Lisenin
yine uzun bir ders gününün sonu…Bu günü daha da uzun yapan Son 2 seçmeli ekstra
derste sona erdi işte! çoğu sınıf ve bölüm öğrencileri ve hocaları çoktan
paydos etmiş ve dağılmış ,seçmeli derse kalanların bir ayrıcalığı olan okulun
büyük bir bölümünün sessiz ve boş haline tanık olmak,her zaman kalabalık
,gürültülü sıcak ve aydınlık alışılmış zamanların aksine ,karanlık soğuk ıssız
ve ürpertici sınıflar ,koridorlar ve bahçeler ! Dışarıda hava karamış ve
dolunay tüm ihtişamıyla gökyüzünde durup kadim ışığı ile sokak lambalarını
utandırıyordu yine!
Seçmeli
derse kalan az sayıdaki öğrenci topluluğu yorgun ama hızlı adımlarla, bir an
önce okul bahçesini terk etmek arzusuyla,paydos zilinin çalmasından kısa bir
zaman sonra okulun 2 adet gece bekçisinin dikkatli gözlerinden habersiz ,lakin
kapıdaki güvenlik görevlisinin alabildiğince umursamaz haline denk gelerek her
akşam olduğu gibi bahçe kapısından öbek
öbek çıkarak terk ettiler!Okul tamamen ıssız ve sessiz artık!
Kısa bir
süre sonra yatılı hademe gelerek ders görülmüş birkaç sınıf ve koridoru gözden
geçirip ışıklarını kapatacak!İşte bu kısa arada biz dolunayın aydınlığının cama
vurup üzerine kazınmış yazı ve çiziklerle dolu cam kenarı sıraları mavimsi
ışığı ile aydınlatırken ,biz bu karanlık ve boş sınıfta değişim
geçiriyoruz!Karanlık sınıfta cama vuran dolunay ışığının altında hareket
halinde yaşanan bu değişim! Dolunay etkisi! Hormonlar,adrenalin ve açlık!
Dolunayın aydınlığı altında Seri hareketlerle büyük bir değişimin arefesindeki
gölgelerin ritmik dansı!
Ve değişim
başlıyor! açılan sırt çantalarının ardaşık fermuar sesleri ile değişim
başlıyor!okul ceketinin astarı sayesinde, kısa görünsün diye jölelenip kafaya
yapıştırılan saçlar sürtünme hareketi
neticesinde çıkan hışırtılar eşliğinde dağıtılarak kabartılıyor hacim 2 katına
çıkıyor! Astarı ile bu en önemli değişime destek olan okul ceketi sırt çantasının
dibini boylarken,gömlek,kravat ve kumaş pantolon da onu takip ediyor! Ertesi
gün normale dönüldüğünde çantadan kırış kırış yamuk yumuk bir halde çıkarak
Öğretmenler,
bölüm şefleri için kötü örnek oluşturacaklar yine ve diğer normal öğrencilere
kötü örnek olarak sunulacaklar!her dolunayda yarattıkları sihirli değişimi
bilmeden!
Okul
kıyafetleri çantaya tıkıştırılırken ,aynı çantadan aynı zamanda bir baskılı
tişört ve cin pantolon çıkıveriyor ,seri hareketlerle değişime en büyük katkıyı
yapıyorlar!
Bu büyük
değişimde sabit kalanlar okul pantolonunun paçalarının altına saklanmış motorcu
botları ile bu gri pantolonu tutan lakin gün boyu dışarı aşağı sarkıtılmış okul
gömleğinin arkasında kamufle olan demirli deri kemerin kumaş pantolonu terk
ederek kot cinin beline sarılmış ve tokasının ,kancasının son deliğe takılması
ile ağzını açmış tıslayan bir yılan kafası olarak ortaya çıkmasıyla en üst
seviyesine çıktı!
Çantadan
çıkan küçük bir saç fırçasının kabarmış dağılmış düz parlak saçları düzletip
,aşağı doğru uzatma kutsal görevini tamamlayarak tekrar çantaya dönmesi
akabinde,rutin son hareket yere doğru çömelip cin pantolonun paçalarının
motorcu botun içine tıkılıp bağcıklarının iyice gerginleştirilmesi ile büyük
değişim tamamlanıyor!
Lakin ayağa
doğru kalkıp doğrulurken en önemli şey eksik!Bu zırh olmadan dolunayın altında
yollarda caddelerde dışarıda ilerlemek imkansızdı!
Okula
gelirken ,derin parlak siyahlığı ve üzerindeki ürpertici yamaları ile tuhaf
şaşkın bakışları bir mıknatıs gibi çeken ve okul kıyafeti ile komple uyumsuz
olan,bu nedenle okul giriş kapısında yerini çantadan çıkarılan kırışmış yer yer
beyazımsı izlerle rezalet halde olan ve bu sefer de hocaların şaşkın
bakışlarını üzerine çekecek olan
(özellikle bir giysi bu hale nasıl gelebilir diye o anda atomu dahi kafasında
parçalayacak hale gelen bilim manyağı fizik hocasının o şok geçiren bakışlarını
burada göz ardı edemeyeceğim) paspal okul ceketine bırakan ,tüm gün boyunca
askılıkta ,sıradan diğer montlar arasında arkasında saklanarak karanlıkta
geçiren ve şimdi o askılıkta tek başına sabırsız ve aç bir halde ,dokularını
okşayan dolunayın o azgın ışığı ile askılığı kendi kendine terk ederek ,önce
kolları sonra omuzları ve en sonunda sırtı sararak sahip olduğu bedenle
dolunayın o yıkıcı aydınlığını yansıtan kapkaranlık motorcu deri ceket!
Bu kış
Akşamın zifiri karanlığını arkasında barındıran sınıfın camında ,dolunayın
ışığının vurup aydınlattığı tuhaf silüetlerimizin değişim ile gelen son
görünümü ile göz göze geliyoruz!Kim bu!bunlar kim! Kim olduklarını ne
olduklarını bilemeyiz ama artık öğrenci olmadıkları kesin!Bu nedenle bu okul
denen kodesi bir an önce terk etmeleri gerekiyor!
O kısa
aranın sona erdiğinin sinyalini ıssız ve sessiz okul koridorunun merdivenlerini
tırmanmakta olan hademenin ,o sessizliği tek başına dağıtan ve bir saat saniyesinin
tik taklarını andıran seri ölçülü aralıklarla birbirini takip eden ayak sesleri
ile anlıyoruz ve 5 değişim geçirmiş yaratık hep beraber bir anda hareketsiz ve
sabit halde dikilerek ama gözlerimiz dolunay ışığı ile yarı aydınlık
silüetimizin sınıf camındaki yansımasına kenetlenmiş halde kulak kesiliyoruz!
Dinliyoruz!hademenin
koridorun sağ ucundaki mi yoksa sol ucundaki mi merdivenden geldiğini
anlayabilmek için dinliyoruz!Bu sefer de sol taraftan geliyor ve biz de sessiz
ama sık adımlarla seri hareketlerle sınıfın aralık kapısını açıp koridorun
sağına yönelerek aşağı inen merdivenin başına geliyoruz ve son bir kez
koridorun diğer ucuna bakıyoruz!hademe yok daha ama ayak sesleri kulaklarımıza
daha yakından çarparken usulca merdivenden aşağı basamakları inen 5 genç
gölgeyiz biz şimdi!
Okul
binasının çıkış kapısından çıkarken her zamanki hedef okulun arka tarafındaki
çoğunlukla kilitli kapının bulunduğu duvardaki dar oyuk!
Okulun
bahçesinde gezen 2 dikkatli bekçi var biri şu anda arka tarafı kolaçan ediyor
diğeri ise ön tarafta ve ana çıkış kapısındaki güvenlik kulübesine yakın!
Bu kılıkta
buradan çıkıp hem arka taraftaki hem de ön taraftaki bekçiye yakalanma
tehlikesi ile giriş güvenliğine ne kadar umursamaz olsa da bu görüntümüze
kayıtsız kalmayacağı aşikar halde fal taşı gibi açılmış gözlerine bakıp selam
vermek tabii ki çok mantıksız bu günkü planımıza kısa yoldan ulaşabilmemize
daha uygun bir yol olmasına rağmen!
Bu nedenle
daha düşük olan ,arkada gezen tek bekçiye yakalanma riskini alarak ve duvarın
ön tarafındaki ağaçların ve çalıların arkasında unutulmuş oyuk sayesinde
kolayca bu kodesi terk etmek her zamanki rutin seçimimiz oldu tartışmasız!
Bahçeden
seri adımlar atan 5 kişilik tuhaf görünümlü genç delikanlı grubu arka duvardaki
çalıların arkasındaki oyuğa doğru dört bir tarafı kolaçan ederek yaklaştık ve
tek tek oyuktan çıkmaya başladık ki o anda içeriden birkaç metrelik uzaklıktan
bir düdük sesi duyduk!oyuktan en son H… çıktı ve hızla toplanarak birkaç metre boyunca koştuk .
Bu kısa ama
etkili koşuda aklımda bekçinin bu sefer de bizi görmüş olup olmayacağı
vardı!çünkü bir ara okulda akşam geç saatte son dersten sonra dolaşan öğrenci
kılığında olmayan tuhaf gölgeler olduğu söylentisi yayılmıştı! Bunu arka tarafı
kolaçan eden bekçi uzaktan son anda görmüş emin olamamış ve birkaç düdük
çaldıktan sonra bu görüntü kalabalığı ortadan kayboluvermişti! Bu durumu not
edip müdüre vermiş müdür de okul sabahları toplanma sırasında bir gün bu duruma
değinmiş ve tüm öğrencileri uyarmıştı!Bu okulda hayaletler var söylentisine
neden oldu tabii! Ve bir süre son dersler ve akşam saatlerinde ışıklar geç
söndürüldü ve ön taraftaki bekçi de arka tarafın bekçisine yakın devriye atmaya
başladı! Lakin bir süre sonra biz de pasif olduğumuz için bu durum önemsizleşti
ve devriyeler normale döndü! Şimdi bu düdük sesi bekçinin rutin olarak uyarı
amaçlı çaldığı düdük sesi olmalıydı!öyle olmasa bile bu günkü başarılı
çıkışımız sonucunda bu düdük sesi anca ertesi günden itibaren yeni bir hayalet
söylentisine kapı açmaktan ileri gitmeyecekti yine!
Planımız
çok önceden belliydi tabii! Her dolunay da yaptığımız rutin ama heyecanlı
plan!hormonlar ve açlıkla üst seviyeye tırmanmıştı bugün de!
Hedefimiz
şehir merkeziydi ama Okulun arka kısmından çıktığımız için de sık sık araçların
gelip geçtiği çok seyrek yayaların gezdiği otoyolu kenardan takip ederek geniş
bir kavisle ve artan uzun bir mesafeyi de yürüyerek kat etmemiz gerekecekti!
Sonra şehir
merkezinde motosiklet kiralayacaktık!Motosikletlerle birkaç barı dolaşıp birkaç
kızla uzun saatler süren flörtler yaşayıp akşamı böylece geçiştirdikten sonra
Gecenin
ilerleyen saatlerinde dolunayın en tepede ve en parlak olduğu saatlerde şehrin
yukarısında okula doğru uzayan ana yokuşun paralelinde ve tren garının
yakınında köşede gözlerden uzak ve izole kalmış hristiyan mezarlığına giderek
geceyi mezarlıkta bira şişeleri eşliğinde muhabbet ederek tamamlayacaktık!
Şehir
merkezine vardık ve kiralama merkezine gittik! Görevli ,4 tane motosikletin 2
günlüğüne kira kaydını yaparken ben tutkunu olduğum simsiyah kawasaki
motokrostan gözümü ayıramadım!
Kiralama
işlemi bitikten sonra içine okul giysileri tıkılmış sırt çantalarını arkasına
bağlayarak sabırsızlıkla motosikletlere bindik ve düzensiz aralıklarla her
birimiz gazı verdik! S… motor kullanmaktan pek hoşlanmadığı için H… nin
arkasına geçti! Bir grup motorlu genç yolda meraklı gözler eşliğinde
ilerliyorduk!Motosikletin üzerinde dolunayın ışığı altında,sokak lambalarının
altın bir kemer şekline getirerek aydınlattığı yolda saçlarım rüzgarla
dalgalanıyordu!C… ve A… yavaşlayıp durdular ve bir tekel bayisine girip
biraları aldılar.Motosikletin arkasına bağlı olan içinde pek ders malzemesi
bulunmayan okul çantalarının içine paylaştırıp tıkıştırdılar ve tekrar barlar
sokağına doğru yola çıktık! Kalabalık caddeler ve yayaların arasından geçtik ve
bilindik bazı barlara girip çıktık!Bir çok sapla çarpıştık ve bir o kadar kızla
kesiştik!
Çoğu
gözleri ile yanlarındaki sapları bizimle aldattı! Bir çoğuyla yakınlaştık
bazıları ile arzu arzuya bazıları ile dudak dudağa! S… 2 . gittiğimiz ve biraz daha uzun kaldığımız
barda daha önceden tanıdığı bir kızla takılmayı tercih etti yine! A… ve C… ise
yakın kankalar olarak çapkınlık için arka odalar ve alt katlarda, merdiven
boşluklarında ,koridor aralarında kaybolmuşlardı!H… bir kızla ateşli bir
biçimde sarmaş dolaştı! Ben de çalan müzik eşliğinde etrafımda hareket haline
kızlı erkekli bir grup arasındaydım! Gözlerim etrafı tararken bir anda apış
aramı sıkan eli hissettim! Sonra bu elin sahibi kumral bir kız dudaklarıma
yapıştı!sıcak nefesi anason kokuyordu
Bir süre
böyle kaldıktan sonra C.. geldi H.. yanındaydı ve bana birkaç metre uzaktan
kendilerine sokulmuş ateşli kızların arasından hınzır bir bakışla birlikte göz
hareketi ile ‘gidiyoruz’ işareti yaptı! Ben de hemen yanımdaki kıza aldırmadan
lakin genelde çocukların giydiği spor ayakkabıların yapışkan bağcıklarının
birbirinden ayrılması gibi zerre zerre koparak ayrıldık! Ve dışarı çıktığımızda
A… yoktu! Sorgulayan halimize karşılık C…
de A… nın bir kızla çoktan otele gittiğini söyledi !Bunun üzerine
S… da ‘vay satıcı vay! Ben de bugün
böyle gidebilirdim ama gitmedim’’ dedi! Sonuçta bu kimseye şaşırtıcı gelmedi
hatta beklenen bir şeydi! çünkü A… bayağı bir çapkındı ,hep hormonlarını
dinliyordu ve çoğu kez s.kinin doğrultusunda gitse de bu ortamlara bizi sokan
oydu bunu herkes biliyordu ve A.. nın bu davranışını kimse yadırgamadı!
Marşlar
söyleyen ve aralarında hararetli maç tartışmaları yapan ,genellikle çift renkli
çizgili futbol takımı formalı,kaşkollu kalabalık grupların kapısına yığılmaya
başladığı bardan 4 arkadaş çıkıp gülüşerek motosikletlerimizin zincir
kilitlerini açtık! Üstüne akrobatik hareketlerle atlayıp seri hareketle
motorları çalıştırdık ve yola çıktık!
Karanlığa
doğru yola çıktık! Ölümün topraklarına doğru!mezar taşlarına zincirlenip kalmış
huzursuz ruhları dinlemek için!
4 çılgın
genç motorların üzerinde eğlenceli ve neşeli şekilde ilerliyoruz! Hatta C…
motor üzerinde akrobatik hareketler yapıyor motoru yolda zikzaklar çizerek
sürüyordu!
Önümde
giden H… yer yer gazı vererek ilerliyor
arkasında oturan S… arada bir kollarını 2 yana açıyordu! Kısa bir süre sonra
mezarlığa giden ayrıma saptık!araç sayısı iyice azaldı yol kenarında yürüyen
herhangi bir yaya ise hiç yoktu!
Curcuna ve
kalabalık artık geride kalmış,otoban lambaları da seyrekleşmişti! lambaların
aydınlığı bayağı bir azalmış ,ana aydınlanma kaynağı dolunayın ışığı olmuştu
artık!
Yolu
,sayıları iyice azalan ve araları iyice açılan yol aydınlatma direklerinden
çok, motorlarımızın farları aydınlatır haldeydi!okula doğru uzanan ve paralelinde
arka tarafında mezarlığın saklı kaldığı tren garına giden sapağı bulunduran
yokuşun hafif eğimine vardığımız anda yol boyunca 1-2 kez denk geldiğimiz
futbol maçı çıkışında kornalar ve marşlar çalarak slogan atıp bayrak ve kaşkol
sallayan arabalardan birinin arkamızdan uzunlarını yakarak ve korna çalıp laf
atarak bağırarak küfür edip yaklaştığını fark etim!
Başımı
çevirir çevirmez bir bayrak sopasının ucu hemen burnumun ucundan sıyırarak
geçti!lakin 2. hamlesi H… ve S… ın bulunduğu motora sert bir darbe indirdi!
Motor ani
bir hareketle kontrolünü kaybedip savruldu ve S… tutunamayıp motordan fırlarken
,aynı araç en önde giden C… i ıskalayıp geçmeye başladı!arabanın içinde geriye
doğru dönmüş parlak yüzleri çarptıkları motora bakıyorlardı!
S… yolun
kenarına sertçe düştü ve birkaç kez yuvarlandı! Lakin H… durmadı ve gazı
kökledi hızla ne olduğunu anlamaya çalışan C… in yanından geçip arabaya
yaklaştı ve camına bir yumruk attı!
O sırada
ben Yolun kenarında uzanmış inleyen S… ın yanında durdum ve kısa bir süre ona
baktım; dizi kanamış ,deri montunun kolu dirsek kısmından omzuna dek yırtılıp
ayrılmıştı! Allah tan S… benim gibi
değildi kask takıyordu ve başını korumuştu! Hemen yanına gidip kaskını
çıkardım! Onu sarsarak İyi olup olmadığını sordum!Yüzünü acıdan ekşitmiş bir
halde başını iyiyim anlamında salladı!
O anda
başımı çevirip ileri baktığımda; H…ın motorunu yerde yatık bırakmış halde,
üzerine sopayla gelen çift renk çizgili futbol formalı ve kar maskeli bir adama attığı sert
bir yumruğun çatlak kemikle karışık ıslak sesi de kulağımda çınladı! Adam
aldığı darbe ile kafası ve gövdesinin üst kısmı yana doğru dönerken elindeki
sopa fırlayıp gitti! Ama arkasından aynı çizgili formalı ve yüzü kaşkolle
sarılmış bayrak flamalı bir adam flamanın sopasını kaldırmış halde H… a doğru
koşarken C… de aynı anda motorunu yana atıp yoğun hırıltı bağırtı ve küfürlerle
birbirine giren bu gruba doğru hızla koşuyordu!
Ben S…a bir
kez daha kısa bir anlığına baktım yerde doğrulup oturur vaziyette ,yüzünü
ekşitmiş ,yırtık diz bacağını ileri uzatmış,diğer bacağını kırıp dizinin üstüne
yasladığı, montu kolundan sıyrılıp derisi kısmen soyulmuş ağır ağır kanayan
kolunu sıkıca tutuyordu!
Ok gibi
doğrulup ben de gruba doğru hızla koşmaya başladım!Yumruğu yiyen adam yere
yığılmış lakin arkasından gelen bayrak sopalı kaşkollu herif H...a sertçe
vurmuştu o etkiyle bayrak sopası H… ın sırtında kırılarak 2 ye ayrılıp falamalı
kısmı kopup savruldu! Lakin o darbeden kısa bir an sonra C… yetişip uçan tekme
ile resmen havada uçarak suratı kaşkollu formalı sopasını H… nin sırtında
parçalayan herifin beline ağır bir tekme yapıştırdı ve adam o tekmenin
etkisiyle nerdeyse beli kırılıp 2 büklüm olarak dizlerinin üstünde yere
çöreklendi ve dizlerinin üzerinde bir miktar da yerde kaydı!
O esnada bu
fanatik grubun içinden çıktığı beyaz steyşın vagon arabaya iyice yaklaşmıştım!
Aynalarına yine aynı renklerle sahip kaşkollar bağlanmış aracın üstü komple
aynı renklere sahip büyükçe bir takım bayrağı ile kaplanmıştı! Tam arkasında
iken bana doğru bakan arka kapı açıldı ve içinden bir kişi uzandı o esnada da
elinde tuttuğu bıçağı savurdu!ben de refleks olarak ani bir hareketle kaçındım
ama sağ bacağımda diz üstünde bir darbe hissettim! Bu ani harekete karşılık bir
savrulma ve duraklama anından sonra yine refleksle çok sert bir dirsek attım!
Dirsek darbesi burnuna gelen baş ,gövdesi ile geri arabanın içine doğru
sendelerken elindeki bıçak ta arabanın ön tarafına doğru yere savruldu!
O esnada
gözüm ileri doğru yerde duran bıçağa odaklandı ve hemen 2 adım atlayıp yere kapaklanıp
bıçağı kaptım!başımı kaldırıp az öteye baktığımda H… ve C… in yerde dizlerinin
üstüne doğru eğilip kapaklanmış kaşkollu adamı hunharca tekmelediklerini
gördüm! Birkaç tekme darbesinden sonra adam yerde dizlerinin üstünden yana
devrildi! Ben ise o esnada bıçağı aracın ön tekerine sapladım ,lastik tekerin
içerisinden hızla çıkmaya çalışan basınçlı havanın itiklemesiyle elimle
birlikte geriye tepen bıçağı yine ani bir refleksle son anda kavrayıp elimde
tutmayı başardım!sonra aracın arkasına doğru koşup arka tekere sapladım ve bu
sefer hızla çektim ,arkasından lastik tekerin içinden gelen basınçlı hava
saçlarımı dağıttı!
Yüzümü
tamamen kapatan ve gözlerimin önüne gelen saçları sol elimle yukarı ve geriye
kaldırdığımda ,arka kapıdan çıkan ve dirsek attığım bizim yaşlardaki gencin
ağzına doğru kıpkırmızı bir şerit halinde burnundan kan sızmakta iken ,bana
doğru doğrultmakta olduğu parlak gümüş silah namlusu ile karşı karşıya kaldım
ve o anda gözüm namlunun deliğine odaklanmış halde heykel kesildim!
Lavuğun
dudakları kıpırdıyordu kanla karışık baloncuklu tükürükler saçarak bazı
kelimeler savuruyordu ama anlayamıyordum çünkü kulağımda tiz bir çınlama vardı
aynı anda da parmağı tetikte olan elinin kasıldığını gördüm ve gözlerimi
kapattım! O esnada kafamdan bir çok düşünce akıp gitti!
Gözlerimi
açtığımda lavuğun tetiğe zorla basmaya çalıştığını gördüm ama gümüş tabanca
ateş almıyordu!Mal o anda emniyeti açmayı unuttuğunu anladı ve silahı hızla
aşağı eğip diğer elini emniyeti açmak için uzattığı anda kafası gözleri fal
taşı gibi açılarak bir anda öne doğru hızla savruldu!
Bu darbeyle
emniyeti açıp doğrultmaya kalkıştığı silah ateş aldı!
Lakin mermi
yere isabet etti! Ve aldığı sert darbe ile bayılma noktasına gelen lavuk
kontrolünü kaybetti böylece tepmenin de etkisi
ile tabanca elinden fırlayıp önüme düştü! Ben ise şok içindeydim!
İleri doğru
koskocaman açılmış kırpmadan sabit halde kalmış olan gözlerimin önünde
lavuk yere boylu boyunca kapaklanırken
devrilen gövdesinin arkasından sopa tutan sol eli havada sabit duran H… ı
gördüm!
H… ın sopa
tutan koluna C… sarıldı ve sopayı elinden kapıp arabanın kapı penceresine
indirip şangır şungur bir cam patlaması sesiyle pencereyi dağıttı bu sesin
etkisi ile ben o esnada kendime geldim beynimde kalan son göreve odaklanıp
otomatik bir hareketle bunu devam ettirmek için aracın diğer arka tekerine
yöneldim ve bıçağı saplarken diğer yandan bir cam dağıtma sesi daha geldi!
Lakin bu sefer bıçağı sapladığım tekerden geri çıkaramadım ve zorlayıp tüm
gücümle çekince bıçağın sapı elimde kaldı lakin bıçak tekere saplı kaldı!
O esnada
korna sesleri bağrışmalar ayak sesleri duydum! çevreden yoldan geçen birileri
gelip aramıza girip bizi tutmaya ayırmaya çalışıyordu! Ayağa dikildim H… yanına
yaklaşan uzun boylu birini sertçe itti adam az daha düşüyordu ve H… deri
ceketini düzeltip sol eliyle sağ omzunu tutarak hızla yan yatmış motora
yöneldi! O esnada C… kendisine yaklaşmaktan çekinen bir adamın gözleri önünde
sopayı aracın ön camına hızla indirdi! Büyük bir şangırtı eşliğinde dolunayın
ışığında yıldızlar gibi parlayıp sönerek yayılan cam parçacıkları havaya
saçıldı!
H… motora
binmiş ve az ilerideki S… ı tekrar kaldırıp motora oturtuyordu.Kimsenin yanına
yaklaşmaya cesaret edemediği C… de motora oturmuş gazı köklemekteydi!
Etrafta
kavgayı ayırmak için gelen 1-2 araçtan inmiş şaşkın insanların bakışları ve
sesleri yayılıyordu bir tanesi yerde yüzü ve farklı renklerdeki formasının önü
boylu boyunca kıpkırmızı kana bulanmış kaşkolu katıp fırlamış adamı yerde
doğrultuyordu!Bana silah çeken lavuk yüzü koyun boylu boyunca yerde hareketsiz
baygın halde yatıyordu! Sopayı yiyip Kırılan kafasından saçılan kan damlaları
beyaz steyşın vagon arabasının üstünde kırmızı benekler oluşturmuştu!
Diğerleri
hareket etmişlerdi! Ben de elimde kırık bıçak kabzası ile motora doğru hızla
gitmeye başladım!1 tane göbekli tıknaz lavuğun sanki beni engellemek
istercesine üzerime doğru hamle yapmaya kalkıştığını gördüm ve adımlarıma hız
verip koşar haldeyken aynı zamanda yerden güç alarak havaya doğru zıplayıp
dizimle tek ayak üstünde hamle yapmaya çalışan adama bir darbe indirdim, adam
sendeleyip yumurta gibi gövdesi kıçının üstüne otururken ben de sağ ayağımın
üstüne tekrar yere indiğimde sağ dizimin üzerinde bir sızı hissettim!silahlı
lavuğun ilk etapta aniden salladığı bıçak darbesi bacağımı diz üstünden
enlemesine sıyırmış pantolon kesilmiş ve altından bacağımı kesip sağ bacağımın
üstünden aşağı doğru pantolon kıpkırmızı
ve ıslak halde bacağıma yapışmıştı! Hızla koşarak bende motora bindim ve seri
bir hareketle motoru çalıştırıp arkalarından sürdüm!
Motor
üstünde esen rüzgar,terden sırılsıklam olmuş saçlarımı ve tişörtümü yalıyor
keskin soğuğu nedeniyle içim irkiliyordu!serinlikle birlikte artan adrenalin ve
beynimin zonklamaları eşliğinde arkama son kez baktım o an takip eden kimse
yoktu ve gazı iyice kökledim!
İleride H…
, S….ve C…. in tren garına dönen mezarlığa giden sapağı döndüklerini gördüm! Bu
esnada yüzüme ve saçıma çarpan soğuk rüzgarda yağmur çiselerini hissetmeye
başladım!Ben de sapağa yaklaşmıştım ve halen avucumda duran bıçak kabzasını
hızla çalıların arasına fırlattım aynı anda dönmeye başlarken tek elimin boşa çıkması
ile kısa bir kontrolsüzlük ile bu virajı alma işini ani bir hareketle yine
refleksle yaptım o anda motorun arka tekeri çiseleyen yağmurla yumuşamış kaygan
bir çamur öbeğine de denk gelerek savruldu ve motorun tutamaklarını iyice
kavrayarak motordan fırladım! Lakin motor un tutamaklarını bırakmakta geciktim
motor ağaçların ve çalıların arasına savrulurken ellerim halen daha motoru
tutuyordu ve motorla birlikte yere düştüğümde ellerimi bıraktım! Çalıları içine
ıslak nemli otlara doğru sırtı üstü boylu boyunca motor üstümden uçup ağaca
çarpıp yanıma düşene dek gözlerimi açamadım! Otların arasında bir süre daha
gözüm kapalı halde uzandıktan sonra motor sesleri ile tekrar gözümü açtım!bir
kaç araç bağırarak ve küfür ederek dümdüz yukarı doğru devam ettiler! Sonra 2
araba daha hızla geçti! Yerde sırt üstü boylu boyunca uzanmıştım gözlerimi gök
yüzüne dikmiştim dolunayı ve yıldızları seyrediyordum! Göğsüm hızla aldığım
nefes nedeniyle kesik kesik inip kalkıyordu!
Bir süre
öylece kaldıktan sonra doğrulmaya çalıştım ama bileklerim berbat bir halde
ağrıyordu! Bileklerimde güç kalmamıştı!ellerimi oynatamıyordum ! Sonra Bir
motor sesi daha duydum ve üzerime bir aydınlık çöktü! Bu ışığın aydınlığı ile
gözlerim kamaştı başta! Sonra ışığın arkasından H… ı gördüm yanıma yaklaşıp
omuzlarımdan kavrayarak beni yerden kaldırdı! Motor sürecek halde değildim ama
bileklerim şiddetli ağrısına rağmen hissiyatını geri kazanmıştı! Bileklerimi
çok fena incittiğimi hissediyordum! Sızlamaları dayanılmazdı ama gücünü geri
kazanması içimi ferahlatıyordu! H… ile birlikte motorumu kaldırıp Tren garına
doğru yayan olarak motoru yanımızda yürüterek ilerledik!
Ağaç
aralarından ,çalıların üzerinden ve en sonunda dik tahta setlerin arkasına önce
kendi motorunu sonra benim motorumu geçirip üzerini C… in motorunun üzerini de
örten etrafta atıl olarak üst üste kalmış kırık dökük ve nemlenmiş kontrplaklar
ile örttü!Sonra beraber ilerde durmuş bizi bekleyen C… ve S… ın yanına doğru
mezarlığa gitmek üzere yürümeye başladık!
Tren garına
raylara ve elektrik tellerinin ,üzerlerindeki kabloların sağa sola rastgele
sarktığı paslı demir bobinlerin dallandığı karamış ağaç direkleri izledik bir
süre dolunayın ışığı altında ! burada artık nerdeyse tek ışık kaynağı ay ve
yıldızlardı!Tren garı ve birkaç lokomotif ve de vagon karanlığa ve ıssızlığa
bürünmüştü!
Tren garı
gecenin bu ileri saatlerinde gerçekten tekinsiz ve ürpertici bir manzara
sergiliyordu! Bu bizim için gerçekten ilgi çekici ve hayranlık uyandırıcıydı
ama Tren garı her ne kadar ıssız da görünse her daim hava karardıktan sonra
daimi misafirleri olurdu! Evsizler,ayyaşlar ve tinerciler…!İşte bu bizim
ilgimizi kırıyordu!ama tren garı bizim için çok daha önemli ve ilginç olan bir
mekanı arkasında saklayan ve oraya doğru uzanan bir kırmızı halı gibiydi ve
şimdi biz o kırmızı halı üzerinde yürüyorduk!
Tren garı
ıssızdı! İlerledikçe burnumuzu tırmalayan isli yanık dumanın geldiği tarafa
baktık ve bir varilin içinden fışkıran alevlerin dar ışık halesi ve boğuk
dumanı etrafında yerde karton mukavva ve naylonların üzerinde ,yanı başlarında
içki şişeleri devrilmiş halde sızmış birkaç evsiz şarapçı ve keşten başka bir
şey ile karşılaşmadık kırmızı halı boyunca!
C… halimize bakıp ‘’ne o çamur güreşi mi
yaptınız’ dedi! O esnada karanlıkta ay ışığı altında parlayan üzerinde ürkütücü
ve her birinin ellerinde bir şeyler tuttuğu 4 tane melek heykelinin çevrelemiş
olduğu bembeyaz gulyabani gibi yüksek mezarlık anıtı karşımızda belirdi! İşte
gelmiştik huzursuz nasipsiz ruhların ebedi olarak terk edildikleri hristiyan
mezarlığına!
Mezarlık
her zamanki gibi ıssız ve sessiz!Dondurucu Ay ışığı altında parlayan yer yer
kararmış eskimiş sararmış çatlamış hatta kırılmış lakin kefen bezi gibi
karanlıkta beyaz beyaz parlayan mezar taşları!
Bizim ana mekanımız biraz ileride isimsiz asırlık cesetlerin kalıntılarını barındıran bir tümseğin üzerinde ve arkasında kalan küçük pencereleri ve yine küçük bir kapısı olan sütunlu beyaz mermer bir tür kulübe yapı ,şapel benzeri tuhaf küçük ve güdük bir binaydı! Güzel başlayan gece berbat bir hale gelmişti ,yorgunluktan ve acıdan bitkin bir haldeydik ve bir an önce şapele varmak için son enerjimizle adımlarımızı büyütüp hızlandırdık!
Küçük beyaz
binanın yanına vardık ve her birimiz bir köşesine kendimizi atarak duvarlarına
ve sütunlarına sırtımızı yasladık!
Bacağımdaki
sıyrık acı vermiyordu ama bileklerim halen daha zonkluyordu bu şakaklarıma dek
vuruyordu!
S… ın da
durumu benden pek farklı değildi, berbat görünüyordu ve yüzünde çektiği acının
buruşukluğu halen aynen duruyordu!! H… çok bitkin görünüyordu kıpırdamadan
yaslandığı beyaz kireçli asırlık sabit duvarla resmen bütünleşmişti!
İçimizde en
dinç ve neşeli olan C… di! bira şişelerini çıkarmak için Motoru bırakırken
yanına aldığı okul çantasının fermuarını açmaktaydı peltek bir sırıtış
takınarak!
Çantadan 2
bira kutusu çıktı lakin diğerleri otele giden A… da kalmıştı! Ben ve S… içmeyi
reddettik 2 kutu birayı H… ve C… paylaştı! Gece bayağı ilerlemişti yorgunluk
üstümüze çökmeye başladı! Hava serindi ama yumuşamıştı! İçki eşliğinde C…
neşesini kaybetmeyerek çoğunlukla kendi kendine konuşup bu berbat geceyi
yorumladı gecenin sonuna doğru ise ilk uykuya dalan da O olmuştu! S… da hemen
arkasından, yaşadığı zor günün ağırlığıyla horlamaya başlamıştı bile!
H…
kıpırdamıyordu uyuyup uyumadığı bile anlaşılmıyordu lakin derin derin nefes
aldığı belli oluyordu!Benim ise adrenalin seviyem ve bununla paralel ağrı sızı
şiddeti oldukça tavandaydı !lakin bunları bastıran zihnimdeki karmaşık
düşünceler beni meşgul ediyordu!Bacaklarımı biraz daha ileri uzatıp ,sırtımı
daha çok kamburlaştırıp ve aşağı kaydırıp,ensem ile sütuna yaslanıp başımı
yukarı doğru kaldırarak gözlerimi gök yüzüne diktim !dolunay ve yıldızlar çok
berrak biçimde muhteşem bir manzara sergiliyordu koyu lacivert gök yüzünde!
Yusyuvarlak parlak tepsi biçimindeki dolunayın üzerinde karanlık gölgeler
oynaşıyordu,yıldızlar bir yanıp bir sönerek resmen göz kırpıyorlardı!etraf sessizdi
lakin zihnimde fısıltılar hisseder gibiydim!ruhum etrafta dolaşan karanlık rahatsız ruhların enerjisiyle sıkışıyordu!
Zoraki davetsiz bir misafir olduğumu ve bana her an memnuniyetsizliklerini
bildiriyorlar gibi! Gerçekten misafirdim halen daha !!Ölü ruhlar bana bugün
ölümün namlusundan nasıl döndüğümü hatırlattı fısıltılarla ve ruhum mezarlıkta
değil halen daha soluk sıska bedenimde misafirdi !! burada bu halde istenmiyor
olduğumuzu hissediyorum!
O esnada H…
uzun zaman sonra hareket etti !bir süre sağa sola sallanıp kıpırdandıktan sonra
montunun cebindeki gümüş tabancayı çıkarıp ileri doğru fırlattı!tabanca ay
ışığında parlayarak döne döne ilerideki tümseğin arka tarafına toprak üstünde
tok bir ses çıkarıp düştü! H… de o esnada yaslandığı duvardan kayıp yerde boylu
boyunca uzanarak başını kolunun üstüne alıp sırtını bana dönerek yattı!
Bir süre
daha düşüncelerime daldım! Sonra tabancanın gittiği tümseğin arkasından tok
sesler gelmeye devam etti! Başta bunu kafamda tekrar tekrar yankılanarak
dolanıp duran sesler zannettim ama bu tok sesler düzensiz halde belli
aralıklarda olabildiğince gerçek bir biçimde birkaç kez daha tekrar edince
başımı tümseğin olduğu yöne çevirip gözlerimi tümseğin tepesine dikip
sabitledim! Tümseğin daha da ilerisinde küçük beyaz beyaz mezar taşları ay
ışığında belli oluyordu daha ilerisinde ise üzeri yıldızlı bir gece örtüsü ile
örtülü halde karanlık ağaçlar ve flora ile mezarlık çepeçevre çevriliydi!
Tümseğin
arkasına giden tabancayı göremiyordum lakin arkaya aşağı taraflara gitmiş
olmalıydı! Gözüm yavaş yavaş ve kademe kademe Daha ilerideki beyaz mezar
taşlarına ve rüzgarla sallanan ağaçlara ve de
üzerinde gökyüzündeki bir yanıp bir sönen bazen sabit kalan nokta nokta
ancak köşeleri oldukça belirgin yıldızlara kaydı!
Bu esnada
gökyüzündeki bir yıldız kaydı! Ölüm! Etrafımda belli bir enerji yığını
hissetmeye başladım! Uzun bir zamandır yaşamadığım ama aşina olduğum bu his
bana hiç yabancı gelmiyor!bu enerjiye eşlik eden her yönden gelen dağınık
fısıltılar…bir anda tümseğin arkasından çok daha yüksek frekansta tok bir ses
daha geldi! Bunun ne olduğunu merak ediyordum! Ceset kalıntılarıyla beslenen
bir sürüngen yada kemirgen olabilirdi! Sonra duyulmaması imkansız tok bir ses
daha tekrar etti! Merakım arttı başımı güdük şapele doğru çevirip etrafında sızıp
kalmış derin uykudaki diğerlerine baktım bir hareket yoktu uzaktan umarsız bir
biçimde hem de boğuk horlamalar çıkarıp uyuyorlardı! Sonra sert bir tok ses
daha! Sanki çok yakınımda hemen diğer yanımdaymış gibi hissettiren bu sesle
başımı hızla hemen yana diğer yöne tümseğin olduğu tarafa çevirdim ve tepesine
gözlerimi dikip bakmaya başladım yine! Bir şey göremiyorum ama etrafımda
gittikçe artan ve ruhumu sıkıştıran rahatsız edici enerjiyi hissediyorum ve
kulağımın dibine yaklaşıp bir anda kesilen fısıltıları da!
Ve tümseğin
arkasından gelen bir tok ses daha !!artık emindim! orada bir şey vardı ve
merakım arttı! Yavaşça doğrulup dizlerimin üstünde dikilmeden eğilmiş bir
vaziyette birkaç metre cüce vaziyette ilerleyip tümseğin üzerine doğru uzandım
!etrafımdaki enerji yoğunluğu kalbimi sıkıştırıyor kalbim hızla atıyordu! Tümseğin
üzerinde uzanmış halde ileri doğru ilerledim fısıltılar hızlı ve bir çok
noktadan gelip kulağımı delip zihnimde yankılanır hale gelmişti! Ve tümseğin
üstünden başımı hafifçe kaldırım tüm gövdemi gizleyerek tümseğin arkasına ve
hafif aşağıya baktım!
Gözlerim
fal taşı gibi açıldı! Bir an bile kırpamıyordum şok içindeydim! Bir mezar
kümbetinin içinden çıkmakta olan kısa cüce başında beyaz bir eşarp bağlı lakin
altlarından tel gibi saçları kıvır kıvır fırlamış kahverengi buruşuk derili
uzun tırnaklı üzerinde çok eski bir yelek ve tuhaf işlemelerin ve sembollerin
olduğu bir uzun güdük kabarık etek bulunan bir kadın gördüm! Sırtı çapraz halde
bana dönük halde duruyordu ,varlığımın farkında değildi !zihnimde dolanan
fısıltılar boğuk çığlıklara dönüşmüştü etrafımda yoğunlaşan enerji birleşip tek
bir kütleye bir bedene dönüşüp üzerime abanıyordu sanki!
Gözümü
kırpmadan şaşkınlık ve şok içinde bu manzarayı izliyorum! Bu yaşlı güdük cüce
sırtı bana dönük halde önünde duran örgü bir bohçayı karıştırıyordu ve bulaşık
telini andıran yer yer beyazların olduğu kırmızımsı saçlarına iliştirilmiş uzun
parlak gümüş tokayı çıkarıp önündeki bohçada bir şeyle uğraşmaya devam ediyordu
ve tam bu esnada metalik tok bir ses ile sabitlenmiş gözlerim aşağıya doğru
kaydı! Kısa cüce kadının o uzun tuhaf renk ve işlemelerle dolu eteğinin
altındaki tuhaf çıplak ayakları dikkatimi çekti önce ama asıl dikkatimi çeken
ayağına bir kelepçe ile bağlanmış zincirdi!zincir kendi kendine bazen oynuyordu
ve bu zincir yaşlı cüce kocakarının tuhaf ayaklarının birine kelepçeli halde
başlayıp bir mezarın içindeki kümbetin kuyusunun deliğinden içine doğru uzanıp
gözden kayboluyordu!
Sonra yaşlı
tuhaf cüce kadın ileri doğru birkaç adım attı bohçasını sürükleyerek! Hayatta
gördüğüm en tuhaf yürüyüştü bu birkaç adım! Sürünmeyle uçma arası tuhaf bir
yürüme biçimi ayaklarının tuhaflığını daha da dikkat çekici hale getiriyordu ve
ayağına bağlı zinciri de ses çıkararak dikkat çekici bir hale getiriyordu!
Yaşlı cüce
cadı kadın durdu ve öne doğru sivri burnunun belli eden küt başını önünde
uğraştığı bohçasından kaldırp yukarı doğru gökyüzüne kaldırıp aynı anda kelepçe
bağlı ayağını sert ama yavaş hareketlerle
birkaç kez ileri geri salladı! Tabii zincir de onunla paralel bir biçimde
metalik sesler çıkararak ileri geri uzayıp sallandı! Sonra durdu bir müddet!
Yaşlı güdük
cadı kadın tekrar başını aşağı önüne eğip küt kafasını sağa sola oynatarak ve
tuhaf şapırtılı ıslak salyalı sesler ve hışırtılar çıkararak bohçasıyla
uğraşmaya başladı ve işini bitirip uzun iğne jilet biçiminde tokayı bulaşık
teli gibi sert ve kıvırcık akla karışık kızıl saçlarına geçirdi!
Sabit halde
dururken bir anda zincir kendi kendine hareket etmeye başladı sonra sabit kaldı
metalik sesler gelmeye devam etti!
Sesler
kümbetin içinden kuyudan gelmeye başladı!
Gözlerim
bir anda yer yer kıpraşan ve sesler çıkaran zinciri bakla bakla takip ederek
kümbetin kuyusunun ağzına dek geldi ve deliğin orada sabit kaldı! Sonra fal
taşı gibi açıldılar! Saçlarımın dibinden tüm bedenimden ter fışkırdı! İçeriden
kümbetin ağzına doğru kuyudan bembeyaz soluk bir el uzandı! Nefesim hızlanmıştı
etrafımdaki enerji tüm bedenime yayılmıştı fısıltılar kesilmiş ince bulanık
sanki su altındaymış hissi kulaklarıma çökmüştü beynim stabil ,zihnim
durgunlaşmıştı!
Gözüm
kuyunun ağzına tutunan zarif beyaz soluk eli takip etmeye devam etti sonra el
ileri uzandı zincir hızla sallanmaya başladı! Sonra 2. bi el daha ve soluk
bembeyaz zarif ince bir kol belirdi kümbetin ağzında !bu arada zincir dahada
hızlı kıpırdıyor seri metalik sesler çıkarıyordu! Kuyunun deliğinden 2 zarif
soluk narin kol ve akabinde soluk mavimsi düz parlak bir kahkül saç ile örgülü
narin bir kafa belirdi! Şok içinde izliyorum manzara beni çarpmış bir halde!
Sonra bu
ölçülü küçük kafayı nazik dar omuzlar akabinde ince sırrım gibi bir üst beden
ortalama ve dik göğüsler ince bir bel ,geniş yuvarlak şişkin bir kalça ve
düzgün 2 bacak ve yine 2 küçük ayak izledi!
Kuyudan
çıkan şey! Muhteşem bir periyi andırıyordu! İnce düzgün ölçüleri kusursuz lakin
çok soluk bembeyaz pürüzsüz bir cilt çok şeffaf bir ten sanki cam gibi!bu ince
beden kuyunun ağzından kıvrak hareketlerle süzülüp ileri doğru 2 eli ve dizleri
üzerinde ilerlemeye başladı!
Üzerinde
ince parlak deri kısa eski tip bir etek inci bezeliydi! Göbeği açık lakin göğüslerini
örten yine incili deri bir giysiden ibaretti! Ayaklar tamamen çıplak! El ve
ayaklarında tırnakları yoktu!gözlerimi bu ince narin şeffaf beden ve soluk
tenden alamıyordum! Ama zincir sesleri kulaklarımdan gittikçe kalkmaya başlayan
bulanık perdeyi bastırıp dikkatimi çekti! Bu dişi şeyin boynunda bir tür tasma
vardı ve zincir buna bağlıydı!Tabii bu zincir de biraz ilerisinde dikilen sırtı
halen daha dönük halde bohçayla uğraşan güdük yaşlı kocakarının ayak bileğine
bağlanıyordu! Bu dişi beden bir müddet daha elleri ve dizleri üzerinde emekledi
bir kedi gibi yavaş ve alımlı şekilde ilerledi!
Sonra
yavaşça doğruldu !ayakta dikildi ve ince narin ve düzgün endamını sergiledi
lakin bu duruşunda göz ardı edilemez
kambur pozisyonu da dikkat
çekiyordu! Böyle dik halde zincirini sürüyüp şıngırtatarak 2-3 adım attıktan
sonra yaşlı cüce cadının arkasına
yaklaşıp tekrar çöktü ve bacaklarını 2 yana açarak kısa eteğinin altından
görünen geniş kalçalarını gererek kollarını öne doğru indirip ellerini yere
koyarak ve sırtını dikleştirerek eğilip oturan bir kedi gibi durdu! Bu esnada
bir yel esti bu hafif rüzgar cüce cadının tuhaf bir biçimde bağlanmış beyaz
eşarbını havalandırıp akabinde dişi şeyin mavimsi parlak düz lakin arkadan
kuyruk sokumuna doğru örgülü saçlarını yalayarak geçerken önde yüzünü kapatan
kahküllerini havalandırdı!narin yüz ,küçük dik bir burun ve yumuşak kavisli
çenesini ,küçük dudakları ile muhteşem lakin olabildiğine soluk yüzünü
profilden gösterip tekrar onu uzun kahküllerin arkasına hapsetti!
Zihnimde
sorular birbirini izliyor!cevap aramayı bırakmış manzaranın çelişkisi tuhaflığı
ve muhteşemliğine kapılmış büyülenmiş gibiyim!
Yaşlı cüce
cadı önündeki bohçayı karıştırmaya başlarken dişi şey kedi gibi dikilmiş
boynundaki tasmadan sarkan zincir yer yer sağ sola oynar halde kahküllerinden
ileri duğru uzanan küçük dik burnunun altındaki küçük ağzından dilini çıkarıp
çıkarıp duruyordu resmen yalanıyordu!
Sonra sol
kolunu narin ve yumuşak bir şekilde kaldırıp elini ileri doğru uzattı !bu
esnada yaşlı cüce cadı kadın önündeki bohçadan bir şeyi bulup çıkarttı ve
yüzünü ona dönmeden dişi şeyin uzattığı eline uzun morumsu bir şey uzattı!
Dişi şey
bunu önce tek eliyle tutup aldı sonra iki eliyle nazik bir şekilde kavrayıp
yavaşça ağzının hizasına kaldırdı!
Sonra
ağzına doğru götürüp ufak bir ısırık aldı !
Şaşırmış
haldeyim ama bu nazik ve narin bedeni ve alımlı hareketlerini büyülenmiş halde
hayranlıkla izliyorum!
Dişi şey
ilk lokmasını bir süre küçük çene hareketleri ile çiğnedikten sonra yuttu!
Tekrar
ağzını açıp elindeki şeyi yukarı kaldırmışken bir anda bu halde yüzü ve
bedeninin üst kısmını bana doğru
döndürdü!
Elinde
mosmor olmuş dirsekten kopuk,tekinde parlak metal bir yüzük halen takılı duran
parmakları çarpık bir biçimde kemikli bir el kasılmış halde kılları halen belli
olan çürümeye yüz tutmuş kopuk bir insan kolunu O küçük narin pembemsi mor
dudaklarına tekrar götürüp sivri dişleri ile bir lokmayı kolayca koparıp
çiğnemeye başladı!
Birkaç
küçük ve hassas yavaş çiğneme hareketine ipnotize olmuş büyülenmiş bir halde
sabitlenip kalmış gözlerim aniden duran pembemsi mor dudaklara kilitlendi!
Sonra güzel
ince uzun narin boyun gırtlak hareketi ile çiğnenmiş ceset parçasını mideye
gönderirken o küçük dolgun pembemsi mor dudaklar tuhaf bir biçimde
gülümsediler!
Bir an
zihnim açıldı ve gözlerim bu dolgun dudaklardan küçük dik burna sonra da
gözlerine kaydı! Bembeyaz derin dipsiz yıkıcı bir ışık yayan göz bebeği olmayan
bomboş
Göz
yuvalarının yaydığı bu hastalıklı habis ışın gözlerime çarptı ve zihnimin
derinliklerine doğru işledi !! Bir anda tüm sesler kesildi! Üzerimdeki enerji
daha da yoğunlaştı ve sırtıma iyice abanmaya başladı! Gözümü ondan ,onun dipsiz
habis bir girdap gibi beni içine çeken gözlerinden alamıyordum!
Bir anda
kendimi kaybettim!
Ve aniden
Kendime geldim!
Hemen
gözlerimi tümseğin aşağısındaki o bölgeye, mezarın içindeki kümbetin kuyusuna
doğru diktim!
Hiç Kimse,
hiç bir şey görünmüyordu!
Kaybolmuştu!
Halen her
yer zifiri karanlık!
Ay ışığını
ve yıldızların aydınlığını görüyorum sadece!
Ama zihnim
halen daha bulanık!
Kulaklarım
hiçbir sesi algılamıyor sanki sağır olmuş gibiyim!
Ve üzerime
çökmüş omuzlarıma basan bir ağırlık hissediyorum!
Hareket
etmek istiyorum !doğrulmak ,kalkmak !dönmem gerek!
Başımı
kaldırıyorum yukarı doğru !
Ve o anda
arkamdan, başımın üzerinden aşağıya ,baş aşağı şekilde ,yüzü yüzüme doğru bir
baş iniyor!
Tersten
gözlerini gözlerime dikiyor! Çok açık berrak mavi saçlar rüzgarla dalgalanıp ay
ışığını kesiyor!
Morumsu
pembe ölgün dudaklarını dudaklarıma yaklaştırıyor!
Nefesi bir
ölü serinliğini ve çürümüş ceset kokusunu burnuma üflerken!
Nefsim
tıkanıyor kalbim hızlanıyor nabzım artıyor!
Soğuk
dudaklarını dudaklarımda hissediyorum onun!
Ve ekşimsi
çürümüş acı tadını!
KÜNYE
Tür;Yaşam,düşünce
İçerik;olaylar,hisler
Kaynak;
Yaşam Hikayesi
Dönem; Ocak
1997
Güncelleme;
Yok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder