle birlikte çocuğun şaşkınlığı, ardından müdahalenin yapıldığı istikametin tam tersi yöne gitme çabası bariz şekilde belli oluyor. Kalp atışları normalin iki misline tırmanıyor. Ve ilk temas durumu. Ağzı öylesine bir açılıyor ki, sessiz bir çığlık yükseliyor adeta. Sonra parça parça kopartılarak alınıyor minicik beden. Geriye sadece birkaç doku parçası kalıyor.’’



‘’Özellikle internet ve e-mail ortamlarında sıcak yaz aylarında kampanyalar yapılır. Bunu yapan kişilerin insanî hassasiyetleri beni hep etkilemiştir. Şöyle derler: “Havalar çok sıcak. Lütfen kapınızın önüne birer tas su koyun, evsiz kedi ve köpekler susuzluktan ölmesin diye” Böylesi hassas olanların kalkıp kürtajı savunması bana çok tuhaf geliyor. Keza, “Sakızlarınızı yere atmayın, kuşlar onları yem zannedip yutuyor ve boğulup ölüyorlar” diye kampanya yapabilecek kadar hassas görünenlerin göbeklerine bedenim benimdir diye yazıp sonra da kürtajı savunmaları çok acıklı geliyor bana. Minicik bir kediyi ezerek öldüren adamı, dünyanın en zalim ve sapık kişisi ilan edeli kaç yıl oldu? Kuşu, kediyi, köpek yavrusunu bu kadar düşünenlerin, insan yavrusunu parçalayarak öldürmeyi bu kadar kolaylıkla savunması bana zalimce geliyor.’’



kasaptaki parçalanmış hayvan etlerini görünce ‘’yaşam hakkı’’ ndan bahseden vejeteryanların parçalanmış bebek etlerini görünce görmezden gelmesi hatta desteklemesi ne denir ki?

 Sözde özgürlükten,haktan,adaletten dem vuran, mazlumları savunduğunu söyleyen parti ve STK ların nefes alıp veren zayıf,savunmasız küçücük bir bebeğin hakları ve özgürlüğü söz konusu olunca faşistleşip zalimleşmesi bana şeytani bir çelişki gibi geliyor.Bir olgunun yanlışlığı çelişkileriyle doğrulanır.Yanlışın arkasından gitmeyen,adil ve güzel bir dünya için masumların ezilmesine dur demek gerekir.Daha başlangıcında,doğum aşamasında her yıl milyonlarca bebeğin parçalara ayrılarak katledildiği bir dünya nın devamında ne beklenir bunu herkesin iradesi ve vicdanı ile düşünmesi gerekir.



KÜRTAJ FAŞİZMİNİ DESTEKLEYENLERİN BAHANELERİ VE BİLİNÇLİ KATLİAMIN İSTATİSTİKLERİ

Her şeyi doğrulayan ekstra 1-2 ufak bilgi vereyim.İngiltere de 2011 de sadece Britanya adasında yapılan kürtaj istatistiği linkte görülüyor;


Bunun gibi her sene çıkartılan daha bir çok istatistik var. Korunma yolları konusunda bilinçlenmeye karşı değiliz.Bunun etkisi yoktur demiyoruz ama etkisi sanıldığı kadar çok değil, kürtaj olgusuna kesin bir çözüm hiç değil,çünkü kürtajın asıl nedenleri kör sorumsuzluk,ahlaksızlık ve faşizmdir..ilişkiye zevkine girilir diyen lafazanlar en azından dört elle sarıldıkları tecavüzcülere bizzat kondom sağlayabilirler mi ? yada ‘’eyy tecavüzcüler, bir kadına tecavüz edecekseniz lütfen kondom kullanın’’ şeklinde bilinçlendirme çalışmaları yapmaları gerekir mi?Hani tecavüz, kürtaj söz konusu olunca en büyük neden oluyordu ya o açıdan söylüyorum.Bunlara göre kürtajın tek nedeni ve sonucu tecavüz.Neyse, korunma yöntemlerinin kürtaj konusunda etkisinin ne kadar az olduğunu göstermesi açısından da önemlidir bu istatisitik.




Çünkü İngiltere korunma yollarının en çok kullanıldığı Avrupa ülkesidir.Bu konuda dünya üzerinde bilinçlenmenin en fazla olduğu ülkedir.Hatta ne kadar bilinçli olduklarını ‘’her İngiliz kadınının çantasında kondom bulunur’’ diyerek gösterirler.Ama gel gör ki zevkine kürtaj olgusunun avrupa da en yaygın olduğu ülke ilginçtir yine ‘’bilinçli şekilde korunan’’ İngiltere dir.(Diğer Avrupa ülkeleri ve  abd ye hiç girmeyeceğim). Bu istatistiği biz çıkarmadık.İngiltere nin en önemli medya kuruluşu the guardian gittikçe artan kürtaj gerçeği karşısında bilimsel araştırmalarla çıkarttı. Tabi ya onlarda çarpıtmıştır değil mi?



Bu konuda göz önüne alınması gereken en önemli bilim dalı pedagojidir.Peki Pedagoji derneği başkanı uzman pedagog Mehmet Teber (sapıtmadıysa hehehe) ne diyor bakalım;

 - Dünyada her gün 115.000 çocuk kürtaj yolu ile öldürülüyor.
 - Amerika'da 2008 yılında 1.21 milyon çocuğun hayatına kürtaj yolu ile son verildi.
 -  Dünyada bir yılda 42 milyon çocuk kürtaj yolu ile öldürülüyor... Evet 42 milyon can...
 -  Dünyada her bin çocuktan beşi kürtaj ile öldürülüyor. En fazla kürtaj oranı Rusya'da.
 -  Sayı olarak kürtaj rekoru  Çin'de. Yılda 13 milyon bebek kürtaj ile öldürülüyor bu ülkede.
 -  Newyork'da 1000 sağlıklı çocuğa karşın, 700 çocuk kürtajla alınıyor..






Kürtaj Gerekçeleri (bilimsel araştırma neticesinde)

-        % 27 Çocuk sahibi olmak için yanlış zaman
-        % 25 Şu an bir bebeğe bakacak durumda değilim
-        % 20 Daha fazla çocuk istemiyorum
-        % 9 Sosyal ilişkilerede engel-yük olacağı düşüncesi
-        % 8 Çocuk yetiştirmek için çok gencim
-        % 4 Eğitim veya kariyere engel olacağı düşüncesi
-        % 4 bebek-Anne ölümcül sağlık problemleri
-        % 3 Annenin sağlık problemleri
-        % 1 Tecavüz sonucu



Pedagoji derneği başkanı Uzman pedagog Mehmet Teber devamında şöyle diyor;

‘’Dünya'da yapılan kürtajın % 93'ü sağlıklı anneler tarafından sağlıklı bebeklere yapılıyor. Evet sonuç bu. Zaten anne ve bebeğin can sağlığı söz konusu olduğunda kimse itiraz etmiyor kürtaja. Tepkimiz %93 oranında keyfi yapılan kürtaja.

HÜKÜMETLERE VE YASA KOYUCULARA SESLENİŞ

Bir konu sadece yasalarla çözülemez. Cinsellik konulu reklamlar, programlar, diziler, haberler almış başını gitmişken; diziler yoluyla ahlaksızlık her tarafa yayılmışken sadece yasa ile kürtajı yasaklarsanız, kürtajı merdiven altına itmiş olursunuz. Yasanın yanında kürtajı hazırlayan nedenleri de yok etmeniz gerekir. Yoksa sadece yasa bir sorunu çözmez. Çünkü kürtaj bir sorun değil, sonuçtur.’’ (Biz kürtaj karşıtları aynen bunu savunuyoruz)




 Pedagog Mehmet Teber in de söylediği gibi istemli/istemsiz düşük haricinde belirtilen istatistikte tecavüzün oranı kürtajda %0,5-1 dir.Makalemde tecavüz olgusuna değindim ve bunun küçük bir oran olduğunu söyledim.Yine de bu oranı dikkate alıp insanların sorumluluk alması gerektiğini düşündüğümü söyledim.Buna rağmen halen daha tecavüz olgusuyla itiraz etme derdindeler çünkü ellerinde acitasyon yapıp olayı çarpıtabilecekleri başka hiçbir şey yok.Bebek katillerinin,Kürtajı desteklemek için kadınlar üzerinden duygu sömürüsü yapması ve tecavüz şerefsizliğinden medet umması ne kadar hasta bir zihniyete sahip olduklarını da ortaya koyması açısından manidardır.Kürtaj vahşetini kadınların cinsel bir sorunuymuş gibi görüp gözümüzü kapayamayız yada böyle bir vahşet karşısında ‘’her koyun kendi bacağından asılır bana ne!’’ de diyemeyiz.





%7 lik Anne/bebek sağlığını etkileyen orana kimse itiraz etmiyor zaten.Ama Olay keyfi kürtaj değil diyip ,%0,5 i görüp,koskoca %93 ü görmek istemeyen üstüne üstlük bide ahkam kesenleri gördüğümüzde çarpık ve sapık kim belli oluyor burada…dediğim gibi ben erkek evladıyım.Ama daha öncesinde insan evladıyım.Bu olay, kadın yada erkek olgusunu ,cinsiyetçi kafayı aşar İnsanlığa dayanır.Kürtaja şiddetle karşı çıkan,bu konuda çalışmalar yapan her ülkeden farklı lisanlarla bunu dile getiren binlerce kadın da var.Onlar kadın değil mi.
Çocukları var ..onlar da anne .Daha da önemlisi ‘’insan’’ onlar.Yanlışa ve kötülüğe karşı çıkmak için illa bir cinsiyetin (yada siyasi kafanın yada dinin yada mezhebin yada ırkın..vb.) temsilcisi olmak gerektiği kafası hehehhe ne denebilir ki ..ne desen boş bu boş kafalar için.



Bizim siyasi açıdan kürtaj olgusuna yaklaşımımız pedagog Mehmet teber in ‘’hükümete sesleniş’’ fikriyle aynıdır.Akepe hükümetinin Kürtaj yasa değişikliği, Bir çok gazetede (ki birçok yayın organda da aynı şekilde) yayınlandığı gibi 8 haftaya çekmek istediğidir.

Türkiye de yasal kürtaj sınırının 10 hafta olduğunu görülürdü ve biz ‘’eleştirerek’’ yasaları destekliyoruz.Çoğu ülkenin yasaması bebeğin cinsiyet kazandığı 10 haftayı dikkate alarak onun birey olduğunu düşünüp bu yolla yasa kararı veriyor.Bu da tartışmalıdır ve buna karşı çıkanların daha geriye çekilmesini isteyenlerin ‘’can kazanılmadan birey olunmaz’’ düşüncesiyle baş vurduğu 2 olgu vardır; bilim ve vicdan.Bizde yasaların bu 2 olgunun temel alınmasıyla oluşması gereğince itiraz ediyoruz.Ama üzülerek görüyoruz ki bırakın geri çekmeyi,bu 10 haftaya bile uyulmuyor.Hatta engel olarak görülüp,Parçalanarak katlediliyor bebekler.



Makalelerimi karşıt düşünceleri okuyarak yazıyorum. Makalemde değindim,Çoğu kürtaj yanlısı ‘’ kürtaj yasasına hayır’’ diyor ,eylemler yapıyorlar kadın ölümlerini gösterir istatistik yayınlıyorlar.Arkasından kendince çözümler sunuyorlar.Bu sadece korunma ve bilinçlendirme üzerine yoğunlaşmış çözümlerine biz de destek veririz.Ama çelişki büyük.Verdikleri istatistikler bir yasa olmasına rağmen yapılan kürtajın devasa boyutunu gösteriyor.İstemeden haklılığımızı kanıtlıyorlar.Bir de yasa olmasa katledilecek bebek sayısını ve bunun cenin ticaretini büyütmesi konusunu düşünmek gerekiyor.İnsanların yasa olmasına rağmen kendi canını da tehlikeye atarak bebeğini öldürmekteki hayvani cahilliği ve sözde daha çok yaşamak genç ve güzel görünmek için gün geçtikçe artan hevesini savunmasız bebeklerin canı ve kanıyla karşılama zihniyetindeki hayat hakkı da göz önüne alınmalı.Eğer kürtaj yasası kaldırılırsa serbest bırakılırsa verdikleri istatistik neticesindeki korunma ve bilinçlenme yöntemlerinin artık ne faydası kalır bunu düşünmek lazım ki insanlar dediğimiz gibi yasa olmasına rağmen buna uymuyor kendi hayatlarını da tehlikeye atarak bebeklerini parçalatıyorlar.



İngiltere bu konuda en bilinçli ,sosyal refah ve eşitliğin en yüksek olduğu ülke ama en çok keyfi kürtajın yapıldığı ülke demek ki kürtaj çok daha derin nedenleri olan bir olgudur.Bu nedende bence insani değerlerin faşizme kurban gitmesidir.Kürtaj yanlılarının hiçbir istatistiğinde bu düşüncelere cevap verilmiyor.Cinsiyetçi ve kadın üzerinden sadece olaya bakılıyor.Konuşamadığı,zayıf ve savunmasız olduğu için kalbi attığı,sinirleri acıyı hissettiği halde parçalanan ve hammaddeye dönüştürülen bebeklerin tarafından kimse bakmıyor.Böyle bir ticari veya kişisel katliam olduğu için yasalar konuluyor,yasa konuluyor kürtajın önü kesilemiyor sektör büyüyor,yasalar kalksın bilinçlendirelim diyoruz ,bunun önde gideni ülkelerde yine katliam yapılıyor ki bunlar adaletin de olduğu ülkeler insan haklarından bahsedilen ülkeler,bir de yasanın kale alınmadığı insanın değerinin olmadığı bahsettiğim 3. dünya ülkelerinde durum feci şekilde ortada.



Sosyalist geçinen aslında militarist takılan yasa karşıtı zihniyetler daha yasaların neden var olduğunu bilmiyor,güçlünün zayıfı ezmesi gerektiğini başta savunup bunu yaygınlaştırıp,çağın gerçeği ve gereği haline getirip, sonra sopanın ucu kendisine değince yasalara sığınırken kanunlardan medet umarken bile bunu idrak edemiyorlar.İnsanların psikolojisi ve yaşadığı hayat değişkendir.Yasa yok diyelim, hatta kadın evli hamileliğininde sonuna gelmiş, işler ters gidiyor kocasıyla ayrılıyor yada ölüyor eşi yada yaşamın gidişatından kaynaklanan bir çok sorunla yada yıkımla karşılaşıyor ve diyor ki ben bu bebeği doğurmak istemiyorum.Allah a inanmıyor yada günahı benim sana ne diyerek ve yaşadığı hayat yada başına gelen kötü şeyleri kendince kendini haklı bularak başkalarını suçlayarak vicdanını rahatlatarak ‘’benim bedenim benim kararım’’ diyerek karnında neredeyse doğacak olan çocuğu öldürmesi doğru mu?Yasa yoksa bu doğru olmuş olacak ve böyle olaylar emin olun tecavüz olayından daha fazla.Peki bilinçlendiriyorsun olmuyor,yasa koyuyorsun olmuyor,yasa kaldırıyorsun olmuyor ne olacak masum bebeklerin sonu?Çözüm basit,yasalar ağırlaştırılmalı ve insanlar cinsel ve toplumsal sorumluluk anlamında bilinçlendirilerek yasalar desteklenmelidir,en önemlisi çağımızı karanlığa dönüştüren materyalist/faşist zihniyeti yıkmak olmalıdır.



Yasalar yanı sıra bir farkı, hassas bir noktayı da belirtiyoruz.Bebeğin kalbi bilimsel çalışmalarında gösterdiği gibi  5. haftada atmaya başlar.Dinsel olarak ise İslam dinine (hadis) göre 4. haftada ruh kazandığını belirttim.Biz kürtaj karşıtları olarak ‘’savunmasız masum’’ bir canlının Katledilmesine karşıyız ve bilimsel çalışmalar buna yakın bir sonucu ortaya koymaktadır.Biz sadece insanlara sorumluluk ve hassasiyet bilinci verme derdindeyiz ve bunda başarı da sağlıyoruz.Herhangi bir şekilde istemeden hamile kalmış bir bayan (tecavüz yada tek gecelik ilişki dışında,evli yada birlikte yaşadığı erkekte aynı zamanda) sorumluluk almalı gebelik söz konusuysa kalbi atmadan gebelik sonlandırımalıdır ki bunun da bir çok yöntemi var ve bunun hem dinsel hem bilimsel hemde kanuni anlamda sakıncası olmadığı gibi gelişmiş tekniklerle bu iş kısa sürede kolayca ve güvenli olarak yapılabilmektedir.



Yasalar bile materyalist/faşist zihniyetle yapılıyor.Kürtaj yasası 5. haftada kalbi atıp acı hisseden varlığı canlı yerine koymayıp parçalanmasına izin verirken ,10. haftaya gelip cinsel yapısı oluşunca adam yerine koyup yasayı devreye sokuyor.Bundan sonrası daha ilginç.Bebek doğunca 18 yaşına gelene dek yasa yine devre dışı bırakılıyor.Yaşadığı hayat,çevre,ahlak anlayışı..vb. nedeniyle 14-15 yaşında hamile kalanlar yasa dışı oluyor ve seksin güzelliğine kapılan,serbest ve rahat gençler yasal sıkıntı yaşıyorlar ve yasadışı yollara baş vuruyorlar.Bu makalemde de değindiğim genç yaşta hamilelik tir ve çağımızın en önemli sorunudur.Ama iş nereye geliyor biliyormusunuz,bebek katilleri eşitlikten bahsedenler, bu yasa boşluğundan dolayı kötü şartlardaki kürtaja başvurmak zorunda kalan çok sayıdaki insanı , kürtaj karşıtlığı için, kadın ölümleri adı altında ortaya koyarak ikiyüzlülüklerini gösteriyorlar.Bu insanların korkularını ve hissettiği  baskıyı ise ilginçtir yasaların dar kapsamına faşizme ve ahlaksızlığa değil tuhaf bir şekilde kendince Dinlerin baskıcı şartlarına Muhafazakar insanlara ve ahlaki değerlere bağlayarak buna karşı tepki şeklinde kullanarak bir ikiyüzlülüğe daha imza atmaktan çekinmiyorlar.



Makalemde,’’ tartışmayı bitiren anket’’ te Türkiye nin belli bir zaman aralığında Kürtaj a bakış açısındaki köklü değişim görünmektedir.Bu durum dünyadaki bilinçlenme ile paralel gelişiyor.
İnsanların bilinçlendikçe doğruya ve güzele yüzünü dönmesi umut verici.Bazılarınin o kara yüzünü karanlığa çevirmesinde gösterdiği cahil inadına inat bu ve bunun gibi gerçekleri ve doğruları her yerde savunmaktan çekinmeyeceğiz.

KÜRTAJ TİCARETİ-FAŞİZMİN DİK ALASI

Benim makalemin temelini oluşturan amma  ve lakin birilerinin  beyninin yıkandığı ve belli doğrultuda programlanmasından dolayı göremediği yada olay neymiş diye okumadan sazan gibi atladığı için cahil kaldığı kürtaj faşizmi olgusudur.Kürtaj hem masumu ezmesi,yaşam hakkına engel olması açısından faşizmdir hem de bu iğrenç işin ticarete dönüşmesiyle faşizmin dik alasıdır.


Pedagog Mehmet Teber in açıklamasında geçen ve benim makalemdede dünyadaki bir çok ülkeyi baz alarak yaptığım araştırmanın genel sonucuna göre Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde sırf keyfi kürtaj gerçeği yanı sıra gelişmemiş fakir 3. dünya ülkeleri olan güney Amerika,asya,Afrika..vb. dahil ülkelerde insanların sırf kürtaj için hamile kaldığı ve bunun ticarete döküldüğü gerçeğidir. Sn Teber in de belirttiği çin,Rusya gibi,bu ülkelerin çoğunluğunun sosyalist bir yönetime sahip olması ve kanlı/faşist bir pazara hizmet etmesi gerçekten manidardır. Kürtaj adı altındaki Bebek katliamına o kadar göz yumulmuş ki,%93 yerine % 0,5 ,duygu sömürüsü için o kadar ön plana çıkarılmış ki, bu büyük paraların döndüğü ,cenin ve organ mafyalarının işin içine girdiği pis bir küresel sektöre dönüşmüş.Tabii bu gerçek,tek gerçeği madde olan,gözünü para bürümüş materyalist/faşist kafalar için önemsiz bir ayrıntı değil mi?Milyonlarca bebek bu sektör için gebe kalınarak can kazanıyor ve sonra parçalanarak pazara çıkarılıyor.Bebeğin kallojen-collagen oranı ne kadar yüksekse ve kullanılacak yapıları ne kadar gelişmişse fiyatıda o kadar yüksek olur ve bebek bu ticari özelliklere  sahip olduğunda çoktan bir cana da sahip olmuş oluyor.Biz burada boş konuşmuyoruz bazıları gibi…




Makalemi bitirirken ‘’böyle embesil insanları gördükçe kürtajı destekleyesim geliyor’’ diyenlere de şiddetle karşı çıktığımı belirterek diyorum ki;


                                   KAHROLSUN KÜRTAJ.KAHROLSUN FAŞİZM.






KÜNYE
Tür;İnsan,Bilim,Araştırma,
İçerik;Makale,Deneme
Kaynak;Yaşadıklarım,Gözlemlerim,Araştırmalarım
Dönem;Haziran 2012
Güncelleme; Yok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder